Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

5 Nisan 2025 Cumartesi

Paralel Evren Hurafesi Hakkında

Paralel Evren hurafesini uydurup sonra buna delil monte etmeye çalışan kimselerin şu rivayetleri ileri sürdükleri söylendi:

Hakim el-Mustedrek’te (2/535) Beyhaki el-Esma ve’s-Sifat’ta (no 831); Ahmed b. Ya’kub es-Sekafi – Ubeyd b. Gannam en-Nehai – Ali b. Hakîm – Şerik – Atâ b. Es-Saib – Ebu’d-Duha – İbn Abbas radıyallahu anhuma isnadıyla,

أَنَّهُ قَالَ: {اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ وَمِنَ الْأَرْضِ مِثْلَهُنَّ} قَالَ سَبْعَ أَرَضِينَ فِي كُلِّ أَرْضٍ نَبِيُّ كَنَبِيِّكُمْ وَآدَمُ كَآدَمَ وَنُوحٌ كَنُوحٍ وَإِبْرَاهِيمُ كَإِبْرَاهِيمَ وَعِيسَى كَعِيسَى

 “Allah yedi gökleri ve yerden de bir mislini yaratandır.” (Talak 12) ayeti hakkında şöyle dediğini rivayet ediyor:

“Yedi yer vardır ve her yer tabakasında sizin nebiniz gibi bir nebi, Adem gibi bir Adem, Nuh gibi bir Nuh, İbrahim gibi bir İbrahim ve İsa gibi bir İsa vardır.”

Hakim el-Mustedrek’te (2/535) Beyhaki el-Esma ve’s-Sifat’ta (no 832) Ebu Abdillah el-Hafız – Abdurrahman b. El-Hasen el-Kadî – İbrahim b. El-Huseyn – Adem b. Ebi İyas – Şu’be – Amr b. Murre – Ebu’d-Duha – İbn Abbas radıyallahu anhuma isnadıyla:

فِي قَوْلِهِ عَزَّ وَجَلَّ {اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ وَمِنَ الْأَرْضِ مِثْلَهُنَّ} قَالَ فِي كُلِّ أَرْضٍ نَحْوَ إِبْرَاهِيمَ عَلَيْهِ السَّلَامُ

Alllah Azze ve Celle’nin: “Allah yedi gökleri ve yerden de bir mislini yaratandır.” (Talak 12) ayeti hakkında dedi ki:

“Her arzda İbrahim aleyhisselam gibisi vardır.”

Beyhaki dedi ki: “İbn Abbas’a ulaşan bu isnad sahihtir, ancak şaz bir rivayettir. Ebu’d-Duha’ya bu konuda mutabaat eden bilmiyorum. Allah en iyi bilendir.”

Beyhaki’nin bu rivayetleri zikredip ardından isnadının sahih, metninin şaz olduğunu söylemesi pek çoklarının zihnini karıştırmış, Hafız Suyuti: “Beyhaki ne güzel söylemiş, isnadın sahih olması metnin sahih olmasını gerektirmez” diyerek üstü kapalı şekilde isnad hakkındaki sahih hükmünü onaylamıştır.

İbn Kesir, Tefsir’inde Beyhakinin sözlerini aktarmakla yetinmiş, metni şaz bulmakla beraber, İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan sahih olarak gelmiş olsa bile İsrailiyyat kaynaklı olmasına yorumlanırdı demiştir.

İbn Hacer şaz demiştir. Zehebi Uluv'da “Bunun bir aslı olduğuna inanmıyoruz” demiş, bunu taaccüb için zikrettiğini belirtmiş ve isnadındaki probleme işaret etmiştir.

Öncelikle Beyhaki’nin ilk zikrettiği rivayet hakkında İmam Ahmed b. Hanbel rahimehullah’a sorulunca rivayetin sıhhatini kesin bir şekilde reddetmiştir.[1] Çünkü isnadında Şerik b. Abdillah en-Nehaî hafıza karışıklığına uğramış bir ravi olup ezberi kötüdür. Yine Ata b. Es-Saib de hafıza karışıklığına uğramıştır.

Şeyh Mukbil b. Hadi fetavasında rivayet hakkında münker demiştir. Münker: zayıf ve metruk ravilerin güvenilir ravilere aykırı rivayette bulunmasıdır. Yani isnadının sahih olması söz konusu değildir!

Allame el-Muallimi de el-Envaru'l-Kaşife'de "isnadı sahih değildir!" demiştir.

Molla AliyyulKari uydurma demiştir.

İkinci rivayete gelince, Hakim Buhari ve Muslim’in şartına göre sahih demiş, Zehebi de onaylamıştır! Beyhaki de yukarıda aktardığım gibi isnadının sahih, metninin şaz olduğunu söylemiştir! Halbuki bu isnadda Kadı Ebu’l-Kasım Abdurrahman b. El-Hasen yalancı bir ravidir.[2]

“Her arz tabakasında bir nebi vardır” anlamında Şerik’in Atâ b. es-Saib yoluyla yaptığı rivayet münker bir anlam taşımaktadır.

Hakim ve Beyhakî’nin Ebu’d-Duha yoluyla İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan yaptıkları rivayetin isnadının sıhhatine hükmeden muhaddisler, Hafız İbn Cerir et-Taberî’nin Tefsir’de (23/77);

Amr b. Ali (el-Fellas) ve Muhammed b. el-Musenna – Muhammed b. Ca’fer – Şu’be – Amr b. Murre – Ebu’d-Duha – İbn Abbas radıyallahu anhuma isnadıyla Talak suresi 12. Ayetinin tefsirinde söylediği sözü, kezzab ravi olan Abdurrahman b. el-Hasen’in tek kalmadığına delil olarak zikrediyorlar.

Taberi bu rivayetin metnini şöyle aktarmıştır::

قَالَ عَمْرٌو قَالَ فِي كُلِّ أَرْضٍ مِثْلُ إِبْرَاهِيمَ وَنَحْوُ مَا عَلَى الْأَرْضِ مِنَ الْخَلْقِ وَقَالَ ابْنُ الْمُثَنَّى فِي كُلِّ سَمَاءٍ إِبْرَاهِيمُ

“Amr (b. Ali el-Fellas’ın) rivayetinde: “Her arzda İbrahim gibisi ve yeryüzündeki gibi halk vardır.” İbnu’l-Musenna’nın rivayetinde ise (İbn Abbas radıyallahu anhuma) şöyle dedi: “Her semada bir İbrahim vardır.”

Evet, Taberi’nin isnadı Buhârî ve Muslim’in şartına göre sahih bir isnaddır, lakin metindeki muhalefeti dikkatten kaçırıyorlar! Çünkü Abdurrahman b. el-Hasen yoluyla gelen rivayette “Her arzda İbrahim aleyhi's-selâm gibisi vardır” şeklindeki lafız, Taberi’nin Amr b. Ali el-Fellas yoluyla yaptığı rivayete mutabıktır. İbnu’l-Musenna’nın rivayetinden ise farklıdır.

Görüldüğü gibi aynı haberi İbn Abbas’tan rivayet eden İbnu’l-Musenna ve Fellas, sika raviler olmalarına rağmen lafızda ittifak edememişler, biri “Her sema tabakasında” derken, diğeri “her arz tabakasında” demiştir.  

Muhtemelen bu lafız farklılığı, bu iki ravinin şeyhi olan Muhammed b. Ca’fer Gunder’den kaynaklanmıştır. Çünkü Gunder yazıdan rivayetinde çok sağlam bir ravi olup, hafızadan rivayetinde gaflet ve hataları olan biridir. Bu rivayeti kitabından mı yoksa ezberinden mi yaptı bilmiyoruz.

Bu iki raviden birine hafızasından rivayet ederek yanılmış olmalıdır.

Sonuç olarak Hakim ve Beyhakî’nin rivayetlerinde İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: “Her arz tabakasında bir nebi bulunduğu” lafzı az önce açıklandığı üzere lafız ve isnad olarak münker, sahih bir aslı olmayan lafızdır.

Taberi’nin Muhammed b. Ca’fer Gunder’den rivayetinde ise – ki bu tarik öncekinden daha kuvvetli bir tariktir -  lafzı; “her semada” veya “her arz tabakasında İbrahim gibisi ve yeryüzü halkı gibi bir halk bulunduğu”dur.

Bu lafız ise birçok manaya ihtimal taşıyan müteşabih bir sözdür. Muteber ilim ehlinden hiçkimse bu lafızdan paralel evren gibi bir anlam çıkarmamışlardır.

Mesela Sufilerin mistik görüşlerine destek için bazen uydurma rivayetleri dahi zikretme âdeti bulunan İmam Suyuti dahi bu konuda şöyle cevap vermiştir:

Soru: Beyhakî’nin Ebu’d-Duha yoluyla İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan rivayetinde…” (böylece yukarıda zikredilen rivayet ve Beyhakî’nin sözleri aktarılmış ve soru şöyle devam etmiştir:) “Durum böyle olduğuna göre bu zikredilenler insan mıdır, cinler midir yoksa başka bir mahlukat mıdır? Onlardan biri bir zamanda insanların nebilerinden biriyle birlikte midir? Ya da bu durum nasıldır?

Cevap:  Bu hadisi Hakim el-Mustedrek’te zikretmiş ve “İsnadı sahih” demiştir. Beyhakî Şuabu’l-İman’da rivayet edip: “İsnadı sahihtir lakin şazdır” demiştir. Beyhaki’nin bu sözü gayet güzeldir.  Çünkü hadis ilimlerinde kararlaştırıldığına göre; isnadın sahih olması, metnin sahih olmasını gerektirmez. İsnadı sahih olmasına rağmen metni şaz olabilir veya sıhhate mani bir illet bulunabilir.  Hadisin zayıf olduğu ortaya çıkınca da yorum yapmaya gerek yoktur. Çünkü bu makamda zayıf hadisler kabul edilemez. Burada kastedilenin insanların nebilerinin tebliğini cinlere tebliğ eden uyarıcılar olduğu söylenebilir. Onlardan her birinin de kendisi adına tebliğde bulunduğu nebinin ismiyle isimlendirilmiş olması uzak ihtimal değildir.” (Suyuti el-Havi Li’l-Fetavi 1/462)

Hulasa: Kitap ve sünnete dayanmayan ve İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan da sabit oluşu hakkında şüphe bulunan bu rivayete dayanarak paralel evren iddiasında bulunmak şüphesiz müteşabihlere dalmak olur ve bu gaybe taş atmaktır. Allah en iyi bilendir.



[1] İbn Hani Mesail (1891) Hallal Muntehabu İlel (58)

[2] Bkz.: Hatib Tarihu Bağdad (10/292-293)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)