Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

31 Ekim 2025 Cuma

İlimde Öncü Sahabilerden İbn Mes'ud Radıyallahu Anh'ın Bazı Kıssaları

 

Ebu Vail Şakik b. Seleme rahimehullah’tan:

أَنَّ ابْنَ مَسْعُوْدٍ رَأَى رَجُلاً قَدْ أَسْبَلَ فقال ارفع إزارك فقال وأنْتَ يابن مَسْعُوْدٍ فَارْفَعْ إِزَارَكَ فقال عبد الله إني لست مثلك إِنّ بِسَاقَيَّ حُمُوْشَةً وَأَنَا أَؤُمُّ النَّاسَ فَبَلَغَ ذَلِكَ عُمَرَ فَجَعَلَ يَضْرِبُ الرَّجُلَ وَيَقُوْلُ أَتَرُدُّ عَلَى ابْنِ مَسْعُوْدٍ؟

“İbn Mes’ud radıyallahu anh bir adamın izarını sarkıtmış olduğunu görünce ona: “İzarını kaldır” dedi. Adam: “Ey İbn Mes’ud! Asıl sen izarını kaldır” dedi. Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh dedi ki:

“Ben senin gibi değilim. Benim bacaklarım incedir ve insanlara imamlık ediyorum.” Bu hadise Ömer radıyallahu anhe ulaşınca itiraz eden adama vurmaya başladı ve dedi ki:

“Sen İbn Mes’ud’a cevap mı veriyorsun?”[1]

Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh’ın bacakları çok ince olduğu için insanlar ona gülüşerek fitneye düşüyorlardı ve İbn Mes’ud radıyallahu anh de onları gizliyor ve izarını diz kapaklarına kadar kaldırmıyordu. Ayak bileklerinden aşağı sarkıtarak isbal de yapmıyordu. İzarı diz kapaklarına kadar kaldırmak mustehaptır. Ancak ayak bileklerine kadar indirmek de caizdir. Caiz olmayan şekli ise ayak bileklerinden de aşağı inecek şekilde sarkıtmaktır.

Bu kıssada Ömer radıyallahu anh ilim ehline itiraz edilmesini çirkin görmüştür. İlim ehlinden olan İbn Mes’ud radıyallahu anh, bir mazeretinden dolayı daha faziletli olanı terk etmiş ve ruhsatla amel etmiştir. Bu sebepten ilim ehline itiraz etmek raşid halife Ömer radıyallahu anh tarafından çirkin görülmüştür.

Lakin elbette bu durum, meşru olmayan konularda ilim ehlini taklid etmeyi gerektirmez. Hatta ilim ehli ruhsatla amel ediyor diye onu taklid ederek daha faziletli olanı terk etmek de gerekmez.

Yine buna benzer bir kıssa şu şekilde gelmiştir: el-A’meş, el-A’la’dan, o da şeyhlerinden rivayet ediyor:

كَانَ عُمَرُ على دَارٍ لابْنِ مسْعودٍ بالمدينةِ يَنْظُرُ إِلَى بِنائِهَا فَقَالَ رَجُلٌ مِنْ قُرَيشٍ يَا أَميرَ المُؤمِنينَ! إنّك تُكْفَى هَذَا فَأَخَذ لَبِنَةً فَرَمَى بِها وَقَالَ أَترْغَبُ بِى عَن عَبدِ اللَّهِ

“Ömer radıyallahu anh, İbn Mes’ud radıyallahu anh’ın Medine’deki evine çıktı ve binasına bakmaya başladı. Kureyş’ten bir adam dedi ki: “Ey mü’minlerin emiri! Sana bu yeter!” Bunun üzerine Ömer radıyallahu anh bir tuğla alıp adama attı ve dedi ki:

“Beni Abdullah’tan soğutmaya mı çalışıyorsun?”[2]

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile raşid halifeler dönemlerinde ilminden dolayı değeri takdir edilen İbn Mes’ud radıyallahu anh, tevazuyu terk etmemiş, nefsini nifak ile itham etmeye devam etmiştir:

Zeyd b. Rufey, Ebu Ubeyde b. Abdillah b. Mes’ud’dan rivayet ediyor:

أَرْسَلَ عُثْمَانُ إِلَى أَبِي يَسْأَلُهُ عن رجل طلق امرأته ثم راجعها حين دخلت في الحيضة الثالثة فَقَالَ أَبِي وَكَيْفَ يُفْتِي مُنَافِقٌ؟ فَقَالَ عُثْمَانُ نعيذك بِاللَّهِ أَنْ تَكُونَ مُنَافِقًا وَنَعُوذُ بِاللَّهِ أَنْ نُسَمِّيَكَ مُنَافِقًا وَنُعِيذُكَ بِاللَّهِ أَنْ تكون مِثْلُ هَذَا قال أولى أَنَّهُ إذا أحق بِهَا ما لم تَغْتَسِلَ مِنَ الْحَيْضَةِ الثَّالِثَةِ وَتَحُلَّ لَهَا الصَّلَاةُ قَالَ لا أَعْلَمُ عُثْمَانَ إِلَّا أَخَذَ بِذَلِكَ

“Osman radıyallahu anh babam (İbn Mes’ud radıyallahu anh’e) haber göndererek şöyle sordu: “Kişi karısını (tek talakla) boşuyor ve üçüncü hayız döneminde ona dönüş (ric’at) yaparak ilişkiye giriyor” Babam dedi ki: “Bir münafık nasıl fetva versin?” Bunun üzerine Osman radıyallahu anh dedi ki:

“Senin bir münafık olmandan seni Allah’a sığındırırım ve senin gibi birine münafık demekten Allah’a sığınırım.” İbn Mes’ud radıyallahu anh dedi ki:

“Bu adam, karısı üçüncü hayızdan dolayı yıkanıp da kendisine namaz helal olmadığı sürece karısına dönüş yapmaya hak sahibidir.” Ebu Ubeyde rahimehullah dedi ki: “Osman radıyallahu anh’ın ancak bu görüşü benimsediğini biliyorum.”[3]



[1] Buhari’nin şartına göre sahih. Begavi Mu’cemu’s-Sahabe (1417) İbn Asakir Tarih (33/149)

[2] Fesevi Ma’rife (2/316) İbn Asakir Tarih (33/150)

[3] Hasen. Taberi Tefsir (4/94) İbn Asakir Tarih (33/150)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)