Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

23 Haziran 2018 Cumartesi

Riddet (Dinden Çıkmak) ve Münafıkların Durumu

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
Sizin için din olarak İslam’dan razı oldum.” (Maide 3)
Kim İslam’dan başka bir dine tabi olursa ondan kabul edilmez ve o ahirette de hüsrana uğrayanlardandır.” (Al-i İmran 85)
Allah katında din İslam’dır.” (Al-i İmran 19)
İslam dininden çıkan (irtidad eden) öldürülmeyi hak eder. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kim dinini değiştirirse onu öldürün.” Buhârî, İbn Abbas radiyallahu anhuma’dan rivayet etmiştir.
Lügatte riddet; dönüş demektir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Arkalarınız üzere dönmeyin (irtidad etmeyin)” (Maide 21)
Istılahta ise (terim manası); İslam’dan sonra kâfir olmaktır. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Kim dininden irtidad eder (döner) ve kafir olarak ölürse işte onların dünyada ve ahirette amelleri boşa gitmiştir.” (Bakara 217)
Riddet (Dinden çıkış) beş kısımdır:
1- Söz ile riddet: Allah Teâlâ’ya, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e, meleklere veya rasullerden birine sövmek, gayb ilmi iddia etmek, peygamberlik iddia etmek veya peygamberlik iddia eden birini tasdik etmek, Allah’tan başkasına dua etmek, yalnız Allah’ın gücünün yettiği konularda Allah’tan başkasından yardım istemek gibi.
2- Fiil ile riddet: Puta, taşa, kabirlere secde etmek, onlara kurban kesmek, mushafı pis mekanlara atmak, sihir öğrenmek, öğretmek ve yapmak, caiz olduğuna inanarak Allah’ın indirdiğinden başkasıyla hükmetmek gibi.
3- İtikad ile riddet: Allah’ın ortağı olduğuna inanmak, sarhoş edici içkilerin helal olduğuna inanmak, namazın farz olmadığına inanmak gibi, müslümanların icma ettikleri şeylerin aksi yönde inançlar.
4- Şek (tereddüt) ile riddet: Şirkin haram olduğundan şüphe etmek, nebilerden veya onların doğruluklarından şüphe etmek gibi.
5- Terk ile riddet: Namazı kasten terk etmek gibi. Nitekim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Muhakkak ki kişi ile şirk ve küfür arasında namazın terki vardır.” Bunu Muslim, Cabir radiyallahu anh’den rivayet etmiştir.
Riddetin Hükümleri:
1- Mürted (dinden çıkan) kişi (İslam devletinde yönetici veya kadı tarafından) tevbeye çağırılır. Eğer üç gün içinde tevbe eder ve İslam’a dönerse kabul edilir ve bırakılır. Selefin cumhuru (radiyallahu anhum) bu görüştedir.
2- Eğer tevbe etmeyi kabul etmezse (yönetici veya kadı tarafından) öldürülmesi gerekir. Çünkü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kim dinini değiştirirse onu öldürün” buyurmuştur. Bunu Buhârî, İbn Abbas radiyallahu anhuma’dan rivayet etmiştir.
3- Tevbe ettirme işlemi uygulandığı süreç içinde mürtedin malı üzerinde tasarrufu engellenir. Eğer tevbe ederse malı onundur. Eğer tevbeyi kabul etmez de öldürülürse malı müslümanların beytul-mâline (devlet hazinesine) aktarılır.
4- Mürted ile akrabaları arasında varislik söz konusu olmaz.
5- Mürted olarak öldürüldüğünde kefenlenmez, cenazesi yıkanmaz, üzerine cenaze namazı kılınmaz, müslümanların kabristanına gömülmez.
Uyarı: İrtidat hükmü, zina, hırsızlık, cinayet gibi had cezasını gerektiren hükümlerdendir ve bu hükmü halktan fertlerin kendi kararlarıyla uygulamaları caiz değildir. İslam devletinde yönetici ve yöneticinin yetki verdiği kimseler tarafından uygulanır. Günümüzde bir İslam devleti bulunmadığından Müslüman fertlerden bu hüküm sakıt olmaktadır.
Halktan fertlerin zina eden bir kimseye; şer’î şartlar yerine gelmediği için “zinakâr” diye söylemde bulunması caiz olmadığı gibi, kendisinden küfür veya şirk fiilleri sadır olan, fakat kendisini İslam’a  nispet etmeye devam eden muayyen bir şahıs hakkında: “Mürted”, “Müşrik” veya “Kafir” diye söylemde bulunması da caiz değildir.
Had cezası gerektiren suçlarda müeyyide yetkisine sahip olunmayan böyle dönemlerde yapılması gereken; büyük günahları açıktan işlemeye devam eden kimseye ilim ehline müracaatla birlikte; “Fasık” veya “Facir” denilmesi, küfür ve şirki sabit olduğu halde Müslümanlık iddiasında bulunanlara “Münafık” denilmesi, küfür ve şirk olan itikadlara davet edenlere “Zındık” denilmesi meşrudur.
Had cezasının kapsamına girmeyen Bid’at, amelî nifak gibi konularda ise ilmine ve dindarlığına güvenilen kimselerin şahitliği ile muayyen bazı şahıslar hakkında “Bid’atçi”, “Sapık”, “münafık” tabirlerinin kullanılması meşrudur.
Dinden çıkaran küfür işledikleri bilinen kimselerde tekfirin şartları ve manileri gözetildikten sonra, küfre girdiğinden emin olunan, lakin kendisini İslam’a nispet etmeye devam eden kimselere münafık muamelesi yapılır. Yani bu kimselerin alışveriş akitleri, evlilikte velayetleri, veraset meseleleri, eman yetkisi, yönetici olmaları halinde meşru konularda kendilerine itaat gibi dünyevi hukukta Müslümanlarla aynı haklara sahiptirler. Dinî hukukta ise farklı muamele vardır. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Abdullah b. Ubey b. Selul ve diğer küfürleri sabit münafıklara davrandığı gibi davranılması gerekir.
Şüphesiz zamanımızda kalpleri kafir olduğu halde kendilerini İslam’a nispet eden birçok münafıklar vardır. Bunlar;
Bu zamanda Kur’an ve sünnete tabi olunmaz”,
Tesettür kadın haklarına aykırıdır”,
Zina edenlerin recm edilmeleri çağ dışıdır”,
İslam'ın hükümleri zamana göre değişir”,
Demokrasi İslam’a en uygun sistemdir”,
Namaz ve tesettür zorunluluk değildir”,
Her dine ve herkesin inancına saygı göstermek gerekir”,
Sakalları uzatmak ve kadınların çarşaf giymesi dinde aşırılıktır”,
Sarık, sakal, şalvar, cübbe, çarşaf şekilciliktir
Allah olayları meydana gelmeden önce bilmez”,
Hadislere inanmak ve uygulamak zorunlu değildir”,
Hadisleri Kur'an'a arz etmeden kabul etmemeli”,
Erkeğin birden fazla kadınla evlenmesi kabul edilemez”,
Sigara ve sağlığa zarar veren her şey haramdır, insanlar görüşleriyle ve kıyaslarıyla haram ve helal belirleyebilir”,
Kadın, erkekler gibi her türlü sosyal alanda aktif olmalıdır”,
Kadın ile erkek eşittir, kadın da yönetici olabilir”,
Din kadınların aşağılanmasını ve dövülmesini emrediyor”,
İslam'ın doğru yorumu Ebu Hanife ve Maturidi’nin akılcı anlayışıdır”,
Yönetici, toplumun çoğunluğunu dikkate alarak içki, zina, genelevler ve kumarı serbest bırakabilir
Ölülerden ve kabirlerden yardım istemek meşrudur
Şefaat ya rasulullah demek caizdir
Peygamberlerin, meleklerin ve salihlerin şefaat etmesi yoktur
 ve buna benzer birçok küfür sözlerle kalplerindeki küfür itikatları açığa vuran kimselerdir.
Böyle kimseler, şayet İslam devleti bulunsaydı ve kadı huzuruna çıkarılsalardı hüccet sunulur ve üç gün tevbeye çağırılırlardı. Göstermelik bir tevbede bulunsalar ve söz konusu küfürlerini içlerinde gizlemeye devam etselerdi yine tevbeleri kabul edilir, Müslüman olarak muamele görürlerdi. Yahut küfürlerinde ısrar edip öldürülürlerdi. Bugün İslam devleti ve müeyyide yetkisi bulunmadığından söz konusu kimselerin istitabe işlemi karşısında ne yapacak oldukları bizim için gaybdır. Bu sebeple onlara münafık Müslüman muamelesi yapılır.
Günümüzde bu kimselerin doğrudan mürtet olduğuna hükmeden, onların mallarını, namuslarını ve canlarını helal sayan kimseler sapık Haricî fırkasının görüşündedirler.
Ülkesinde İslam şeriatiyle hükmettiğini, Müslüman olduğunu iddia eden Beşşar Esed’i mürtet sayanlar, Demokrasi dinine kavlen ve fiilen boyun eğen Tayyib Erdoğan’ı mürtet sayanlar, oy kullanan herkesi mürtet sayanlar, Cübbeli Ahmed’i ve onunla aynı şirkte bulunan sufileri mürted sayanlar bu bozuk menheci tutanlardır.
Diğer bir sapık fırka ise adı geçen bu kimseleri mü'min veya salih müslümanlar (!) olarak görürler.
Ehli Sünnet ve’l-Cemaat ise orta yolu tutmakta ve böyle durumda olan kimseleri münafık kabul etmektedir.
Meselenin delilleriyle ayrıntıları için lütfen "Haricilik ve Mürcie Arasında Tekfir Sapması" adlı kitabıma müracaat ediniz.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)