Soru: “Kadın bazı haklarından feragat ederek misyar
evliliği yapabilir mi? Benim kocam üç evli ve aramızda adalet yapmıyor. Diyor
ki: “Misyar evliliğinde sizin aranızda adalet yapmam gerekmez.” Kocamın çok
eşli olmasına tahammül etmemden dolayı bana ecir var mıdır? Aksi halde ondan
beni boşamasını isteyeceğim. Çünkü o kadınlara meftundur. Ben onun ilk eşiyim
ve çocuklarının da annesiyim. Onlara ve gördüğümüz sıkıntılara tahammülümüzden
dolayı bize ecir var mıdır?”
Cevap: Hamd Allah’adır.
Birincisi: Nikâhın sahih olabilmesi için şartlarının
ve rükünlerinin bir araya gelmesi zorunludur. Bunlar şu şekildedir: Eşlerin
belirli olması, razı olmaları, kadının velisinin akdi yapması ve şahitlerin
bulunmasıdır.
İkincisi: Misyar evliliği nikâh akdinin şartlarının
ve rükünlerinin bir araya gelmesi ile sahih olur. Bu evlilik şekli eskiden de
vardı. Bunda kişi kendisiyle evlenmek isteyen kadına eşleri arasında eşit
taksimde bulumamayı veya ona nafaka vermemeyi ya da ev kurmamayı şart koşar. Yine
geceleri değil yalnızca gündüzleri bir arada olmayı şart koşabilir. Buna “Nehariyyat
(gündüz kadınları)” denilirdi. Kadın böylece bazı haklarından vazgeçmiş
olabilir. Kadın mal ve ev sahibi olabilir ve bu haklarından vazgeçebilir. Yine
gece değil gündüz buluşmaya razı olabilir. Yine kumalarının gün sayısından daha
az sayıda günde buluşmaya razı olabilir. Bu durum bizim zamanımızda meşhurdur.
İki taraf için bu haklardan vazgeçilmesi nikâhı haram
kılmaz. Her ne kadar ilim ehlinden bazısı bunu mekruh görmüş olsa da şartlar ve
rükünler yerine gelmiş olduğundan cevazın dışına çıkmaz.
İbn Ebî Şeybe’nin Musannef’inde (3/337) el-Hasen el-Basrî ve
Atâ b. Ebi Rabah’ın nehariyyat evliliğinde sakınca görmedikleri gelmiştir.
Yine İbn Ebî Şeybe (3/338) Amir eş-Şa’bî’den rivayet ediyor:
Ona bir hanımı olup başka bir kadınla evlenmek isteyen ve birine bir gün,
diğerine iki gün tayin eden adam hakkında sorulunca: “Bunda bir sakınca yoktur”
demiştir.
Yine İbn Ebî Şeybe, Muhammed b. Sirin, Hammad b. Ebi
Suleyman ve ez-Zuhrî’nin bunu mekruh gördüklerini rivayet etmiştir.
Asrımızdaki âlimlerimizin çoğunluğu misyar nikâhının mubah
olduğuna fetva vermişlerdir.
Şeyh İbn Baz rahimehullah’a misyar evliliği hakkında şöyle
soruldu: “Kişi ikinci, üçüncü veya dördüncü eşle evleniyor. Eşlerden birisi ana
babasının evinde kalmaya devam ederken diğeri kocasının evinde kalıyor. Diğer
eşine farklı zamanlarda gidiyor. Dinde böyle bir evliliğin hükmü nedir?” Şeyh
b. Baz şöyle cevap verdi:
“Dinde muteber olan şartlar olan; akit esnasında velinin bulunması,
erkek ve kadının rızası, iki adil şahidin bulunması, iki eşin evlenmelerine
mani bir durumun bulunmaması şartları yerine gelmişse bunda bir sakınca yoktur.
Çünkü Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in şu hadisi genel kapsamlıdır:
“Yerine getirilmeye en layık şartlar, kendisiyle fercleri
helal kıldığınız şartlardır.”
Yine: “Müslümanlar şartlarına riâyet ederler”
buyurmuştur.
İki eş, kadının kendi ailesinin yanında kalması veya
kendisine gece değil de gündüz vakit tayin edilmesi yahut belirli günlerin ya
da gecelerin tayin edilmesi konusunda ittifak edip anlaşırlarsa ve nikâhı duyurup,
gizlemezlerse bunda bir sakınca yoktur.” (Fetava Ulemai’l-Beled s.540, 541)
Lakin birçok kimse tarafından böyle bir evlilik suistimal
edilince, bunun cevazına fetva veren bazı âlimler bu konuda duraksamışlardır.
Bunların en başında Abdulaziz b. Baz ve İbn Useymin gelmektedir.
Şeyh Abdulaziz b. Baz’a: “Misyar evliliği ile şer’î evlilik
arasındaki fark nedir?” diye sorulunca şöyle cevap vermiştir:
“Her müslümanın şer’î evlilik yapması ve buna aykırı olandan
sakınması gerekir. Bu ister misyar evliliği olsun ister başkası fark etmez. Şer’î
evliliğin şartlarından biri duyurmaktır. Eşler bu nikâhı gizlerlerse sahih
olmaz. Çünkü o zaman zinaya benzer.” (Fetava’ş-Şeyh b. Baz 20/431, 432)
Hakikatte misyar nikâhı, İslam toplumlarında yaygınlaşan
kızların evde kalmaları sorunlarının birçoğuna çözüm olmaktadır. Erkek, eşleri
arasında taksimatı gözetememekte veya iki eşinin de nafakasını
karşılayamamakta, kadınlarda ise mal ve ev imkânları bulunmakla beraber iffetlerini
korumayı istemektedirler. Koca, haftanın veya ayın belli günlerinde gelir,
Allah aralarında ülfet, güzel geçim, uygun koşullar nasip edebilir, adaletli
taksim yapar ve kadının nafakasını ve meskenini kendi karşılayabilir.
Yine bu tür nikâhta malum sorunlar da vardır. Kocanın
vefatından sonra mirası hakkında ihtilaf, nikâhın ilan edilmeyip (yani en az
iki şahit huzurunda akdedilmeyip) gizli kalması gibi sorunlar olabilir. Mesela
kişi haram bir ilişkide bulunur, akrabalarından ve komşularından uzak bir yerde
bu haram ilişkiyle birine yakalanınca: “Bu misyar evliliğidir” diye iddia
ederler.
Bunlar anlaşıldıysa soruyu soran kardeşimize deriz ki:
kocanın senin hakkını kesmesi ve hakların hususunda zulmetmesi caiz değildir.
Çünkü seninle bu şartlarla evlenmemiştir. Sen onun ilk eşisin. Eğer taksim
edilen günlerde eksilme olacaksa, bu senin günlerin hakkında değil, diğer
eşlerinin günleri hakkında olmalıdır. Onlardan misyar evliliği yapmış olduğu
kadınlar anlaşmış oldukları şekilde nafaka, mesken veya gün taksimi haklarından
vazgeçmişlerdir. Özellikle sen kendi hakkından tenzilat yapmadığın halde kocanın
sana zulmederek diğer hanımlarının yanında kalması helal değildir.
Üçüncüsü: Kişinin diğer kadınla evlenmesinin sebebi
erkek de olabilir, kadın da olabilir.
Erkeğin şehveti kuvvetli olabilir ve tek eşle yetinemez.
Belli bir belde çokça yolculuk yapıyor da olabilir. Bu durumda iffetini
koruması ve hizmet görmesi için evlenmeye ihtiyaç duyabilir.
Bu evliliğe kadın da sebep olabilir. Evinin temizliğine,
çocuklarının bakımına, kocasına karşı süslenmesine ve iffetine dikkat etmeyen
bir kadın olabilir. Sebep bu ikincisi ise bu durumda kadın kendi nefsine
müracaat etsin. Kocasının başka kadınla evlenmesini gerektirecek sorunları
gidermeyi araştırsın.
Eğer sebep ilki ise kadına ancak sabretmek düşer. Sabrın
dinde büyük bir konumu vardır. Allah’a taat için sabır, O’na isyan etmemek için
sabır ve Allah Teâlâ’nın kendisi hakkında takdir ettiği şeye sabrın Allah Teâlâ
katında hesapsız karşılıkları vardır. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Ancak
sabredenlere ecirleri hesapsız olarak ödenecektir.” (Zumer 10)
Evlilik hayatında takvalı olursan, kocanın haklarını yerine
getirip çocuklarının yetişmesinde özen gösterirsen senin için Allah Teâlâ
katında büyük bir ecir vardır. Yine Kocanın senden başkasıyla da evlenmesine
sabretmenden dolayı Allah katında sana ecir vardır.
Allah Teâlâ’dan seni sabır ve rıza ile rızıklandırmasını,
kocanı da senin için ıslah etmesini dileriz.
Link: ص1022 - كتاب موقع الإسلام سؤال وجواب - حكم زواج المسيار وأجر
صبر الزوجة على كثرة زواج زوجها - المكتبة الشاملة (shamela.ws)
Tercüme: Ebu Muaz