Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

8 Eylül 2022 Perşembe

Korona Bahanesiyle Dinden Çıkan Yöneticileri ve Dinlerini Satan Hocaları Unutmayın!

 

Mescidlerin Kapatılmasının Zaruret Olduğu Yalanı!

Dr. Hâkim el-Mutayri 

25 Ramazan 1441

 Zaruret, islam fıkhında dine, cana, akla, ırza veya mala gelebilecek zarar ve telef korkusu hakkındaki şiddetli durumdur. Bunun ancak haram bir fiili işlemekle kalkması sözkonusudur. Buradaki şart, bu zaruretin iddia değil hakikat olmasıdır. Vehmî bir zarar değil, hakiki bir zarar söz konusu olmalıdır. Yine bu zarar, haram fiil ile eşit seviyede ya da def edilmemesi halinde daha büyük zarara girme sözkonusu olmalıdır.

Mescidlerin kapatılması, Cuma ve beş vakit namazdaki cemaatin, hac ve umrenin iptal edilmesinde zaruret olduğunu doğrulayan hiçbir şey söz konusu değildir! Böyle bir muhayyerlik halinde bunu yapmak küfür ve riddet (dinden çıkış) demektir!

Namaz kılan sıhhatli müslümanlar, kendilerinde mescidleri terk etmeye mecbur bırakacak bir şiddetli durum hissetmemişlerdir. Hatta onları bundan yasaklayan, mescidlere gidenleri suçlu gören, onları tutuklayan ve cezalandıran devletler dahi böyle bir durum hissetmemişlerdir! Nitekim dinin kökten reddettiği ve hakkında “Hastalık bulaşması ve uğursuzluk yoktur”, “İlkine bulaştıran kim?” ve “Bu ancak kaderdir” buyrulan, hastalığın bulaşacağı varsayılsa bile kendileri hakkında korona gribi hastalığından korkmaları da söz konusu değildir!

Virüsün isabet edeceği korkusunun zararı ve tehlikesi mevsimsel gripteki isabet ve ölüm oranlarından fazla değildir! Nitekim doktorların kendileri bu hastalıktan tedavisiz ve aşılama olmaksızın şifa bulma oranının %98’e ulaştığını teyit etmişlerdir. Ölüm oranı ise %1’den azdır. Bu da iddia edilen zaruret ve şiddetli meşakkat iddialarını yalanlamaktadır. Kendisi hakkında hastalıktan korkan kişiden Cuma ve cemaat vacibinin sakıt olması ruhsatı ile bunun def edilmesi mümkündür. Nas ve icma ile küfür olan; mescidleri kapatmak, Cuma ve cemaatleri iptal etmek, sağlıklı kimseleri Allah’ın kendilerine farz kıldığı şeyleri eda etmekten yasaklamak gibi haram olan işlere mecbur kalmak diye bir durum söz konusu değildir. Hiç farkına varmadıkları, görevlileri işlerinden, halkı çarşılarından engellemedikleri bir şeyden dolayı zaruret iddiası kabul edilemez. Hata bu haramı işlemenin zararı dine karşıdır. Dinin şiarlarını iptal etmek, virüs isabet etmesin diye – ki virüsün isabet etmesi hasta olmayı gerektirmez - cana gelecek zarardan daha şiddetlidir! Üstelik bu hastalıktan tıbbî tedaviye, doktora gitmeye, hastaneye gitmeye ihtiyaç duymadan şifa bulunmaktadır.  Hastanede ilaç tedavisinden dolayı ölenlerin miktarı da daha fazladır!

İsveç, Belarus gibi devletlerin korona sebebiyle doğal hayat gidişatını iptal etmeye mecbur kalmamaları bu konudaki zaruret iddiasının yalan olduğunu pekiştirmektedir. Yine bu durum, bütün arap dünyasında mescidleri kapatmayı, cemaat ve Cuma namazlarını iptal etmeyi zarureten gerektirdiği iddiasının yalan olduğunu da açıkça göstermektedir! Yine mescidleri kapatmayan Endonezya, Pakistan ve başka bazı İslam devletlerinde isabet oranının artmaması bu iddiaların batıl oluşunu ortaya koymaktadır.

Buradaki zaruret iddiası insanların kendi nefislerinde şahit olup hissettikleri bir büyüklenmedir. Arap dünyasında böylesi daha önce meydana gelmemiştir! Bu yalnızda haçlıların hamle kararlarını, işgalci Amerikalıların şu an İslami toplumlara laikliği ve batılılaşmayı dayatarak koştuğu şartları uygulamaktır.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)