Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

9 Nisan 2012 Pazartesi

Naslardaki "Darabe/Dövmek" kelimesinin tahrif edilmesi üzerine..


Soru:
esselamu aleykum we rahmetullahi we beraketuhu
Bismillah
Akhi Allah ilmini ve imanını arttırsın ve davetine bereket versin (Amin) nette şöyle bir konuya rastladım, Namaz İçin Çocuk Dövülür Mü? ..nitekim ki hadis mevcuttur.
Sebra (Radıyallahu anh)'dan "Resûlüllah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu" demiştir: "Çocuk yedi yaşına gelince namaz kılmasını emrediniz. On yaşına gelir de kılmazsa dövünüz." (Tirmİzî, mevâkît 182: Ahmed b. Hanbel II, 180; Dârimî, salât 141.Sünen-i Ebu Davud )
Amr b. Şuayb babası vâsıtası ile dedesinden Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Çocuklarınıza, yedi yaşına geldiklerinde namaz kılmalarını emrediniz. On yaşına geldiklerinde kılmazlarsa dövünüz ve yataklarını ayırınız" (Ahmed b. Hanbel, II, 180, 187.)
Akhi inşaallah bu konuda yazacaklarınız hem bizleri aydınlatsın hemde bu yazıyı yazan kişiye cevab olur. Ayrıca yazıyı ve linkini oldugu gibi aşagıya kaydettim.
Yazının tamamı için: MEHMET EMİN AY İLE ÇOCUK EĞİTİMİ ÜZERİNE
Link: http://evokulum.blogspot.de/2012/02/nam ... ur-mu.html
Cevap:

Aleykum selam ve rahmetullahi ve berakatuhu

amin ecmain

kalpleri kaydırılmış bidat ehli, kitap ve sünnetin naslarında geçen lafızları tahrif ederek asrı saadette anlaşılmayan anlamlara yorumluyorlar. serkeşlik ettiklerinde kadınların dövülmesini meşru kılan Nisa suresi 34. ayeti hakkında da darabe kelimesini zahirinden uzaklaştırarak garip manalara yorumlayanlara şahit olduk. İşte bu türkücü M. Emin Ay da o sapıkların Nisa 34. ayeti hakkındaki tahriflerinden esinlenerek on yaşına geldiği halde namaz kılmayan çocukların dövülmesi emrini tahrife yeltenmiş görünüyor.

İddia ettikleri gibi arap dilinin uzmanları, onların bu tahriflerini onaylıyor değillerdir. Hoş, onaylasalar da biz şer'î naslar konusunda dindeki ıstılah anlamına itibar eder, dilcilerin açıklamasını dindeki mefhumların önüne geçiremezdik. Arap dilinde, başka bir kelimeyle izafe edilmeksizin kullanılan "darabe" fiili, vurmak, dövmek anlamına gelir. Başka kelimelerle muteaddi olarak kullanılırsa o zaman anlamı değişir. işte "darabe meselen" kalıbında kullanılırsa o zaman misal vermek anlamına gelir. ama mutlak olarak "darabe" denildiğinde vurmak demektir. Zahir olan anlam budur. Zahirden sapmak için delil gerekir. Bahsettiğimiz naslardaki darabe fiilini bu zahir anlamın dışına çıkaracak bir delil de söz konusu değildir.

Ragib, el-Mufredat'ta şöyle der: "Durb: bir şeyi başka bir şeye vurmak demektir"

Alimler, hadiste geçen darabe fiili ile dövmek kastedildiği hususunda ittifak etmişlerdir.

Camiu’s-Sagir şarihi el-Munavî şöyle demiştir:

( مروا ) جوبا ( أولادكم ) وفي رواية أبناءكم ( بالصلاة ) المكتوبة ( وهم أبناء سبع سنين ) أي عقب تمامها ان ميزوا والا فعند التمييز ( واضربوهم ) ضربا غير مبرح وجوبا ( عليها ) أي على تركها ( وهم أبناء عشر سنين ) أي عقب تمامها وذلك ليتمرنوا عليها ويعتادوها بعد البلوغ واخر الضرب للعشر لانه عقوبة

Emredin” Yani bu farzdır. “evladınıza” bir rivayette “oğullarınıza” şeklindedir. “namazı” yani farz namazı kılmalarını. “Onlar yedi yaşındalar iken”: yani mümeyyiz olmaları için yedi yaşını tamamlamaları üzerine “onları dövünüz” yani iz bırakmayacak şekilde. Bu emir farzlık içindir. “ondan dolayı” yani terk etmelerinden dolayı. “Onlar on yaşındalar iken” yani on yaşını tamamlamaları üzerine. Çünkü ona alışmaları buluğdan sonradır. Dövmek ceza olduğu için on yaşına ertelenir.”[1]

Begavi de, Şerhu’s-Sunne’de şöyle der:

وَأَمَرَ الصَّبِيَّ بِالصَّلاة ابْنَ سَبْعٍ حَتَّى يَعْتَادَ، فَإِذَا بَلَغَ عَشْرًا يُضْرَبُ عَلَى تَرْكِهَا، لأَنَّهُ يَحْتَمِلُ الضَّرْبَ فِي هَذِهِ السِّنِّ

“Çocuğa namaz yedi yaşında iken alışıncaya kadar emredilir. On yaşına geldiğinde terk etmesinden dolayı dövülür. Zira bu yaş onun dövmeye tahammül edebileceği yaştır.”[2]

Görüldüğü gibi hadiste geçen “aleyha” ifadesindeki zamir “namazın terki” fiiline dönmektedir.

İbn Hacer el-Heytemi, ez-Zevacir’de şöyle der:

قَالَ الْخَطَّابِيُّ : هَذَا الْحَدِيثُ يَدُلُّ عَلَى إغْلَاظِ الْعُقُوبَةِ لِتَارِكِ الصَّلَاةِ إذَا بَلَغَ تَارِكًا لَهَا

“el-Hattabi dedi ki: bu hadis, namazı terk eden kimse buluğa ermişse ona ağır ceza vermeye delildir.”[3]

Zikredilen yorum sahipleri böylece hem din hem de dil konusundaki cehaletlerini ortaya koymaktadırlar. M. Emin Ay ise cehalette daha da ileri giderek "fadribû aleyha" ifadesinin "misal vermek" şeklinde tercüme edilmesini savunuyor! halbuki bu kalıpta misal kelimesi geçmemekte!

Bu cidden trajikomik bir durumdur. İşte açıklaması:

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;

لا تَضْرِبُوا إِمَاءَ اللهِ

 “Allah’ın kadın kullarını dövmeyin!” bunun üzerine dövmeyi bıraktılar. Ömer radıyallahu anh bir gün geldi ve dedi ki; “Ey Allah’ın Rasulü! Kadınlar kocalarına karşı huysuzluk ediyorlar.” Bunun üzerine dövmeleri için izin verildi. Onlar da dövdüler. Pek çok kadın kocalarını şikayet için Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in evini kuşattılar. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;

لَقَدْ أَطَافَ بِآلِ مُحَمَّدٍ سَبْعُونَ امْرَأَةً كُلُّهُنَّ يَشْكِينَ أَزْوَاجَهُنَّ، وَلا تَجِدُونَ أُولَئِكَ خِيَارَكُمْ

 “Dün akşam Muhammed ailesini yetmiş kadar kadın kuşatarak kocalarını şikayet ettiler. Onlar hayırlılarınız değildir.”

Bu hadisteki darabe kelimelerini M.Emin Ay ve onun gibi - kalbiyle değil de bağırsaklarıyla - düşünen sözde akılcılar haydi tercüme etsinler: "Allah'ın kadın kullarına misal vermeyin" diye tercüme edilmeyecek miydi? Sonra da dayak yiyen kadınların "kocaları kendilerine misal verdi (!) diye Allah rasulüne şikayete geldiğini mi söyleyecekler?

Diğer bir hadis şu şekilde: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem kadınların dövülmesi hakkında izin istenince buyurdu ki;

اضربوهن ولن يضرب خياركم

 “Kadınları (caiz olarak) dövünüz. Ancak, sizden hayırlılarınız kadınları dövmezler.”

Yani bu akıldanelere göre: "Kadınlara misal veriniz, ancak sizden hayırlılarınız, kadınlarınıza misal vermezler" diye mi tercüme etmeliydik yoksa?!!
M. Emin Ay'a da, onun doktorasını onaylayan ilahiyatçılara da "darb" edesi - yani misal veresi (!) - geliyor insanın ))


[1] Et-Teysir (2/726) bkz.: Delilu’l-Falihin (2/436)
[2] Şerhu’s-Sunne (2/406)
[3] Ez-Zevacir (1/357)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)