Şeyh Husamuddin Affane’nin 09 Mart 2012
tarihli saat:07:51’de yayınlanan fetvası:
Soru: el-Kudüs gazetesinde Aişe radıyallahu anha’nın Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem ile evliliği hakkında bir makale okudum. Orada Aişe radıyallahu anha’nın
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ile dokuz yaşında değil, on dokuz yaşında
evlendiği anlatılıyordu. Bu konuda görüşünüz nedir?
Cevap: Bahsi geçen makaleyi okudum ve orada birçok yanlışlıklar olduğunu gördüm.
Bunların en önemlilerinin kusurlarını açıklıyorum:
Birincisi: Makalede şöyle deniliyor: “Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’den Kur’an’a uygun olarak gelenin sahihtir, Kur’âna
aykırı olanın ise reddedileceğini bize haber vermiştir.”
Derim ki: Bu batıl bir sözdür. Alimler
tarafından eskiden beri bilinir. Bu uydurulmuş bir hadistir. Bunu zındıklar
uydurmuşlardır. Bu uydurmaya göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem güya
şöyle buyurmuş: “Benden gelenleri Allah’ın kitabına arz edin. Eğer ona uygunsa
alın, aksi halde duvara çalın.” Beni şaşırtan hususlardandır ki, Buhari ve
Muslim’in sahihlerinde gelen bir hadisi reddetmek için, Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem adına uydurulmuş olduğunda alimlerin ittifak ettikleri bir
hadisle delil getiriliyor!
Hafız İbn Abdilberr şöyle demiştir: “Abdurrahman
b. Mehdi dedi ki: “Zındıklar ve Hariciler bu hadisi uydurmuşlardır. Yani Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu iftirasını uydurmuşlardır: “Benden
size gelenleri Allah’ın kitabına arz edin. Eğer Allah’ın kitabına uygunsa ben
onu söylemişimdir. Eğer Allah’ın kitabına aykırı ise ben onu söylememişimdir. Ben
ancak Allah’ın kitabına uygun olanı söyler ve onunla hidayet bulurum.” Bu
sözler, nakillerin sahihini ve sakimini bilen alimlere göre Nebî sallallahu aleyhi
ve sellem’den asla sahih değildir. Nitekim bu hadisi Hadis Ehlinden bir
topluluk arz etmişler ve şöyle demişlerdir: “Biz bu hadisi Allah’ın kitabına
arz ettiğimizde, Allah’ın kitabına aykırı bulduk. Zira bizler Allah’ın
kitabında Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ancak Allah’ın kitabına
uygun olan hadisinin kabul edileceğini bulamadık. Fakat Allah’ın kitabında
mutlak olarak Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’i örnek alma, emrine itaat etme,
hangi durum olursa olsun, O’nun emrine muhalefetten sakınma emrini bulduk.”
(Camiu Beyani’l-İlm 2/191)
Beyhaki şöyle demiştir: “Hadisin Kur’âna
arz edilmesi hakkında rivayet edilen hadis batıldır, sahih değildir. Bu
uydurma, kendi içinde çelişkilidir. Kur’ânda hadisin Kur’ana arz edilmesine
delalet eden bir şey yoktur.” (Suyuti, Miftahu’l-Cenne s.6)
İmam Yahya b. Main, bahsi geçen hadis
hakkında şöyle demiştir: “Bunu zındıklar uydurmuşlardır.” Aynısını el-Hattabi,
İbn Hazm, es-Sagani ve eş-Şevkani de söylemişler, İbnu’l-Cevzi de (uydurma
hadisler hakkındaki kitabı) el-Mevduat’ta zikretmiştir. (Bkz.: Fevaidu’l-Mecmua
(s.291) İbn Hazm, el-İhkam (1/249-253) Keşfu’l-Hafa (1/86) el-Mekasıdu’l-Hasene
(s.36) es-Silsiletu’z-Zaife (2/203-211)
İkincisi: Makalede şöyle deniliyor: “Buhari’nin bu hususta rivayet ettiği hadislerin
zayıf olduğunu gösteren birçok deliller vardır… böyle bir hadisin sahih hadisler makamında
olamayacağının delilleri vardır… Şayet bu hadisi metin ve anlam olarak ve
sıhhatini incelersek mutlaka şunu söyleriz: Şüphesiz Buhari, faziletiyle İslam’a
mâl olmasına rağmen, o ancak bir beşerdir. Nitekim o, hadisleri Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem’in vefatından kısa sayılmayan bir süre sonra toplamıştır. Şüphesiz
burada akla uymayan ve bu hadis gibi anlam olarak kabul edilemeyecek şeyler
vardır. Yine büyük kimsenin emzirilmesi de böyledir. Bunlar Kur’an-ı Kerime ve İslamın
müsamahalı öğretilerine, yine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in
ahlakından bildiğimiz hususlara da uymaz. Allah Teâlâ onun hakkında: “Şüphesiz sen
elbette yüce bir ahlak üzeresin” buyurmuştur. Buhari bu iki hadisi çelişkilerini
muhakeme etmeksizin nakletmiş olabilir.”
Derim ki: Bu sözler reddi için yapılacak
açıklamaları buraya sığdıramayacağımız kadar çok hatalar içermektedir. Lakin şunun
bilinmesi gerekir ki, İmam Buhari, kendi zamanında Hadis ehlinin imamı, uyulan
önderidir. Hafız İbn Kesir’in nitelediği gibi, üstünlükleriyle akranlarının
önüne geçmiştir.
İbnu’s-Subki, İmam Buhari hakkında şöyle
demiştir: “O Müslümanların imamı, tevhid ehlinin önderi, müminlerin şeyhi,
gönderilen rasullerin efendisinin hadisleri hakkında başvuru mercii ve dinin
nizamının hafızıdır.”
Nitekim alimler onun hakkında çok şeyler
yazmışlardır. Hafız İbn Hacer, onun hakkında alimlerin sözleri zikrettikten
sonra şöyle demiştir: “Şayet onun asrından sonra gelen imamların Buhariye
övgüleri için bir bab başlığı açılsa, elbette kağıtlar ve nefesler yetmezdi. O sahili
olmayan bir deniz gibidir.” (Hedyu’s-Sari 2/258)
Sahihu’l-Buhari’ye gelince, dünyada Allah Azze
ve Celle’nin kitabından sonra en sahih kitaptır. İmam Nevevi şöyle demiştir: “Alimler
– Allah onlara rahmet etsin – Kitabu’l-Aziz’den sonra en sahih kitapların
Buhari ve Muslim’in sahihleri olduğu hususunda ittifak etmişlerdir. Ümmet bu
iki kitabı kabul ile karşılamıştır. Buhari’nin kitabı ise daha sahih olanıdır,
daha fazla fayda ve gizli açık daha fazla bilgiler içermektedir.” (Nevevi,
Şerhu Sahihi Muslim 1/24)
İbnu’s-Subki şöyle demiştir: “Buharini kitabı
Camiu’s-Sahih, Allah’ın kitabından sonra İslam kitaplarının en değerlisidir.”
(Bkz: İşrune Hadisen Min Sahihi’l-Buhari (s.8 vd.)
Veliyullah ed-Dehlevi şöyle demiştir: “Sahihayn’e
gelince, muhaddsler bu ikisinde bulunan muttasıl ve merfu hadislerin hepsinin
sahih olduğunda kesin olarak ittifak etmişlerdir. Bu iki kitap musanniflerinden
mutevatir olarak nakledilmiştir. Bu iki kitabın değerini hafife alan kimse,
müminlerin yolundan başkasına tabi olan bir bidatçidir.” (Huccetu’llahi’l-Baliga
1/249)
Allame Ahmed Şakir şöyle demiştir: “Muhakkik
hadis alimlerine ve onların yoluyla hidayet bulan, emre basiretle tabi olanlara
göre hakkında bir tartışma bulunmayan hak şudur: Şüphesiz Sahihayn (Buhari ve
Muslim) hadislerinin tamamı sahihtir. Bunlardan eleştirilen veya zayıf olan bir
rivayet yoktur… Sahihayn’da sahih olmayan hadisler olduğuna dair iftiracıların
dedikoduları ve iddiacıların iddiaları seni sarsmasın! Haklarında eleştiri
bulunan ve ince kaidelerle tenkid edilen hadisler araştırılmış ve ilim ehli
imamlar gerekli açıklamayı yapmışlardır.” (Baisu’l-Hasis s.35)
Eski
ve yeni ilim ehlinin Sahihayn’ı öven sözlerinden bir tutam zikrettikten sonra,
o alimlerin ve diğerlerinin Sahihayn hakkındaki bu hükümleri gelişi güzel
olarak mutlak saymadıklarını bilmek gerekir. bilakis ancak Sahihayn hakkında
basiret ve hidayet üzere, şuurla yapılan araştırmalardan sonra bunu
söylemişlerdir.
Nitekim binlerce hafız alim, Buhari ve
Muslim’in isnadlarını incelemişler ve hakka ulaşmışlardır. Haktan sonra
sapıklıktan başka ne var? Sahihayn’daki veya ikisinden birindeki merfu hadisler
en düşük bir şüphe olmaksızın sahihtir. Buhari ve Muslim’in sahihlerinde
rivayet etmekte ittifak ettikleri hadisler ise sahih hadisin en yüksek
derecesindekilerdir.
Aişe radıyallahu anha’nın evlenmesi kıssası
da Buhari ve Muslim’in ittifakla rivayet ettikleri hadislerdendir.
Üçüncüsü: Aişe radıyallahu anha’nın Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ile evliliği
Aişe radıyallahu anhanın Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem ile nikahı altı yaşında iken kıyılmış, dokuz yaşında iken de zifafa
girmiştir. Bu husus sahih ve sabittir. Hatta mütevatirdir. Bunun aksine olarak
söylenenler batıldır.
Bu
konu oldukça özetle açıklanacaktır:
1- Buhari bu kıssayı rivayet etmekte tek
kalmamıştır. Bilakis Hişam b. Urve yolundan başka yollarla da rivayet
edilmiştir:
a- İmam Muslim: Abd b. Humeyd – Abdurrazzak
– Ma’mer – ez-Zuhri – Urve – Aişe radıyallahu anha yoluyla: Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem’in kendisini yedi yaşında iken nikahladığını, dokuz yaşında
iken zifafa girdiğini rivayet etmiştir. Kendisi on sekiz yaşında iken Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem vefat etmiştir.”
b- Sunenu Ebi Davud’da (4939) bu rivayet
edilmiş ve Allame el-Elbani “Hasen, sahih” demiştir.
c- Nesai, Sunenu’l-Kubra’da (5370, 5365) ve
Sunenu’s-Sugra’da (3379) rivayet etmiş, Allame el-Elbani: “sahih” demiştir.
d- Sunenu İbn Mace’de (1877) rivayet
edilmiş, allame el-Elbani “sahih” demiştir.
e- Ahmed’in Musned’inde (26517, 24152)
rivayet edilmiş, Şuayb el-Arnaut: “Buhari ve Muslimin şartlarına göre sahihtir”
demiştir.
f-
Taberani Mu’cemu’l-Kebir’de rivayet etmiştir. (no:18584, 18585, 18587, 18588,
18571)
g- Beyhaki Sunenu’l-Kubra’da (1/145)
rivayet etmiştir.
h-
el-Humeydî, Musnedin’de (1/263) rivayet etmiştir.
Bu on beş hadisin hiçbirinde Hişam b. Urve
yoktur!
2- Hişam b. Urve Buharinin isnadındaki
ravilerden biridir ve o güvenilir ravilerdendir. Makale sahibinin: “İsnad
zincirinde, rivayetinde güvenilir olmayan eleştirilmiş ravi vardır” şeklindeki
iddiası doğru değildir. Bilakis Hişam b. Urve, rivayet uzmanlarına göre
sikadır. Ebu Hatim: “Sika, hadiste imam” demiştir. Muhammed b. Said: “Sebt
(sağlam), çok hadis rivayet etmiştir. Hüccettir. Sika idi” demiştir. İbn
Hibban, es-Sikât’ta zikretmiş ve: “Mutkin (çok sağlam), vera sahibi, faziletli
ve hafız idi” demiştir.
Dördüncüsü: Aişe radıyallahu anha’nın Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem ile evlilik akdi, o altı yaşında iken olmuş, dokuz yaşında
iken zifafa girmiştir. Bu husus Kur’an ile çelişmez.
Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Yaşlılık sebebiyle hayızdan kesilen
kadınlarınızın bekleme sürelerinden şüphe ederseniz, onların bekleme süreleri
üç aydır. Henüz âdet görmeyenlerin süresi de böyledir. Hamile kadınların
bekleme süreleri ise, yüklerini bırakıncaya kadardır. Kim Allah'tan korkarsa,
Allah da ona işinde bir kolaylık ihsan eder.” (Talak 4)
Bu ayet, küçük yaştaki kızın evlenmesinin
caiz oluşuna delildir. Evlenilecek kızın belirli bir yaşta olması şart
koşulmamıştır. Bilakis bu örfe bırakılmıştır.
İbn Kesir bu ayetin tefsirinde şöyle
demiştir: “Allah Teâlâ,
yaşlılık nedeniyle âdetten kesilmiş olan kadınların iddet müddetinin âdet gören
kadınlarla ilgili olarak Bakara sûresinde (228. âyet) belirtildiği gibi üç
temizlik üzerine üç ay olduğunu belirtiyor. Henüz âdet yaşına erişmemiş olan
küçük kızların da âdetten kesilmiş hanımlar gibi üç ay iddet bekleyeceklerini
bildiriyor ve: “Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanların iddeti; eğer şüphe
ederseniz üç aydır” buyuruyor.” (Tefsiru İbn Kesir 8/149)
Bilinmektedir ki, talak/boşama ancak
evlilikten sonra olur. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Kadınlar hakkında senden fetva
istiyorlar. De ki: Onlara dâir fetvayı size Allah veriyor. Kendilerine yazılmış
olanı vermediğiniz ve nikâhlamayı istemediğiniz yetim kızlar hakkında, mağdur
çocuklar hakkında ve yetimlere insafla bakmanız hakkında kitabta sizlere
okunan âyetler var..” (Nisa 127)
İmam Buhari, Aişe radıyallahu anha’dan bu
ayetin tefsiriyle ilgili olarak şöyle dediğini rivayet etmiştir. “Bu, yanında yetîm olan kişidir. O, kızın
velîsi, vârisi olup, kız, yiyeceğine varıncaya kadar onun malına ortak
olmuştur. O kişi onu nikâhlamayı arzulamaz. Ancak kızın kendisine ortak olduğu
malında; ortak olacak endişesiyle başka biriyle evlendirmekten de hoşlanmaz, İşte
bu âyet bunlar hakkında nazil olmuştur” Hafız İbn Hacer el-Askalani Aişe radıyallahu
anha hadisi hakkında şöyle demiştir: “Burada yetimlerin buluğ çağına varmadan
evlendirilmelerinin caiz oluşuna delil vardır. Zira buluğa ermelerinden sonra
onlara “yetimler” denmez.” (Fethu’l-Bari 12/444)
El-Muhelleb dedi ki: “Babanın, küçük
yaştaki bakire kızını evlendirmesinin caiz olduğunda icma edilmiştir.” (Fethu’l-Bari
9/190)
İmam Nevevi şöyle demiştir: “Müslümanlar
küçük yaştaki bakire kızın evlendirilmesinin caiz olduğunda icma etmişlerdir.”
(Şerhu Muslim 5/128)
Geçen açıklamalara Aişe radıyallahu anhanın
evliliğe layık olduğunu da eklemek gerekir. nitekim İbn Mut’im b. Adiy, Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’den önce ona talip olmuştu. Bunu Ahmed rivayet
etmiş ve Şeyh el-Arnaut hasen demiştir.
Nevevi dedi ki: “ed-Davudi şöyle dedi: “Aişe
radıyallahu anha genç ve güzeldi. Kendisini bildiği zaman kadınların ulaştığı şeye
ulaşmıştı. Nitekim Tirmizi’nin rivayetine göre şöyle demiştir: “Kız çocuğu
dokuz yaşına geldiği zaman artık bir kadındır” (Fetava’ş-Şebeketi’l-İslamiye)
Beşincisi: Küçük kızın baliğ olması akla da, insan
tabiatine de aykırı değildir. Hatta kadının bazı ülkelerde sekiz yaşından beri
hayız görebileceği bilinmektedir. İmam Şafii şöyle demiştir: “Yemen’de dokuz
yaşındaki kızların çoğunun hayız gördüklerini gördüm.” (Siyeru A’lami’n-Nubela
10/91)
Yine
İmam Şafii şöyle demiştir: “San’a’da yirmi bir yaşında bir nine gördüm. Dokuz yaşında
hayız olmuş, on yaşında doğum yapmış, kızı da dokuz yşaında hayız olup on
yaşında doğum yapmıştı.” (Beyhaki, Sunenu’l-Kubra 1/139)
Şahit olunan vakıa da bunu tasdik eder.
Özetle: Aişe radıyallahu anha’nın Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem ile evliliği, o altı yaşında iken gerçekleşmiş,
dokuz yaşında iken zifafa girmiştir. Sahih olan budur ve bunun dışındaki
batıldır. Böyle bir evlilik Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e asla kusur
değildir ve ne Kur’ana ne de selim akla aykırıdır! Vakıa bunu desteklemektedir.
Bu olayı asrımıza ve zamanımıza muhakeme ettirmek caiz değildir. Nitekim
onların zamanlarında küçük kızların evlendirilmeleri örfen bilinmekteydi.
Onların ülkesi sıcak olduğundan daha erken yaşlarda buluğa ermek söz konusu
idi. Asrımızda da batıda on yaşına gelmemiş küçük kızlarla ilişkiye girildiği
bilinmektedir. Şayet Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in Aişe radıyallahu anha
ile evlenmesi, onların zamanında çirkin görülen bir şey olsaydı, Kureyş
kafirleri mutlaka bunu da eleştirirlerdi.
Tercüme: Ebu MuazKaynak: http://www.yasaloonak.net/2008-09-18-11-36-26/2009-07-07-12-20-34/1348-2012-03-09-05-53-50.html