Paralel Evren
hurafesini uydurup sonra buna delil monte etmeye çalışan kimselerin şu rivayetleri
ileri sürdükleri söylendi:
Hakim el-Mustedrek’te
(2/535) Beyhaki el-Esma ve’s-Sifat’ta (no 831); Ahmed b. Ya’kub es-Sekafi –
Ubeyd b. Gannam en-Nehai – Ali b. Hakîm – Şerik – Atâ b. Es-Saib – Ebu’d-Duha –
İbn Abbas radıyallahu anhuma isnadıyla,
أَنَّهُ
قَالَ: {اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ وَمِنَ الْأَرْضِ مِثْلَهُنَّ}
قَالَ سَبْعَ أَرَضِينَ
فِي كُلِّ أَرْضٍ نَبِيُّ كَنَبِيِّكُمْ وَآدَمُ كَآدَمَ وَنُوحٌ كَنُوحٍ
وَإِبْرَاهِيمُ كَإِبْرَاهِيمَ وَعِيسَى كَعِيسَى
“Allah yedi
gökleri ve yerden de bir mislini yaratandır.” (Talak 12) ayeti hakkında şöyle
dediğini rivayet ediyor:
“Yedi
yer vardır ve her yer tabakasında sizin nebiniz gibi bir nebi, Adem gibi bir
Adem, Nuh gibi bir Nuh, İbrahim gibi bir İbrahim ve İsa gibi bir İsa vardır.”
Hakim el-Mustedrek’te
(2/535) Beyhaki el-Esma ve’s-Sifat’ta (no 832) Ebu Abdillah el-Hafız –
Abdurrahman b. El-Hasen el-Kadî – İbrahim b. El-Huseyn – Adem b. Ebi İyas –
Şu’be – Amr b. Murre – Ebu’d-Duha – İbn Abbas radıyallahu anhuma isnadıyla:
فِي
قَوْلِهِ عَزَّ وَجَلَّ {اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ وَمِنَ
الْأَرْضِ مِثْلَهُنَّ} قَالَ فِي كُلِّ أَرْضٍ نَحْوَ إِبْرَاهِيمَ عَلَيْهِ السَّلَامُ
Alllah Azze ve
Celle’nin: “Allah yedi gökleri ve yerden de bir mislini yaratandır.” (Talak 12)
ayeti hakkında dedi ki:
“Her
arzda İbrahim aleyhisselam gibisi vardır.”
Beyhaki dedi ki: “İbn
Abbas’a ulaşan bu isnad sahihtir, ancak şaz bir rivayettir. Ebu’d-Duha’ya bu
konuda mutabaat eden bilmiyorum. Allah en iyi bilendir.”
Beyhaki’nin bu
rivayetleri zikredip ardından isnadının sahih, metninin şaz olduğunu söylemesi
pek çoklarının zihnini karıştırmış, Hafız Suyuti: “Beyhaki ne güzel
söylemiş, isnadın sahih olması metnin sahih olmasını gerektirmez” diyerek
üstü kapalı şekilde isnad hakkındaki sahih hükmünü onaylamıştır.
İbn Kesir, Tefsir’inde
Beyhakinin sözlerini aktarmakla yetinmiş, metni şaz bulmakla beraber, İbn Abbas
radıyallahu anhuma’dan sahih olarak gelmiş olsa bile İsrailiyyat kaynaklı
olmasına yorumlanırdı demiştir.
İbn Hacer şaz
demiştir. Zehebi Uluv'da “Bunun bir aslı olduğuna inanmıyoruz” demiş, bunu
taaccüb için zikrettiğini belirtmiş ve isnadındaki probleme işaret etmiştir.
Öncelikle Beyhaki’nin
ilk zikrettiği rivayet hakkında İmam Ahmed b. Hanbel rahimehullah’a sorulunca
rivayetin sıhhatini kesin bir şekilde reddetmiştir.[1] Çünkü
isnadında Şerik b. Abdillah en-Nehaî hafıza karışıklığına uğramış bir ravi olup
ezberi kötüdür. Yine Ata b. Es-Saib de hafıza karışıklığına uğramıştır.
Şeyh Mukbil b. Hadi
fetavasında rivayet hakkında münker demiştir. Münker: zayıf ve metruk ravilerin
güvenilir ravilere aykırı rivayette bulunmasıdır. Yani isnadının sahih olması
söz konusu değildir!
Allame el-Muallimi de
el-Envaru'l-Kaşife'de "isnadı sahih değildir!" demiştir.
Molla AliyyulKari
uydurma demiştir.
İkinci rivayete
gelince, Hakim Buhari ve Muslim’in şartına göre sahih demiş, Zehebi de
onaylamıştır! Beyhaki de yukarıda aktardığım gibi isnadının sahih, metninin şaz
olduğunu söylemiştir! Halbuki bu isnadda Kadı Ebu’l-Kasım Abdurrahman b.
El-Hasen yalancı bir ravidir.[2]
“Her arz tabakasında
bir nebi vardır” anlamında Şerik’in Atâ b. es-Saib yoluyla yaptığı rivayet münker
bir anlam taşımaktadır.
Hakim ve Beyhakî’nin
Ebu’d-Duha yoluyla İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan yaptıkları rivayetin
isnadının sıhhatine hükmeden muhaddisler, Hafız İbn Cerir et-Taberî’nin Tefsir’de
(23/77);
Amr b. Ali (el-Fellas)
ve Muhammed b. el-Musenna – Muhammed b. Ca’fer – Şu’be – Amr b. Murre – Ebu’d-Duha
– İbn Abbas radıyallahu anhuma isnadıyla Talak suresi 12. Ayetinin tefsirinde
söylediği sözü, kezzab ravi olan Abdurrahman b. el-Hasen’in tek kalmadığına
delil olarak zikrediyorlar.
Taberi bu rivayetin
metnini şöyle aktarmıştır::
قَالَ عَمْرٌو قَالَ فِي كُلِّ أَرْضٍ مِثْلُ
إِبْرَاهِيمَ وَنَحْوُ مَا عَلَى الْأَرْضِ مِنَ الْخَلْقِ وَقَالَ ابْنُ الْمُثَنَّى
فِي كُلِّ سَمَاءٍ إِبْرَاهِيمُ
“Amr (b. Ali el-Fellas’ın)
rivayetinde: “Her arzda İbrahim gibisi ve yeryüzündeki gibi halk vardır.” İbnu’l-Musenna’nın
rivayetinde ise (İbn Abbas radıyallahu anhuma) şöyle dedi: “Her semada bir
İbrahim vardır.”
Evet, Taberi’nin isnadı
Buhârî ve Muslim’in şartına göre sahih bir isnaddır, lakin metindeki muhalefeti
dikkatten kaçırıyorlar! Çünkü Abdurrahman b. el-Hasen yoluyla gelen rivayette “Her
arzda İbrahim aleyhi's-selâm gibisi vardır” şeklindeki lafız, Taberi’nin Amr b.
Ali el-Fellas yoluyla yaptığı rivayete mutabıktır. İbnu’l-Musenna’nın
rivayetinden ise farklıdır.
Görüldüğü gibi aynı
haberi İbn Abbas’tan rivayet eden İbnu’l-Musenna ve Fellas, sika raviler olmalarına
rağmen lafızda ittifak edememişler, biri “Her sema tabakasında” derken, diğeri “her
arz tabakasında” demiştir.
Muhtemelen bu lafız
farklılığı, bu iki ravinin şeyhi olan Muhammed b. Ca’fer Gunder’den
kaynaklanmıştır. Çünkü Gunder yazıdan rivayetinde çok sağlam bir ravi olup, hafızadan
rivayetinde gaflet ve hataları olan biridir. Bu rivayeti kitabından mı yoksa
ezberinden mi yaptı bilmiyoruz.
Bu iki raviden birine hafızasından rivayet ederek yanılmış olmalıdır.
Sonuç olarak Hakim ve Beyhakî’nin
rivayetlerinde İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: “Her arz tabakasında bir nebi
bulunduğu” lafzı az önce açıklandığı üzere lafız ve isnad olarak münker, sahih
bir aslı olmayan lafızdır.
Taberi’nin Muhammed b.
Ca’fer Gunder’den rivayetinde ise – ki bu tarik öncekinden daha kuvvetli bir
tariktir - lafzı; “her semada” veya “her
arz tabakasında İbrahim gibisi ve yeryüzü halkı gibi bir halk bulunduğu”dur.
Bu lafız ise birçok
manaya ihtimal taşıyan müteşabih bir sözdür. Muteber ilim ehlinden hiçkimse bu
lafızdan paralel evren gibi bir anlam çıkarmamışlardır.
Mesela Sufilerin mistik
görüşlerine destek için bazen uydurma rivayetleri dahi zikretme âdeti bulunan
İmam Suyuti dahi bu konuda şöyle cevap vermiştir:
“Soru: Beyhakî’nin
Ebu’d-Duha yoluyla İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan rivayetinde…” (böylece yukarıda
zikredilen rivayet ve Beyhakî’nin sözleri aktarılmış ve soru şöyle devam
etmiştir:) “Durum böyle olduğuna göre bu zikredilenler insan mıdır, cinler
midir yoksa başka bir mahlukat mıdır? Onlardan biri bir zamanda insanların
nebilerinden biriyle birlikte midir? Ya da bu durum nasıldır?
Cevap: Bu
hadisi Hakim el-Mustedrek’te zikretmiş ve “İsnadı sahih” demiştir. Beyhakî
Şuabu’l-İman’da rivayet edip: “İsnadı sahihtir lakin şazdır” demiştir. Beyhaki’nin
bu sözü gayet güzeldir. Çünkü hadis ilimlerinde
kararlaştırıldığına göre; isnadın sahih olması, metnin sahih olmasını
gerektirmez. İsnadı sahih olmasına rağmen metni şaz olabilir veya sıhhate mani
bir illet bulunabilir. Hadisin zayıf
olduğu ortaya çıkınca da yorum yapmaya gerek yoktur. Çünkü bu makamda zayıf
hadisler kabul edilemez. Burada kastedilenin insanların nebilerinin tebliğini
cinlere tebliğ eden uyarıcılar olduğu söylenebilir. Onlardan her birinin de
kendisi adına tebliğde bulunduğu nebinin ismiyle isimlendirilmiş olması uzak
ihtimal değildir.” (Suyuti el-Havi Li’l-Fetavi 1/462)
Hulasa: Kitap ve sünnete dayanmayan ve İbn Abbas radıyallahu
anhuma’dan da sabit oluşu hakkında şüphe bulunan bu rivayete dayanarak paralel
evren iddiasında bulunmak şüphesiz müteşabihlere dalmak olur ve bu gaybe taş
atmaktır. Allah en iyi bilendir.