Ticarî muamelelerde boykot uygulamasını Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’în uyguladığına dair bir delil yoktur. Bilakis bunu ilk olarak müşrikler, müslümanlara karşı uygulamışlar, bu durum müşriklerin aleyhine gelişmiş ve bu sürecin sonunda Mekke’nin fethi müslümanlara nasip olmuştur.
Nevevî rahimehullah Sahihu Muslim Şerh’inde (11/41) şöyle
demiştir: “Müslümanlar zimmet ehliyle ve diğer kâfirlerle haram bir şey
içermediği takdirde ticari muamelelerin caiz olduğu hususunda icma etmişlerdir.
Lakin müslümanın harp ehline silah veya harp aletleri satması veya onların
kendi dinlerini ikame etmelerine yardım edecek şeyleri satmaları caiz değildir.”
İbn Battal dedi ki: “Kâfirlerle ticarî muameleler caizdir.
Ancak müslümanlara karşı harp ehline destek olacak satış bundan hariçtir.”
Zikredilen bu icma, bilfiil harp aletleri satışı yahut kâfirlerin dinlerini izhar ettikleri malzemelerin satışı gibi haramlar hakkındadır. “Kafirlerden ticari mal satın almamak ve bu şekilde maddî olarak onları zarara uğratmak” şeklinde bir boykot düşüncesi, hatta bu şekilde boykot uygulamayanları yanlış yapmakla itham etmek, tamamen duygusal yorumlara dayanmaktadır. Bu düşünce nebevî menhec ile örtüşmemektedir.
Hem böyle bir boykot kararı alınacak olsa bunu müslüman devletin alması gerekir. Günümüzde ise müslüman bir devlet yeryüzünde mevcut değildir. Diğer taraftan otomobil, akaryakıt, telekominikasyon tedavi, su, elektrik ve bilcümle temel ihtiyaç maddeleri kâfirlerin ticarî otoriteleri altındadır. Müslüman boykot sebebiyle bu tür alışverişlerden geri dursa ancak kendisine zarar verir.
Meyve ağaçlarının telef edilmesi meşru olmamakla beraber Hayber savaşında Allah’ın özel izniyle hurma ağaçlarının kesilmesi şeklindeki taktiği, boykot uygulama konusunda dayanak yapmaya kalkışmak ise dinlerini kıyas ve re’ylere dayandıran fasit mezhepçilerin bozuk bir yorumudur! Sıcak savaşta düşmanın gelir kaynaklarına zarar vermek meşru cihad vesilelerindendir. Müşriklerin ticaret kervanına baskın yapılması örneğinde olduğu gibi. Fakat boykot iddiasıyla kafirlerle meşru olan ticaret, Kafirlere bir destek olarak yorumlanamaz.
Nitekim Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in harp ehli kafirlerle ticari alışveriş yaptığı
sabit olmuştur:
İmam Buhârî rahimehullah, Sahih’inde; “Müşriklerle ve Harp
Ehliyle Alış Veriş Yapma Babı” başlığı açmış ve şu hadisi rivayet etmiştir:
Abdurrahman b. Ebi Bekr radıyallahu anhuma dedi ki:
كُنَّا مَعَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ثُمَّ جَاءَ رَجُلٌ مُشْرِكٌ بِغَنَمٍ يَسُوقُهَا فَقَالَ
النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : بَيْعًا أَمْ عَطِيَّةً أَوْ
قَالَ أَمْ هِبَةً؟ قَالَ لا بَلْ بَيْعٌ فَاشْتَرَى مِنْهُ شَاةً
“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikteydik. Müşrik
bir adam sevk ettiği koyun sürüsüyle geldi. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem
buyurdu ki:
“Satmak için mi getirdin yoksa bağışlamak için mi?”
Adam: “Hayır, satmak için getirdim” dedi. Bunun üzerine Nebî sallallahu aleyhi
ve sellem ondan koyun satın aldı.”[1]
Allah en iyi bilendir.