Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

12 Mart 2023 Pazar

Süleyman b. Nasır el-Ulvan'ın Durumunun Beyanı

 Fetva sahibi: Ebu Asım es-Semman

Tercüme eden: Ebu Leyla Ali Karaçay

 Mısır'dan Mustafa Hamid Şakir Ebu Luey kardeşimiz söyle sordu: “Esselamu aleykum şeyhimiz. Sizden Süleyman el-Ulvan ve alimlerin ona ve sözlerine karşı tutumu hakkında bir yazı rica ediyorum. Bir grup Şeyh ibn Baz'ın onun es-Sekkaf'a, Cehmiyye'ye yazdığı reddiyeleri gibi bazı teliflerini övmesini de getirerekten onu yüceltiyor ve ondan 'Allame' diye bahsediyor. Onun Arap ülkelerindeki sistemi tekfirini de görmezden geliyorlar. Bunları detaylandırmanızı umuyoruz. Allah size bereket versin.”

Cevab:

Allah'a hamd, salat ve selam rasulüne, aline, ashabına ve ona tabi olanlara olsun.

Nasır el-Ulvan tekfirci, kutbi ve kendi itiraf ettiği üzere Muhammed Kutub ve Seyyid Kutub'un kitaplarıyla yetişmiş birisidir. O, el-Kaide'nin müftüsü ve harici fikirlerinden ötürü krallığın hapishanelerinin daimi misafiridir. O, haricilerin fikirlerini Müslüman yöneticilere karşı ayaklanmak ve Ehli Sünnet ve'l Cemaatin menhecine muhalif, Harici ve Mutezile'ye uygun olaraktan helal saysın veya saymasın farketmeksizin herhangi bir tafsilata inmeden Allah'ın indirdiklerinden başkasıyla hükmeden yöneticilerin tekfiri noktasında benimsemiştir.

Yöneticileri tekfirini burdan dinleyebilirsiniz: https://youtu.be/iPSedpJYBzo

Yine gençleri cihat bahanesiyle çatışma bölgelerine gitmeye cesaretlendiren ve patlayıcı kemerler bağlayıp intihar etme amelini helal sayan da odur.

Onun içinde yöneticilere karşı kışkırttığı "Haydi şehitliğe ulaşmak için ölelim" isimli bir kitabı vardır ki şeyhimiz Fevzan ve başmüftü Abdulaziz Alu'ş Şeyh bu kitaptan sakındırmışlardır.

https://youtu.be/Qx8mjIU2GRo

Adamı öven kişiyi bilirsen adamın kim olduğunu da bilirsin. Onu övenler tekfircilerin önderleri ve Müslüman beldelerinin helakine sebeb olan kimselerdir;

 - Usame b. Ladin

 - Eymen ez-Zevahiri

 - Tekfirci Harici örgütlerin tamamı

 - Hamud bin Ukla, er-Raşudi, Nasır el-Fahd

 - İhvanu'l Müsliminin gizli askeri kanadı Hassam Kardeşliği terör örgütü

   - Sururi kardeşler topluluğu: Nasır el-Umer, Sad el-Beriki, Muhammed el-Arifi, İbrahim ed-Duveyş ve onlar gibi olan saptırıcılar

      El-Ulvan diyor ki: “Bugün ilim ehlinin çoğu sultanların memuru haline gelmiştir. Hırsları dillerini susturmuş, kitapta kendilerinden alınan ahdi ve misakı yerine getirmeye, batıla karşı durup fesad ile mücadele etmeye güç yetiremez bir hale gelmişlerdir.

Ben nefsini aziz kılmış, yöneticilerin saraylarını sık sık ziyaret ederek onu küçük düşürmemiş, onların ellerindekilerden yüz çevirmiş, ilmi siyasetin değil dinin hizmetkarı kılmış olan geçim için değil din adına fetva veren bir alimi saygıyla anarım. (Ela inne nasrallahi karib, sf. 30)

Bazen sabırla yöneticilerin zulmü, imanda sebat etmekle cahiliye hükümleri ve halkın zararına olan siyasi kararlarla yüzleşmek birbirlerine karıştırılabilmektedir.

İslam'ın her asrında iki şeyin arasını ayırıp hevalarla, fikri ve siyasi tahriflerle yüzleşen doğru sözlü imamlar ve samimi davetçiler varolagelmiştir. (Ela inne nasrallahi karib, sf. 27)

Şeyhimiz el-Elbani intihar saldırısının haram ve bunu işleyenin de mücahid değil intihar etmiş bir kimse olduğunu belirtmiştir.

Süleyman el-Ulvan'ın el-Camiiyye diye isimlendirdiği Ehl-i Sünnet alimlerini iman meselesinde cehmilikle itham ettiği bir konuşması:

https://youtu.be/XwtDp7JIi6s

Yöneticiyi (meşru konularda) dinleyip ona itaat etmeyi emreden alimleri Medhalici ve yöneticinin uşakları olmakla itham ediyor:

https://youtu.be/ZORl3KV3b2Q

Şeyhimiz İbn Baz ona akide kitaplarının aktif bir şekilde dersini yapmakla meşhur olduğu ilk dönemlerinde tezkiye vermiştir.

Şeyh, 1417 senesinde verdiği bu tezkiyesinde söyle demiştir:   "Size Allah'dan korkmanızı ve insanlara şeri ilimleri ve sahih akideyi öğretme noktasında elinizden gelen gayreti ortaya koymanızı öğütleriz"

YouTube (https://youtu.be/iPSedpJYBzo)

كلام الشيخ العلوان حفظه الله عن الحكم بغير ما انزل الله

Lakin el-Ulvan Allah'dan korkmamış, kendisine verilen bu öğütle amel etmemiş, insanlara da şeri ilimleri ve sahih akideyi ögretmemiştir. Bilakis o, insanlara tekfirci Seyyid Kutub'un akidesini ve menhecini, patlayıcı kemerler giyinip intihar etmeyi öğretmiştir. Onun fetvaları sebebiyle gençler Suriye, Irak, Yemen'de sıcak savaş bölgelerine atılmıştır. Böylece o, tekfircilerin müftüsü haline gelmiştir.

Bundan dolayı diyoruz ki:  "Bu tezkiye sapmamaya dair bir teminat mıdır?"

 Cevap: Asla... Mesele kişinin kendisi sebebiyle tezkiye edildiği menhec üzerinde istikamet üzere sebat edip etmediğini. Eğer bu menhecden satarsa kendisine izhar ettiği şeye göre muamele edilir.

Tıpkı müslümanların Ali bin Ebi Talib'in katili olan Abdurrahman bin Mülcem'e muameleleri gibi. Müminlerin Emiri Ömer bin el-Hattab ilk başlarda onu Mısır'a gönderdiğinde oranın valisi Amr bin el-As'a şöyle demişti:

"Seni kendi nefsime tercih edip sana Mısır halkına Kuran öğretecek olan bir adam gönderdim."

Kalpler değişkendir, sebat etmesi zordur.

Abdullah bin Amr radiyallahu anhumadan Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem söyle buyurdu:

 "Ademoğlunun kalplerinin tümü tek bir kalp gibi Rahman'ın parmaklarından iki parmağının arasındadır, onları dilediği gibi evirip çevirir" Sonra Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem söyle buyurdu:

      "Ey kalpleri evirip çeviren Allah'ım kalplerimizi taatin üzere sabit kıl" (Müslim, 2654)

Ebu Leyla'nın notu

1. Yazıda Süleyman el-Ulvan'ın harici akidesinden ötürü haksız yere tekfir ettiği, cehmilikle itham ettiği ve fetva sahibinin kendilerini ehli sünnet imamları diye nitelediği kimselerin durumu hakkında fetva sahibiyle aynı görüşte olduğumuz zannedilmesin. Aynı şekilde el-Ulvan'a reddiye veren herkesin de mutlak manada tevsik edilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Burada maksad el-Ulvan'ın batıllarının beyanıdır ki bu kişiler bu konuda isabet etmişlerdir.

2. İlmine ve takvasına hüsnü zan edilen ilim ehlinin cerh ettiği kişiler hakkında özellikle de bu kişiler belli kesimler tarafından kutsanan ve Müslümanlara muasır İbn Teymiyye gibi ifadelerle lanse edilen kişilerdense bu noktada temkinli olunmalıdır.

Avamın ve muasır bidat fırkaların durumlarına hakim olmayan ilim talebelerinin imani hislerine hitap edecek fetvaları ve mağduriyetleriyle tanıtılan bu kişilerin selefi menhece arzı noktasında ilim ehlinden bağımsız hareket edilmemelidir.

Bu kişilerin kitaplarının ve fetvalarının da yukarıda zikredilen amaca binaen seçilen belli kısımlarının tercüme edildiği de akıldan çıkarılmamalıdır. Bu sayede Arapça bilmeyen müslümanların bu kişiler hakkında yazılan detaylı reddiyelere ve onların 'sakıncalı' fetvalarına ulaşmaları engellenecektir.

3. Şurası da unutulmamalı ki muayyen bir kimseyi harici, mürcie, cehmi diye cerh edecek olanlar içtihad ehliyetine sahip olan ilim ehli olduğu gibi muayyen bir kimseye sünnet ehli hükmünü verecek olanlar da onlardır. Çünkü bu tevilin makbulü merdudu, meselenin zahir hafi oluşu, sünnetin ve bidatin sınırları gibi birçok meseleye hakim olmayı gerektirmektedir.

Örneğin mezhep taklidine açıkça farz demek selefilik iddiasında olan hiç bir Müslümana gizli kalmayacak apaçık bir batıl olduğu gibi, delil mezhepe aykırıysa delili alırız vb. gibi süslü laflarla 'mezhep taklidine ve mezheplere bölünmeye cevaz vermek' de bu sözlerin altında yatan hakikati anlayanlara gizli kalmayacak ayrı bir batıldır.

Bu konuda söz fazlasıyla uzundur Allah yardımcımız olsun...

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)