Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

27 Haziran 2020 Cumartesi

KAFİRİN MALINI ALMAK CAİZ MİDİR?




 Fetva Sahibi: Abdulhalim Tumeyat

Tercüme: Ebu Leyla

SORU: Es-Selamu aleykum, “Kafirin malı İslamla çekişmesi ve harp etmesi nedeniyle ganimet sayılır. Onun malını herhangi bir şekilde almakta bir sakınca yoktur” diyen kişi hakkında görüşünüz nedir? Bunu bize açıklayın. Allah size hayırla karşılık versin.

CEVAP: Elhamdulillah ves salatu ves selamu ala rasulillah. Ve aleykumusselam ve rahmetullahi ve berakutuhu. Sorunun cevabına gelince kardeşim. Burada iki mesele var:

BİRİNCİ MESELE: Harbin türüyle alakalıdır. Kafirin Müslüman ile harbi ve ona düşmanlığı iki türlüdür:

a)        Fiilen açıkça düşmanlık: Bu, silaha sarılmak ve öldürmekle olur.

b)       Manevi saldırılarla düşmanlık: Bu, silahla düşmanlıktan farklıdır. İtikatlarını yaymaları ve Müslümanlara reddiyeler vermeleri ve buna benzer şekillerde olur. 

Eğer Müslümanların lideri bundan geri duracaklarına dair onlarla bir anlaşma yapmamışsa onların Müslümanlarla olan ahitleri aslı üzere devam etmektedir.

Şer’an malları ganimet olarak alınacak, kadınları esir edilecek şekilde kafirle savaş ilk saydığımız durumda olur, ikincisinde değil.

Nebi sallallahu aleyhi ve sellemin zamanındaki Yahudiler ve Hristiyanların çoğunluğu da zimmet ehliydi. Bununla birlikte onlar Nebi sallallahu aleyhi ve sellemi yalanmaktan ve Müşrikleri Müslümanlara karşı üstün tutmaktan geri durmadılar.

İKİNCİ MESELE: Anlaşmalıların mallarının haramlığı. Her kim kafirlerin memleketine eman yahut anlaşma ile girerse anlaşmasını bozması ona helal değildir. Aynı şekilde gasp, yağma, savaş, mallara, ırzlara ve canlara saldırmak da ona haramdır. Çünkü o bir anlaşma yahut eman ile oraya girmiştir.

             Buna delil olarak şunları zikredebiliriz:

 1 - “O halde onların anlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayın. Şüphesiz Allah sakınanları sever” (9/4)

2 -  “Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü verilen söz, sorumluluğu gerektirir” (17/34)

3 - Böyle bir durumda onların mallarını almak sözde durmamak ve hıyanettir. Buhari Misver bin Mahreme ve Mervan’dan aktarıyor:

“Muğire cahiliyyede bir kavime refakat etmişti. Onları öldürüp mallarını aldı. Sonra Nebi sallallahu aleyhi ve selleme geldi ve Müslüman oldu. Nebi sallallahu aleyhi sellem şöyle buyurdu:

“İslam’ını kabul ettim fakat o maldan sana bir şey yoktur”

Hafız İbn Hacer rahimehullah Fethu’l Bari’de (5/402) şöyle demiştir:  “Bu hadisten elde edilen faydalardan biri de şudur:  Eman halinde olan kâfirlerin mallarını verilen emana hıyanet ederek almak helal değildir. Çünkü refakat ancak emanet içindir. Emanet de Müslüman olsun kâfir olsun sahibine teslim edilmelidir. Kâfirlerin malları ancak harb halinde helal olur.”

4- Buhari İbn Abbas radıyallahu anhumadan rivayet ediyor:

Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Muaz’ı Yemen’e gönderirken ona şöyle buyurdu:

“…Bir de mazlumun duasından sakın çünkü onunla Allah arasında perde yoktur”


Zulüm hiçbir durumda helal değildir. Bu mazlum bir kafir olsa dahi…

İlim Ehlinin Sözlerinden


-Eş-Şafii rahimehullah el-Umm’da (4/284) şöyle demiştir: “Müslümanlardan bir adam daru’l harbe eman ile girer ve onların mallarından bir kısmını ele geçirecek güce sahip olursa az ya da çok olsun o mallardan almak ona helal değildir. Çünkü o onlardan, onlar da ondan eman almıştır. Bu emana göre tıpkı Müslümanların ve zimmet ehlinin mallarında olduğu gibi onların malları da ona helal değildir”

-Serahsi el-Hanefi rahimehullah el-Mebsut’ta (10/96) şöyle demiştir: “Kendisine eman verilmiş bir Müslümanın ihanet etmesini hoş görmem. Çünkü ihanet haramdır”



-El-Merginani rahimehullah el-Bidaye’de (s. 118) şöyle demiştir: “Bir Müslüman daru’l harbe tacir olarak girerse onların mallarına ve canlarına saldırması helal değildir”

-İbn Kudame el-Hanbeli rahimehullah el-Muğni’de (9/237) şöyle demiştir: “Onlara ihanet etmeye gelince bu haram kılınmıştır. Çünkü onlar bu emanı onun ihanetinden ve kendisinden emin olmak şartıyla vermişlerdir. Bu lafzen zikredilmese de mana olarak bilinen bir husustur. Onlardan da kim bize eman verilmiş olarak gelir de bize ihanet ederse, ahdini bozmuş olur.

Bu mesele anlaşıldıysa, kişinin ihanet etmesi helal değildir çünkü bu vefasızlıktır. Dinimizde vefasızlık kabul edilebilir bir şey değildir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Müslümanlar şartları üzeredir”


Onlara ihanet eder veya bir şey çalar ya da borç alırsa aldığını sahibine geri vermesi onun üzerine vaciptir. Eğer sahibi Daru’l İslam’a eman ile veya iman etmiş olarak gelirse ona malları iade edilir, aksi halde kendisine gönderilir. Çünkü bunlar alınması haram olan bir yolla alınmıştır. Bundan dolayı, eğer bir Müslümanın malını alsaydı nasıl ki geri vermesi icap edecekse aynı şekilde onlardan da aldığını geri vermesi icap eder”

Bu tür şeylere girişmenin kötü sonuçlarından bazıları da şunlardır:

1.                    İslam’ın ve Müslümanların itibarını karalama:

Müslümandan istenen İslam’ın itibarını korumasıdır. Bu itibarı mal için zedelemesi ve bu tür girişimlerle Allah’ın dininden alıkoyması ona helal değildir.

2.                    Kendisini ve ailesini tehlikeye atması:

Bunun sonucunda hapsedilebilir, sürgün edilebilir, işkence görebilir. Bu durumların hiçbirisine gerek yoktur. Müslüman kendisini düşük duruma düşürmemeli, hükmü altındakileri de fitneye sürüklememelidir.

Muvaffak kılacak olan kendisi gibi bir rab bulunmayan Allah’dır.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)