Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

8 Eylül 2022 Perşembe

Raşid Halifelerden Dahi Gelse Kitap ve Sünnete Aykırı Görüşler Reddedilir


Ebu Musa el-Eşari radıyallahu anh’den:

قَدِمْتُ عَلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِالْبَطْحَاءِ وَهُوَ مُنِيخٌ فَقَالَ أَحَجَجْتَ؟ قُلْتُ نَعَمْ قَالَ بِمَا أَهْلَلْتَ قُلْتُ لَبَّيْكَ بِإِهْلاَلٍ كَإِهْلاَلِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ أَحْسَنْتَ طُفْ بِالْبَيْتِ وَبِالصَّفَا وَالمَرْوَةِ ثُمَّ أَحِلَّ فَطُفْتُ بِالْبَيْتِ وَبِالصَّفَا وَالمَرْوَةِ ثُمَّ أَتَيْتُ امْرَأَةً مِنْ قَيْسٍ فَفَلَتْ رَأْسِي ثُمَّ أَهْلَلْتُ بِالحَجِّ فَكُنْتُ أُفْتِي بِهِ حَتَّى كَانَ فِي خِلاَفَةِ عُمَرَ فَقَالَ إِنْ أَخَذْنَا بِكِتَابِ اللَّهِ فَإِنَّهُ يَأْمُرُنَا بِالتَّمَامِ وَإِنْ أَخَذْنَا بِقَوْلِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَإِنَّهُ لَمْ يَحِلَّ حَتَّى يَبْلُغَ الهَدْيُ مَحِلَّهُ

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Bathâ'da mola verdiği bir sırada yanına gittim. Bana:

“Hacc yapıyor musun?” diye sordu. Ben: “Evet!” dedim.

“Neye niyetlendin?” buyurdu. Ben: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'in niyeti gibi niyetlendim” dedim. Buyurdu ki:

“İyi etmişsin. Beyt ile Safa ve Merve'yi tavaf et de ihram­dan çık!” Bunun üzerine ben, Beyti ve Safa ile Merve'yi tavaf ettim. Sonra Kays oğullarından bir kadının yanına vardım da başım bitlendi. Sonra hacca niyet ettim. Ömer radıyallahu anh hilâfete geçinceye kadar başkalarına da böyle fetva verirdim. Ömer radıyallahu anh dedi ki:

“Eğer Allah'ın kitabı ile amel edeceksek Allah’ın kitabı tamamlamayı emrediyor. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'in sözüyle amel eder­sek o da hedy kurbanı yerini buluncaya kadar ihramdan çıkmamıştır.”[1]

* Muslim’in bir rivayetinde şu şekildedir:

فَقَالَ عُمَرُ قَدْ عَلِمْتُ أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَدْ فَعَلَهُ وَأَصْحَابُهُ وَلَكِنْ كَرِهْتُ أَنْ يَظَلُّوا مُعْرِسِينَ بِهِنَّ فِي الْأَرَاكِ ثُمَّ يَرُوحُونَ فِي الْحَجِّ تَقْطُرُ رُءُوسُهُمْ

Ömer radıyallahu anh dedi ki: “Biliyorum ki, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ile ashabı bu­nu yapmıştır. Lâkin halkın Erâk denilen yerde kadınlarla cima ederek, sonra başlarından su damlar bir hâlde hacca gitmeye devam etmelerini istemedim.”[2]

Said b. El-Museyyeb rahimehullah dedi ki:

اخْتَلَفَ عَلِيٌّ وَعُثْمَانُ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا وَهُمَا بِعُسْفَانَ فِي المُتْعَةِ فَقَالَ عَلِيٌّ مَا تُرِيدُ إِلَّا أَنْ تَنْهَى عَنْ أَمْرٍ فَعَلَهُ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَلَمَّا رَأَى ذَلِكَ عَلِيٌّ أَهَلَّ بِهِمَا جَمِيعًا

“Ali ve Osman radıyallahu anhuma Usfan’da iken temettu hakkında ihtilaf ettiler. Ali radıyallahu anh dedi ki:

“Sen ancak Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in yaptığı bir şeyi yasaklamak istiyorsun.” Ali radıyallahu anh bunu görünce hac ve umre için birlikte ihrama girdi.”[3]

Mervan b. El-Hakem dedi ki:

شَهِدْتُ عُثْمَانَ وَعَلِيًّا رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا وَعُثْمَانُ يَنْهَى عَنِ المُتْعَةِ وَأَنْ يُجْمَعَ بَيْنَهُمَا فَلَمَّا رَأَى عَلِيٌّ أَهَلَّ بِهِمَا لَبَّيْكَ بِعُمْرَةٍ وَحَجَّةٍ قَالَ مَا كُنْتُ لِأَدَعَ سُنَّةَ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لِقَوْلِ أَحَدٍ

“Osman ve Ali radıyallahu anhuma’ya şahit oldum. Osman radıyallahu anh temettu yapmaktan ve hac ile umreyi birleştirmekten yasaklıyordu. Ali radıyallahu anh bunu görünce:

“Umre ve hac için lebbeyk” diyerek ikisi için birden ihrama girdi ve dedi ki:

“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetini herhangi bir kimsenin sözü için terk edecek değilim.”[4]

Abdullah b. Şakik rahimehullah’tan:

كَانَ عُثْمَانُ يَنْهَى عَنِ الْمُتْعَةِ وَكَانَ عَلِيٌّ يَأْمُرُ بِهَا فَقَالَ عُثْمَانُ لِعَلِيٍّ كَلِمَةً ثُمَّ قَالَ عَلِيٌّ لَقَدْ عَلِمْتَ أَنَّا قَدْ تَمَتَّعْنَا مَعَ رَسُولِ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ أَجَلْ وَلَكِنَّا كُنَّا خَائِفِينَ

“Osman radıyallahu anh temettu haccından yasaklıyor, Ali radıyallahu anh de bunu emrediyordu. Osman radıyallahu anh Ali radıyallahu anh’e bir söz söyledi. Sonra Ali radıyallahu anh dedi ki:

“Sen de biliyorsun ki biz Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber temettu haccı yaptık.” Osman radıyallahu anh dedi ki:

“Evet, lakin bizler korkuyorduk.”[5]

İmran b. Husayn radıyallahu anhuma’dan:

أُنْزِلَتْ آيَةُ المُتْعَةِ فِي كِتَابِ اللَّهِ فَفَعَلْنَاهَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَلَمْ يُنْزَلْ قُرْآنٌ يُحَرِّمُهُ وَلَمْ يَنْهَ عَنْهَا حَتَّى مَاتَ قَالَ رَجُلٌ بِرَأْيِهِ مَا شَاءَ

“Temettu hakkındaki ayet Allah’ın kitabında indirilmiştir. Biz de bunu Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber yaptık. Kur’ân’da bunu haram kılan bir ayet inmediği gibi Nebî sallallahu aleyhi ve sellem vefat edinceye kadar bundan yasaklamamıştır. Bir adam çıkıyor ve görüşüyle dilediğini söylüyor!”[6]

* Buhârî’nin bir rivayetinde şu şekildedir:

تَمَتَّعْنَا عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَنَزَلَ القُرْآنُ قَالَ رَجُلٌ بِرَأْيِهِ مَا شَاءَ

“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanında temettu haccı yaptık ve Kur’ân’da bu konuda ayet inmiştir. Bir adam da görüşüyle dilediğini söylüyor!”[7]

* Muslim’in rivayetinde şu şekildedir: Mutarrif rahimehullah dedi ki: İmran b. Husayn radıyallahu anhuma bana şöyle dedi:

إِنِّي لَأُحَدِّثُكَ بِالْحَدِيثِ الْيَوْمَ يَنْفَعُكَ اللهُ بِهِ بَعْدَ الْيَوْمِ وَاعْلَمْ أَنَّ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَدْ أَعْمَرَ طَائِفَةً مِنْ أَهْلِهِ فِي الْعَشْرِ فَلَمْ تَنْزِلْ آيَةٌ تَنْسَخُ ذَلِكَ وَلَمْ يَنْهَ عَنْهُ حَتَّى مَضَى لِوَجْهِهِ ارْتَأَى كُلُّ امْرِئٍ بَعْدُ مَا شَاءَ أَنْ يَرْتَئِيَ

Sana, bugün öyle bir hadîs rivayet edeceğim ki Allah, seni, onunla bundan sonra faydalandıracak. Bilmiş ol ki Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yakınlarından bir taifeye Zi'l-Hicce'nin bu günü zarfında um­re yapmayı mubah kılmış; bunu nesh eden bir âyet de inmemiştir. Ken­disi de vefatına kadar bundan yasaklamamıştır. Ondan sonra herkes is­tediği kadar kendi re'yi ile söz söyledi.”[8]

* Muslim’in diğer rivayetinde şu şekildedir:

ارْتَأَى رَجُلٌ بِرَأْيِهِ مَا شَاءَ يَعْنِي عُمَرَ

“Ömer radıyallahu anh'ı kastederek: “Bir adam, kendi re'yi ile dilediği kadar söz söyledi” dedi.”[9]

* Muslim’in diğer bir rivayetinde şu şekildedir:

بَعَثَ إِلَيَّ عِمْرَانُ بْنُ حُصَيْنٍ فِي مَرَضِهِ الَّذِي تُوُفِّيَ فِيهِ فَقَالَ إِنِّي كُنْتُ مُحَدِّثَكَ بِأَحَادِيثَ لَعَلَّ اللهَ أَنْ يَنْفَعَكَ بِهَا بَعْدِي فَإِنْ عِشْتُ فَاكْتُمْ عَنِّي وَإِنْ مُتُّ فَحَدِّثْ بِهَا إِنْ شِئْتَ إِنَّهُ قَدْ سُلِّمَ عَلَيَّ وَاعْلَمْ أَنَّ نَبِيَّ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَدْ جَمَعَ بَيْنَ حَجٍّ وَعُمْرَةٍ ثُمَّ لَمْ يَنْزِلْ فِيهَا كِتَابُ اللهِ وَلَمْ يَنْهَ عَنْهَا نَبِيُّ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ رَجُلٌ فِيهَا بِرَأْيِهِ مَا شَاءَ

İmrân b. Husayn radıyallahu anhuma vefat hastalığnda bana haber gönderdi ve dedi ki:

“Sana bir takım hadîsler söyleyeceğim! Umulur ki benden sonra Allah seni bundan faydalandırır. Şayet yaşarsam bunları benim adıma gizli tut. Ölürsem dilediğin takdirde (başkalarına) anlat! Bana gerçekten (melekler tarafından) selâm verilirdi. Bir de bil ki Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bize hac ile umreyi birleştirmeyi emretmiştir. Sonra bu konuda ne Allah’ın kitabından bir ayet indi, ne de Nebiyullah sallallahu aleyhi ve sellem yasakladı. Bir adam bu husûsta kendi re'yi ile dilediğini söyledi!”[10]

Said b. Cubeyr rahimehullah’tan: İbn Abbas radıyallahu anhuma şöyle dedi:

تَمَتَّعَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ عُرْوَةُ نَهَى أَبُو بَكْرٍ وَعُمَرُ عَنِ الْمُتْعَةِ فَقَالَ يَعْنِي ابْنَ عَبَّاسٍ أَرَاهُمْ سَيَهْلِكُونَ أَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَيَقُولُ قَالَ أَبُو بَكْرٍ وَعُمَرُ

“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem temettû haccı yaptı.” Urve b. ez-Zubeyr dedi ki:

“Ebû Bekr ve Ömer (radıyallahu anhuma) temettu haccından yasaklıyorlardı.” Bunun üzerine İbn Abbas radıyallahu anhuma şöyle dedi:

“Görüyorum ki, helak olacaklar. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem dedi diyorum, o ise Ebû Bekir ve Ömer dedi diyor!”[11]

Salim b. Abdillah rahimehullah’tan:

عَنْ سَالِمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّهُ حَدَّثَهُ أَنَّهُ سَمِعَ رَجُلا مِنْ أَهْلِ الشَّامِ وَهُوَ يَسْأَلُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ عَنِ التَّمَتُّعِ بِالْعُمْرَةِ إِلَى الْحَجِّ فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ هِيَ حَلالٌ فَقَالَ الشَّامِيُّ فَإِنَّ أَبَاكَ يَعْنِي عُمَرَ نَهَى عَنْهَا فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ أَرَأَيْتَ إِنْ كَانَ أَبِي نَهَى عَنْهَا وَقَدْ صَنَعَهَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَتْبَعُ أَمْرَ أَبِي أَوْ أَمْرَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ؟ فَقَالَ الرَّجُلُ بَلْ أَمْرَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ قَدْ صَنَعَهَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ

“Şam’lı birinin Abdullah b. Ömer radiyallahu anhuma’ya umreyi hacca çevirerek temettu yapmak hakkında sorduğunu işittim. Abdullah b. Ömer radiyallahu anhuma dedi ki:

“Bu helaldir.” Şam’lı adam: “Muhakkak ki baban (yani Ömer radiyallahu anh) bundan yasakladı.” Abdullah b. Ömer radiyallahu anhuma dedi ki:

“Ne dersin, babam onu yasaklıyor, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de onu yapmışsa babamın emrine mi yoksa Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in emrine mi uyacaksın?” Adam: “Bilakis Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in emrine uyarım.” İbn Ömer radiyallahu anhuma dedi ki:

“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu yapmıştır!”[12]

Sâlim b. Abdillah b. Ömer rahimehullah dedi ki:

كَانَ عَبْدُ اللهِ بْنُ عُمَرَ يُفْتِي بِالَّذِي أَنْزَلَ اللهُ عَزَّ وَجَلَّ مِنْ الرُّخْصَةِ بِالتَّمَتُّعِ وَسَنَّ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِيهِ فَيَقُولُ نَاسٌ لِابْنِ عُمَرَ كَيْفَ تُخَالِفُ أَبَاكَ وَقَدْ نَهَى عَنْ ذَلِكَ؟ فَيَقُولُ لَهُمْ عَبْدُ اللهِ وَيْلَكُمْ أَلَا تَتَّقُونَ اللهَ إِنْ كَانَ عُمَرُ نَهَى عَنْ ذَلِكَ فَيَبْتَغِي فِيهِ الْخَيْرَ يَلْتَمِسُ بِهِ تَمَامَ الْعُمْرَةِ فَلِمَ تُحَرِّمُونَ ذَلِكَ وَقَدْ أَحَلَّهُ اللهُ وَعَمِلَ بِهِ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَفَرَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَحَقُّ أَنْ تَتَّبِعُوا سُنَّتَهُ أَمْ سُنَّةَ عُمَرَ؟ إِنَّ عُمَرَ لَمْ يَقُلْ لَكُمْ إِنَّ الْعُمْرَةَ فِي أَشْهُرِ الْحَجِّ حَرَامٌ وَلَكِنَّهُ قَالَ إِنَّ أَتَمَّ الْعُمْرَةِ أَنْ تُفْرِدُوهَا مِنْ أَشْهُرِ الْحَجِّ

“İbn Ömer radiyallahu anhuma Allah Azze ve Celle’nin temettu hakkındaki ruhsatı ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünneti ile fetva veriyordu. İnsanlar İbn Ömer radiyallahu anhuma’ya: “Babana nasıl muhalefet ediyorsun? O bundan yasaklardı!” dediler.  İbn Ömer radıyallahu anhuma dedi ki:

“Size yazıklar olsun. Allah’tan korkmuyor musunuz? Ömer radiyallahu anh bundan yasaklarken hayrı istedi ve umrenin tamamlanmasını gözetti. Allah’ın helal kıldığı ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in uyguladığı bir şeyi neden haram kılıyorsunuz? Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetine uymak mı daha layık yoksa Ömer’inki mi? Muhakkak ki Ömer radiyallahu anh size hac aylarında umre haramdır demedi! Lakin dedi ki: “Umrenin tam olması, onun hac aylarından ayrı yapılmasıdır.”[13]

Ebu Gatafan rahimehullah dedi ki:

أَنَّ ابْنَ عَبَّاسٍ كَانَ يَقُولُ فِي الْأَصَابِعِ عشرا عشرا فَأَرْسَلَ إِلَيْهِ مَرْوَانُ بن الحكم تَفْتِي فِي الْأَصَابِعِ عشرا عشرا وَقَدْ بَلَغَكَ عَنْ عُمَرَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ فِي الْأَصَابِعِ؟ فَقَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ رَحِمَ اللهُ عُمَرَ رسول اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَحَقُّ أَنْ يُتَّبَعَ مِنْ قَوْلِ عُمَرَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ

“İbn Abbâs radıyallahu anhuma parmakların diyeti hakkında: “Parmakların diyeti onar onardır” dedi. Mervân b. El-Hakem ona birini göndererek:

“Parmaklar hakkında onar onar diyete mi fetva veriyorsun? Hâlbuki sana Ömer radıyallahu anh’ın parmakların diyeti hakkında senin sözünün aksine fetvası ulaşmıştır” dedi. Bunun üzerine İbn Abbas radıyallahu anhuma şöyle dedi:

“Allah Ömer’e rahmet etsin. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sözü, Ömer radıyallahu anh’ın sözünden uyulmaya daha layıktır.”[14]

Said b. Cubeyr rahimehullah dedi ki:

كُنْتُ مَعَ ابْنِ عَبَّاسٍ بِعَرَفَاتٍ فَقَالَ مَا لِي لَا أَسْمَعُ النَّاسَ يُلَبُّونَ؟ قُلْتُ يَخَافُونَ مِنْ مُعَاوِيَةَ، فَخَرَجَ ابْنُ عَبَّاسٍ مِنْ فُسْطَاطِهِ فَقَالَ لَبَّيْكَ اللَّهُمَّ لَبَّيْكَ لَبَّيْكَ فَإِنَّهُمْ قَدْ تَرَكُوا السُّنَّةَ مِنْ بُغْضِ عَلِيٍّ

“İbn Abbas radıyallahu anhuma ile beraber Arafat’ta idim. Dedi ki:

“Neden insanların telbiye ettiklerini işitmiyorum?” Ben: “Muaviye’den korkuyorlar” dedim. Bunun üzerine İbn Abbas radiyallahu anhuma hemen çadırından çıktı ve şöyle dedi:

“Lebbeyk, Allahumme Lebbeyk. Onlar Ali radıyallahu anh’e kızgınlıklarından dolayı sünneti terk ediyorlar!”[15]

Ebu Hassan el-A’rac rahimehullah dedi ki:

قَالَ رَجُلٌ مِنْ بَنِي الْهُجَيْمِ لِابْنِ عَبَّاسٍ مَا هَذَا الْفُتْيَا الَّتِي قَدْ تَشَغَّفَتْ أَوْ تَشَغَّبَتْ بِالنَّاسِ أَنَّ مَنْ طَافَ بِالْبَيْتِ فَقَدْ حَلَّ؟ فَقَالَ سُنَّةُ نَبِيِّكُمْ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَإِنْ رَغِمْتُمْ

Beni Huceym kabilesinden bir adam İbn Abbâs radıyallahu anhuma'ya dedi ki:

“Halkın kalplerine işleyen yahut halkı fırkalara ayıran bu fetva nedir? Beyti tavaf eden ihramdan çıkarmış?” İbn Abbâs radıyallahu anhuma dedi ki:

“Patlasanız da yine Nebiniz sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetidir!”[16]



[1] Sahih. Buhârî (1795, 1559) Muslim (1221)

[2] Sahih. Muslim (1222)

[3] Sahih. Buhârî (1569) Muslim (1223)

[4] Sahih. Buhârî (1563)

[5] Sahih. Muslim (1223)

[6] Sahih. Buhârî (4518) Muslim (1226)

[7] Sahih. Buhârî (1571)

[8] Sahih. Muslim (1226)

[9] Sahih. Muslim (1226)

[10] Sahih. Muslim (1226)

[11] Muslim'in şartına göre sahih. İbn Hazm Haccetu’l-Vedâ’ (391) Ahmed (1/337) Ziyâu’l-Makdisî, el-Muhtâre (10/331) İbn Abdilberr Câmiu Beyâni’l-İlm (2/196) Hatîb el-Fakîh ve’l-Mutefekkih (373)

[12] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih. Ebu Osman el-Buhayrî Fevaid (48) Tirmizî (824) Ebu Avane Musned (3366) Ebû Ya'lâ (9/341) Bezzar (12/264) Saydavi Mu’cemu’ş-Şuyuh (s.274) Tahavi Şerhu Meani’l-Asar (2/142) Hatib el-Muttefak ve’l-Mufterak (1415) İbn Hazm Haccetu’l-Veda (446-47) İbn Abdilberr et-Temhid (8/209) Mukbil b. Hadi Sahihu’l-Musned (759)

[13] Sahih mevkuf. Ahmed (2/95) Tahâvî, Şerhu Me‘âni’l-Ãsâr, (1/372) Ebû Ya‘lâ (3/1317) Tirmizî (824) Beyhakî (5/21) İbn Abdilberr, el-İstizkâr (4/61) et-Temhid (8/210) İbn Hazm, el-İhkâm (2/147)

[14] Muslim’in şartına göre sahih. İbnu’l-Munzir el-Evsat (9521) Beyhakî (8/93) el-Elbâni İrvau’l-Galil (2271)

[15] Sahih. Nesai (3006) İbn Huzeyme (2830) Hâkim (1/636) Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare (10/378) Beyhakî (5/113)

[16] Sahih. Muslim (1244)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)