Ey şahsına gereken şeyleri bulamayan! Bu
hâlin geçip gitmesini şiddetle isteme. Belki gelecek şeylerde seni helak edecek
nesneler vardır.
Ey hasta! Hastalığın geçmesini mutlak
olarak isteme. Afiyetin her zaman yararlı olacağını sana kim söyledi? Şimdi
hastasın, îmanın var; sağlam olunca bu îmanı kaybetmeyeceğini kim temin eder?
Dünyalığa dalar, Allah'ı, rasulünü unutursun. Akıllı ol; her olur olmaz
şeyin peşine koşma.
Elinde ne
varsa, hırsı bir yana at; kanaatini ona yönelt. “Mutlaka artsın!” deme; fazla
gelirse al. Olmadığı için üzüntü duyma. Allah’ın verdiğini ye ki, hoş ola.
Şahsî isteklerini alırsan dertlenebilirsin.
Dilencilik iyi değildir. Verilen
alınır; ama dilenmek olmaz. Ancak iç âleminden kopup gelen arzu sonunda
istenebilir. Bu da bir nevi tecrübe olur. Kuvvet sahibine sığınıp istemek
yerinde olur herhâlde. Bu hâlde isteyene değil, istenene bakmak gerektir. Bu
istek zararsızdır; hele kalbin ayık olması mutlaktır. Kalp ayık olunca işler
mübarek olur, keder vermez.
İstekler yalnız dünyalık işlere olmamalı, biraz da
âhiret işlerine olmalı. En çok dileğin af ve afiyet olmalı. Din, dünya ve
âhiret için iyilik dile. Bunları yapabilirsen sana yeter; fazlası sana ne
lâzım?
Allah hiç bir işi yapmaya mecbur değildir.
O, mülkünde ancak dilediğini yapar. Allah'ı mülk sahibi bil. Bu sahip
hayırlıdır. Başkasını seçme. Senin için iyi olmaz.
Bir ağır yük kaldırdığın
zaman sırf kuvvetini görme. Allah'ın kudretini sez. O'nun gücü olmasa senin
gençliğinin, kuvvetinin ne değeri olur?
Malına da pek güvenme. Mal sana ne
yapabilir? Malın özünde manevî tesir olmadan hiç bir değer ifade etmez. Allah
bir defa tutarsa bırakmaz. Maddiyatı bırak; biraz manevî ol. O'nun tutuşu manevî
yollardan gelir. Maddî tedbirlerin pek tesiri olmaz. Olsa olsa, yine O'nun
tesiri ve izni ile olur.
Yazık, dilin müslüman gibi konuşuyor,
kalbin onu doğrulamıyor. Sözün Allah'a ve rasulüne inanmış gibi, özün tam
tersine. İşlerin hiç birine uymuyor. Ne olacak hâlin? Halk arasına çıkınca,
senden iyisi olmuyor; yalnız kalınca neden şeklin değişiyor?
Biliyor musun,
yıllarca namaz kılsan, oruç tutsan sana hayır getirmez; ömrün boyunca hayırlı
işlerde bulunsan hayır göremezsin; ancak Allah rızasını gözetmelisin; bunu iyi
bilmen gerek. Aksi hâlde yaptıkların boşuna; bu duruma göre, sana damga,
“münafık ve içi bozuk” sözleri olur. “Allah'tan uzak” mührünü alnına vururlar.
Şu anda yaptıklarından dön. Bir an bile yaşamana senedin yoktur. Ne kadar kötü
işin varsa bırak, kötü sözlerden dön. Kötü niyetlerinden kendini hemen
çekiver.
Allah yolcularının iç âleminde aksaklık
göremezsin. Onlar, kurtulmuşlardır. Onlar, tam îmana sahiptir. Muvahhid
onlardır. İhlâslı işi onlar tutar. Belâya onlar sabırla karşı koyar. Bir afet
indiğinde sızlanmazlar; inlemezler. Metin ve vakur olarak işlerin sonunu
beklerler.
İyilik geldiği zaman şükür yoluna koyulurlar. İyiliği ilân eder, kötülüğü saklı tutarlar. Başlarında olan felâketli işlerden, kimseye şikâyet etmezler. Ellerinde bir bolluk varsa, herkese dağıtırlar. Dağıttıkları elde kalandan fazladır. Bu verişi severek yaparlar. Verdikten sonra üzüntü duymazlar. Kendi kazançlarından diğer kardeşlerine fayda sağladıkları için sevinirler.
İyilik geldiği zaman şükür yoluna koyulurlar. İyiliği ilân eder, kötülüğü saklı tutarlar. Başlarında olan felâketli işlerden, kimseye şikâyet etmezler. Ellerinde bir bolluk varsa, herkese dağıtırlar. Dağıttıkları elde kalandan fazladır. Bu verişi severek yaparlar. Verdikten sonra üzüntü duymazlar. Kendi kazançlarından diğer kardeşlerine fayda sağladıkları için sevinirler.
Bu kullar ilk başta dilleri ile
şükrederler. Sonra kalpleri ile, daha sonra da gönülleri ile... Halkı
bilmezler. Halktan onlara bir eza gelirse sadece tebessüm ederler. Dünya
şahları onların katında hiçtir. Yeryüzünde gezenler, onlara fakir, hasta ve
ölü gibi görünür.
Büyük insanlar, Allah emrettiği için hakkı
söylerler. Gerçeği söylerken kimseden korkmazlar. Kötü şeylerden halkı
sakındırırlar. Yolunu şaşıranları bunlar yola getirir. Her zaman için
çalışmaları bu yolda olur. İşlerini çeşitli vesile ile yaparlar. Bazen bizzat,
bazen de başkalarının eli ile yaparlar. Onlar için her şey bir vasıtadır.
Her
zaman hakikati yerine getirmeye gayret ederler. Kulların hakkını kesip kendileri
bol bol almazlar. Her kim ki fazilete lâyıktır, ona liyakatini verirler.
Nefislerinin hasis arzusunu desteklemezler. Tabiî ve kötü arzularının ardından
koşmazlar.
Sevince, Allah için severler. Darılmak icap ederse, yine Hak için
yaparlar. Onlar yalnız Allah yolunda olurlar. Başka yol onlara göre yoktur.
Onların öyle nasibi vardır ki, bir kişiye ondan zerre miktar verilse başkasını
istemez olur. Bu nasip Allah dostluğudur. Allah'ın dostunu, Allah'ın mahlukatı da sever. Kurtuluş bu yola varanlaradır. Yer onların hatırı
için yemişler verir. Sema onların gönlü hoş olsun diye rahmet yağdırır.
Ey içi dışına uymaya, kullara ve sebeplere
dayanan zavallı! Bu çirkin hâlinle sana o büyük nasip gelmez; Hak dostluğunu bulmak
mümkün değildir. Bulunduğun, iyi olmayan hâl devam ettikçe hayır bekleme. İzzet
senin için bir seraptır, önce İslâm ol. Doğruya bağlan. Tevbe et. İhlâs sahibi
ol. Kurtuluş bu yoldadır. Aksi hâlde hidayet yolu sana kapalıdır, uzaktır.
Sana acırım; benim sert konuşmam seni
üzüyor; biliyorum. Ama yanılıyorsun. Aramızda düşmanlık yok. Yalnız şu var ki,
ben gerçeği söylüyorum. Seni emir dışında görmem beni böyle söyletiyor. Büyüklerin
sözü seni sıkıyor. Haklısın; gurbet ilinde gezen, hak söze az
dayanır. Fakirlerin pek azı engin gönüllü olur. En ufak öğüde gönül koyarlar.
Dünya geceleri karanlık olur. O gece
gelince güneş kaybolur. Işık bulmak lâzım… Kendiliğinden aydınlık geç olur.
Kendine ışık bul. Sonra yırtıcı hayvanlar seni perişan eder. Bataklık da olur.
İnişli çıkışlı yolları da olur. Karanlıkta kalırsan ilk sürçmede yere serilmen
mümkündür. Zaten ne kuvvetin var ki, zavallı!
Sana düşen, gece yolculuğunu tasarlamadan
evvel, gece için yakacak temin etmektir. Gece lâzım olması muhtemel olanı,
gündüzden bulman gerektir ki, karanlık basınca, yerden bir şeyler aramaya
kalkmayasın; zararlı şeyleri toplamaktan kurtulasın.
Bütün hâlinde tevhid
güneşini ara. Onun nuruyla dolaş. Onun nurundan çok faydalan. İslâm'ın esaslarına sağlam sarıl. Kötü şeylerden sakınmayı kendine huy edin. Bu hâl seni
muhtemel felâketlerden korur; nefse uydurmaz. Şeytana da kapılmazsın. Şirkten
kurtulursun. Halkın şerrinden emin olursun. Yolda yürümeye seni alıştırır;
aceleciliği benliğinden siler.
Yazık sana, acele etme. Aceleci hatadan
kurtulamaz. Aceleci ya hata eder veya hataya meyli artar. Dikkatli ve düşünceli
giden, er-geç aradığını bulur yahut bulmaya yakınlaşır. Aceleyi kalbe şeytan
getirir.
Dikkatli hareket etmek, Rahman olan Allah tarafından kalbe gelir. Seni aceleye iten şey dünya hırsıdır; çünkü başka acele edecek ne var? Hırsı olmayan kişi, her şeyin kendi iradesi dışında olup bittiğini sezer ve ona göre hareketlerini ayarlar. Şunu iyi bilmek gerek ki, hırs, insanı içinden çıkılması kabil olmayan felâketlere sürükler.
Dikkatli hareket etmek, Rahman olan Allah tarafından kalbe gelir. Seni aceleye iten şey dünya hırsıdır; çünkü başka acele edecek ne var? Hırsı olmayan kişi, her şeyin kendi iradesi dışında olup bittiğini sezer ve ona göre hareketlerini ayarlar. Şunu iyi bilmek gerek ki, hırs, insanı içinden çıkılması kabil olmayan felâketlere sürükler.
İnsan olan, hırs değil kanaat sahibi
olmalıdır. Kanaat tükenmez bir hazinedir. Dünyada senin için olan şeyler
belirlidir. Başkasına gitmez. Hırsı bırak; sebebe yapış. Ama o sebebin sahibini
de kalbinden çıkarma. Günlük işlerine devam et. Kesin olarak senin olacağına
inanmadığın şeyler peşinde hırsla koşup durma. Her şeyi hâline bırak; sadece
çalış.
Nefsine sahip ol. Elinde olan mevcutla
yetin. Bu hâle devam et. Ta ilâhî hikmetlere arif oluncaya kadar… İrfan sahibi
olduğun zaman işlerin kolay olur. Hırs kalmaz o zaman. Kalbin kuvvet bulur.
İçin nurla dolar. Rabb’in sana bilmediğin şeyleri öğretir. Dünya işlerini kolay
çevirirsin.
Dış gözünü dünyaya verir, iç gözünü âhirete yöneltirsin. Allah'tan gayrısı derununa tesir etmez. Hiç bir kimse, büyüklüğüne seni inandıramaz; olduğundan fazla gösteremez. Sana göre, yalnız Allah yücedir.
Dış gözünü dünyaya verir, iç gözünü âhirete yöneltirsin. Allah'tan gayrısı derununa tesir etmez. Hiç bir kimse, büyüklüğüne seni inandıramaz; olduğundan fazla gösteremez. Sana göre, yalnız Allah yücedir.
Devam et; göreceksin ki, her varlık sana
karşı saygı hissi besliyor.
İnsanlar biraz tuhaftır. Her arzularını
tatmin yolunu ararlar. Ama doğru yol gösterilince gelmek istemezler. Hele biraz
da güçlük olursa...
Hâlbuki her tatlının önü sıra az da olsa acı olur. Bir tatlıyı yemek için önce yorulmak icap eder. İşte bu sebeple deriz ki; her arzunun yerine gelmesini istiyorsan, Allah'ın yasak ettiği şeylere yanaşma. Önünde duran kapıların açılmasını istiyorsan, takva sahibi -kötü şeylerden sakınan- bir kimse ol. Her hayır kapısının anahtarı, Allah'ın yasak ettiği haram işlere yanaşmamaktadır. Allah Teâlâ şöyle buyurdu:
Hâlbuki her tatlının önü sıra az da olsa acı olur. Bir tatlıyı yemek için önce yorulmak icap eder. İşte bu sebeple deriz ki; her arzunun yerine gelmesini istiyorsan, Allah'ın yasak ettiği şeylere yanaşma. Önünde duran kapıların açılmasını istiyorsan, takva sahibi -kötü şeylerden sakınan- bir kimse ol. Her hayır kapısının anahtarı, Allah'ın yasak ettiği haram işlere yanaşmamaktadır. Allah Teâlâ şöyle buyurdu:
“Kim Allah'tan sakınırsa Allah da ona bir çıkış yolu ihsân eder ve onu hiç beklemediği yollardan rızıklandırır.” (Talâk,/2-3)