Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

14 Nisan 2017 Cuma

Tek Başına Namaz Kılanın Namazı Cemaatle İade Etmesi

Sıla b. Zufer rahimehullah dedi ki:
اسْتَخْلَفنِي حُذَيْفَةُ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ، فَصَلَّيْنَا الظُّهْرَ، وَأَتَيْنَا عَلَى قَوْمٍ يَصُلُّونَ الظُّهْرَ فَصَلَّيْنَا مَعَهُمْ ثُمَّ صَلَّيْنَا الْعَصْرَ فَأَتَيْنَا عَلَى قَوْمٍ يُصَلُّونَ الْعَصْرَ فَصَلَّيْنَا مَعَهُمْ، ثُمَّ صَلَّيْنَا الْمَغْرِبَ، فَأَتَيْنَا عَلَى قَوْمٍ يُصَلُّونَ الْمَغْرِبَ فَصَلَّيْنَا مَعَهُمْ، فَلَمَّا قُمْتُ فِي الثالثة احتبسني
“Huzeyfe radiyallahu anh beni peşine taktı ve öğle namazını kıldık. Öğle namazı kılmakta olan bir topluluğa uğradık ve onlarla beraber yine kıldık. Sonra ikindiyi kıldık ve ikindi namazı kılmakta olan bir topluluğa geldik. Onlarla da beraber ikindiyi kıldık. Sonra akşamı kıldık ve akşam namazı kılmakta olan bir kavme uğradık, onlarla da beraber akşamı kıldık. Ben üçüncü rekate kalkarken beni tuttu.”
Musedded Musned’inde (Metalibu’l-Aliye 443, Busayri İthaf 1/216); Mu’temir – Leys – Nuaym b. Ebi Hind – Rib’i b. Hiraş – Sila yoluyla;
Ve İbn Ebî Şeybe Musannef’inde (2/276); Hafs – Leys – Nuaym – Sila – Huzeyfe radiyallahu anh isnadıyla rivayet etmişlerdir.
İbn Ebî Şeybe’nin lafzı şöyledir:
أنه صلَّى الظهر مرتين، والعصر مرتين، والمغرب مرتين، وشفع في المغرب بركعة
“Huzeyfe radiyallahu anh öğleyi iki defa, ikindiyi iki defa, akşamı iki defa kıldı, akşam namazında bir rekât daha ekleyerek çiftledi.”
İbn Ebî Şeybe’nin isnadında Nuaym ile Sila arasındaki vasıta olan Rib’i b. Hiraş isnaddan düşmüştür. Nuaym’ın Sila’dan doğrudan rivayeti de yoktur.  
Abdurrazzak (2/421 no:3935), İbn Ebî Şeybe (2/276) ve İbnu’l-Munzir el-Evsat’ta (2/401 no:1110) ; Sufyan es-Sevri – Cabir – Sa’d b. Ubeyde – Sila b. Zufer yoluyla rivayet etmişlerdir. Bu tarikle gelen lafız şöyledir:
أعدت الصلوات كلها مع حذيفة، وشفع في المغرب بركعة
“Bütün namazları Huzeyfe radiyallahu anh ile beraber iade ettim yalnız akşam namazına bir rekat ekleyip çiftledi.” Bu İbn Ebî Şeybe’nin lafzıdır, diğerlerinin lafzı buna yakındır.
Ali b. el-Ca’d Musned’inde (2/874 no:2450); Şerik – Cabir – Said b. Ubeyde – Sila b. züfer isnadıyla rivayet ediyor:
دخلت مع حذيفة مسجدًا فأقيمت فيه صلاة الظهر، فصلى معهم وقد كان صلى، ودخلت معه مسجدًا فأقيمت فيه صلاة العصر فصلى معهم وقد كان صلى، ودخلت معه مسجدًا فأقيمت فيه صلاة المغرب فصلى معهم، وقد كان صلى، ثم قام فشفع بركعة
“Huzeyfe ile beraber bir mescide girdim ve orada öğle namazına kamet getirildi. Onlarla beraber namazı kıldı. Kendisi öğle namazını kılmıştı. Onunla beraber bir mescide girdim, orada ikindi namazı için kamet getirildi, onlarla da beraber namazı kıldı. Hâlbuki ikindiyi kılmıştı. Sonra onunla beraber bir mescide girdim, orada da akşma için kamet okundu. Kendisi akşamı kılmış olduğu halde onlarla beraber de kıldı ve sonra kalkıp bir rekât daha kılarak çiftledi.”
Bu iki isnadda geçen Cabir; İbn Yezid el-Cu’fi’dir. O rafizidir ve hadiste metruktur. Tedlis de yapardı. Sa’d b. Ubeyde ise Ebu Hamze es-Sulemi el-Kufi’dir. Sahabeden bir topluluktan rivayette bulunmuştur. Kendisinden de Cabir el-Cu’fi, el-Hakem b. Uteybe, Zubeyd el-Yamî ve başkaları rivayet etmişlerdir. Sikadır. Bkz.: Tehzibu’l-Kemal (10/290)
İbn Ebî Şeybe’nin Musannef’inde; “Said b. Ubeyde” şeklinde, Abdurrazzak ve İbnu’l-Munzir’in rivayetlerinde: “Said b. Ubeyd” şeklinde geçmiştir. İbnu’l-Ca’d’ın müsned’inin bir nüshasında “Sa’d b. Ubeyd”, diğer nüshasında “Said b. Ubeyde” şeklinde geçmiştir. Sıla’dan rivayet eden raviler içinde bu isimlerde kimse yoktur. Yine Cabir el-Cufi’nin şeyhleri arasında da yoktur. Ancak Cabir el-Cufi Sa’d b. Ubeyde es-Sulemi’den rivayet edenler arasında geçmektedir.  Sa’d b. Ubeyde şeklinde tespiti doğruya en yakın olanıdır. Allahu a’lem.
Habiburrahman el-A’zami’nin İbn Ebî Şeybe tahkikinde de (3/345 no:6629) bu şekilde tespit edilmiş ve bazı nüsha yazarlarının hatasına dikkat çekilmiştir.
Şerik: İbn Abdillah en-Nehai’dir. O saduktur, hata eder. Kadılık makamına geçtikten sonra hafızası bozulmuştur.
 İbn Ebî Şeybe (2/205); İsa b. Yunus – Hafs b. Suleyman – Muaviye b. Kurra isnadıyla Huzeyfe radiyallahu anh’den şöyle rivayet etmiştir:
كان حذيفة إذا فاتته الصلاة في مسجد قومه يعلق نعليه ويتبع المساجد حتى يصليها في جماعة
“Huzeyfe radiyallahu anh kavminin mescidinde namazı kaçırdığında ayakkabılarını giyer ve namazı cemaatle kılmak için mescidleri gezerdi.”
Hafs b. Suleyman’ı – Süleyman b. Hafs da denilmiştir – tevsik eden kimse yoktur. İsa’dan başkası da ondan rivayet etmemiştir. Buhârî dedi ki: “Hafs b. Suleyman; Muaviye b. Kurra’nın Huzeyfe radiyallahu anh’den mürsel rivayetini işitmiştir. Kendisinden İsa b. Yunus rivayet etti. İsminin Suleyman b. Hafs olduğu da söylendi. Basra’lılar arasında sayılmıştır.”
Bu ravi meçhuldür. Buhârî’nin dediği gibi bu rivayet mürseldir. Zira Muaviye b. Kurre, Huzeyfe b. el-Yeman radiyallahu anh’e yetişmemiştir. Huzeyfe radiyallahu anh 36 yılında vefat etmiş, Muaviye ise 37 senedinde doğmuştur. Ömrü 76 sene ise vefatı 113 yılındadır. Bkz.: Tarihu’l-Kebir 2/363 el-Cerh ve’t-Ta’dil 3/174

Rivayetin Hükmü:

Bu eserin isnadında Leys b. Ebi Suleym vardır. O saduktur, hıfzı kötüdür. Hafıza karışıklığına uğramış ve hadisi ayırt edilemez olmuştur.  Mutabaat eden olmadıkça onun hadisiyle hüccet gelmez. Nitekim ona, kendisinden daha zayıf olan Cabir el-Cufi mutabaat etmiştir. Buna göre bu eser, bu isnad ile zayıftır. Lakin namazın cemaatle iadesi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in emriyle sabit olmuştur.
Namazı vaktinden erteleyen idarecilere müptela olan namazı vaktinde kılar ve onlarla beraber kıldığını nafile sayar. Bu husus Sahihu Muslim’de Huzeyfe ve İbn Mes’ud radiyallahu anhuma hadislerinde sabit olmuştur. Yine bu konuda Ubade b. es-Samit, Ebu Zerr ve daha başka sahabelerden (radiyallahu anhum) rivayetler gelmiştir.
1- Busr b. Mihcen, babası Mihcen radiyallahu anh’den rivayet ediyor:
أنه كان في مجلس مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فأذن بالصلاة، فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فصلى ثم رجع ومحجن في مجلسه لم يصل معه. فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وسلم: ما منعك أن تصلي مع الناس؟ ألست برجل مسلم؟ فقال: بلى يا رسول الله، ولكني قد صليت في أهلي. فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وسلم: إذا جئت فصل مع الناس، وإن كنت قد صليت
“O, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in meclisinde idi. Namaz için ezan okundu. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kalktı ve namaz kıldı. Sonra döndü. Mihcen radiyallahu anh yerinde duruyordu, namazı onlarla beraber kılmamıştı. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona:
Seni insanlarla beraber namaz kılmaktan alıkoyan nedir? Sen müslüman bir adam değil misin?” dedi. O da:
“Evet ey Allah’ın rasulü! Lakin ben evimde kılmıştım.” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona buyurdu ki:
Namazı kılmış olsan bile geldiğinde insanlarla beraber yine kıl.”
Bunu Nesâî (857) Malik (1/132) Abdurrazzak (2/420, 421) Ahmed (4/34, 338) İbn Hibbân (4/60) Darekutni (1/415) Hâkim (1/244) Beyhakî (2/300); Zeyd b. Eslem – Busr b. Mihcen yoluyla rivayet etmişlerdir.
Hâkim: Sahih demiş, Malik Muvatta’da hüccet getirmiştir. Malik, kendisinden rivayet eden iki ravi olmadıkça bir sahabeden hadis tahric etmiyordu.
Busr b. Mihcen ed-Deylemi’den ise sadece Zeyd b. Eslem rivayet etmiştir ve Büsr’ü es-Sikat’ta zikreden İbn Hibban’dan başkası tevsik etmemiştir. Buna rağmen İbn Hacer Büsr hakkında: “Saduk” demiş ve İbnu’l-Kattan’ın onun hakkında: “Hali bilinmiyor” dediğini nakletmiştir. (et-Takrib 122)
Derim ki bu hadis; Busr b. Mihcen’in mestur (meçhulu’l-hal) olması sebebiyle bu isnad ve bu lafızla zayıftır. Lakin şu hadis bunun şahididir:
2- Cabir b. Yezid b. el-Esved, babası  Yezid b. El-Esved radiyallahu anh’den rivayet ediyor:
أنه صلى مَعَ رَسُولِ اللَّهِ -صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وهو غلام شاب، فلما صلى إذا رجلان لم يصليا في ناحية المسجد، فدعا بهما فجيء بهما ترعد فرائصهما فقال: ما منعكما أن تصليا معنا؟ قالا: قد صلينا في رحالنا، فقال: لا تفعلوا، إذا صلى أحدكم في رحله ثم أدرك الإِمام ولم يصل فليصل معه فإنها له نافلة
 “O Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber namaz kıldı. Kendisi genç bir delikanlı idi. Namaz bitince iki adamın kendileriyle beraber namaz kılmayıp mescidin bir köşesinde durduklarını gördü. Onları çağırdı, onlar da bacakları titeyerek geldiler. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
Bizimle beraber namaz kılmanıza mani olan nedir?” dedi. Onlar:
“Evimizde kıldık” dediler. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
Böyle yapmayın! Biriniz evinde namazı kılıp da sonra imam namaz kılmamış iken yetişirse onunla beraber yine kılsın. Bu kendisi için nafile olur.” Diğer rivayette şöyledir:
شهدت مع النبي صلى الله عليه وسلم حجته، فصليت معه صلاة الصبح في مسجد الخيف ... الحديث
“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber haccında bulundum. Onunla beraber Hayf mescidinde sabah namazını kıldım…” rivayeti böylece zikretti.
Bunu Ebû Dâvûd (575, 576) Tirmizî (219) Nesâî (858) Tayalisi (1247) Abdurrazzak (2/421) İbn Ebî Şeybe (2/274)  Ahmed (4/160, 161) İbn Huzeyme (1638) İbn Hibbân (3/50) Darekutni (1/413, 414) Hâkim (1/244) Beyhakî (2/300, 301); Şu’be, es-Sevri, Huşeym ve başkaları – Ya’lâ b. Ata yoluyla Cabir b. Yezid’den rivayet etmişlerdir.
Tirmizî: “Yezid b. el-Esved hadisi hasen, sahihtir” dedi.
Hâkim: “Bu hadisi Şube, Hişam b. Hassan, Gaylan b. Cami, Ebu Halid ed-Dalani, Ebu Avane, Abdulmelik b. Umeyr, Mubarek b. Fudale, Şerik b. Abdillah ve başkaları Ya’la b. Ata’dan rivayet ettiler. Nitekim Muslim, Ya’la b. Ata’dan hüccet getirmiştir” dedi. Zahebi de ona muvafakat etti.   
Hafız İbn Hacer et-Telhis’te (2/29) şöyle dedi: “Şafii, eski görüşünde: “İsnadı meçhul” dedi. Beyhaki dedi ki: “Çünkü Yezid b. el-Esved’in; oğlundan başka ravisi yoktur. Oğlu Cabir’in de Ya’la’dan başka ravisi yoktur. Derim ki: Ya’la, Muslim’in ricalindendir. Cabir b. Yezid’i ise Nesâî ve başkaları sika görmüştür. Nitekim Cabir b. Yezid’in Ya’la dışında da ravisini buldum. Bunu İbn Mende Ma’rife’de; Bakiyye – İbrahim b. Zî Himaye – Abdulmelik b. Umeyr – Cabir b. Yezid isnadıyla rivayet etmiştir.” İbn Hacer rahimehullah’ın sözü bitti.
Derim ki: İbn Hacer’in İbn Mende’ye nispet ettiği bu rivayeti Darekutni de (1/414) rivayet etmiştir. Burada Bakiyye ve şerhi, tahdis sigasını tasrih etmişlerdir. Lakin İbrahim b. Zi Himaye’nin hal tercemesine ulaşmak mümkün olmamıştır. Ya’la b. Ata el-Amiri ise sikadır. (Bkz.: el-Cerh ve’t-Ta’dil (9/302) et-Tehzib (11/403) et-Takrib (s.609)
Cabir b. Yezid b. el-Esved es-Suvaî – el-Huzaî de denildi – bir sahabe olan babasından rivayette bulunmuştur. Kendisinden de Ya’la b. Ata ile Abdulmelik b. Umeyr rivayet etmişlerdir. Nesâî onun hakkında sika demiş, İbn Hibbân es-Sikat’ta zikretmiştir. Hafız İbn Hacer: “Saduk” demiştir. Neticede Cabir de sikadır. (Bkz.: Buhârî Tarihu’l-kebir (2/210) İbn Ebî Hâtim el-Cerh ve’t-Ta’dil (2/497) İbn Hibbân es-Sikat (4/102) Mizzi Tehzibu’l-Kemal (4/465) İbn Hacer et-Tehzib (2/46) et-Takrib (s.137)
Bu durumda Yezid b. el-Esved radiyallahu anh hadisi sahihtir. Bir önceki rivayet ayrıca bu hadisi kuvvetlendirmektedir. Nitekim Beyhakî, İmam Şafii’nin az önce geçen sözünü zikrettikten sonra şöyle demiştir: “Bu hadisin daha önce zikredilen şahitleri vardır. Bu hadis ve şahitleriyle hüccet getirmek sahihtir. Allah en iyi bilendir.” (Sunenu’l-Kubra 2/302)
3- Nafi dedi ki:
أن رجلًا سأل عبد الله بن عمر، فقال: إني أصلي في بيتي ثم أدرك الصلاة مع الإِمام أفأصلي معه؟ فقال له عبد الله بن عمر: نعم فقال الرجل: أيتهما أجعل صلاتي؟ فقال له ابن عمر: أَوَذلك إليك؟ إنما ذلك إلى الله يجعل أيتها شاء
“Bir adam Abdullah b. Ömer radiyallahu anhuma’ya şöyle sordu:
“Ben evimde namazı kıldım, sonra imamla beraber namaza yetiştim. Onunla da namazı kılayım mı?” Abdullah b. Ömer radiyallahu anhuma ona:
“Evet” dedi. Adam:
“Hangisini farz namaz sayayım?” dedi. İbn Ömer radiyallahu anhuma dedi ki:
“Bu sana mı kaldı? Allah Azze ve Celle bunu dilediğine sayar.” Bunu Malik (1/133) ve onun tarikiyle Beyhakî (2/302) rivayet etmişlerdir. İsnadı sahihtir.
Abdurrazzak (2/422); İbn Cureyd – Nafi yoluyla benzerini rivayet etmiş ve onda şu ziyade vardır:
غير صلاة الصبح وصلاة المغرب التي يقال لها صلاة العشاء، فإنهما لا تصليان مرتين
“Ancak sabah namazı ile “işa” denilen akşam namazı hariç zira bu ikisi iki defa kılınmaz.” Bunu Malik (1/133) şöyle rivayet etmiştir: Nafi dedi ki: “Abdullah b. Ömer radiyallahu anhuma şöyle derdi:
من صلّى المغرب أو الصبح ثم أدركهما مع الإِمام، فلا يعد لهما
“Akşam veya sabah namazını kılmış olan sonra imamla namaza yetişirse bu iki namazı iade etmesin.” Bu son cümle İbn Ömer radiyallahu anhuma’nın sözüdür ve daha önce geçen hadisin umumi ifadesine aykırıdır.
4- Said b. el-Museyyeb rahimehullah’a bir adam bu meseleyi sorduğu zaman İbn Ömer radiyallahu anhuma ile aynı cevabı vermiştir. Bunu Malik (1/133) ve Abdurrazzak (2/422); Yahya b. Said yoluyla rivayet etmişlerdir. İsnadı sahihtir.

Sonuçlar:

1- Namazı ferdî olarak kılmış olan kişi mescide geldiğinde cemaatin kıldığı namaza yetişirse, onlarla beraber kılmalıdır. Merfu hadiste belirtildiği gibi, bu kendisi için nafile olur.
2- Bir günde bir namazı iki defa kılmanın yasaklanmış olması sebebiyle, cemaatle ikinci defa kıldığı bu namaz için farza değil, nafile namaza niyet eder.
3- Kişi farz namazı cemaatle kılmış da, sonra başka bir mescidde cemaate yetişmişse onlarla beraber nafile niyetiyle namazı kılabilir. Şayet ithama veya birilerinin yanlış anlamasına ve örnek almasına sebebiyet verecekse, - imamın bidatçi olması gibi başka bir mani yoksa - nafile dahi olsa, bu cemaatle namazı kılması gerekir. Bu mana, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den gelen merfu hadiste mevcuttur.
4-  Akşam veya sabah namazını merfu hadisteki umumun dışına çıkaran bir delil yoktur. Yalnız akşam namazını tekrar iade edecek kişi bir rekat daha ekleyerek çiftlemelidir. Nitekim İmam Malik, yukarıda geçen İbn Ömer radiyallahu anhuma rivayetinin ardından: “Şayet akşam namazında bir rekat daha ekleyerek kılarsa sakınca görmem” demiştir.
Allah en iyi bilendir.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)