Ramazan ayının ve
bayramın tesbitinin hilalin görülmesiyle olacağında, bu konuda hesaplara itibar
edilmeyeceğinde müslümanlar icma etmiştir.[1]
Ramazan ayı adil bir kimse tarafından hilalin görülmesi veya Şaban ayının günlerinin otuzu tamamlaması ile tesbit edilir.
Ramazan ayı adil bir kimse tarafından hilalin görülmesi veya Şaban ayının günlerinin otuzu tamamlaması ile tesbit edilir.
Muasır Mu'tezile'den Abdulaziz Bayındır, müslümanların icma ettiği bu esasa aykırı hareket ederek, "Eskiden ümmet hesap bilmiyordu, şimdi biz hesap bildiğimize göre, hilalin doğuşunda hesaba dayanabiliriz" diyor. Dünyanın döndüğüne inanacak kadar zembereği kaymış birinin hesabına ne kadar itibar edilebilir, ayrı bir konu. lakin meselemize gelecek olursak özetle şöyle deriz:
İbn Ömer radıyallahu
anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
إِنَّا أُمَّةٌ أُمِّيَّةٌ، لَا نَكْتُبُ
وَلَا نَحْسُبُ، الشَّهْرُ هَكَذَا وَهَكَذَا وَهَكَذَا» وَعَقَدَ الْإِبْهَامَ فِي
الثَّالِثَةِ «وَالشَّهْرُ هَكَذَا، وَهَكَذَا، وَهَكَذَا» يَعْنِي تَمَامَ ثَلَاثِينَ
“‘Biz
ümmî bir ümmetiz, ne yazarız ne de hesap ederiz. Ay, şöyle şöyledir’ dedi.
‘Yani bir defasında yirmi dokuz, bir defasında otuz gösterdi’ denmiştir.”[2]
Bu hadis, hesaba dayanılamayacağı hususunda açık bir nastır.
Zira “Biz ümmi bir ümmetiz” sözü, yasaklama içermekte, kendisine tabi olan
ümmetin ramazan ayını tespitte hesap yapmayacağını, kim de hesap yaparsa bu
meselede ümmetten olmadığını haber vermektedir. Hatta o kimse müminlerin
yolundan başkasına tabi olmuş, dinden olmayan bir iş yapmıştır. Böylece bu iş
haram olmaktadır.
Şüphe: “Hadisin anlamı, hesaba itibar edilmemesini değil,
hesap bilgisinin olmadığını gösteriyor. Zira “Biz yazmayız” deniliyor. Burada yazıya
itibar etmeyiz demek değildir. “Yazmayız” sözü, yazı bilmeyiz demektir. Yani bu
arapların işi değildir, yoksa yazıya itibar edilmeyeceği değildir”
Cevap iki açıdan olacaktır:
Birincisi: “Yazmayız” sözü, hilalin doğuşuna ve
hareketlerine delalet etmesi için ayın günlerini yazmayı iptal etmekle
alakalıdır. Mutlak olarak yazmayı yasaklamak kastedilmemiştir. Çünkü cümlenin
devamı maksadı açıklamaktadır. Bu da: “Ay bazen otuz gün, bazen yirmi dokuz
gündür” sözüdür. Bu da gösteriyor ki, kastedilen mana; hilalin tespiti için
yazıya ve hesaba ihtiyaç duymayız demektir. Zira ay bazen yirmi dokuz, bazen
otuz olduğu için hilalin görülmesi de farklı olacaktır.
İkincisi: Burada bilginin nefyedilmesi kastedilmemiştir. Zira
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, okuryazarı bol olan bir topluluğa
gönderilmişti. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in de Ebu Bekr, Ömer, Osman, Ali,
Zeyd ve Muaviye radıyallahu anhum gibi birçok kâtipleri vardı. Yine onların
arasında hesabı bilen, feraiz hesapları yapan kimseler vardı. Bu da gösteriyor
ki, kastedilen o ümmetin hesap ve yazı bilmeyen topluluk olması değil, hilalin
tespitinde yazı ve hesaba dayanmayı yasaklamaktır. Allah en iyi bilendir.