Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

27 Eylül 2015 Pazar

“Bu Meselede İhtilaf Var” Sözünü Gerekçe Göstermek


Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Bu, hiç şüphesiz, benim dosdoğru yolumdur; bu itibarla ona uyun; diğer yollara uymayın. Aksi halde sizi O'nun yolundan ayırır. İşte sakınasınız diye Allah size bunları tavsiye etmiştir” (En’am 153)

Ey iman edenler! Allah'a itaat edin.  Rasule itaat edin. Ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a ve âhiret gününe inandığınız takdirde, onu, Allah'a ve rasule arz edin. Bu, netice itibariyle daha hayırlı ve daha güzeldir.” (Nisa 59)

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Muhakkak sizden yaşayacak olanlarınız pek çok ihtilaf görecektir. Size benim sünnetim ve benden sonra raşid halifelerimin sünneti gerekir. Ona azı dişlerle tutunun

Allah ve rasulü bizlere âlimlerin bir meselenin hükmünde ihtilaf etmeleri halinde onların sözlerinden kitap ve sünnetten delili olanı almamızı, delile aykırı olanı ise terk etmemizi emretmektedir. Şüphesiz bu Allah’a ve ahiret gününe iman etmenin alametidir ve bu bizim için en hayırlısı ve sonucu en güzel olanıdır.

Bizler delile aykırı olan sözleri alırsak bunlar bizi Allah’ın yolundan ayırır ve bizi başarısızlık ve sapıklık yollarına düşürür. Nitekim Yahudi ve Hristiyanların âlimlerini ve rahiplerini (âbidlerini) Allah’ın dışında rabler edindikleri haber verilmiştir.

Adiy b. Hâtim radıyallahu anh’e onların Allah’ın dışında rabler edinilmesi konusu müşkil gelince Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ona alimleri ve rahipleri rab edinmenin anlamını, Allah’ın haram kıldığı şeyleri helal ve helal kıldığı şeyleri haram saymada onlara itaat etmeleri şeklinde olduğunu açıklamıştı. Bugün insanların birçoğunu bir muhalefet üzerinde görsen de bundan yasaklasan sana:

Bu meselede ihtilaf vardır” der ve işlediği şey delile aykırı bile olsa bundaki ihtilafı temize çekmeye kalkar.

Peki bu kimseyle âlimlerini ve rahiplerini rabler edinmiş olan kitap ehlinin ne farkı vardır?

Onların kendileri hakkında Allah’tan sakınmaları ve bir meselede ihtilaf bulunduğu zaman delile muhalefet etmelerinin caiz olmadığını öğrenmeleri gerekir. Hatta cahillerin çoğu bilgisayarlarda kayıtlı olan kitaplardan nakledilen ihtilafları araştırır ve o görüşlerden hevasına uyan ile fetva verir, sahih bir delil üzere olan ile delil üzere olmayanı ayırt etmez! Bunu ya cahilliğinden dolayı yapar, ya da nefsinin hevasına uyduğundan yapar.

Eğer cahil ise onun, okuduğu şeye ve sıhhatini ve kitap ile sünnetten delilini bilmediği bir kayıta dayanarak Allah’ın dini hakkında konuşması caiz değildir. Allah bize yalnızca bir fıkıh kitabına anlamaksızın bakmamızı emretmemiştir. Bilakis bize ilim ehline sormamızı emretmiştir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

Eğer bilmiyorsanız zikr ehline sorun.” (Nahl 43)

Heva sahibinin de görüşlerden hevasına uyanı alıp hevasına uymayanı terk etmek suretiyle hevasını Allah’ın dışında ilah edinmesi caiz değildir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

Allah’tan bir hidayet olmaksızın hevasına uyandan daha sapık kim vardır?” (Kasas 50)

Hevasını ilah edineni gördün mü? Sen onun üzerine vekil değilsin.” (Furkan 43)

Kendisinde ilim bulunan kimsenin “kolaylaştırma” gerekçesiyle insanların arzularına uygun şeyleri gözeterek onları Allah’ın yolundan saptırması caiz değildir. Kolaylaştırma ancak ve ancak delile tabi olmakla olur. Ta ki Allah Teâlâ’nın haklarında şöyle buyurduğu kimselerden olunmasın:

Bunu da, kıyamet günü, kendi günâhlarını tam olarak, bilgisizce saptırdıklarının günâhlarını da kısmen yüklenmek için söylerler. Bilesiniz ki, yüklendikleri ne kötü bir şeydir” (Nahl 25)

Allah hepimizi faydalı ilim ve salih amelde muvaffak kılsın. Allah’ın salat ve selamı Muhammed’e, âline ve ashabı üzerine olsun.



Salih b. Fevzan el-Fevzan


Tercüme: Ebu Muaz

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)