Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

26 Ağustos 2019 Pazartesi

Erkeklerin Başlarını Örtmelerinin Hükmü Nedir?

Erkeklerin Başlarını Örtmelerinin Hükmü Nedir?
Şeyh Rebi b. Hadi el-Medhalî şöyle cevap verdi:
“Hacda (erkeklere) başı örtmek caiz değildir. Hac dışında ise kişinin başı açık olarak yürümemesini gerektirir. Eğer başını açması kâfirlere benzemek suretiyle ise bu kötü bir durumdur. İnanıyorum ki gençlerin çoğu bunu kâfirleri taklitten dolayı yapıyorlar. Aksi halde onlardan arap olanları başlarını açarlar, lakin toplarlar. Biz (erkeklerin) başlarını açmalarının haram olduğunu söylemiyoruz. Nitekim İbn Ömer radiyallahu anhuma azatlı kölesine – zannederim o Nafi idi – onu başı açık halde namaz kılarken gördüğü için karşı çıkmıştır. Ona şu manada sözler söylemiştir: 
Büyük kimseler seni bu görünüşle huzurlarına alıyorlar mı?” O da: 
“Hayır” dedi. İbn Ömer radiyallahu anhuma dedi ki: 
“Rabbin kendisine ta’zim edilmeye daha layıktır. 
Ey âdemoğulları! Her namazda zinetlerinizi kuşanın.”
Şüphe yok ki başı örtmek zinettendir. Allah size bereket versin. (Erkekler için) Başı açmak sıradan bir durum olup, taklit ve kâfirlere benzemek söz konusu değilse bunun haram olduğunu söyleyemeyiz. Lakin daha uygun ve şerefli olanın başı örtmek olduğunu söyleriz. Özellikle sokaklarda başı açık gezilirse bu hiç yakışmaz!
Bazı ülkelerde, Ürdün’de ve başka yerlerdeki bir durumu hatırladım. Ürdün’ün ilk kralı Birinci Abdullah başı açmak hakkında güzel bir risale yazdı. Ben onu okumuştum fakat kaybettim. Orada kâfirleri taklid açısından eleştiriyor ve şiddetli sözler söylüyordu. Bu konuda haklı idi. Başları açmak, kravat takmak, pantolon giymek, kadınların elbiseleri ve süsleri Allah’ın düşmanlarını taklit ederek meydana geliyor. Vallahi bu müslümanlar için büyük bir aşağılık ve utanç sebebidir!
Vallahi müslümanlar mükemmel demiyoruz, en mükemmel akideye sahiptirler. Bunun anlamı, onlarda şirkten başka bir akide yoktur demek değildir. Lakin diyoruz ki, müslümanlar en doğru akideye sahiptirler. Akideleri haktır. Ahlakları ve İslam’dan miras olarak aldıkları – maalesef - taklidleri bütün milletlerin müslümanların peşinden gelmelerini, onların müslümanların ahlaklarına uymalarını ve müslümanların âdetlerini âdet edinmelerini gerektirir. Zira bu ahlak ve bu adetler İslam’dan kaynaklandığı için en üstün ve en şerefli ahlak ve adetlerdir. Arapların ahlakı, cahiliye dönemlerinde bulunan sapıklıklara rağmen, giyim şekilleri en hayırlı giyim şekli idi. Kadınlar için kıskançlıkları – mâşâallah – fazlasıyla mevcut idi. Hatta insan utanç korkusuyla kızını boğazlıyordu! Bu kıskançlıktaki bir taşkın aşırılıktır. Yoksa kıskançlık aslı itibariyle övülmüştür. Nitekim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
Sa’d’ın kıskançlığına şaşırıyor musunuz? Vallahi ben ondan daha kıskancım ve Allah da benden daha kıskançtır. Bundan dolayı Allah çirkinliğin görünen ve görünmeyenini haram kılmıştır.”
Ey kardeşlerim, şu an çirkinlikler müslümanların arasında batıyı taklit etmek sebebiyle yayılmaktadır! Kadınlar aşağılanmış, erkeklerin kıyafetleri Yahudi ve Hristiyanların kıyafetleri gibi olmuştur. Hatta bazı ülkelerde Yahudi, Hristiyan, Komunist ve Müslümanı birbirinden ayıramazsın! Hepsinin giyim şekilleri aynı. Maalesef erkeklerle kadınların elbiseleri bile aynı! Müslümanın yemesinde, içmesinde, uyumasında, bineğe binişinde, oturmasında, giyiminde ve her şeyinde kâfirden ayırt edilmesi gerekir.
Ömer radiyallahu anh ashab ile beraber, zimmet ehliyle (Müslümanların hükmü altında yaşayan kitap ehline) anlaşma yaptığı zaman onlara birçok şartlar koştu. Onların müslümanlara benzememesini, onların müslümanlardan ayırt edilmesini de şart koştu. Çünkü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
Yahudi ve Hristiyanlara selam vererek siz başlamayın. Onlarla karşılaştığınız zaman onu yolun dar yerine sıkıştırın.”
Nasıl? yani onlar küçülmüş bir vaziyette kendi elleriyle cizye verecekler ve böylece aşağılanacaklar. Niçin? Büyüklük taslamak için mi? hayır, bu durumun onlardan şeref sahibi olanlarını İslam’a girmeye sevk etmesi için! Bu yüzden o zamanda arap beldelerindeki Yahudilerin ve Hristiyanların çoğu İslam’a girmişlerdir. Çünkü bazı insanlar zillet içinde kalmaya dayanamaz ve bir çıkış arar. O zaman izzete kavuşmanın yolu, dünya ve ahirette mutluluk ve değere ulaşmanın yolu olan İslam’a girmekti. Yani kâfirin sapmış akidesi onu çirkin duruma düşürmüştür ve bu zillete tahammül edemez. Düşünür, tefekkür eder ve İslam’a girmenin hak olduğunu anlar. Müslümanlar da ona, buna göre muamele ederler. Böylece kötü durumdan çıkmış olurlar.”
Fetava Fıkhiyyetin Mutenevvia (birinci halka)
Link: http://www.rabee.net/ar/questions.php?cat=55&id=688 
Ebu Muaz'ın notu: Türkiye'de bâtılın sistemi kurulduğu zaman İslam'ın şiarı olan her unsura karşı adeta harp açılmış, şapka ve kıyafet devrimleri ile de İslam'ın öngördüğü kıyafetler iptal edilmek istenmiştir. Bu sebeple Müslümanların kıyafet konusundaki bu şiarlara bağlılıkta direnmesi ayrı bir önem arz etmektedir. Türk milletini kâfirleştirmek için Putkafa Kamal gibi tagutların dayattıkları kafirâne giyim şekillerine Müslüman erkek ve kadınların muhalefetlerini alenî olarak sergilemeleri bir zorunluluktur. Erkekler; sarık, şalvar, sakal, kadınlar bütün bedenlerini örten geniş siyah örtüler, peçe ve eldiven gibi İslam şiarlarını ölüm pahasına devam ettirmek mecburiyetindedirler. Eğer Allah'a ve O'nun ahirette mü'minler için hazırladıklarına iman ediyorlarsa, bir Müslümanın Allah düşmanlarının bu dayatmaları karşısında zilleti kabullenmeleri düşünülemez! Bilakis Müslüman, Allah'ın en hayırlı kullarının şekline bürünmekle aziz olur. 

"Gevşemeyin ve üzülmeyin; eğer mü’minler iseniz en üstün olan sizsiniz! Eğer size bir yara dokunduysa muhakkak ki o kavme de benzeri bir yara dokunmuştur. İşte o günler var ya, onları insanlar arasında döndürüp dururuz. Allah’ın iman edenleri ayırması ve içinizden şehitler edinmesi içindir. Doğrusu Allah zalimleri sevmez. Böylece Allah iman edenleri arındırsın ve kâfirleri helak etsin." (Al-i İmran 139-141)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)