Allah Azze ve Celle
şöyle buyurmuştur:
﴿ فَلَمَّا
ذَاقَا الشَّجَرَةَ بَدَتْ لَهُمَا سَوْءَاتُهُمَا وَطَفِقَا يَخْصِفَانِ
عَلَيْهِمَا مِن وَرَقِ الْجَنَّةِ وَنَادَاهُمَا رَبُّهُمَا أَلَمْ أَنْهَكُمَا
عَن تِلْكُمَا الشَّجَرَةِ وَأَقُل لَّكُمَا إِنَّ الشَّيْطَآنَ لَكُمَا عَدُوٌّ
مُّبِينٌ * قَالاَ رَبَّنَا ظَلَمْنَا أَنفُسَنَا وَإِن لَّمْ تَغْفِرْ لَنَا
وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ ﴾
“Böylece
ikisini de aldatarak düşürtüp ağacı tattıklarında avret yerleri kendilerine
göründü ve üzerlerine cennet yapraklarından üst üste yapıştırmaya başladılar.
Rableri de o ikisine: “Ben size bu iki ağacı yasaklamadım mı? Muhakkak ki şeytan
sizin için apaçık bir düşmandır, demedim mi?” buyurdu. Dediler ki: “Rabbimiz
biz nefsimize zulmettik bizi bağışlamaz, bize merhamet etmezsen muhakkak ki
hüsrana uğrayanlardan oluruz.” (A’raf 22-23)
﴿ يَا
بَنِي آدَمَ لاَ يَفْتِنَنَّكُمُ الشَّيْطَانُ كَمَا أَخْرَجَ أَبَوَيْكُم مِّنَ
الْجَنَّةِ يَنزِعُ عَنْهُمَا لِبَاسَهُمَا لِيُرِيَهُمَا سَوْءَاتِهِمَا إِنَّهُ
يَرَاكُمْ هُوَ وَقَبِيلُهُ مِنْ حَيْثُ لاَ تَرَوْنَهُمْ ﴾
“Ey Âdemoğulları!
Şeytan ana-babanızın avret yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini
sıyırarak onları cennetten çıkardığı gibi sakın sizi de fitneye düşürmesin!
Çünkü gerçekten o ve taraftarları sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi
görürler. Muhakkak ki biz şeytanları iman etmeyenlerin velileri kıldık.” (A’raf
27)
﴿ يَا
أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيَاةُ
الدُّنْيَا وَلَا يَغُرَّنَّكُم بِاللَّهِ الْغَرُورُ * إِنَّ الشَّيْطَانَ لَكُمْ عَدُوٌّ
فَاتَّخِذُوهُ عَدُوًّا إِنَّمَا يَدْعُو حِزْبَهُ لِيَكُونُوا مِنْ أَصْحَابِ
السَّعِيرِ ﴾
“Ey insanlar!
Allah'ın vâdi gerçektir, sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve o aldatıcı da
Allah hakkında sizi kandırmasın! Çünkü şeytan, sizin düşmanınızdır, siz
de onu düşman sayın. O, kendi taraftarlarını ancak ateş ehlinden olmaya çağırır.”
(Fatır 5-6)
﴿ وَلاَ
تَتَّبِعُواْ خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ* إِنَّمَا يَأْمُرُكُمْ بِالسُّوءِ وَالْفَحْشَاء وَأَن
تَقُولُواْ عَلَى اللّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ ﴾
“Ey insanlar! Yeryüzündeki helal ve temiz olan şeylerden yiyin;
şeytanın adımlarına uymayın! Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır. Size
ancak kötülüğü, hayâsızlığı ve Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi
emreder.” (Bakara 168-169)
﴿ الشَّيْطَانُ
يَعِدُكُمُ الْفَقْرَ وَيَأْمُرُكُم بِالْفَحْشَاء وَاللّهُ يَعِدُكُم مَّغْفِرَةً
مِّنْهُ وَفَضْلًا وَاللّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ ﴾
“Şeytan size fakirliği vaad eder ve size çirkin şeyleri
emreder. Allah ise kendisinden bir mağfiret ve lütuf vaad ediyor. Şüphesiz
Allah Vasi'dir, Alîm'dir.”
(Bakara 268)
﴿ وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ ﴾
“Şeytan onlara yaptıkları işleri güzel gösterip onları doğru yoldan çıkardı..” (Ankebut 38)"
﴿ قَسَتْ
قُلُوبُهُمْ وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ ﴾
“Fakat
onların kalpleri katılaştı ve şeytan onlara yaptıklarını süslü gösterdi.” (En’am 43)
﴿ قَالَ
رَبِّ بِمَا أَغْوَيْتَنِي لأُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِي الأَرْضِ وَلأُغْوِيَنَّهُمْ
أَجْمَعِينَ ﴾
“Dedi ki: “Rabbim!
Beni saptırmana karşılık ben de yeryüzünde onlara süsleyeceğim ve onların
hepsini mutlaka azdıracağım!”” (Hicr 39)
﴿ إِنَّمَا
النَّجْوَى مِنَ الشَّيْطَانِ لِيَحْزُنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَلَيْسَ بِضَارِّهِمْ
شَيْئًا إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ ﴾
“Fısıltı
ancak iman edenleri kederlendirmek için şeytandandır. Oysa Allah’ın izni
olmaksızın o, onlara hiçbir şeyle zarar veremez. O halde mü’minler yalnızca Allah’a
tevekkül etsinler.” (Mucadile 10)
﴿ اسْتَحْوَذَ عَلَيْهِمُ الشَّيْطَانُ فَأَنْسَاهُمْ ذِكْرَ اللَّهِ أُولَئِكَ
حِزْبُ الشَّيْطَانِ أَلَا إِنَّ حِزْبَ الشَّيْطَانِ هُمُ الْخَاسِرُونَ ﴾
“Şeytan
onları kuşatmış; böylelikle onlara Allah’ın zikrini unutturmuştur. İşte onlar,
şeytanın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz şeytanın fırkası, hüsrana
uğrayanların kendileridir.” (Mucadile
19)
﴿ إِنَّمَا
ذَلِكُمُ الشَّيْطَانُ يُخَوِّفُ أَوْلِيَاءهُ فَلاَ تَخَافُوهُمْ وَخَافُونِ إِن
كُنتُم مُّؤْمِنِينَ ﴾
“İşte o şeytandır ki ancak kendi velilerini korkutur; eğer
mü’min iseniz onlardan korkmayın, benden korkun!” (Al-i İmran 175)
﴿ إِنَّمَا
يُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَن يُوقِعَ بَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاء فِي
الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ وَيَصُدَّكُمْ عَن ذِكْرِ اللّهِ وَعَنِ الصَّلاَةِ ﴾
“Muhakkak ki
şeytan içki ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin sokmak sizi Allah’ı anmaktan ve
namazdan alıkoymak ister.” (Maide 91)
﴿ وَقُل
لِّعِبَادِي يَقُولُواْ الَّتِي هِيَ أَحْسَنُ إِنَّ الشَّيْطَانَ يَنزَغُ
بَيْنَهُمْ إِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلإِنْسَانِ عَدُوًّا مُّبِينًا ﴾
“Kullarıma söyle; sözün en güzelini
söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık
düşmanıdır.” (İsra 53)
﴿ إِنَّهُ
لَيْسَ لَهُ سُلْطَانٌ عَلَى الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ ﴾
“Gerçek şu ki: İman
edip de yalnız rablerine tevekkül edenler üzerinde onun bir hâkimiyeti yoktur.”
(Nahl 99)
﴿ فَقَاتِلُوا أَوْلِيَاءَ الشَّيْطَانِ إِنَّ كَيْدَ الشَّيْطَانِ كَانَ
ضَعِيفًا ﴾
“O halde şeytanın velileri
ile savaşın! Muhakkak ki şeytanın hilesi zayıftır.” (Nisa 76)
﴿ وَإِمَّا
يَنزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللّهِ إِنَّهُ سَمِيعٌ
عَلِيمٌ ﴾
“Sana şeytandan bir vesvese gelirse hemen Allah’a sığın. Şüphesiz
O, Semî’dir, Alîm’dir.” (A’raf 200)
Ukbe b. Amir radiyallahu
anh’den:
بينا أنا أسيرُ معَ رسولِ
اللَّهِ صلَّى اللَّهُ عليهِ وسلَّمَ بينَ الجَحفَةِ والأبواءِ إذ غشِيتنا ريحٌ
وظُلمةٌ شديدةٌ فجعلَ رسولُ اللَّهِ صلَّى اللَّهُ عليهِ وسلَّمَ يتعوَّذُ بـ ﴿ أَعُوذُ
بِرَبِّ الْفَلَقِ ﴾ و﴿ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ ﴾ ويقولُ يا
عقبةُ تعوَّذْ بهما فما تعوَّذَ متعوِّذٌ بمثلِهما قالَ وسمعتُهُ يؤمُّنا بهما في
الصَّلاةِ
“Ben Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber Cuhfe ile Ebvâ arasında yürüyordum.
Bizi bir fırtına ve şiddetli karanlık kuşattı. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem Felak ve Nas sureleriyle sığınmaya başladı. Şöyle buyurdu:
“Ey Ukbe! Bu iki
sure ile Allah’a sığın. Zira sığınan bir kimse bu ikisi gibisiyle sığınmamıştır.”
O günümüzde bu sureleri namazda da okuduğunu işittim. Ebû Dâvûd rivayet etti,
el-Elbani sahih dedi.
﴿ وَقُل
رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن
يَحْضُرُونِ ﴾
“Ve de ki: “Rabbim!
Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım! Onların yanımda bulunmalarından
da sana sığınırım, Rabbim!” (Mu’minun 97-98)