Abdullah b. Ömer radiyallahu anhuma dedi ki: “Biz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında otururken fitnelerden bahsetti ve çokça anlattı. Hatta ahlâs fitnesinden bahsetti. Birisi: “Ey Allah’ın rasulü! Ahlâs fitnesi nedir?” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
هِيَ هَرَبٌ وَحَرْبٌ
ثُمَّ فِتْنَةُ السَّرَّاءِ دَخَنُهَا مِنْ تَحْتِ قَدَمَيْ رَجُلٍ مِنْ أَهْلِ بَيْتِي
يَزْعُمُ أَنَّهُ مِنِّي وَلَيْسَ مِنِّي وَإِنَّمَا أَوْلِيَائِي الْمُتَّقُونَ ثُمَّ
يَصْطَلِحُ النَّاسُ عَلَى رَجُلٍ كَوَرِكٍ عَلَى ضِلَعٍ ثُمَّ فِتْنَةُ الدُّهَيْمَاءِ
لَا تَدَعُ أَحَدًا مِنْ هَذِهِ الْأُمَّةِ إِلَّا لَطَمَتْهُ لَطْمَةً فَإِذَا قِيلَ
انْقَضَتْ تَمَادَتْ يُصْبِحُ الرَّجُلُ فِيهَا مُؤْمِنًا وَيُمْسِي كَافِرًا حَتَّى
يَصِيرَ النَّاسُ إِلَى فُسْطَاطَيْنِ فُسْطَاطِ إِيمَانٍ لَا نِفَاقَ فِيهِ وَفُسْطَاطِ
نِفَاقٍ لَا إِيمَانَ فِيهِ فَإِذَا كَانَ ذَاكُمْ فَانْتَظِرُوا الدَّجَّالَ مِنْ
يَوْمِهِ أَوْ مِنْ غَدِهِ
“O,
insanların birbirinden kaçması ve haksız yere malların alınmasıdır. Sonra
Serrâ (bolluk) fitnesi vardır. Bu fitne, benim ehl-i beytimden, benden
olduğunu iddia eden ama aslında benden olmayan bir adamın ayakları altından
yayılacaktır. Benim dostlarım ancak sakınanlardır. Sonra insanlar, kaburga üzerindeki
oturak gibi olan bir adamla anlaşacaklar. Daha sonra karanlık fitne çıkacak, bu
ümmetten dokunmadığı kimse kalmayacaktır. Bitti, denildiğinde, devam edecektir.
O fitnede kişi, mümin olarak sabahlayacak akşama kâfir olarak çıkacaktır.
İnsanlar iki çadırda olacaklar. Bunlar, içinde asla nifakın olmadığı iman
çadırı ve imanın olmadığı nifak çadırıdır. Siz o güne ulaştığınızda o gün veya
ertesi gün Deccâl’i bekleyin.”[1]
Ali radıyallahu anh dedi ki:
الْفِتَنُ أَرْبَعٌ فِتْنَةُ السَّرَّاءِ
وَفِتْنَةُ الضَّرَّاءِ وَفِتْنَةُ كَذَا فَذَكَرَ مَعْدِنَ الذَّهَبِ ثُمَّ
يَخْرُجُ رَجُلٌ مِنْ عِتْرَةِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم يُصْلِحُ اللَّهُ
عَلَى يَدَيْهِ أَمَرَهُمْ
“Fitneler dörttür: Serrâ fitnesi, darrâ fitnesi, şu fitne” (Böylece
altın madenlerini zikretti.) Sonra Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in soyundan
bir adam çıkar, Allah onun eliyle işleri ıslah eder.”[2]
Ali radıyallahu anh’ın bahsettiği madenlerle ilgili fitnenin
ayrıntısını İbn Amr radıyallahu anhuma şöyle anlatmıştır:
تَخْرُجُ
مَعَادِنُ مُخْتَلِفَةٌ مَعْدِنٌ فِيهَا قَرِيبٌ مِنَ الْحِجَازِ يُقَالُ لَهُ
فِرْعَوْنُ ذَهَبَ يَذْهَبُ إِلَيْهِ شِرَارُ النَّاسِ فَبَيْنَمَا هُمْ
يَعْمَلُونَ فِيهِ إِذْ حُسِرَ لَهُمْ عَنِ الذَّهَبِ فَأَعْجَبَهُمْ مُعْتَمَلُهُ
إِذْ خُسِفَ بِهِ وَبِهِمْ
“Çeşitli maden
yatakları çıkacak, bunlardan biri Hicaz yakınlarında olacak ve ona “Firavun”
denilecek. İnsanların en şerlileri oraya gelecek. Onlar orada çalışırlarken altın
ortaya çıkacak. Onu almak için üşüştüklerinde yere batırılacaklar.”[3]
Bu çöküntü, kıyametin büyük alametlerinden olan üç büyük batışın
zikredildiği hadiselerdendir. Bunların ardından da Mehdî çıkacaktır. Nitekim bu
konunun detaylarına dair rivayetleri inşallah yakında çıkacak olan Dünyanın Son
Günleri adlı kitabımda tahriç ettim. Konunun Mehdiye delaletine dair diğer
rivayet şudur:
Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
سَتَكُونُ بَعْدِي فِتَنٌ مِنْهَا فِتْنَةُ الْأَحْلَاسِ
يَكُونُ فِيهَا حَرْبٌ وَهَرَبٌ ثُمَّ بَعْدَهَا فِتَنٌ أَشَدُّ مِنْهَا ثُمَّ
تَكُونُ فِتْنَةٌ كُلَّمَا قِيلَ انْقَطَعَتْ تَمَادَتْ حَتَّى لَا يَبْقَى بَيْتٌ
إِلَّا دَخَلَتْهُ وَلَا مُسْلِمٌ إِلَّا صَكَّتْهُ حَتَّى يَخْرُجَ رَجُلٌ مِنْ
عِتْرَتِي
“Benden sonra fitneler olacaktır. Onlardan birisi el-Ehlâs
fitnesidir. Bu fitnede kayıp ve kaçış olacak. Bundan sonra daha şiddetlisi olan
fitneler olacak, sonra bir fitne daha olacak. “Bitti” denildikçe daha da
uzayacak, girmediği bir ev, tokatlamadığı bir müslüman kalmayacak. Sonunda
soyumdan bir adam çıkacak.”[4]
Dört fitne ile ilgili hadisleri önceki alimler çeşitli
şekillerde yorumlamışlar, İbnu’z-Zubeyr radıyallahu anh’ın veya Osman radıyallahu
anh’ın katledilmesini Ehlas fitnesine, diğer fitneleri Mervan, Ebu Muslim
el-Horasanı, el-Muhtar es-Sekafî, Şerif Huseyin olayı gibi kimselere ve
hadiselere yormuşlardır.[5]
Ancak bu yorumlar isabetli görünmemektedir. Çünkü Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem, Deccal’in zuhuruna çok yakın olup bütün İslam
dünyasını ilgilendiren fitnelerden bahsetmektedir. Nitekim şu rivayetler konuya
açıklık getiriyor:
Ertat b. Munzir
rahimehullah dedi ki: “Bana ulaştığına göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
تَكُونُ فِي أُمَّتِي أَرْبَعُ
فِتَنٍ تُصِيبُ أُمَّتِي فِي آخِرِهَا فِتَنٌ مُتَرَادِفَةٌ فَالْأُولَى تُصِيبُهُمْ
فِيهَا بَلَاءٌ حَتَّى يَقُولَ الْمُؤْمِنُ هَذِهِ مُهْلِكَتِي ثُمَّ تَنْكَشِفُ وَالثَّانِيَةُ
حَتَّى يَقُولَ الْمُؤْمِنُ هَذِهِ مُهْلِكَتِي ثُمَّ تَنْكَشِفُ وَالثَّالِثَةُ كُلَّمَا
قِيلَ انْقَضَتْ تَمَادَتْ وَالْفِتْنَةُ الرَّابِعَةُ تَصِيرُونَ فِيهَا إِلَى الْكُفْرِ
إِذَا كَانَتِ الْأُمَّةُ مَعَ هَذَا مَرَّةً وَمَعَ هَذَا مَرَّةً بِلَا إِمَامٍ وَلَا
جَمَاعَةٍ ثُمَّ الْمَسِيحُ ثُمَّ طُلُوعُ الشَّمْسِ مِنْ مَغْرِبِهَا وَدُونَ السَّاعَةِ
اثْنَانِ وَسَبْعُونَ دَجَّالًا مِنْهُمْ مَنْ لَا يَتْبَعُهُ إِلَّا رَجُلٌ وَاحِدٌ
“Ümmetimde
dört fitne olacak, ümmetimin sonundakilere peşpeşe isabet edecek: Birincisi:
Onlara bir bela isabet edecek, hatta mü’min onda: “Bu benim helakimdir”
diyecek, sonra fitne kalkacak. İkincisinde mü’min: “Bu benim helakimdir diyecek”
sonra fitne kalkacak. Sonra üçüncüsü olacak, fitne kesildikçe uzayacak. Dördüncü
fitnede küfre dönersiniz. Ümmet bir onunla bir bununla beraber olur. İmamları
(halifeleri) ve cemaatleri yoktur. Sonra Mesih (Deccal) olur, sonra güneş batıdan
doğar. Kıyametten önce yetmiş iki deccal olacak. Onlardan kimine sadece bir
kişi tabi olacaktır.”[6]
Bu hadisin
şahidi Abdullah b. Amr radıyallahu anhuma’dan şöyle gelmiştir: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
…وَإِنَّ
أُمَّتَكُمْ هَذِهِ جُعِلَ عَافِيَتُهَا فِي أَوَّلِهَا وَسَيُصِيبُ آخِرَهَا بَلَاءٌ
وَأُمُورٌ تُنْكِرُونَهَا وَتَجِيءُ فِتْنَةٌ فَيُرَقِّقُ بَعْضُهَا بَعْضًا وَتَجِيءُ
الْفِتْنَةُ فَيَقُولُ الْمُؤْمِنُ هَذِهِ مُهْلِكَتِي ثُمَّ تَنْكَشِفُ وَتَجِيءُ
الْفِتْنَةُ فَيَقُولُ الْمُؤْمِنُ هَذِهِ هَذِهِ فَمَنْ أَحَبَّ أَنْ يُزَحْزَحَ عَنِ
النَّارِ وَيُدْخَلَ الْجَنَّةَ فَلْتَأْتِهِ مَنِيَّتُهُ وَهُوَ يُؤْمِنُ بِاللهِ
وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَلْيَأْتِ إِلَى النَّاسِ الَّذِي يُحِبُّ أَنْ يُؤْتَى إِلَيْهِ
وَمَنْ بَايَعَ إِمَامًا فَأَعْطَاهُ صَفْقَةَ يَدِهِ وَثَمَرَةَ قَلْبِهِ فَلْيُطِعْهُ
إِنِ اسْتَطَاعَ فَإِنْ جَاءَ آخَرُ يُنَازِعُهُ فَاضْرِبُوا عُنُقَ الْآخَرِ
“…Şüphesiz sizin şu
ümmetinizin afiyeti öncekilerine verilmiştir. Sonrakilerine belâ ve
yadırgadıkları bir takım şeyler isabet edecektir. Bir fitne gelecek ki bazısı
bazısını hafifletecek! Öyle fitne gelecek, mü'min: “Bu benim helâkimdir”
diyecek! Sonra açılacak. Fitne gelecek, mü'mîn: “Bu budur” diyecek! Kim
cehennemden uzaklaştırılıp cennete sokulmak isterse eceli Allah'a ve âhiret
gününe îmân ettiği hâlde gelsin ve insanlara karşı; kendisine yapılmasını
istediği şekilde davransın! Bir kimse bir hükümdara biat eder de ona elini ve
gönlünü verirse elinden geldiği kadarıyla ona itaat etsin! Başka biri gelir de
onunla çekişirse o gelenin boynunu vuruverin!”[7]
Birinci Fitne: Ehlâs Fitnesi
Ehlâs, deve üzerine, semer altına konan çul manasına gelen “halis”
kelimesinin çoğuludur. Kalmak ve devam etmek manalarına işarettir. Nitekim Ebu
Musa radıyallahu anh’ın rivayet ettiği hadiste şöyle geçer:
إِنَّ بَيْنَ أَيْدِيكُمْ فِتَنًا كَقِطَعِ
اللَّيْلِ الْمُظْلِمِ يُصْبِحُ الرَّجُلُ فِيهَا مُؤْمِنًا وَيُمْسِي كَافِرًا وَيُمْسِي
مُؤْمِنًا وَيُصْبِحُ كَافِرًا الْقَاعِدُ فِيهَا خَيْرٌ مِنَ الْقَائِمِ وَالْقَائِمُ
فِيهَا خَيْرٌ مِنَ الْمَاشِي وَالْمَاشِي فِيهَا خَيْرٌ مِنَ السَّاعِي إِلَيْهَا
قَالُوا فَمَا تَأْمُرُنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ قَالَ كُونُوا أَحْلَاسَ بُيُوتِكُمْ
“Muhakkak ki önünüzde karanlık geceler gibi fitneler
vardır. Kişi onda mü’min olarak sabahlar, akşama kâfir olur, mü’min olarak
akşamlasa sahaba kâfir olur. O zamanda oturan, ayaktakinden hayırlıdır, ayakta
duran yürüyenden hayırlıdır, yürüyen de ona koşandan hayırlıdır.” “Dediler
ki: “Ey Allah’ın rasulü! Bize ne emredersin?” Buyurdu ki: “Evlerinizin
çulları olun”[8] Yani
evden ayrılmayın
Bu hadiste müslümanların birbirleriyle çarpıştıkları
fitnelerden uzak durmak için evlerinden ayrılmamaları emredilmiş: “evlerinizin
ehlâsı olun” denilmiştir. Çünkü bu fitnelerde kişi rakibi olan müslümanı tekfir
eder ve kafir olur.
İşte bu dört fitneden ilki olan ehlâs fitnesi de
müslümanların evlerinden çıkmamaları gereken bir fitnedir. Hereb ve harab
fitnesi şeklinde açıklanmıştır. Yani hereb kaçış demektir. Harab ise kişinin
malını ve ailesini kaybetmesidir.
Dünya çapında etkisini gösteren bu dört fitnenin ilki Allahu
a’lem 2010 yılında çıkan Arap Baharı adı verilen fitnedir. Bu fitnede yollar kesilmiş, canlara kıyılmış, insanlar mallarını ve ailelerini kaybetmişler, birbirlerinden kaçmışlardır.
İkinci Fitne Serrâ Fitnesi
Bu fitne
hadiste şöyle anlatılıyordu: “Sonra Serrâ (bolluk) fitnesi vardır. Bu fitne,
benim ehl-i beytimden, benden olduğunu iddia eden ama aslında benden olmayan
bir adamın ayakları altından yayılacaktır. Benim dostlarım ancak
sakınanlardır.”
Dünya çapında İslam aleyhine dönen büyük fitnelerden biri de
Işıd’in Nisan 2013 yılında, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in soyundan
olduğunu iddia eden Ebu Bekr el-Bağdadi liderliğinde kurulmasıdır.
Üçüncü Fitne Liyakatsiz Lider
Bu fitne
hadiste şöyle ifade edilmişti: “Sonra insanlar, kaburga üzerindeki oturak
gibi olan (istikrarsız), bir adamla anlaşacaklar.”
El-Hattabi bu ifade hakkında şöyle demiştir: “Yani sabit
kalamayan, düzgün yürümeyen bir iş demektir. Çünkü kalça, kaburga üzerinde
durmaz, kaburga onu taşımaz… Bu adam da yöneticiliğe layık biri değildir,
bağımsız da değildir.”
Allahu a’lem bu fitne ile kastedilen, BOP eşbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın
liderliği üzerinde ittifak edilmesidir. 2014’de T.C. cumhurbaşkanı olmuş, 21 Mayıs
2017’de T.C. devlet başkanı olmuş, 2018 yılında Tayyib Erdoğan’ın İslam dünyasının
en etkili lideri olduğu çeşitli liderler tarafından dile getirilmiş, TİME dergisine kapak yapılarak revaca getirilmiş, One Minute gibi tezgahlarla parlatılmıştır.
Dördüncü Fitne Duheyma Fitnesi
Bu fitne hadiste şöyle anlatılmıştı: “Daha sonra karanlık fitne çıkacak, bu
ümmetten dokunmadığı kimse kalmayacaktır. Bitti, denildiğinde, devam edecektir.
O fitnede kişi, mümin olarak sabahlayacak akşama kâfir olarak çıkacaktır.”
Allahu a’lem bu fitne korona ve iklim plandemisi ile ilgili
fitnelerdir. 2020 yılında Korona yalanları ortaya atılmış, cemaatle namazlar
yasaklanmış, hac ve umra yasaklanmış, iblise kulluk sembolü olan maskeler
takılmış, ipler tamamıyla İblisin Dünya Sağlık Örgütüne teslim edilmiş,
milyonlarca insan dinden çıkmıştır. “Bitti” zannedilirken şimdi de İklim kanunu
ortaya atılmış ve daha büyük kapsamlı ve çok daha tehlikeli oyunlar resmi
kılıflarla kurulmuştur.
Ali radıyallahu
anh şöyle demiştir:
جُعِلَتْ فِي هَذِهِ الْأُمَّةِ خَمْسُ فِتَنٍ
فِتْنَةٌ عَامَّةٌ ثُمَّ فِتْنَةٌ خَاصَّةٌ ثُمَّ فِتْنَةٌ عَامَّةٌ ثُمَّ فِتْنَةٌ
خَاصَّةٌ ثُمَّ تَأْتِي الْفِتْنَةُ الْعَمْيَاءُ الصَّمَّاءُ الْمُطْبِقَةُ الَّتِي
تَصِيرُ النَّاسُ فِيهَا كَالْأَنْعَامِ
“Bu ümmette beş fitne olacak: Genel kapsamlı
fitne, sonra özel fitne, sonra genel fitne, sonra özel fitne, sonra kapsamlı
kör ve sağır fitne gelir, ondan insanlar hayvanlar gibi olurlar.”[9]
Nuaym b. Hammad’ın
rivayetinde şu ziyade vardır:
…ثُمَّ
هُدْنَةٌ ثُمَّ دُعَاةٌ إِلَى الضَّلَالَةِ فَإِنْ بَقِيَ لِلَّهِ يَوْمَئِذٍ خَلِيفَةٌ
فَالْزَمْهُ
“Sonra bir
barış anlaşması olur. Sonra sapıklık davetçileri çıkar. Eğer o gün Allah bir
halife bırakmışsa ondan ayrılma.”[10]
Ertat b. Munzir’in
yukarıda geçen belagan rivayetinde insanların bu dördüncü fitnede küfre
dönecekleri zikredilmekteydi.
Huzeyfe radıyallahu
anh’den:
تَكُونُ فِتْنَةٌ، ثُمَّ تَكُونُ جَمَاعَةٌ
ثُمَّ فِتْنَةٌ وَتَوْبَةٌ، ثُمَّ جَمَاعَةٌ وَتَوْبَةٌ، حَتَّى ذَكَرَ الرَّابِعَةَ،
ثُمَّ لَا تَكُونُ تَوْبَةٌ وَلَا جَمَاعَةٌ
“Bir fitne
olur, sonra cemaat olur, sonra fitne ve tevbe olur, sonra cemaat ve tevbe olur,
sonra dördüncüsünde ne tevbe ne de bir cemaat olur.”[11]
Nuaym b. Hammad, Damra b. Rebia’dan, Yahya b. Ebi Amr
eş-Şeybani yoluyla Ebu Hureyre radiyallahu anh’den Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem’in şöyle dediğini rivayet etti:
الْفِتْنَةُ الرَّابِعَةُ تُعْرَكُ فِيهَا
أُمَّتِي عَرْكَ الْأَدِيمِ، يَشْتَدُّ فِيهَا الْبَلَاءُ حَتَّى لَا يُعْرَفَ فِيهَا
الْمَعْرُوفُ، وَلَا يُنْكَرَ فِيهَا الْمُنْكَرُ
“Dördüncü fitnede ümmetim derinin gerildiği gibi gerilir,
belalar şiddetlenir. Hatta o fitnede meşru olanlar meşru görülmez, münker
olanlara karşı çıkılmaz.”[12]
Yine aynı isnadla şöyle rivayet etmiştir:
قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ وَذَكَرَ الْفِتْنَةَ الرَّابِعَةَ لَا يَنْجُو مِنْ شَرِّهَا إِلَّا مَنْ
دَعَا كَدُعَاءِ الْغَرَقِ أَسْعَدُ أَهْلِهَا كُلُّ تَقِيٍّ خَفِيٍّ إِذَا ظَهَرَ
لَمْ يُعْرَفْ وَإِنْ جَلَسَ لَمْ يُفْتَقَدْ وَأَشْقَى أَهْلِهَا كُلُّ خَطِيبٍ مِسْقَعٍ
أَوْ رَاكِبٍ مُوضِعٍ
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem dördüncü fitneyi
zikretti ve buyurdu ki:
“Onun şerrinden ancak boğulan kimsenin dua etmesi gibi
dua eden kurtulur. O zamanın halkının en mutlusu sakınıp gizlenen herkestir.
Ortaya çıksa tanınmaz, evinde otursa yokluğu anlaşılmaz. O zamanın en kötüleri
ise belagatli her hatip ve bineğiyle harekette olanlardır.”[13]
Yani yapılacak şey sokaklarda mitinglerle vs. aksiyon almak değil, Alemlerin rabbine samimiyetle dua etmektir!
[1]
Sahih. Ebû Dâvûd (4242) Ahmed (2/133)
Hâkim (4/513) Begavi Şerhu’s-Sunne (4226) Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (5/158)
[2]
Hasen mevkuf. Nuaym b. Hammad
el-Fiten (94)
[3]
Hasen. Nuaym b. Hammad el-Fiten
(1694) Hâkim (4/505)
[4]
Zayıf. Nuaym b. Hammad el-Fiten (95)
İsnadında İsmail b. Rafi zayıftır. Kimden rivayet ettiğini de belirtmemiştir.
[5]
Bkz. Şah Veliyullah ed-Dihlevi Huccetullahi’l-Baliga (3/195-196) Seharenfuri
Bezlu’l-Mechud (7/134) Berzenci el-İşaa (s.354 vd.)
[6]
Nuaym b. Hammad el-Fiten (91)
[7] Sahih.
Muslim (1844)
[8]
Sahih. Ahmed (4/408) Hâkim (4/487) Ebû Dâvûd (4262)
[9]
Sahih. Hakim (4/484, 550) Ma’mer Cami
(1351) İbn Ebî Şeybe (7/452) Fesevi Ma’rife (3/262)
[10]
Sahih. Nuaym b. Hammad Fiten (77)
[11]
Zayıf. Nuaym b. Hammad el-Fiten (79)
İsnadında ismi belirtilmeyen ravi vardır.
[12]
Munkatı. Nuaym b. Hammad el-Fiten
(127)
[13]
Munkatı. El-Fiten (367)