Batılı Oryantalistler ve Akademisyen Araştırmacıların Sakala Karşı Harbi
Bu tarz kimselerin sakala karşı harpleri devletlerin harplerinden
daha tehlikelidir. Çünkü devletlerinin İslam ve müslümanlar aleyhindeki
proglamlarını bu kimseler şekillendirmekte, sakallılar hakkında çirkin tanıtıcı
lakaplar kullanmakta, onları terörle vb. nitelemektedirler.
Bu kimseler savaşlarını açıktan değil, gizlice ve hileli
yollarla sürdürürler. Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:
“Onlar düzen kurarlardı ama Allah da düzen kuruyordu. Şüphesiz Allah
düzen kuranların en hayırlısıdır.” (Enfal 30)
Hristiyan Kuruluşların Sakala ve Sakallılara Karşı Harbi
Batılı devletlerin müslümanların ükeklerinde çalışan kuruluşları
aslında devletlerinin elçileridir. Devletlerinin maslahatları için çalışırlar
ve müslümanlara karşı harb ederler. Dinlerinin birçok âdetlerini yayarlar,
müslümanların arasında çirkinlikleri ortaya koyarlar ve müslümanların
çocuklarını sakaldan ve sakallılardan hileli yollarla nefret ettirirler. Kendileriyle
çalışacak kimselere erkekse sakalı traş etmesini, kadınsa tesettürü terk
etmesini şart koşarlar. Kadının sosyal hayata katılması bahanesiyle kadın-erkek
karışık ortamlarda bulunmasını şart koşarlar. Bunun gibi bozguncu vesilelerle
kadının evden çıkmasını teşvik ederler.
Batılı
Devletlerin Haber Ajanslarının Sakala Karşı Harb Etmeleri
Bu devletlerin haber ajansları müslümanların ülkelerinde
kaosu yaymakta, halkı ayırıp bölmekte, çekişmelerin fitilini ateşlemektedir. Bu
haber ajansları sakal, tesettür gibi İslam şiarlarına karşı çeşitli hileli
yollarla harp etmektedirler.
Sahih İslam’ı ve mensuplarını çirkin göstermek için sakallı
ve dindar müslümanları, suçsuz kimseleri öldüren terör örgütlertinin mensupları
gibi kanse ederler, insanları dinden ve dindarlardan uzaklaştırmak için İslamın
giyimdeki şiarlarına tutunan kimseleri İşidci vb. terör isimleriyle
bağdaştırmaya çalışırlar.
Durum öyle bir hale ulaşmıştır ki bazı kâfir devletler bizzat
kendileri sakallı elemanlar yetiştirip kaos çıkarmakta, terör yapmakta ve
bunları sakallı dindar müslümanların yaptığı şeklinde lanse etmektedirler.
Laiklerin Sakala ve Sakallılara Karşı Harpleri
Laiklerin sakala, tesettüre, İslam şiarlarına ve dindarlara
karşı duydukları kin hiçbir akıl sahibine gizli değildir. Bu kimseler basın
yayın organlarında söz sahibi olmuşlardır ve bu düşmanlıklarını her fırsatta
dile getirmektedirler. Bunlar kendilerine bugün laik ve liberal denilen
münafıklardır.
“Onların
kalplerinde bir hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını artırmıştır.” (Bakara 10)
Sakala Karşı Yürütülen Harbin
Şekillerinden Bazıları
* Dizilerde ve
filimlerde bazı sahabeleri sakalsız veya sakalı kısaltılmış şekilde
göstermeleri. Bu durum dinî ve tarihi bu dizileri izleyen halkın zihnine,
sakalı serbest bırakmanın İslam’ın zorunluluklarından değil de, isteğe bağlı
birşeymiş gibi algılanmasına sebep olmaktadır.
* Karikatürlerde sakallıları alay edilen ve aşağılanan
şekillerde çizmeleri
* Dizi ve filimlerde sakallı ve dindar kimseleri kötü
karakter sahibi kimseler olarak göstermeleri
* Sakal ve sakallılar aleyhinde uydurma ve bâtıl hikâyeler,
düzmece kıssalar yayınlamaları
* Sakallı kimseleri insanların önünde sert yapılı, şiddet
yanlısı kimseler olarak göstermeleri
“Şüphe yok ki o suçlular, iman edenlere gülerlerdi.” (Mutaffifin
29)
“Dünya hayatını ahirete tercih edenler, Allah
yolundan alıkoyanlar ve onun eğriliğini isteyenler var ya, işte onlar uzak bir
sapıklık içindedirler.” (İbrahim 3)
Batılıların İstediği İslam
Eski CIA Direktörü James Woolsey 2006'da şöyle demişti: “Bize
uygun bir İslam yaratacağız, sonra onları ayaklandıracağız, sonra onları
fanatik sloganlara böleceğiz ve sonra yürüyerek gelip galip geleceğiz!”
Bu pislik böyle demişti! Onların İslamî kılık kıyafetle harpleri de onların “Bize uygun bir İslam” sözlerine dâhildir. Suriye'de el-Culani'yi lider yaptıklarında onun sakalını kısaltmasını da şart koşmalarından bunu anlayabilirsiniz!
İslam ümmeti
arasında şehvetleri ve şüpheleri yaymışlardır. Zındık ve münafık partileri, grupları
desteklemişler, iktidar sahibi olmalarını sağlamışlar, iktidarların demokratik
oylama yoluyla seçildiğini zanneden bazı ahmaklar oy kullanmaya cevaz vermiş,
dinlerinde sebat eden müslümanlar ise buna karşı çıkmışlar, bu durum da müslümanlar
arasında başka bir kaos ve ayrılığa sebep olmuştur.
Kâfir istihbaratçılar, Kur’ân ve sünnet ilimlerinin öğrenilmesine
karşı harp etmişler, bu şerefli ilimlerden uzaklaştırmışlar, ümmet arasında “Siz
müçtehit misiniz de hadis kitapları okuyorsunuz?” diyerek mezheplere uymaya,
hatta kıyas ve re’y gibi bâtıl metotlara çağıran davetçiler yaygınlaşmış, Kur’ân
ve sünnetten ibaret vahye uymaya çalışanlar çirkin gösterilmiştir.
İslam’ı çirkin göstermek için Işid meselesini çıkarmışlar,
satılmış hocaları uydu kanalları ve yayın araçlarında konuşturarak batılıların
arzuladığı “sözde İslam” düşüncesini yaymayı amaçlamışlar, Kur’ân ve sünnete
sarılmanın Işid gibi terörist ve sapkın yapılaşmalara sebep olacağı fikrini
aşılamışlardır. Halbuki Işid, el-Kaide gibi terörist yapılar içerisinde Kur’ân
ve sünnet ile amel eden tek bir kimse bile bulunmamıştır! Bu örgütlerin
mensupları da batılıların arzuladığı İslam olan mezhepçilik, kıyas ve re’y
esasları üzerinde hareket etmektedirler!
Batılıların arzuladığı İslam’da vela ve bera da yoktur!
Sapıklıklara karşı çıkmak, bid’atlere reddiye vermek, bid’atçilerden uzaklaşmak
yoktur! Bu yüzden “Vasat İslam” diye bir
tabir çıkarmışlardır ve bu sapıklığın da davetçileri hala davetlerine devam
etmektedirler!
Sahih İslam’a sarılan Selefileri ayrılık ve ihtilaflara düşürmek
için son zamanlarda selefî olduğu zannedilen bazı davetçileri ortaya
çıkarmışlardır. Bunlardan bazıları Arap dünyasında Muhammed Şemşeddin, Adil Alu
Hamdan gibi Haddadilerdir. Bu kimselerin saptırmalarını içeren kitaplar
Türkçeye de tercüme edilmiştir. Kitap ve sünnetten hiçbir delili olmayan; Allah’ın
arşa oturduğu, ayak ayak üstüne attığı gibi sözlerle selefilerin akidelerini
bulandırmakta, bu şekilde inanmayanların Cehmî olduğu şeklinde asılsız
ithamlarla fitneye sebebiyet vermektedirler.
Yine iplerini ellerinde tuttukları diğer kuklalar olan
ilahiyatçılar vasıtasıyla da bid’at ehlini reddeden hadislerin sıhhati hakkında
şüpheler atmakta, sapıklıkların reddedilmesini iptal ettirmeye çalışmakta, bid’at
ve sapıklıklara reddiye verenleri ise aşırılık ve sertlikle nitelemeye yol
vermektedirler.
Bütün Müslümanlara Nasihat
Allah’tan sakının ve O’nun dinini sahih temelleri olan
kitap, sünnet ve sahabe ile tabiinden olan selefin anlayışına döndürün! Şu kâfirler
ile onların kuyrukları olan münafık ve zındıkların anlayışlarına değil!
Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:
“Rabbinizden size indirilene uyun. O’ndan başka velilere uymayın! Ne
kadar da az öğüt alıyorsunuz.” (A’raf 3)
“O halde aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet. Sana gelen haktan
onların hevâlarına uyma! Sizden her biri için bir şeriat ve apaçık bir yol
tayin ettik. Allah dileseydi elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat size
verdiği ile sizi imtihan etmek istedi. O halde hayırlarda yarışın. Hepinizin
dönüşü Allah’adır. Artık ihtilaf ettiğiniz şeyleri size haber verecektir.” (Maide 48)
“Onların aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet de onların arzularına
uyma. Ayrıca Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından seni fitneye
düşürmelerinden sakın. Yüz çevirirlerse artık bil ki Allah onlara bir takım
günahları sebebiyle musibet vermek istiyor. Muhakkak ki insanların pek çoğu
fasıktırlar.” (Maide 49)
“Şu halde, sen bundan dolayı davet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol.
Onların arzularına uyma ve de ki: “Allah’ın indirdiği her kitaba iman ettim.
Aranızda adaletli davranmakla emrolundum. Allah, bizim de rabbimiz, sizin de
rabbinizdir. Bizim amellerimiz bizim, sizin amelleriniz sizindir. Bizimle sizin
aranızda artık bir delile gerek yoktur. Allah hepimizi bir arada toplayacaktır
ve dönüş yalnız O’nadır.” (Şura 15)
“Bir de zulmedenlere meyletmeyin, yoksa size ateş
dokunur. Sizin Allah’tan başka velileriniz yoktur, sonra yardım göremezsiniz.”
(Hud 113)
“Eğer
bilmiyorsanız, zikr (kitap ve sünnet) ehline sorun.” (Nahl 43)
Muhammed b. Sirin rahimehullah
şöyle demiştir: “Muhakkak ki bu ilim dindir. O halde dininizi kimden aldığınıza
dikkat edin!” (Muslim 1/11, Dârimî 438)
İblisin insanları
saptırma ve tahrif edilmiş algılarla yönetme şebekeleri olan medyadan ve sosyal
medyalardan uzak durun! Davet amacıyla dahi olsa bu şebekelere üye olarak İblis’in
askerlerinden biri haline gelmeyin! Şunu iyi bilin ki bu sosyal medyalar
aracılığıyla daveti kabul edenler de ancak İslam’a zarar verir. Şu an bunu
anlamayan çok ama bunu idrak ettiğinizde iş işten geçmiş olacak!
Sahih İslam’ın batıl
vesilelere ihtiyacı yoktur, şimdilik bunu anlayın yeter:
“Allah, emrinde galip olandır, ancak insanların çoğu bilmezler.”
(Yusuf 21)
“Bilakis biz, hakkı bâtılın tepesine bindiririz
de o, bâtılın işini bitirir. Bir de bakarsınız ki, bâtıl yok olup gitmiştir.” (Enbiya 18)