Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

10 Ağustos 2025 Pazar

İmam Malik Ebu Hanife'yi Övdü mü Yerdi mi?

 Misvak Neşriyat yayınları arasında çıkan Dr. Muhammed Kasım el-Harisi’nin; “Muhaddisler Nazarında İmam Ebu Hanife” adlı kitabının tanıtım yazısında şu ifadeleri gördüm:

Abdullah B. El-Mübarek (rh.a) şöyle dedi: Bir gün İmam-ı Malik (r.a.)'ın yanında iken Ebu Hanife (r.a) geldi. İmam-ı Malik (r.a.) Ebu Hanife (r.a.)'e layık gördüğü üstün saygıyı göstererek başköşeye oturttu. O ayrıldıktan sonra bize şöyle seslendi: Bu zat Ebu Hanife (r.a) denilen Numan B. Sabit (r.a)'dir. Şu direk altındır dese, gerçekten dediği gibi, çıkar. Fıkıh ilminin ince mes'elelerini anlayıp çözümlemek kendisine çok kolaylaştırılmıştır. Herkesin şaşırıp kaldığı mes'elelerde zorlanmadan doğru hükme varır.

Kitabın tanıtım yazısı olarak aktarılan bu ifadeler kuvvetle muhtemeldir ki kitabın önsözünden alınmıştır. Böylesi çirkin uydurma ve çarpıtma ile yapılan bu sunuş, kitabın nasıl bir itibar edilmeye değmez bağnazlıkla kaleme alınmış olduğunu ortaya koymaktadır.

İmam Malik’in Ebu Hanife hakkında “şifa bulmaz hastalıktır”, “hem sapık hem saptırıcı” ve buna benzer şiddetli sözler söylemiş olduğu kendisinden mütevatir olarak sabit olmuşken, yukarıda geçen tanıtım yazısında zikredilen rivayet tamamen uydurmadır.

Hatta kıssanın aslı vardır, ters yüz edilerek çarpıtmak için düzmece bir kıssa haline getirilmiş, İmam Malik’in Ebu Hanife’yi yermek için söylediği sözler sanki övgüymüş gibi manipüle edilerek apayrı bir menkıbe haline getirilmiştir. Bu düzenbazlığı kitabın müellifinin yaptığını sanmıyorum.

Nitekim kitabın arapça orijinal metninde böyle bir kıssa mevcut değildir. Bunu ya kitabın çevirmenleri olan Dr. İbrahim Tüfekçi ve Prof. Dr. Ahmet Yücel yapmış, ya da Misvak Neşriyat takdim etmiştir.

Her halukarda birçok kimsenin de bu takdim yazısında aktarılan bu hurafe kıssanın aslını bilmediklerinden zihinlerinde İmam Malik’in Ebu Hanife’ye övgüde bulunduğu şeklinde bir şaibe yaygın bir hal aldığı için konuyu aydınlatmak gerekir:

Şimdi gelelim bu düzmecenin aslına;

Aslında bu kıssa Abdullah b. El-Mubarek rahimehullah tarafından rivayet edilmiş değil, O’nun adına uydurulmuştur. Dolayısıyla kıssanın aşağıda aktaracağım orijinal şeklinde İmam Malik’in Ebu Hanife’yi tazimle başköşeye oturtup övgüde bulunması diye bir durum da söz konusu değildir.

İbnu’l-Mubarek rahimehullah’tan yukarıda nakledilen kıssayı, kitabını uydurma ve hurafe rivayetlerle dolduran Mu’tezile sapığı es-Saymerî, Ahbaru Ebi Hanife kitabında (s.82-83) zikretmiştir. Bunu Ömer b. İbrahim (el-Mukrî) – Mukrim (b. Ahmed el-Bezzaz) – (Ahmed b. Muhammed) İbn Mugallis (b. es-Salt el-Bezzaz el-Himmanî) – (Yahya b. Abdilhamid) el-Himmanî - İbnu’l-Mubarek isnadıyla rivayet etmiştir.

Bu isnadda (Ahmed b. Muhammed) İbn Mugallis el-Himmanî hadis uyduran birisidir. (Bkz.: Darekutni ed-Duafa ve’l-Metrukin 59) Yine Yahya b. Abdilhamid el-Himmanî de zayıf bir ravi olup hadis sirkati (rivayet hırsızlığı) yapan birisidir.

Kıssanın sahih aslı ise şu şekildedir;

İbn Ebi Hâtim Adabu’ş-Şafii ve Menakibuhu kitabında (s.162) babası Ebu Hatim er-Razi’den, o da İbn Ebi Sureyc (Ahmed b. Sabbah en-Nehşelî er-Razi)’den şöyle dediğini rivayet etti:

سَمِعْتُ الشَّافِعِيَّ يَقُولُ سَمِعْتُ مَالِكًا وَقِيلَ لَهُ أَتَعْرِفُ أَبَا حَنِيفَةَ؟ فَقَالَ نَعَمْ مَا ظَنُّكُمْ بِرَجُلٍ لَوْ قَالَ هَذِهِ السَّارِيَةُ مِنْ ذَهَبٍ لَقَامَ دُونَهَا حَتَّى يَجْعَلَهَا مِنْ ذَهَبٍ وَهِيَ مِنْ خَشَبٍ أَوْ حِجَارَةٍ؟

قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ يَعْنِي أَنَّهُ كَانَ يَثْبُتُ عَلَى الْخَطَأِ وَيَحْتَجُّ دُونَهُ وَلا يَرْجِعُ إِلَى الصَّوَابِ إِذَا بَانَ لَهُ

“Şafii rahimehullah’ı şöyle derken işittim: “Malik b. Enes rahimehullah’a: “Ebu Hanife’yi tanır mısın?” denilince şöyle dediğini işittim:

“Evet. Şayet şu sütun ağaçtan veya taştan olduğu halde onun altından olduğunu söylese, onu altın kabul edinceye kadar sözünün arkasında duran bir adam hakkında zannınız nedir?”

Ebu Muhammed (İbn Ebi Hatim) dedi ki: “Yani hatasında sabit kalır ve delil getirmeye devam eder, doğrusu kendisine açıkça ortaya çıksa bile ona dönmezdi.”

Evet, kıssanın en sahih isnadlı ve en erken kaynağı İbn Ebi Hatim’in Adabu’ş-Şafii adlı eserindeki bu rivayet olup, bunu İbn Ebi Hatim’in tarikinden Hatibu’l-Bağdadî Tarih’te (13/401) rivayet etmiştir.

Daha sonraki kaynaklarda da lafzına durumu Ebu Hanife lehine çevirmesi ümidiyle bazı müdahaleler yapılarak aktarılmıştır. Bu müdahaleli aktarımlar özetle şu şekilde yapılıyor: Güya İmam Malik demiş ki: “Ebu Hanife şu direğin altın olduğunu söylese mutlaka onun delilini getirir.”

Kevseri zındığı ve onun yardakçıları gibi taassup ehli ise, İmam Malik’in Ebu Hanife’yi şiddetle cerh eden sözlerini görmezden gelerek, bu rivayetin sonraki asırlarda müdahale edilmiş lafızlarını zorlayarak, güya İmam Malik, Ebu Hanife’yi övüyormuş gibi lanse etmeye çalışıyorlar!

Zehebi adına uydurulan Menakibu Ebi Hanife kitabında da buna benzer şekilde aktarılmıştır. Burada da hatırlatmış olalım ki, Zehebi adına uydurulan Ebu Hanife’nin menkıbelerine dair kitap, Hafız Zehebi’nin eseri değildir. Onun adına derlenip yayınlanmış, Türkçeye de tercüme edilmiştir. (Kayıhan yayınları arasında yayınlandı) Nitekim kitabın arapça neşrini yapan zındık Kevserî, kitabın orijinal el yazmasına dair en ufak bir delil sunmamış, hatta el yazma orjimalinden hiç bahsetmemiştir! Çünkü kitabı kitabı kendisi uydurup Zehebi’ye nispet etmiştir.

Hulasa: İmam Malik'in Ebu Hanife hakkında söylediği bu sözü, Ebu Hanife'ye bir övgü kabul edenler, ancak hakikatleri sahteleriyle ters yüz etmeyi/yani deccalliği bir marifet sayan bozuk fıtratlı insanlardır! el-Kevserî denen zındık ve onu takdir edenler de bunun canlı örnekleridir!

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)