Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

1 Aralık 2014 Pazartesi

Hak Kendisine Açıkça Belli Olmayan Kimse Çoğunluğun Görüşüne Uyabilir mi?


Şeyh el-Elbanî rahimehullah el-Akidetu’t-Tahaviyye ta’likinde (80-81) şöyle demiştir: “Müslümanın delile aykırı olduğunu anladığı görüşlere muhalefet etmesi şazlık değildir. Yanılanların aksine, cumhurun görüşüne aykırı bile olsa bu şazlık değildir.  Zira ne kitapta ne de sünnette cumhurun (çoğunluğun), delil bulunmadığı durumda muhaliflerinden daha doğru yolda olacaklarını gösteren bir delil yoktur!

Evet, Müslümanlar bir şeyde, bildikleri bir ihtilaf olmaksızın ittifak ederlerse, buna tabi olmak gerekir. Zira Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Her kim, kendisi için doğru yol apaçık belli olduktan sonra,  rasule muhalefet eder ve mü'minlerin yolundan başka bir yola tâbi olursa, onu girdiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir yerdir” (Nisa 115) Ama ihtilaf halinde kitap ve sünnete müracaat etmek farzdır. Hak kime belli olursa, ona tabi olması gerekir. Kime de belli olmazsa, ister cumhurun kavline uysun, ister aykırı olsun, kalbinden fetva istesin. Hiç kimsenin kendisine hakkın belli olmadığı her konuda cumhurî olabileceğine inanmıyorum. Bilakis gönlünün yatışmasına ve genişlemesine göre bazen cumhura uygun düşer, bazen muhalefet eder. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Müftüler sana fetva verse de sen kalbinden fetva iste” buyururken ne kadar da doğru söylemiş!

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)