Coronagercegi.com sitesinden:
Virüs İzolasyonuna
Dair Bildiri
Yazıdan SATIR BAŞLARI...
- Yeni
bir virüsü (SARS-CoV-2) izole edip, özelliklerini tanımlayıp ortaya
koyacak basamakların tekine bile girişilmemiştir.
- Ve
esasında bakılacak olursa, patojeniktir denilen virüsler arasından bu
basamaklar tamamlanıp hastalık yaptığı başarılı bir şekilde gösterilmiş
bir tanesi bile yoktur.
- Araştırmamız,
tıp literatüründe bu basamakları kapsayan tek bir çalışma olmadığını
göstermektedir.
- Son
olarak şunu soruyoruz: Patojenik virüs diye bir şey yoksa, yanlış şekilde
“aşı” olarak anılan o vücuda-zerk edilebilir-cihazların içine ne
konmaktadır ve bunlar ne amaçla kullanılmaktadır? İşte bu bilimsel sorgu,
zamanımızın en acil ve önemli konusudur.
- Varlığı
gösterilememiş bir şeyin şekil ve yapısal özelliklerini bilmenin imkânı
yoktur ve buna farazi “spike” proteini veya başka proteinlerin
mevcudiyeti, yapı ve işlevsel özellikleri de dahildir;
- Bulunmamış
bir şeyin gen dizilimi de bilinemez;
- Mevcudiyeti
gösterilmemiş bir şeyin “varyanları”nı bilmenin de imkanı yoktur;
- SARS-CoV-2’nin
Covid-19 diye bir hastalığa yol açtığını göstermenin imkânı yoktur.
Çeviriyi
yapıp haberi paylaşan coronaloji.com sitesinin
notu:
"Hayır, yanılmıyoruz, haklıyız.
SARS-CoV2 diye bir virüs yok."
Amerikalı doktor ve araştırmacıların
önderliğinde virüs izolasyonu konusu ile ilgili bildiriyi görüşlerinize
sunmadan önce, sade vatandaş olarak T.C. Sağlık Bakanlığı, Korona Bilim Kurulu
ve Türk sağlık camiasına SARS-Cov-2 virüsünün mevcudiyeti ile ilgili
sorularımızı tekrarlamak isteriz.
1. Numune alınan hastaların Covid-19’lu
olduğuna hangi kriterlere göre karar verilmiş, teşhis nasıl konulmuştur?
Hastalardan ne numunesi alınmış, analiz için aynı semptomlara sahip olması
gereken kaç hastadan numune alınmıştır? 500? 150? 10? 1?
2. Hasta(lar)dan alınan numuneye başka
HERHANGİ BİR doku veya ürün karıştırılmış mıdır? Varsa, bu karıştırılan
maddeler hangileridir?
3. CV-19’lu denilen hasta(lar)dan alınmış
numunelerde BİNLERCE virüs yapısı elektron mikroskobu ile görüntülenmiş midir?
Ölümcül hastalık oluşturacak denli hücrede üremiş ve artık taşıyor (hatta gidip
başkalarını enfekte ediyor) olması gereken virüs yapılarının özgün ve orijinal
fotoğraflarını sununuz.
4. Mikroskop altında rahatlıkla binlercesi
görülmekte olan bu viral yapıların hepsinin aynı biçim ve boyutta olduğu tespit
edilmiş midir? Fotoğrafta işaretleyerek gösteriniz.
5. Doku ve hücre zehri olan antibiyotikler,
sığır fetüsü dokusu, maymun böbreği dokusu, amniyotik sıvı ve/veya başka
herhangi bir tip doku karıştırmadan, doğrudan saf haldeki (filtrelenmiş ve
santrifüjlenmiş!) hasta numunesinden aldığınız virüslerin taşıdığı genetik
materyali çıkardıktan sonra HANGİ TEKNİK ile diziliminin yapıldığını kamuoyuyla
paylaşınız.
Klasik Sanger yöntemi dışında yeni bir
teknik kullanıldıysa, bunun çalışma metodolojisini kamuoyuna açıklayınız!
6. Bulunan virüsün eksojen kökenli
olduğunun (vücudun kendi ürünü olmadığının ve dışarıdan alındığının) ispatı
için ne tür bir deney yapıldı? Açıklayınız.
7. Hastalık ajanı olduğunun (patojenisite)
ve enfeksiyon oluşturduğunun ispatı için yapılması zorunlu bir diğer basamak
olan hayvan deneylerinde [bu deneyler yapıldı mı?], elde ettiğiniz virüs
yapılarını yine başka hiçbir materyal ile karıştırmadan, saf haliyle (tek
başına), CV-19’un bulaştığı yol olarak öne sürülen soluma yoluyla hayvana
tanıtıldığında CV-19 denilen hastalıkla birebir aynı (benzer değil!)
semptomatolojiyi oluşturduğu görüldü mü?
8. Virüsün verildiği denek hayvanların
bulguları klinik ve otopsi incelemesi ile kayda geçirildi mi? Evetse,
kamuoyuyla paylaşınız.
9. İnsanda ölümcül seyreden ve bir anda
tüm dünyaya yayıldığı iddia edilen bu hastalığa yol açtığı gerekçesi ile aranıp
bulunan bu virüs kaç hayvanda denenmiş, kaçta kaçını hasta etmiş ve acaba bu
hastalık her defasında orijinal hastalık tanımı ile birebir aynı mı
seyretmiştir?
Saygılarımızla,
A. Devlet
Izolasyon: Ayırma, ayrı tutma;
etrafındakilerden soyutlanıp bir başına kalma; başka şey veya insanlardan ayrı
bulunma; tecrit. – Oxford English Dictionary
SARS-CoV-2 (kovid-19) virüsünün bugüne
kadar izole edilip edilmediği yahut saf haliyle ortaya konulup konulmadığı
konusundaki tartışmalar sürüyor. Oysa konuya tarafsız yaklaşan herkesin
yukarıda verilen tanım, sağduyu, mantık ve ilmi kurallar gereği SARS-CoV-2
virüsünün hiçbir şekilde ne izole edilmiş ne de saf hale getirirlerek
tek başına ortaya konmuş olduğu sonucuna varması gerekir. Zaten bu yüzden
virüsün mevcudiyeti kimse tarafından teyit de edilememektedir.
Bu
maddi gerçekten doğan akli, mantıki ve ilmi sonuçlar ise şu şekildedir:
- Varlığı
gösterilememiş bir şeyin şekil ve yapısal özelliklerini bilmenin imkânı
yoktur ve buna farazi “spike” proteini veya başka proteinlerin
mevcudiyeti, yapı ve işlevsel özellikleri de dahildir;
- Bulunmamış
bir şeyin gen dizilimi de bilinemez;
- Mevcudiyeti
gösterilmemiş bir şeyin “varyanları”nı bilmenin de imkanı yoktur;
- SARS-CoV-2’nin
Covid-19 diye bir hastalığa yol açtığını göstermenin imkânı yoktur.
En kısa
ve anlaşılır şekliyle yeni bir virüsü izole edip, özelliklerini tanımlayıp
ortaya koymanın düzgün yolu şudur:
İlk iş olarak, baktığınızda bu kişinin
hastalığı şudur diyebileceğiniz ölçüde kendine has ve spesifik semptomlar
sergilemekte olan çok sayıda insandan (örn. 500 kişi) örnek (kan, balgam,
sekresyon) alınır.
Kendi de genetik materyal ihtiva eden
başka HİÇBİR doku veya ürün ile karıştırmadan virolog alır, bu örnekleri masere
eder [suda bekletip yumuşatmak], filtreden ve daha sonra da ultrasantrifüjden
geçirir, yani örneği [numune] saf hale getirir [pürifikasyon].
Onyıllardır hangi viroloji laboratuvarına
giderseniz gidin bakteriyofaj(1) ve dev virüs [giant virus] tabir
edilen yapıların izolasyonunda kullanılageldiğini göreceğiniz bu sıradan
viroloji tekniği sayesinde virolog, daha sonra elektronmikroskobu ile bakıp
aynı yapı ve boyuttaki binlerce partikülün görüntüsünü alabilecektir. Virüs,
[hastadan alınmış örnekten] izole edilmek suretiyle saf haliyle ortaya konmuş
işte bu partiküllerdir.
Hepsi birbirinin aynı bu partiküller daha
sonra fiziksel muayene ve/veya mikroskobi teknikleri ile eşbiçimlilik
kontrolünden geçirilir.
Materyalin saflığından emin olunduktan
sonra ise sırada partikül özelliklerinin ayrıntılı biçimde çalışılması vardır.
Partiküllerin fiziksel yapısı, morfolojisi ve kimyasal kompozisyonu incelenir.
Ardından, doğrudan bu saf haldeki
partiküllerden çıkarılan genetik materyalin, yine onyıllardır kullanımda olan
Sanger sekanslama tekniği gibi yöntemlerle genetik yapısı ortaya konur.
Virüslerin vücut dışından alındığı
konsepti üzerinden sıra, bu eşyapılı partiküllerin gerçekten de dış kaynaklı
(eksojen) olduğunun, ölmek üzere yahut ölmüş olan dokuların geçmekte olduğu
normal yıkımlanma sürecinin ürünleri(2) olmadığının teyidine
gelmiştir. (Mayıs 2020 itibarıyla virologların, gördükleri partiküllerin virüs
mü yoksa ölü veya ölmekte olan dokuların normal yıkımlanma ürünleri mi olduğunu
anlamalarının yolu olmadığı bilinmektedir.)(3)
(1) Isolation, characterization and
analysis of bacteriophages from the haloalkaline lake Elmenteita, KenyaJuliah
Khayeli Akhwale et al, PLOS One, Published: April 25, 2019. https://journals.plos.org/plosone/article?id=10.1371/journal.pone.0215734
— accessed 2/15/21
(2) “Extracellular Vesicles Derived From
Apoptotic Cells: An Essential Link Between Death and Regeneration,” Maojiao Li1
et al, Frontiers in Cell and Developmental Biology, 2020 October 2. https://www.frontiersin.org/articles/10.3389/fcell.2020.573511/full
— accessed 2/15/21
(3) “The Role of
Extraellular Vesicles as Allies of HIV, HCV
and SARS Viruses,” Flavia Giannessi, et al,
Viruses, 2020 May
Bu noktaya gelindiğinde artık, eksojen
(dış kaynaklı, vücut dışından doğan) bir virüs partikülü tam manasıyla izole
edildi, özellikleri ortaya kondu ve gen dizilimi yapıldı demektir.
Gelgelelim daha bunun hastalık yaptığının
gösterilmesi lazım.
Bunun için bir grup sağlıklı deneğe (bu iş
için ekseriya hayvanlar kullanılır), hastalığın nasıl bulaştığı düşünülüyorsa o
yolla eldeki bu izole edilmiş, saf haldeki virüs tanıtılır.
Hayvanlar aynı hastalığı geliştirdiği
takdirde, ki bu klinik bulgular ve otopsi sonuçları ile konfirme edilmek
durumundadır, işte o zaman virüsün hastalık oluşturduğu hakikaten gösterilmiş
demektir. Enfeksiyöz ajanın enfektivite ve bulaş
kabiliyetini gösterir bu.
SARS-CoV-2 virüsü için bu basamakların
tekine bile girişilmemiştir ve esasında bakılacak olursa,
patojeniktir denilen virüsler arasından bu basamaklar tamamlanıp hastalık
yaptığı başarılı bir şekilde gösterilmiş bir tanesi bile yoktur. Araştırmamız,
tıp literatüründe bu basamakları kapsayan tek bir çalışma olmadığını
göstermektedir.
Bunun yerine, 1954 yılından bu yana
virologlar, benzer hastalığa sahip bir avuç, ekseriya 10’u bile bulmayan
insandan aldıkları saf hale getirilmemiş numuneler ile çalışmışlardır. Bu
numuneleri çok az bir işlemden geçirdikten sonra içinde — hepsi de “virüs”
denilen yapı ile birebir aynı genetik materyale sahip — dört ila altı başka
tip materyalin olduğu doku kültürüne ilave etmektedirler. Besinsiz bırakılan ve
zehir eklenen doku kültürü doğal olarak dağılıp ayrışmaya başladığında da
ortaya haliyle, bazısı genetik materyale sahip türlü partiküller çıkmaktadır.
Akıl, mantık, dil ve anlam bilgisi ve dahi bilim namusuna tamamen aykırı
biçimde ise bu prosese “virüs izolasyonu” adı verilmektedir. Kültürdeki bir
dolu kaynağın ortama bıraktığı kısım kısım genetik materyal alınıp genetik
analize tabi tutulmakta ve bir bilgisayar simülasyon prosesi dahilinde bu
genetik materyal fragmanlarından ortaya, virüs olduğu iddia edilen yapıya ait
olduğu öne sürülen bir gen dizilimi çıkarılmaktadır, buna da in silico
genome, yani bilgisayar ortamında oluşturulmuş genom denmektedir.
Virüsün kendisi hiçbir noktada ortada yok, hiçbir şekilde elektron mikroskopisi
ile konfirmasyon filan yapılmamışken olmaktadır bu. Tutup hakiki bir virüsten
çıkarılmış, ardından dizilimi yapılmış bir genetik materyal de yine,
bulunmamaktadır. Bu yapılan bilimsel aldatma, hile, bilim sahtekârlığıdır.
Saf hale getirilmemiş — toksik
antibiyotikler, sığır fetüsü dokusu, amniyotik sıvı ve başka dokular ile
birlikte doku kültürüne eklenen — numune, içine katıldığı (inoküle edildiği)
böbrek dokusunu tahrip edip öldürdüğünde de bu, virüsün mevcudiyetine ve
patojenisitesine delalettir denilmektedir. Bilimsel aldatma suçu işlenmektedir.
Bundan böyle biri size SARS-CoV-2
virüsünün izolasyonuna dair bir yayın ilettiğinde lütfen ‘kullanılan metodlar’
bölümüne bakın. Araştırmacılar maymun (Vero) hücresi veya herhangi başka bir
kültür metodu kullanmışsa, yapılanın izolasyon olmadığını anlayabilirsiniz.
Gerçek izolasyonun neden yapılmadığına dair de şu bahaneler öne sürülecektir:
1.
Hastalardan
alınan numunelerden analiz etmeye yetecek virüs partikülü çıkmadı.
2.
Virüs, hücre
içinde barınan parazittir; virüsü öyle hücre dışında bulamazsınız.
İlk maddede söylenen doğruysa ve biz hasta
insanların çıkardığı balgamda virüs bulamıyorsak, bu virüsün tehlikeli, hatta
ve hatta ölümcül olduğunu hangi kanıta dayanarak söylüyoruz?
2. maddede denilenler doğruysa, bu virüs
insandan insana nasıl geçiyor peki? Bize bunun hücreden çıkıp başkalarını
enfekte ettiği söyleniyor. O halde niye bulunamasın ki?
Sonuç olarak, bu viroloji tekniklerinin ve
vardıkları sonuçların sorgulanması ne kamuyoyunun dikkatini dağıtacak ne de
bölünmelere yol açacak bir meseledir. Bu gerçeğe ışık tutulması, insanlığın
karşı karşıya olduğu bu korkunç aldatmaca ve sahtekârlığa son verilmesi için
elzemdir. Bu virüs hiçbir zaman izole edilmemiş, gen dizilimi ortaya konmamış
ve kimseyi hasta ettiği gösterilmemişse, bu hayali bir virüsse, niye maske
takıyor, sosyal mesafe bırakıyor ve tüm dünyayı kodese tıkıyoruz ki?
Son olarak şunu soruyoruz: Patojenik virüs
diye bir şey yoksa, yanlış şekilde “aşı” olarak anılan o vücuda-zerk
edilebilir-cihazların içine ne konmaktadır ve bunlar ne amaçla
kullanılmaktadır? İşte bu bilimsel sorgu, zamanımızın en acil ve önemli
konusudur.
Hayır, yanılmıyoruz, dediğimiz şey doğru. SARS-CoV2 diye bir virüs yok.
Not: Bu
bildiriye destek vermek isteyenler Dr. Andrew Kaufman’ın sitesine
giderek ismini kaydettirebilir.
Teşekkür ederiz.
Çeviri : Coronaloji