Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

23 Ekim 2012 Salı

Metni ve Anlamı Tahrif Edilen Bayram Hadisi Hakkında

Son günlerde Allah rasulü sallallahu aleyhi ve sellem’e nispet edilen: “Bayram insanların bayram yaptığı gündür” şeklindeki iftira yaygınlaşmış, insanların zihinlerinde “Türkiye Perşembe günü bayram yapacak, o halde Türkiye’de yaşayanlar olarak biz de Perşembe günü kurban kesebiliriz” şeklinde bir şüphe dillendirilmeye başlamıştır. Menheci bozuk olan nasipsizlerin kurban bayramı bu sene Perşembe olabilir. Lakin kitap ve sünneti kendilerine rehber edinmiş hakiki müslümanların bayramı Cuma günüdür.
Zira Allah ve rasulü bize, insanlara değil, ne pahasına olursa olsun, sadece hakka tabi olmamızı emretmiştir. Allah indinde hesap, hilale göredir. Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:
Sana hilalleri soruyorlar. De ki: Onlar, insanlar için ve hac için vakit ölçüleridir.” (Bakara 189)
Allah’a itaat eden insanlar vakit için hilali dikkate alanlardır. Türkiye Diyaneti gibi bâtıl ehli insanlar ise astronomik hesaplamaları dikkate almaktadırlar. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ise bu hesaplara uyanların bizim ümmetimize muhalefet ettiklerini bildirerek şöyle buyurmuştur:
إِنَّا أُمَّةٌ أُمِّيَّةٌ، لَا نَكْتُبُ وَلَا نَحْسُبُ، الشَّهْرُ هَكَذَا وَهَكَذَا وَهَكَذَا» وَعَقَدَ الْإِبْهَامَ فِي الثَّالِثَةِ «وَالشَّهْرُ هَكَذَا، وَهَكَذَا، وَهَكَذَا» يَعْنِي تَمَامَ ثَلَاثِينَ
‘Biz ümmî bir ümmetiz, ne yazarız ne de hesap ederiz. Ay, şöyle şöyledir’ dedi. ‘Yani bir defasında yirmi dokuz, bir defasında otuz gösterdi’ denmiştir.” Sahih. Buhârî (Savm, 5, 11, 13; Talak, 29); Muslim, (1080); Ebû Dâvud, (2319-2321) ve Nesâ‘î, (4/139-140).
Bu hadis, hesaba dayanılamayacağı hususunda açık bir nastır. Zira “Biz ümmi bir ümmetiz” sözü, yasaklama içermekte, kendisine tabi olan ümmetin ramazan ayını veya diğer ayları tespitte hesap yapmayacağını, kim de hesap yaparsa bu meselede ümmetten olmadığını haber vermektedir. Hatta o kimse müminlerin yolundan başkasına tabi olmuş, dinden olmayan bir iş yapmıştır. Böylece bu iş haram olmaktadır.
Şüphe: “Hadisin anlamı, hesaba itibar edilmemesini değil, hesap bilgisinin olmadığını gösteriyor. Zira “Biz yazmayız” deniliyor. Burada yazıya itibar etmeyiz demek değildir. “Yazmayız” sözü, yazı bilmeyiz demektir. Yani bu arapların işi değildir, yoksa yazıya itibar edilmeyeceği değildir
Cevap iki açıdan olacaktır:
Birincisi: “Yazmayız” sözü, hilalin doğuşuna ve hareketlerine delalet etmesi için ayın günlerini yazmayı iptal etmekle alakalıdır. Mutlak olarak yazmayı yasaklamak kastedilmemiştir. Çünkü cümlenin devamı maksadı açıklamaktadır. Bu da: “Ay bazen otuz gün, bazen yirmi dokuz gündür” sözüdür. Bu da gösteriyor ki, kastedilen mana; hilalin tespiti için yazıya ve hesaba ihtiyaç duymayız demektir. Zira ay bazen yirmi dokuz, bazen otuz olduğu için hilalin görülmesi de farklı olacaktır.
İkincisi: Burada bilginin nefyedilmesi kastedilmemiştir. Zira Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, okuryazarı bol olan bir topluluğa gönderilmişti. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in de Ebu Bekr, Ömer, Osman, Ali, Zeyd ve Muaviye radıyallahu anhum gibi birçok kâtipleri vardı. Yine onların arasında hesabı bilen, feraiz hesapları yapan kimseler vardı. Bu da gösteriyor ki, kastedilen o ümmetin hesap ve yazı bilmeyen topluluk olması değil, hilalin tespitinde yazı ve hesaba dayanmayı yasaklamaktır. Allah en iyi bilendir.
Bu sene Zilkade ayının 29. akşamı Zilhicce hilali görülemediğinden Zilkade ayı otuza tamamlanmış, Zilhice ayının ilk gününün akşamında da hilal Türkiye’den iki gecelik olarak görülmüştür. Böylece Zilhicce ayının 10. Günü olan kurban bayramı’nın Cuma gününe tevafuk etmesi netleşmiştir. Asronomik hesaplara dayanan dalavereciler ise dünyanın bilmem neresinde zilhicce hilalinin görülme imkanı ihtimaline dayanarak Diyaneti haklı çıkarma çabasına girişmişlerdir. Güneş balçıkla sıvanmaz demişler, hilali de balçıkla sıvayamayacaklarını anlasınlar artık!
Bu girişten sonra derim ki; “Bayram, insanların bayram yaptığı gündür” şeklinde halk arasında dolanan söz uydurma ve Allah rasulüne iftiradır. Hele bir de bu sözü bâtıl amel işleyen insanların çoğunluğuna tabi olmaya yorumlayan muasır saptırıcıların çabaları, selim fıtrat sahiplerini çileden çıkarmaktadır. Neymiş, Suud’da Lecne böyle fetva vermişmiş! Şayet iddia edildiği gibi sözü geçen lecne böyle bir fetva vermişse dahi alır çöpe atardık. Zira bu anlayış, kitap ve sünnete aykırıdır.
Gelelim, söz konusu hadisin aslına:  
Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
الصَّوْمُ يَوْمَ تَصُومُونَ، وَالْفِطْرُ يَوْمَ تُفْطِرُونَ، وَالأَضْحَى يَوْمَ تُضَحُّونَ
Oruç, sizin tuttuğunuz gündeki oruçtur. İftar, sizin iftar ettiğiniz gündekidir. Kurban, sizin kestiğiniz gündekidir.” (Tirmizi (697) Ebu Davud (2324) İbn Mace (1660) Şeyh el-Elbani sahih demiştir.
Siz bu hadiste: “İnsanların çoğunluğunun itibar ettikleri gün” diye bir şey görüyor musunuz? Biz göremiyoruz. Siz görüyorsanız kalp gözünüz (!) açık demek ki! Biz de sizin gördüğünüzü görmedikçe bize hüccet olamazsınız. Yok, göremiyorsanız, ne diye tantana yaparak Allah rasulüne iftira ediyorsunuz?!
İnsanların çoğunluğunun itibar ettiği gün meselesi hakkındaki yorumlar ise Allah rasulünden değil, sahabe ve tabiinden de değil, sonrakilerin ihtilaf ettikleri yorumlardır. (Bkz. Begavi, Şerhu’s-Sunne (6/248) Bu çelişkili yorumları Allah rasulüne nispet etmek ise iftiradır!
Bizim hadiste gördüğümüz şudur: oruç, sahabelerin tuttukları gündeki oruçtur. İftar ve kurban da öyle. Onlar da, hilale itibar ederek ramazanın ilk günü oruca başlıyor, şevval hilaliyle bayram yapıyorlar ve zilhicce ayının girmesinden sonra onuncu günde, bayram namazından sonra kurban kesiyorlardı. Biz de hilali gözetleyerek oruç tutar, hilale göre bayram eder ve kurban kesersek, sahabelerle aynı günlerde bu ibadetlerimizi eda etmiş oluruz. Peki ya, günümüzde astronomik hesaplara dayanarak ibadet eden, bayram yapanlar, sahabelerle aynı günlerde mi bunları yapıyorlar?
Allah Azze ve Celle şöyle buyurur: “Eğer yeryüzündeki insanların çoğuna uyarsan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar; zira onlar, zandan başka bir şeye uymuyorlar ve dolayısıyle sadece saçmalıyorlar” (En’am 116)
Bâtıl işleyenlerin çoğunluğuna uymamızı teklif edenler, selefin menhecine muhalefet etmektedirler.
Amr b. Meymûn şöyle dedi: “Abdullah b. Mes’ûd’a: “Cemaate karşı ne yapacağız?” denilince bana şöyle dedi: “Ey Amr b. Meymûn! Cemaatin çoğunluğu cemaatten ayrılmışlardır. Cemaat; yalnız başına olsan dahi, ancak Allah’ın taatine uyandır.” El-Lâlekâî, Usûlu İtikadi Ehl-i’s-Sunne (1/108). İbn Asâkir Tarihu Dımeşk (46/409); Ebû Şâme el-Makdisî, el-Bâis (s.22); Mizzî, Tehzibu’l-Kemal (22/264). İsnadı sahihtir.
Hatîb el-Bagdadî, el-Fakîh ve’l-Mutefakkih’te (1171)  şu lafızla rivayet etmiştir: “Yalnız başına dahi olsan cemaat; kitap ve sünnettir” İsnadı sahihtir.
İshâk b. Rahuye dedi ki: “Cahillere sevâdu’l-a’zâm (büyük karaltı) nedir diye sorsan, “İnsanlar cemaatidir” derler. Bilmezler ki, cemaat; Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in izine ve yoluna sarılan âlimdir. Onunla beraber olup, ona uyan cemaattir. Ona muhalefet eden ise cemaati terk etmiştir.” Ebû Nuaym, Hilyetu’l-Evliya (9/239). İsnadı sahihtir.
 Bütün bunlardan sonra, her kime kurban bayramının 26 Ekim Cuma günü olduğu bilgisi ulaşır da, haktan sapmış kalabalıklara uyarak Perşembe günü kurban keserse bile bile bid’at işlemiştir, Allah’ın sınırlarını tahrif etmiştir, kurbanı da geçersizdir. Aksini söyleyenlere de, kim yanlış fetva verirse, onunla amek eden insanların vebalinin kendisinin boynuna dolanacağını hatırlatır ve Allah’tan sakındırırız.
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
مَنْ أُفْتِىَ بِغَيْرِ عِلْمٍ كَانَ إِثْمُهُ عَلَى مَنْ أَفْتَاهُ
Kime ilimsiz olarak fetvâ verilirse onun günahı fetvâyı verenin üzerine olur.” Ahmed (2/321); Ebû Dâvûd (3/321); İbn Mâce (1/20); el-Elbânî, Mişkâtu’l-Mesâbîh’te (1/52) hasen demiştir.
Subhanekallahumme ve bihamdike ve eşhedu en la ilahe illa ente vahdeke la şerike leke ve estagfiruke ve etubu ileyk.
 

İbrahim Canan''ın Hadise Yaptığı Bâtıl Bir Tercüme Üzerine

Geçtiğimiz yıllarda trafik kazasında ölen Prof. Dr. İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte tercüme ve şerhinde birçok hadisin tercümesinde hatalar yapmış, şerhlerde ise Said Nursi denilen sapık kelamcının sözlerinden birçok alıntılar yaparak temiz hadisleri kirletmiş, asrın saptırıcı önderlerinden Fethullah Gülen’in kuyruğuna yapışmıştır.

İmama Rükuda Yetişen Hakkında Sorular

Soru:
Değerli kardeş. Rukuya yetişenin durumuyla alakalı daha önceki açıklamaları ve ihtilafları okudum. Rukuda yetişsem de fatiha(kıraat) olmadığı için o rekati saymıyorum. Fakat;  “ … Ebu Hureyre radıyallahu anh'den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Biz secdede iken Namaza gelirseniz siz de secde edin ama onu bir şey saymayın. Kim rekata yetişirse, muhakkak ki namaza yetişmiş olur.” (Ebu Davud (2/893) Beyhaki (2/89) el-Albani Silsiletü’s-Sahiha (1188) “Hasen” der. Bu rivayet Tacettin Hoca'nın adresinden alıntıladım.

22 Ekim 2012 Pazartesi

Devletin Aşılar Hakkında Çağdışı Dayatmacı Uygulamasına İtiraz Örneği

Bismillah.
Sitemizden de daha önce defalarca uyardığımız üzere devletin zorunlu tutarak uyguladığı aşılar haram maddeler içermekte ve çocukların sağlığına ciddi, genetik zararlar vermektedir. Son günlerde birçok kardeşimiz aleyhinde çocuklarına aşı yaptırmadıkları için yerel asliye mahkemelerinden gıyaben sağlık tedbiri kararları çıkartılmaktadır. Bu hukuksuz uygulamanın temyiz mahkemelerine arzı için verilecek dilekçe  örneğini sunuyorum. Bu dilekçeye eklenecek ek dosyalar, forum sayfamızda ve internette araştırma yapılarak kolayca bulunabilmektedir. Haklarında dava açılmış olan kardeşlerimizden, temyiz mahkemesi masrafı olarak yaklaşık 175 tl. talep edilmektedir.
Dilekçe yazacak olanlar, kendilerine bildirilen mahkeme kararındaki esas ve sayı bilgilerini üst kısmına yazdıktan sonra temyiz nedenlerini aşağıdaki gibi doldurabilirler. Yine bu dilekçeyi yazarken avukatlara danışmakta fayda vardır.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)