Ebu Vail Şakik b. Seleme rahimehullah’tan: 
أَنَّ
ابْنَ مَسْعُوْدٍ رَأَى رَجُلاً قَدْ أَسْبَلَ فقال ارفع إزارك فقال وأنْتَ يابن مَسْعُوْدٍ
فَارْفَعْ إِزَارَكَ فقال عبد الله إني لست مثلك إِنّ بِسَاقَيَّ حُمُوْشَةً وَأَنَا
أَؤُمُّ النَّاسَ فَبَلَغَ ذَلِكَ عُمَرَ فَجَعَلَ يَضْرِبُ الرَّجُلَ وَيَقُوْلُ أَتَرُدُّ
عَلَى ابْنِ مَسْعُوْدٍ؟
“İbn Mes’ud radıyallahu anh bir adamın izarını sarkıtmış
olduğunu görünce ona: “İzarını kaldır” dedi. Adam: “Ey İbn Mes’ud! Asıl sen
izarını kaldır” dedi. Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh dedi ki:
“Ben senin gibi değilim. Benim bacaklarım incedir ve
insanlara imamlık ediyorum.” Bu hadise Ömer radıyallahu anhe ulaşınca itiraz
eden adama vurmaya başladı ve dedi ki:
“Sen İbn Mes’ud’a cevap mı veriyorsun?”[1]
Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh’ın bacakları çok ince
olduğu için insanlar ona gülüşerek fitneye düşüyorlardı ve İbn Mes’ud
radıyallahu anh de onları gizliyor ve izarını diz kapaklarına kadar
kaldırmıyordu. Ayak bileklerinden aşağı sarkıtarak isbal de yapmıyordu. İzarı
diz kapaklarına kadar kaldırmak mustehaptır. Ancak ayak bileklerine kadar
indirmek de caizdir. Caiz olmayan şekli ise ayak bileklerinden de aşağı inecek
şekilde sarkıtmaktır. 
Bu kıssada Ömer radıyallahu anh ilim ehline itiraz
edilmesini çirkin görmüştür. İlim ehlinden olan İbn Mes’ud radıyallahu anh, bir
mazeretinden dolayı daha faziletli olanı terk etmiş ve ruhsatla amel etmiştir.
Bu sebepten ilim ehline itiraz etmek raşid halife Ömer radıyallahu anh tarafından
çirkin görülmüştür. 
Lakin elbette bu durum, meşru olmayan konularda ilim ehlini
taklid etmeyi gerektirmez. Hatta ilim ehli ruhsatla amel ediyor diye onu taklid
ederek daha faziletli olanı terk etmek de gerekmez.
Yine buna benzer bir kıssa şu şekilde gelmiştir: el-A’meş, el-A’la’dan,
o da şeyhlerinden rivayet ediyor:
كَانَ عُمَرُ على دَارٍ لابْنِ مسْعودٍ بالمدينةِ
يَنْظُرُ إِلَى بِنائِهَا فَقَالَ رَجُلٌ مِنْ قُرَيشٍ يَا أَميرَ المُؤمِنينَ! إنّك
تُكْفَى هَذَا فَأَخَذ لَبِنَةً فَرَمَى بِها وَقَالَ أَترْغَبُ بِى عَن عَبدِ اللَّهِ
“Ömer radıyallahu anh, İbn Mes’ud radıyallahu anh’ın Medine’deki
evine çıktı ve binasına bakmaya başladı. Kureyş’ten bir adam dedi ki: “Ey mü’minlerin
emiri! Sana bu yeter!” Bunun üzerine Ömer radıyallahu anh bir tuğla alıp adama
attı ve dedi ki:
“Beni Abdullah’tan soğutmaya mı çalışıyorsun?”[2]
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile raşid halifeler
dönemlerinde ilminden dolayı değeri takdir edilen İbn Mes’ud radıyallahu anh,
tevazuyu terk etmemiş, nefsini nifak ile itham etmeye devam etmiştir:
Zeyd b. Rufey, Ebu Ubeyde b. Abdillah b. Mes’ud’dan rivayet
ediyor:
أَرْسَلَ عُثْمَانُ إِلَى أَبِي يَسْأَلُهُ عن رجل
طلق امرأته ثم راجعها حين دخلت في الحيضة الثالثة فَقَالَ أَبِي وَكَيْفَ يُفْتِي مُنَافِقٌ؟
فَقَالَ عُثْمَانُ نعيذك بِاللَّهِ أَنْ تَكُونَ مُنَافِقًا وَنَعُوذُ بِاللَّهِ أَنْ
نُسَمِّيَكَ مُنَافِقًا وَنُعِيذُكَ بِاللَّهِ أَنْ تكون مِثْلُ هَذَا قال أولى أَنَّهُ
إذا أحق بِهَا ما لم تَغْتَسِلَ مِنَ الْحَيْضَةِ الثَّالِثَةِ وَتَحُلَّ لَهَا الصَّلَاةُ
قَالَ لا أَعْلَمُ عُثْمَانَ إِلَّا أَخَذَ بِذَلِكَ
“Osman radıyallahu anh babam (İbn Mes’ud radıyallahu anh’e) haber
göndererek şöyle sordu: “Kişi karısını (tek talakla) boşuyor ve üçüncü hayız döneminde
ona dönüş (ric’at) yaparak ilişkiye giriyor” Babam dedi ki: “Bir münafık nasıl
fetva versin?” Bunun üzerine Osman radıyallahu anh dedi ki: 
“Senin bir münafık olmandan seni Allah’a sığındırırım ve
senin gibi birine münafık demekten Allah’a sığınırım.” İbn Mes’ud radıyallahu
anh dedi ki: 
“Bu adam, karısı üçüncü hayızdan dolayı yıkanıp da kendisine
namaz helal olmadığı sürece karısına dönüş yapmaya hak sahibidir.” Ebu Ubeyde
rahimehullah dedi ki: “Osman radıyallahu anh’ın ancak bu görüşü benimsediğini
biliyorum.”[3]