Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

19 Kasım 2012 Pazartesi

Çocuklarımızı Küfür Rejimlerine Yem Etmeyelim!

Demokrasi çığırtkanlarının iktidara gelmesiyle Türkiyede yaşayan tevhid ehli müslüman azınlığın dinlerinin gereğine göre yaşama imkanları, kemalist kafirlerin iktidarlarında dahi olduğundan daha fazla sorunlu hale gelmiştir. 
Herhangi bir müslümanı tekfir ettiğimizi veya harici akidesinden en ufak bir şaibe taşıdığımızı - Allaha hamd olsun - ispat edemedikleri halde sağda solda "bunlar harici", "gizli tekfirci" gibi yaygaralarla - ki bunlara ancak "it ürür kervan yürür" deyip geçiyoruz - müslümanları, üzerlerine farz olan mücadelelerden alıkoymaya çalışan, kendilerini "selefî" gibi tanıtan, memurların ve çalışanların sakal bırakmak gibi farzları yerine getirmelerine engel olarak 
"Siz bu işinizde çalışmaya devam ederseniz, İslama ve müslümanlara daha faydalı olursunuz, sakal bırakırsanız, yahut put karşısında saygı duruşu vs. yapmazsanız işten atılırsınız" gibi yalanlarla şeytanın sözcülüğünü yapan, diktatör rejimlerin korku politikasını müslümanlar üzerinde deneyen ve kadere imandan engelleyen, istihbarat örgütleriyle işbirliği içine girip müslümanları içten yıkmak isteyen bînamaz münafıkların ve poster yıldızı, video artisti şaklaban davetçi müsveddelerinin iddialarının aksine, zaman kaybetmeden, mevcut iktidarın anayasa üzerinde oynamalar yaparak tuzağa düşmelerinden önce, çocuklar ve okul meselesinde hukukî mücadelelerin verilmesi gerekmektedir. 
Okullar ve devlet aşağıda zikredeceğim sorunları halletmedikleri sürece, çocukları okula göndermeye zorlamakla anayasa suçu işlemektedirler. Anayasa 24. madde gereği olarak herkes din ve vicdan hürriyetine sahiptir. Neye nasıl inandığından kimse sorgulanamaz. Müslümanlar, okullarda işlenen bu anayasa suçuna karşı hukuki mücadeleyi vermek zorundadırlar. Aksi takdirde çocuklarını ebu cehillere teslim etmekle Kitap ve sünnete aykırı hususlarda taguta itaat etmiş olurlar.
Bu konuda verilecek dilekçelerde şu hususlar belirtilmelidir:
1- Okul kıyafeti olarak şart koşulan giysiler hem erkeklerin, hem kızların tesettürüne aykırıdır.
2- And töreni, istiklal marşında saygı duruşu, milli bayramlara katılmak bizim inancımızda şirktir.
(Müslümanın bu hususta "Bu demokrasiye uymaz" gibi kaypakça söylemlerden sakınması gerekir. Bilakis, demokrasiye uysa da, uymasa da, bizler yalnızca Allah'ın hükümlerine uyup uymadığını gözetiriz. Kişinin inancının gereği olan hususlarda çekineceği, korkacağı, utanacağı bir şey yoktur.)
3- Okul önlerinde ve sınıflarda M. Kemal büst ve resimleri bulunmaktadır. Allah'tan gayrına tapılan mekanlara gitmeye çocuklarımızı nasıl zorlayabiliriz?
4- Teneffüs zillerinde müzik çalınması, resim derslerinde canlı sureti yapılması, müzik derslerinde şeytan işi çalgılar ve şarkılar, beden eğitimi derslerinde tesettürün ihlali inancımıza aykırıdır. Fen bilgisi derslerinde dünyanın yuvarlak olduğu, döndüğü, güneşin sabit olduğu gibi batıl ve çağdışı bilgiler dayatılmaktadır. Din derslerinde ve imam hatip okullarında maturidilik, eşarilik, hanefilik, malikilik, hanbelilik, şafiilik gibi sapık mezhepler hak mezhep gibi takdim edilmekte, mutezile, alevilik ve mürcielik esasına dayalı din anlayışı empoze edilmektedir.
5-Çocuklarımızın akidesi bozuk, sünnet inkarcısı, laik, demokrasi taraftarı, kafir ya da fasık öğretmenlerden ders almasını, Allah'ın buğzettiği insanlara sevgi beslemelerini yahut minnet duymalarını istemiyoruz.
6- Öğretmenler için ayağa kalkmak inancımıza aykırıdır.
7- Sınıflar kız-erkek karışıktır. Bu şekilde sınıflara çocuklarımızı sokmak inancımıza aykırıdır.
8- Okullarda okutulan müfredatların hiçbirini benimsememekteyiz. Bunlar ne bize aittir, ne de bize hitap etmektedir.
9- Namaz vakitleri konusunda esneklik gösterilmemektedir.
Bu sayılan unsurlar ve benzerleri okullarda mevcut olmasına rağmen çocuklarımızı okula göndermeye zorlanmamız, anayasal bir suçtur. Bu problemlerin giderilmesine güç yetiremiyorlarsa, bizden alınan vergilerden ödenek ayrılarak, kendi okul projemize devletin maddi imkanlar sağlaması zorunludur. 
Bu sorunlarla mücadele mutlaka ve mutlaka ilkokul çağlarından itibaren başlamalıdır. "Çocuk henüz büluğa ermedi ki" diyen tufeylileri muhatap alma mecburiyetimiz yoktur.

18 Kasım 2012 Pazar

İfrad Haccı Nesh mi Olundu?

İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Yanında hediy kurbanı getirmemiş olan kimse ihramdan çıksın! Kıyamet gününe kadar umre, hacca dahil olmuştur” (Ahmed (1/236) Muslim (1241)
 
 
Şeyh el-Elbani rahimehullah şöyle demiştir: “Beraberinde kurbanlık hayvan götürmeyen herkesin, üç hac ayında umre için telbiye getirmesi gerekir. İfrad ya da kıran haccı yapmak üzere telbiye getiren kimse, daha sonra Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in umrenin hacca dahil kılınması konusundaki emrini öğrenirse, Mekke’ye ulaşıp Safa ve Merve arasında sa’y etmiş olsa bile hemen bu emri yerine getirmelidir. Ardından ihramdan çıkar ve terviye günü (Zulhicce ayının sekizinci günü) hac için telbiye getirir.” (El-Elbani, Menasiku’l-Hac ve’l-Umre (s.13-14)
Derim ki: Şeyh Elbani rahimehullah’ın sözlerinden sanki ifrad haccının neshedildiği gibi bir mana anlaşılmaktadır. Ancak Şeyh Elbâni neshten açıkça bahsetmemiştir. Yalnızca yanında kurban getirmemiş kimsenin haccını temettuya çevirmesinin emredildiğine işaret etmiştir. Şayet bu ibareden ifrad haccı yapmanın caiz olmadığı kastedilmişse bu istidlalde şüphe vardır. Çünkü hadisin “Kıyamete kadar umre hacca dahil olmuştur” kısmı, emir değil, haber içermektedir. Bu haberin maksadı da, az sonra aktaracağım gibi, cahiliyye halkının hac aylarında umre olmayacağına dair inançlarını yıkmaktır. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem veda haccında iken sahabelerden bazısı ifrad haccına da niyet etmiş, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem buna karşı çıkmamış, icma da, ifrad haccının meşru olduğu şeklinde akdolunmuştur.
Aişe radıyallahu anha veda haccını anlatırken şöyle der: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile hac aylarında hac yerlerinde ve hac gecelerinde hacca niyet ederek yola çıktık. Serif denilen yerde konakladık. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ashabının yanına çıkıp: “Sizden kimin yanında hedy kurbanı yoksa ve haccını umreye çevirmek isterse (haccını feshedip) umre yapsın. Beraberinde kurbanlık getirenler bunu yapmasın” buyurdu. Bunun üzerine yanında kurbanlık getirenlerden bazıları umreye niyet etti, bazıları da bunu terk etti.” (Muslim (123/1211)
Burada açıkça görüldüğü gibi, yanında hedy kurbanı getirmemiş olan kimse ifrad haccını temettuya çevirme konusunda muhayyer bırakılmış, haccını temettuya çevirmemiş olana da karşı çıkılmamıştır.
Kıyamete kadar umre hacca dahil olmuştur” sözünün manasına gelince, bu konuda ilim ehli dört ayrı görüş zikretmişlerse de, Allahu a’lem bunlardan tercihe layık olanı, bu sözün cahiliyye inancını yıkmak için söylenmiş olmasıdır. Nitekim İbn Abbas radıyallahu anhuma şöyle demiştir: “Hac aylarında umre yapmak yeryüzündeki en büyük çirkinliklerden biri olarak görülürdü. Muharrem ayı yerine Safer ayını haram aylardan sayarlar ve “Devenin arkasındaki yara iyileşir, izi de kaybolduktan sonra Safer ayı da çıkarsa işte o zaman umre yapmak isteyen için ancak bu durumda helal olur” derlerdi. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ve ashabı, Zilhicce’nin dördüncü gecesinin sabahı hac için telbiye ederek geldiler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ashabına umre yapmalarını emretti. Hac aylarında umre yapmak kötü karşılandığı için zorlarına gitti. Daha sonra: “Ey Allah’ın rasulü! (Umre yaptıktan sonra ihramdan çıkınca) neler helal olur?” diye sordular. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem: “Her şey” buyurdu. (Buhari (1564) Muslim (1240)

Yine bu hususu destekleyen diğer bir rivayet: Cabir radıyallahu anh’den: Peygamber r Safâ ile Merve arasında sa’y yaptıktan sonra şöyle buyurmuştur: “...Şayet hac aylarında umrenin caiz olduğunu daha önce bilseydim, beraberimde hediye kurbanlığı getirmez ve hac yerine umre yaparım. Sizden her kimin yanında hedy kurbanlığı yoksa, ihramdan çıksın ve haccını umreye çevirsin.” Bunun üzerine Süraka b. Cu’şum dedi ki: “Ey Allah’ın Rasulü! Haccı umreye çevirme işi, bu seneye mi has, yoksa ebedî mi?” Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem parmaklarını kenetleyip iki defa: “Umre hacca dahil olmuştur, hayır, ebedî olarak devam edecektir” buyurdu..’(Müslim, (1218).
 Ebû Muâz


 

13 Kasım 2012 Salı

Başı Olmayan Şey Suret Değildir


el-Mervezi, el-Vera (no:466) dedi ki:

قِيلَ لِأَبِي عَبْدِ اللَّهِ تَرَى لِلرَّجُلِ الْوَصِيِّ تَسْأَلُهُ الصَّبِيَّةُ أَنْ يَشْتَرِيَ لَهَا لُعْبَةً فَقَالَ إِنْ كَانَتْ صُورَةً فَلا وَذَكَرَ فِيهِ شَيْئًا قُلْتُ الصُّورَةُ أَلَيْسَ إِذا كَانَ لَهَا يدا أَوْ رِجْلٌ فَقَالَ عِكْرِمَةُ يَقُولُ كُلُّ شَيْءٍ لَهُ رَأْسٌ فَهُوَ صُورَةٌ قَالَ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ فَقَدْ يُصَيِّرُونَ لَهَا صَدْرًا وَعَيْنًا وَأَنْفًا وَأَسْنَانًا قُلْتُ فَأَحَبُّ إِلَيْكَ أَنْ يَجْتَنِبَ شِرَاءَهَا قَالَ نَعَمْ
“Ebu Abdillah (Ahmed b. Hanbel)’e denildi ki: “Kız çocuğu, bakıcılarından kendisine oyuncak almasını istese ne dersin?” Ahmed dedi ki: “Eğer oyuncak suretli ise hayır. (Bu konuda bir şey zikretti.)” Dedim ki: “Eli veya ayağı olmasa da suret olur mu?” Şöyle dedi: “İkrime: “Başı olan herşey surettir” dedi. Nitekim oyuncaklara yüz, göz, burun ve dişler de yapmaya başladılar.” Dedim ki: “Bunları satmaktan kaçınmak sence daha mı uygundur?” Ahmed: “Evet” dedi.

İkrime’nin sözünü İbn Ebi Şeybe (5/208) sahih bir isnadla rivayet etmiştir. İkrime, ayrıca bu sözü Ebu Hureyre radıyallahu anh’e ve İbn Abbas radıyallahu anhuma’ya dayandırarak zikretmiştir.
Tahavi, Şerhu Meani’l-Asar’da (4/287) isnadıyla İkrime’den rivayet ediyor: Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki:

الصُّورَةُ الرَّأْسُ , فَكُلُّ شَيْءٍ لَيْسَ لَهُ رَأْسٌ , فَلَيْسَ بِصُورَةٍ

“Suret baştır. Başı olmayan şeyler suret değildir.” Bunun isnadında mübhem bir ravi vardır.
Ebu Davud, Mesailu Ahmed’de (1676) ve Beyhaki (7/270) sahih isnadla İkrime’den rivayet ediyor: İbn Abbas radıyallahu anhuma dedi ki:
الصُّورَةُ الرَّأْسُ فَإِذَا قُطِعَ الرَّأْسُ فَلَيْسَ بِصُورَةٍ
“Suret baştır. Baş kesilirse suret olmaz.” (Bkz.: Şeyh Mukbil, Hukmu Tasviri Zevati’l-Ervah (s.16)
İbn Abbas radıyallahu anhuma bunu Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den merfu olarak da rivayet etmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:

الصورةُ الرأسُ، فإذا قُطعَ الرأسُ فلا صورةَ
Suret baştır. Baş kesilirse suret kalmaz.” (İsmaili, Mu’cemu’ş-Şuyuh (298) Deylemi (3870) el-Elbani es-Sahiha (1921) Şeyh Mukbil, el-Burkan (s.72)

12 Kasım 2012 Pazartesi

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)