Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

27 Kasım 2022 Pazar

Cinsel Sapma Olgusuna Karşı Uyarı


Makaleyi yazan: Ziyaeddin Abdullah Salih

Tercüme eden: Ebu Leyla Ali Karaçay


Hamd Allah’a salat ve selam Rasulullah’a, ailesine, ashabına ve onlara uyanlara olsun…

Bundan sonra;

“Ben müslüman ve eşcinselim” sözünü “Trend” denilen popüler bir medya sloganına dönüştürerek yayan, genelde bütün toplumların ahlaki ve insani değerlerini özelde ise Müslüman toplumları hedef alan, müstehcenliği ve ahlaksızlığı savunan organize bir küresel saldırının varlığı kimseye gizli değildir. Bu durumun tehlikesi dini, toplumsal ve insani değerlere, akıl, mantık ve selim fıtrata aykırı bir şekilde ahlak ve değerler sistemini tehdit edip onları kökten yok etme girişiminde yatmaktadır.

Eşcinsellik adı verilen sapkın cinsel ilişkilerin teşvik edilmesi ve propagandası, bunun tanıtımı ve pazarlanması için çeşitli platformların kullanılması, her eve giren gençlere ve çocuklara hitap eden sinema ve çizgi filmlerin bu fuhşiyata özendirmesi, bunun bireysel bir özgürlük olup bunda utanılacak bir ayıp veya haramlık olmadığını söyleyerek bu işin temize çekilmeye çalışılması da buna dâhildir. Spor müsabakalarını da bu ahlaksızlığa özendirmek için fırsat bilmekle beraber bu ahlaksızlığın mensuplarını simgeleyen ve tüm insanların bildiği güneş tayfının renklerinden esinlenerek oluşturulan renkli bayrağı da dalgalandırırlar. Hatta durum büyük ülkelerin başkanları tarafından bunun benimsenip bazılarının seçim programlarında bunun insani bir hak olduğunu belirterek eşcinsellere cinsel özgürlük çağrısı yapmasına kadar vardı. Sonunda onlar birçok batı ülkesinde ciddi bir güce sahip, hassas mevkilerde konumlanmış ve uluslararası ve ekonomik politikada söz sahibi baskı grupları haline geldiler.

Eşcinsellik olgusunu ve cinsel sapmayı erkeğin kadına olan doğal eğilimini bırakıp hemcinslerinden olan bir erkeğe yönelten veya bunun tam tersi olarak kadını hemcinsine yönelten insan genetiğinden kaynaklanan bir hastalıkla açıklanması da onların bu girişimindendir. Yani bize düşen onlar hasta oldukları için onları aşağılamak ve onlardan nefret eetmek değil, onlarla normal bir şekilde muamelede bulunmaktır (!) Bu nedenle 2014 senesinde bir Amerikan üniversitesinde bir grup araştırmacı doktor 400 eşcinsel erkeğin DNA testini içeren bilimsel bir çalışmayla bu iddianın yalan olduğunu kanıtladı. Doktorlar onların bu sapkın cinsel eğilimlerinden sorumlu olan tek bir gen bile bulamadılar.

İşte bu durum meselenin tıbbî veya ilmî bir boyutunun olmadığı, daha çok siyasi ve ahlakî bir boyutta olduğuna; bunun habis bir masonik plan olduğuna ve İslam şeriatına, Arap örf ve adetlerine yabancı olan bu projenin Arap İslam âleminin de çok uzağında olmadığına bir delildir.

Bütün şeriat ve dinler ile medeni ülkelerin beşeri kanunları bu fuhşiyatın yasaklanması, failinin cezalandırılması ve caydırıcı bir cezanın düzenlenmesi konusunda ittifak etmişlerdir. İster erkekler arasında isterse de kadınlar arasında olsun eşcinselliğin cezalandırılması konusunda arlarında hiçbir ihtilaf yoktur.

Bu fuhşiyat İslam fakihlerinin icma ettiği üzere haramdır. Bu nedenle fıkıh ve ahkâm kitaplarında bu “Fuhşiyat” olarak isimlendirmiştir. Her ne kadar bazıları Allah’ın nebisi Lut’un böyle bir cürme bağlantılı olarak anılmasından dolayı bu isimden hoşlanmasalar ve “bunu “Livata” değil de “Lut kavminin fiili” olarak isimlendirmek gerekir” deseler de bazı fıkıh kitapları da Lut kavminin fiiline nispetle onu “Livata” olarak isimlendirmiştir. Istılahda buna “Sapkınlık” ismi verildi. Sonraları “Eşcinsellik” ismi yayıldı. Ne şekilde isimlendirilmiş olursa olsun neticede şeriatta bunun ismi fuhşiyat veya haramdır. Bu, kebairden ve Kitap’ta ve şerefli nebevi Sünnet’te haramların en büyük ve en çirkinlerindendir.

Bu çirkin fiili haramlığını belirten birçok mübarek Kuran ayeti vardır:

 

«أَتَأْتُونَ الذُّكْرَانَ مِنَ الْعَالَمِينَ وَتَذَرُونَ مَا خَلَقَ لَكُمْ رَبُّكُمْ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ بَلْ أَنْتُمْ قَوْمٌ عَادُونَ»

 

“İnsanlar içinden erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Rabbinizin sizler için yarattığı eşlerinizi bırakıyorsunuz! Doğrusu siz sınırı aşmış bir kavimsiniz!” (Şuara, 165-166)

«وَلُوطًا إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِ أَتَأْتُونَ الْفَاحِشَةَ مَا سَبَقَكُمْ بِهَا مِنْ أَحَدٍ مِنَ الْعَالَمِينَ ۞ إِنَّكُمْ لَتَأْتُونَ الرِّجَالَ شَهْوَةً مِنْ دُونِ النِّسَاءِ بَلْ أَنْتُمْ قَوْمٌ مُسْرِفُونَ»

“Lut’u da (gönderdik). Hani kavmine demişti ki: “Sizden önce âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayâsızlığı mı yapıyorsunuz? Siz gerçekten de kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Hayır, siz haddi aşan bir topluluksunuz.” (A’raf, 80-81)

«وَلَا تَقْرَبُوا الزِّنَا إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَاءَ سَبِيلًا»

“Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” (İsra, 32)

«قُلْ إِنَّمَا حَرَّمَ رَبِّيَ الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ وَالْإِثْمَ وَالْبَغْيَ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَأَنْ تُشْرِكُوا بِاللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ سُلْطَانًا وَأَنْ تَقُولُوا عَلَى اللَّهِ مَا لَا تَعْلَمُونَ»

“De ki: “Rabbim ancak hayâsızlıkları, onlardan hem açık olanı, hem de gizli olanı, her türlü günahı, haksız yere isyanı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi Allah’a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.” (A’raf, 33)

Şerefli nebevi sünnete gelince, orda da bu fuhşiyatın cezasına dair pek çok hadis varid olmuştur:

İbn Abbas radıyallahu anhumadan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurmuştur:

«مَنْ وَجَدْتُمُوهُ يَعْمَلُ عَمَلَ قَوْمِ لُوطٍ، فَاقْتُلُوا الْفَاعِلَ، وَالْمَفْعُولَ بِهِ»

“Lut kavminin amelini işleyeni bulursanız onu yapanı da kendisine yapılanı da öldürün” [1]

Ebu Hureyre radıyallahu anh Nebi aleyhissalatu vesselamın Lut kavminin amelini işlemiş birisi hakkında şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

«ارْجُمُوا الْأَعْلَى وَالْأَسْفَلَ، ارْجُمُوهُمَا جَمِيعًا»

“Lut kavminin amelini yapanı da kendisine yapılanı da recmedin” [2]

Cabir bin Abdillah radıyallahu anhuma Nebi aleyhissalatu vesselamın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

«من عمل عمل قوم لوط فاقتلوه»

“Kim Lut kavminin amelini yaparsa onu öldürün” [3]

İbn Abbas radıyallahu anhumadan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem buyurdu ki:

«اقْتُلُوا الفَاعِلَ وَالمَفْعُولَ بِهِ والذي يأتي البهيمة»

“Yapanı da yapılanı da öldürün. Hayvanlara yaklaşanı da öldürün” [4]

Ebu Musa el-Eşari radıyallahu anh Rasulullah sallallahu aleyhi ve selemden şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

«إِذَا أَتَى الرَّجُلُ الرَّجُلَ فَهُمَا زَانِيَانِ، وَإِذَا أَتَتِ الْمَرْأَةُ الْمَرْأَةَ فَهُمَا زَانِيَتَانِ»

“Erkek erkeğe yaklaşırsa ikisi zina etmiştir. Kadın kadına yaklaşırsa ikisi zina etmiştir” [5]

İbn Abbas radıyallahu anhumadan Nebi aleyhissalatu vesselamın şöyle buyurdu:

«لَعَنَ اللهُ مَنْ عَمِلَ عَمَلَ قَوْمِ لُوطٍ، لَعَنَ اللهُ مَنْ عَمِلَ عَمَلَ قَوْمِ لُوطٍ ثَلاثً»

“Lut kavminin amelini işleyene Allah lanet etsin!” Bunu üç kere tekrarladı. [6]

Nebi aleyhissalatu vesselamın laneti üç kere tekrarlaması bu fiilin ne kadar çirkin bir fiil olduğuna işarettir.

İbn Kayyım rahimehullah Cevabu’l Kafi (1/168) kitabında şöyle demiştir:

“Lutiliğin fesadı en büyük mefsedetlerden olduğu için onun dünya ve ahiretteki cezası da en büyük cezalardandır.”

Bu fuhşiyatın Hanif şeriattaki cezasına gelince;

Fakihler lezbiyenliğin haram ve kebairden olduğu, hakkında belirlenmiş bir had cezasının olmadığı, masiyetlerden ve büyük günahlardan olduğundan yöneticinin takdir ettiği caydırıcı bir ta’zir cezasıyla cezalandırılması gerektiği konusunda ittifak etmişlerdir.

Livatanın cezasında ise 3 görüş üzere ihtilaf etmişlerdir:

Birinci görüş:

Cumhur ister bekâr ister muhsan (evlilik yaşamış kimse), ister yapan ister yapılan olsun, livatanın cezasının mutlak olarak öldürülmek olduğu görüşündedir. Bu İmam Malik ve İmam Ahmed’in mezhebiyle İmam Şafii’nin kavlidir. Yine bu görüş, içlerinde Ebu Bekr es-Sıddık, Ömer b. El-Hattab, Ali b. Ebi Talib ve Abdullah b. Abbas radıyallahu anhum’un da içlerinde bulunduğu Sahabe-i Kiramdan bir topluluktan rivayet edilmiştir.

Hatta livatanın cezasının ölüm olduğunda sahabenin icma ettiği nakledilmiştir.[7]

İkinci Görüş:

Livatanın haddi aynı zina haddi gibidir. Muhsan ise öldürülür, değilse sopa vurulur. Çünkü bu erkek fercinin başka bir erkek fercine girmesidir. Bunda bir mülkiyet veya mülkiyet şüphesi de yoktur. Bu tıpkı erkek fercinin kadın fercine girmesi gibi bir zinadır. Eğer bunun da zina olduğu sabit olursa zinayla ilgili ayet ve rivayetlerin umumuna dâhil olur. Çünkü bu da bir fuhşiyattır, zina olur. Aynı kadın ile erkek arasındaki fuhşiyat gibidir.

Bunu Said b. el-Müseyyeb, Ata, Hasan, İbrahim en-Nehai, Katade, Evzai, Ebu Yusuf, Muhammed b. El-Hasen ve Ebu Sevr söylemiştir. Şafii’nin iki kavlinden meşhur olanı da budur.

Üçüncü görüş:

Bu, Ebu Hanife’nin görüşüdür. Hanefilere göre livata büyük ve çirkin bir günahtır ama zina gibi değildir. Dolayısıyla onun haddi de zina haddi değildir. Livata için ancak yöneticinin uygun gördüğü, bu çirkin fiilden caydırıcı bir ta’zir cezası vardır.

Sonuç

Geçenlerden eşcinsellik veya cinsel sapma olarak isimlendirilen şeyin bütün şeriatlarda, dinlerde ve beşeri kanunlarda yasaklanmış olduğu ve bunun bir fuhşiyat ve büyük günahlardan bir günah olduğu, selim bir fıtrata sahip olan bir insanın kınayacağı çirkin bir fiil olduğu ve bunun cezasının da âlimlerin cumhuru tarafından belirtildiği üzere öldürülmek olduğu sonucuna varmaktayız.

Bu tehlikeli olgunun yayılmasını sınırlamak adına hükümetlere ve devletlere düşen; caydırıcı kanunlar çıkarmak, bu sapkınlığı işleyenlerin cezalarını arttırmak, onların meşruiyet sağlamamak, derneklerine ve festivallerine izin vermemektir.

Aynı şekilde uluslararası kuruluşlar, İslamî cemaatler ve medya platformları da bu çirkin işe karşı uyarmalı, bunun propagandasını engellemeli, bireyin ve toplumun sağlığı, psikolojisi ve sosyal yaşamı üzerindeki tehlikeli etkilerini bu işten uzak durmaları ve onu kabule yanaşmamaları adına açıklamalı ve çeşitli bireysel ve toplumsal vesilelerle bu sapmayla mücadele etmek için çalışmalı, insanları bunun tehlikesi ve sonuçları hakkında bilinçlendirmeli ve insanlar arasında fuhşiyatın yayılmasının tehlikeli sonuçlarını onlara hatırlatmalı. Çünkü Nebi aleyhi’s-salatu ve’s-selam sahih bir hadiste şöyle buyuruyor:

«لم تظهَرِ الفاحشةُ في قومٍ قطُّ حتَّى يُعْلِنوا بها، إلَّا فشا فيهم الطَّاعونُ والأوجاعُ الَّتي لم تكُنْ مضَتْ في أسلافِهم الَّذين مَضَوا»

“Bir toplumda fuhşiyat açıkça ortaya çıktığında mutlaka aralarında taun hastalığı ve kendilerinden önce geçmiş kavimlerde meydana gelmemiş hastalıklar yayılır” [8]

Günümüzün en meşhur ve en yaygın tedavi türlerinden olan psikolojik tedavi gibi bu sapkınlık durumundan kurtulmaya vesile olacak tedavileri geliştirmeye de ilgi gösterilmeli. Doğru İslamî aile eğitimine odaklanılmalı. Büyük bir kısmı saptırılmış, cahil ve gafiller olan bu kimselere bu fiili haram kılan ve büyük günahlardan sayan şeri nasları bildirmek, onları tövbe edip Allah azze ve celleye dönmeye davet etmek onların bizim üzerimizdeki haklarındandır. Çünkü Allah Subhanehu ve Teâla bütün günahları bağışlar. Onlara Allah’ın şu kavlini hatırlatmalıyız:

«قُلْ يَـٰعِبَادِىَ ٱلَّذِينَ أَسْرَفُوا۟ عَلَىٰٓ أَنفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا۟ مِن رَّحْمَةِ ٱللَّهِ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يَغْفِرُ ٱلذُّنُوبَ جَمِيعًا ۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلْغَفُورُ ٱلرَّحِيمُ»

“De ki: “Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, Gafûr’dur, Rahîm’dir.” (Zümer, 53)

Allah en iyi bilendir…



[1] Ebu Davud (4/269), Tirmizi (4/57), İbn Mace (2/856), Ahmed (64/4), Müstedrek (4/395), Darekutni (3/124)

[2] İbn Mace (2/856), Ebu Yala (12/42)

[3] Haris b. Ebi Usame (2/566), Metalibu’l Aliye (9/35), Haraiti Mesaviu’l Ahlak (201/439), el-İstizkar (82/24), Zemmu’l Heva (s.163)

[4] Tirmizi (4/57), İbn Mace (2561), Ahmed (4/458)

[5] Beyhaki (406/8)

[6] Ahmed (5/83), Müstedrek (4/396)

[7] bknz: el-Mebsut, Serahsi el-Hanefi (9/77) Şerhu Muhtasar, Halil el-Hiraşi el-Maliki (8/87) el-Havi’l Kebir, Maverdi (9/821) el-Muğni (9/61)

[8] İbn Mace (2/1332), İbn Hıbban (10/259)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)