Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

12 Haziran 2023 Pazartesi

Misyar Evliliğinin Hükmü, Kocasının Çok Eşli Olmasına Kadının Sabretmesinin Sevabı

 Soru: “Kadın bazı haklarından feragat ederek misyar evliliği yapabilir mi? Benim kocam üç evli ve aramızda adalet yapmıyor. Diyor ki: “Misyar evliliğinde sizin aranızda adalet yapmam gerekmez.” Kocamın çok eşli olmasına tahammül etmemden dolayı bana ecir var mıdır? Aksi halde ondan beni boşamasını isteyeceğim. Çünkü o kadınlara meftundur. Ben onun ilk eşiyim ve çocuklarının da annesiyim. Onlara ve gördüğümüz sıkıntılara tahammülümüzden dolayı bize ecir var mıdır?”

Cevap: Hamd Allah’adır.

Birincisi: Nikâhın sahih olabilmesi için şartlarının ve rükünlerinin bir araya gelmesi zorunludur. Bunlar şu şekildedir: Eşlerin belirli olması, razı olmaları, kadının velisinin akdi yapması ve şahitlerin bulunmasıdır.

İkincisi: Misyar evliliği nikâh akdinin şartlarının ve rükünlerinin bir araya gelmesi ile sahih olur. Bu evlilik şekli eskiden de vardı. Bunda kişi kendisiyle evlenmek isteyen kadına eşleri arasında eşit taksimde bulumamayı veya ona nafaka vermemeyi ya da ev kurmamayı şart koşar. Yine geceleri değil yalnızca gündüzleri bir arada olmayı şart koşabilir. Buna “Nehariyyat (gündüz kadınları)” denilirdi. Kadın böylece bazı haklarından vazgeçmiş olabilir. Kadın mal ve ev sahibi olabilir ve bu haklarından vazgeçebilir. Yine gece değil gündüz buluşmaya razı olabilir. Yine kumalarının gün sayısından daha az sayıda günde buluşmaya razı olabilir. Bu durum bizim zamanımızda meşhurdur.

İki taraf için bu haklardan vazgeçilmesi nikâhı haram kılmaz. Her ne kadar ilim ehlinden bazısı bunu mekruh görmüş olsa da şartlar ve rükünler yerine gelmiş olduğundan cevazın dışına çıkmaz.

İbn Ebî Şeybe’nin Musannef’inde (3/337) el-Hasen el-Basrî ve Atâ b. Ebi Rabah’ın nehariyyat evliliğinde sakınca görmedikleri gelmiştir.

Yine İbn Ebî Şeybe (3/338) Amir eş-Şa’bî’den rivayet ediyor: Ona bir hanımı olup başka bir kadınla evlenmek isteyen ve birine bir gün, diğerine iki gün tayin eden adam hakkında sorulunca: “Bunda bir sakınca yoktur” demiştir.

Yine İbn Ebî Şeybe, Muhammed b. Sirin, Hammad b. Ebi Suleyman ve ez-Zuhrî’nin bunu mekruh gördüklerini rivayet etmiştir.

Asrımızdaki âlimlerimizin çoğunluğu misyar nikâhının mubah olduğuna fetva vermişlerdir.

Şeyh İbn Baz rahimehullah’a misyar evliliği hakkında şöyle soruldu: “Kişi ikinci, üçüncü veya dördüncü eşle evleniyor. Eşlerden birisi ana babasının evinde kalmaya devam ederken diğeri kocasının evinde kalıyor. Diğer eşine farklı zamanlarda gidiyor. Dinde böyle bir evliliğin hükmü nedir?” Şeyh b. Baz şöyle cevap verdi:

“Dinde muteber olan şartlar olan; akit esnasında velinin bulunması, erkek ve kadının rızası, iki adil şahidin bulunması, iki eşin evlenmelerine mani bir durumun bulunmaması şartları yerine gelmişse bunda bir sakınca yoktur. Çünkü Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in şu hadisi genel kapsamlıdır:

Yerine getirilmeye en layık şartlar, kendisiyle fercleri helal kıldığınız şartlardır.”

Yine: “Müslümanlar şartlarına riâyet ederler” buyurmuştur.

İki eş, kadının kendi ailesinin yanında kalması veya kendisine gece değil de gündüz vakit tayin edilmesi yahut belirli günlerin ya da gecelerin tayin edilmesi konusunda ittifak edip anlaşırlarsa ve nikâhı duyurup, gizlemezlerse bunda bir sakınca yoktur.” (Fetava Ulemai’l-Beled s.540, 541)

Lakin birçok kimse tarafından böyle bir evlilik suistimal edilince, bunun cevazına fetva veren bazı âlimler bu konuda duraksamışlardır. Bunların en başında Abdulaziz b. Baz ve İbn Useymin gelmektedir.

Şeyh Abdulaziz b. Baz’a: “Misyar evliliği ile şer’î evlilik arasındaki fark nedir?” diye sorulunca şöyle cevap vermiştir:

“Her müslümanın şer’î evlilik yapması ve buna aykırı olandan sakınması gerekir. Bu ister misyar evliliği olsun ister başkası fark etmez. Şer’î evliliğin şartlarından biri duyurmaktır. Eşler bu nikâhı gizlerlerse sahih olmaz. Çünkü o zaman zinaya benzer.” (Fetava’ş-Şeyh b. Baz 20/431, 432)

Hakikatte misyar nikâhı, İslam toplumlarında yaygınlaşan kızların evde kalmaları sorunlarının birçoğuna çözüm olmaktadır. Erkek, eşleri arasında taksimatı gözetememekte veya iki eşinin de nafakasını karşılayamamakta, kadınlarda ise mal ve ev imkânları bulunmakla beraber iffetlerini korumayı istemektedirler. Koca, haftanın veya ayın belli günlerinde gelir, Allah aralarında ülfet, güzel geçim, uygun koşullar nasip edebilir, adaletli taksim yapar ve kadının nafakasını ve meskenini kendi karşılayabilir.

Yine bu tür nikâhta malum sorunlar da vardır. Kocanın vefatından sonra mirası hakkında ihtilaf, nikâhın ilan edilmeyip (yani en az iki şahit huzurunda akdedilmeyip) gizli kalması gibi sorunlar olabilir. Mesela kişi haram bir ilişkide bulunur, akrabalarından ve komşularından uzak bir yerde bu haram ilişkiyle birine yakalanınca: “Bu misyar evliliğidir” diye iddia ederler.

Bunlar anlaşıldıysa soruyu soran kardeşimize deriz ki: kocanın senin hakkını kesmesi ve hakların hususunda zulmetmesi caiz değildir. Çünkü seninle bu şartlarla evlenmemiştir. Sen onun ilk eşisin. Eğer taksim edilen günlerde eksilme olacaksa, bu senin günlerin hakkında değil, diğer eşlerinin günleri hakkında olmalıdır. Onlardan misyar evliliği yapmış olduğu kadınlar anlaşmış oldukları şekilde nafaka, mesken veya gün taksimi haklarından vazgeçmişlerdir. Özellikle sen kendi hakkından tenzilat yapmadığın halde kocanın sana zulmederek diğer hanımlarının yanında kalması helal değildir.

Üçüncüsü: Kişinin diğer kadınla evlenmesinin sebebi erkek de olabilir, kadın da olabilir.

Erkeğin şehveti kuvvetli olabilir ve tek eşle yetinemez. Belli bir belde çokça yolculuk yapıyor da olabilir. Bu durumda iffetini koruması ve hizmet görmesi için evlenmeye ihtiyaç duyabilir.

Bu evliliğe kadın da sebep olabilir. Evinin temizliğine, çocuklarının bakımına, kocasına karşı süslenmesine ve iffetine dikkat etmeyen bir kadın olabilir. Sebep bu ikincisi ise bu durumda kadın kendi nefsine müracaat etsin. Kocasının başka kadınla evlenmesini gerektirecek sorunları gidermeyi araştırsın.

Eğer sebep ilki ise kadına ancak sabretmek düşer. Sabrın dinde büyük bir konumu vardır. Allah’a taat için sabır, O’na isyan etmemek için sabır ve Allah Teâlâ’nın kendisi hakkında takdir ettiği şeye sabrın Allah Teâlâ katında hesapsız karşılıkları vardır. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Ancak sabredenlere ecirleri hesapsız olarak ödenecektir.” (Zumer 10)

Evlilik hayatında takvalı olursan, kocanın haklarını yerine getirip çocuklarının yetişmesinde özen gösterirsen senin için Allah Teâlâ katında büyük bir ecir vardır. Yine Kocanın senden başkasıyla da evlenmesine sabretmenden dolayı Allah katında sana ecir vardır.

Allah Teâlâ’dan seni sabır ve rıza ile rızıklandırmasını, kocanı da senin için ıslah etmesini dileriz.

Link: ص1022 - كتاب موقع الإسلام سؤال وجواب - حكم زواج المسيار وأجر صبر الزوجة على كثرة زواج زوجها - المكتبة الشاملة (shamela.ws)

Tercüme: Ebu Muaz

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)