Korona Palavrası Sebebiyle Maske Takmanın ve Aşı Olmanın Şirk ve Küfür Oluşuna İtiraz Eden Anlayışsızların Kör Vicdanlarına!
Konuyla ilgili ayet ve hadisler daha önce defaatle
zikredildi, ayrıntılı risale de yayınlandı elhamdulillah. Maske takma özelinde,
temimenin şirk olduğunu ifade eden hadis açık ve yeterli iken bulanık suda
avlanmaya çalışan iblis piyonları, milyonlarca ahmağı basit şüphelerle
aldatmayı başardı! Paganizm propagandacılarının maskenin tedbir olduğunu iddia
etmeleri bu basit sapkın şüphelerden biridir ve böyle bir şüpheye ancak
kalbinde imandan nasip kalmamış ahmaklar aldanır. Nazar boncuğu ve muskaların
da tedbir olduğuna inananlar da zaten bu türden müşriklerdir.
Bu yüzden en sıradan ahmak müşriklerin dahi anlayabileceği
ve en aptal insanlara dahi hüccetin ikame olacağı şekilde izah etmek gerekirse,
korona komplosunun önemli bir takım yönlerini ele alalım:
1- Hastalığın bulaşması meselesi: Naslarda kesin bir
dille hastalığın bulaşması inancı nefyedilmiştir. Çünkü Allah Azze ve Celle her
kişide hastalığı ayrı ayrı yaratır. Bazen hastalığın etkeni kirli hava olur,
bazen Taun’da olduğu gibi cinlerin saldırısı olur, bazen sulardan ve
yiyeceklerden zehirlenme olur. Fakat bu etkenlere maruz kalan herkes mutlaka
hasta olacak diye bir kural yoktur. Allah bir kimsenin hasta olmasını dilemişse
o kimse bu etkenlere maruz kalmasa da hasta olur. Bu yüzden bir kimsenin salgın
hastalıktan korunmak için zehirli olduğu anlaşılan sudan veya yiyecekten uzak
durması meşrudur. Fakat Allah’a tevekkül ederek uzak durmayabilir de. Böyle bir
tevekkül vacip olmasa da imanın kuvvetinden kaynaklanır. Çünkü bu kimse bilir
ki Allah’ın ezelde yazdığı şey kendisine mutlaka isabet edecek, yazmadığı ise
isabet etmeyecektir. Yani Allah kendisine o salgın hastalığı yazmışsa o zehirli
maddeden uzak dursa bile kendisine o hastalık isabet eder, Allah ona böyle bir
şey takdir etmediyse o zehiri yese de kendisine hastalık isabet etmez. Nitekim
Halid b. Velid radiyallahu anh’ın kendisine ikram edilen zehiri Allah’a
tevekkül ederek ve Allah’ı zikrederek içmesi ve bundan bir zarar görmemesi
böyle kuvvetli bir tevekkülün neticesidir.
Bilimciliği ve tıbbı Paganizm dininin malzemesi halinde
getirenler ise; hastalığın etkeninin, asla varlığını ispat edemedikleri virüsler
olduğunu, virüslerin isabet ettikleri kimselerde mutlaka hastalık peydah
edeceğini iddia ederler. Hatta
Abdurrahman Dilikaypak, Dr. Bilgehan Bilge vb. gibi plandemi aleyhtarı gibi
görünen şirk ehli manipülatör piyonların akideleri de farklı değildir. Bu
yüzden paganistlerin, kendilerine düşmanlık etmeleri için görevlendirdikleri bu
zayıflatılmış aktivistler de aslında İblis’in gayesine hizmet etmekte
olduklarından, cemaatle namazların, haccın yasaklanması, safların ayrıldığı
namaz uydurulması gibi bariz küfürlere karşı temel bir karşı duruş
göstermemişler, hatta mütevatir hadislerden dolayı dinde bilinmesi zorunlu bir
kural olan: “Hastalık bulaşması inancının cahiliyye küfründen olduğu” esasını
asla ağızlarına dahi almamışlardır!
Sıradan bir gribin, medya marifetiyle korku pompalanarak panik atağın eşlik ettiği vehmî nefes darlıklarına sebep olduğu, bu tuzağa düşerek hastanelere başvuranların da ilaçlarla göz göre göre katledildiği bir senaryo adım adım işlendi. İnsanlar hipokondri tuzağına düşürüldü, hastalıklarının öldürücü olduğuna inandırıldı.
“Peki ya sıradan dediğimiz,
eskiden bildiğimiz bu gribin vakıası nedir?” denilecek olursa, çünkü bir kimse
grip oluyor, sonra sarılıp temas ettiği kimselerden hepsinde olmasa da çoğunda
da grip meydana geliyor! İşte burada
yukarıda zikrettiğimiz kader inancı devreye girmelidir. Allah’ın grip olmasını
dilediği kimseler grip oluyor, dilemediği kimseler olmuyor, bu kadar basit. Meselenin
cahiliyye inancı olan kısmı ise: “Ben falan gripli kimse ile temas ettiğim için
grip oldum, temas etmeseydim grip olmayacaktım” şeklinde bir zanna
kapılmasıdır! İşte bu cahiliyye inancıdır! İslam’ın bu hurafeye verdiği cevap
ise, kendisine uyuzlu bir devenin bütün sürüyü uyuz etmesi şeklinde getirilen
şüpheye Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in verdiği: “Peki ilk deveyi
uyuz eden kimdir?” şeklindeki istifhamî cevabıdır.
Böylesi bir cahilî düşüncenin insanlar arasında yaygın
olması sebebiyle Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, hastalıklı hayvanın
sağlıklı hayvanın yanına sokulmasını nehyetmiştir. Çünkü olur da Allah diğer
hayvanların da hastalanmasını takdir etmişse, kişi bu cahiliyye kuruntusuna
yenik düşebilir ve bundan dolayı da başkalarını itham edebilirdi.
Evet, hastalığın bulaşması konusunda bu cahiliyye inancının
bertaraf edilmediği bir ortamda insanların hastalığın bulaştığı zannına
sebebiyet vermemek için gripli kimseden uzak durmakta sakınca yoktur, Allah’a
tevekkül ederek uzak durmamak ise daha üstündür.
2- Bu izahtan sonra gelelim namazların yasaklanması, safların
arasına mesafe konması, hacc farizasının iptali meselesine: Her müslümanın
şuna itikad etmesi zorunludur: Hastalıkları yaratan Allah’tır, hastalıklardan
koruyan da Allah’tır. Allah’ın emri olan cemaatle namaz, Cuma namazı, safları
birleştirme ve hac gibi dinde bilinmesi zorunlu farz şiarları, Allah’ın takdir
ettiği bir şeyden uzaklaşma bahanesiyle iptal etmek hangi imana, hangi akla
sığar? Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur: “Her nerede olsanız
sağlamlaştırılmış yüksek kalelerde de olsanız ölüm size yetişir. Onlara bir
iyilik gelse: “Bu, Allah’tandır.” derler. Kendilerine bir kötülük dokununca: “Bu,
senin tarafındandır!” derler. De ki: “Hepsi Allah tarafındandır.” O halde bu
topluma ne oluyor da hiç söz anlamaya yanaşmıyorlar?!” (Nisa 78)
Cemaatle namazı, safları birleştirmeyi ve haccı terk etmek Allah’ın takdir ettiği bir şeyden kurtulmak için midir, yoksa takdir etmediği bir şeyden kaçmak için midir?
Yoksa Allah’tan başka yaratıcı mı varsayıyorlar?
Halbuki tam aksine, eğer hastalığı yaratmanın Allah’tan olduğunu kabul ediyorlarsa, ondan korunmak için yine Allah’ın emirlerine sarılmak gerekmez mi?
Neden paganist D.S.Ö’nün atadığı kafir, din düşmanı bilim kurulu üyelerinin “bilim” diye pazarlamaya çalıştıkları hurafelere aldanıyorlar?
Çünkü kalpleri imandan ve hakikatten fersah fersah uzaklaşmıştır, bu yüzden sarih küfür amelleri kendilerinden sadır oluyor!
Evet, İblis şimdilik galip gelmiş, dünyanın % 99’unu bu küfre sözde bilim tuzağıyla düşürmüştür!
Dünyalarını dinlerinden önde tutan
çanak yalayıcısı çakma hoca takımı da bu işte öncülük etmişler, absürt fetvalar
vermişlerdir! Tıpkı dün demokratik seçimlerde oy kullanmaya cevaz vermeleri
gibi, tıpkı dün İslam’ın şehitlik kavramı ile demokrasi küfrünü bir araya
getirerek: “demokrasi şehitliği” diye bir terim daha katmaları, demokrasi
küfrünün yüceltildiği meydanlara “Okçular tepesi” yakıştırması yapmaları gibi!
3- Maske ve aşı konularının meşru tedbir zannedilmesi
hakkında azim bir yanılgıyı da defalarca açıklamış olmama rağmen burada şunları
söyleyeyim: Hastalık bulaşması ve kadere iman konusu yukarıdaki izahlardan
da anlaşılmış olmalıdır. Maske konusu ise çoğunluğun bilmediği veya
akledemediği bazı hakikatlerin geçerli bir şüphe arz edebileceği mahiyet
taşıyor. Hakkımda yapılan bazı dedikodular kulağıma geliyor, maske takmaktan
dolayı tekfir ettiğim söyleniyormuş! Bu konuda da açık açık yazdım, tekrar
edeyim, maskeden dolayı değil, Cuma ve cemaatle namazların yasaklanmasını onaylamaktan
dolayı tekfir ediyorum. Bu sebeplerden dolayı tekfir etmeyeni de tekfir
ediyorum! Maske takmak ise söz konusu farzları yasaklayanları onaylamanın
zahirdeki bir sembolüdür. Aynı zamanda paganist din düşmanlarının safında
olmanın bir sembolüdür. İblis’e ve avanesine itaat etmenin bir sembolüdür.
Tanımadığım, müslüman olduğunu bilmediğim kimselerde de zahirlerine göre
hükmetme mecburiyetim vardır. Kim düşmanların safında ise dünya hükmü
bakımından onların hükmünü alır. Kim "maske tak", "pcr testine gir", "aşı ol", "hes
kodu göster" diyosa o da kâfirlerdendir. İslam düşmanlarının safındadır! Malının,
canının haramlığı söz konusu değildir. Çünkü İslam’a ve müslümanlara karşı
savaş içindedir!
“Plandemiyi reddediyorum, maskenin koruduğuna inanmıyorum,
ama dayatmalardan dolayı zaruri işlerim için maske takıyorum” diyenler ise
gafil, cahil veya zaruretin olmadığı bazı durumlarda fasık kimselerdendir,
böylelerini tekfir etmiyorum! Bunlar itikadında olmasa da fiillerinde
müşriklere benzedikleri için fasıktırlar yahut gerçekten zaruretleri bulunması
hasebiyle mazur da olabilirler. Dünyayı tercih için MRNA aşısı olanlar ise artık resmen Deccalin mülkiyetli kölesi olmuşlardır, henüz onlar için İslam'a geri dönüş imkanı dahi net değil. Zira vücuda giren bu maddeyi çıkaracak net bir yol henüz bilinmiyor.
Evet, maskenin hakikatine gelince, bugün artık herkes
maskelerde, pcr test kitlerinde ve aşılarda grafen denilen maddenin olduğunu
biliyor. Grafenin ne olduğunu internetten kolayca bulabilirsiniz. Nokta kadar
olan bu maddeler vücuda girip ısısıyla karşılaşınca ip gibi uzuyor ve hareket
ediyorlar. MRNA aşıları ile de belki bu grafenlerin yönlendirilmesi
planlanıyor. 5G veya 6G ile de vücuda aşılarla dâhil edilen MRNA kontrolü
hedefleniyor. Maske, PCR testi veya aşı yoluyla vücuda girerek DNA yapısına
dahil olan bu maddeler, insanı genetiği değiştirilmiş bir varlık saymaya
sebebiyet veriyor ve kişi uluslararası kanunlar önünde patent sahibinin (ki onlar
İblis’in taşeronlarıdır) resmi mülkü haline geliyor!
Bunlar düne kadar komplo teorisi denilerek savsaklandı, hâlbuki
bunları yıllar öncesinde resmi yayın organlarında ima etmişlerdi, şimdilerde de iblise tabi olan hükümetlerce, resmi diller tarafından bangır bangır ilan ediyorlar. Fakat hala uyuyan derin uykusuna devam ediyor,
koyun postu giymiş aç kurtlara hüsnü zan edip kendilerini onların kucağına
atmakta yarışıyorlar!
Bizler ise bizim de, onların da rabbi olan Allah’ın yüce
kudretine olan imanımızla onların oynadıkları tiyatroyu ve Great Reset tuzaklarını
ciddiye almıyoruz! Çünkü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Deccali haber
verdiği gibi, onun için özenle hazırlandığına şahit olduğumuz bu düzenlerin
işaretlerini de haber vermiş, küfrün ve küfür ehlinin zelil akibetini de
müjdelemiştir. Bize düşen asıl iş o ki, vahye teslimiyette sebat etmek ve iman
ehlinin saflarında kalmaya azmetmektir. Dünya menfaatleri için maske takarak,
pcr testi veya aşı olarak ahireti harap etmemek, imanda direnmektir!