Aişe radıyallahu anha’dan:
أَنَّ أَسْمَاءَ بِنْتَ أَبِي بَكْرٍ، دَخَلَتْ
عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَعَلَيْهَا ثِيَابٌ رِقَاقٌ،
فَأَعْرَضَ عَنْهَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، وَقَالَ: «يَا
أَسْمَاءُ، إِنَّ الْمَرْأَةَ إِذَا بَلَغَتِ الْمَحِيضَ لَمْ تَصْلُحْ أَنْ يُرَى
مِنْهَا إِلَّا هَذَا وَهَذَا» وَأَشَارَ إِلَى وَجْهِهِ وَكَفَّيْهِ
“Esma bt. Ebi Bekr radıyallahu anha Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in yanına girdi. Esma’nın üzerinde ince bir elbise vardı. Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu: “Ey Esma!
Muhakkak ki kadın hayız çağına geldiğinde şundan ve şundan başka yerinin
görünmesi uygun olmaz” Bunu derken yüzüne ve ellerine işaret etti.”
Bu hadisi Ebu Davud (4104) Beyhaki (2/226, 7/86) ve İbn
Adiy, el-Kamil’de (3/1209); el-Velid b. Muslim – Said b. Buşeyr – Katade –
Halid b. Dureyk – Aişe radıyallahu anha yoluyla rivayet etmişlerdir.
Ebu Davud: “Bu mürseldir. Halid b. Dureyk, Aişe radıyallahu
anha’ya yetişmemiştir” demiştir.
Şeyh el-Elbanî rahimehullah Ebu Davud’un Sünen’inin
tahkikinde bu hadis hakkında “sahih” değerlendirmesi yaparak büyük bir hata
yapmıştır. Bu hadisin rivayet yollarıyla sahih olduğunu iddia etmesi şu
sebeplerden dolayı hadis usulü kaidelerine uygun değildir.
1. illet: Ebu Davud’un işaret ettiği gibi Halid b. Dureyk’in
Aişe radıyallahu anha’dan rivayeti munkatı’dır.
2. illet: Ravilerinden Said b. Buşeyr, Katade’den
rivayetinde çok zayıf bir ravi olup, bunu mevsul olarak rivayet etmekte tek
kalmıştır. Muhammed b. Abdillah b. Numeyr Said hakkında: “Munkeru’l-hadis, bir
şey değildir, hadiste kuvvetli değildir. Katade’den münker rivayetlerde
bulunmuştur” demiştir. İbn Hibban ise:
“Ezberi çok kötüdür. Fahiş hatalar yapardı. Katade’den tabi olunmayan
rivayetlerde bulundu” demiştir.
Said b. Buşeyr, Katade’den başkasından rivayetlerinde itibar
edilebilecek bir ravi olsa dahi, Katade’den rivayette çok zayıftır. Onun sağlam
ashabından olmadığı gibi, şeyhlerden de değildir. Nitekim Hişam ed-Dustuvaî,
Katade’den rivayette insanların en sağlamlarından olup, Said b. Buşeyr’e
muhalif rivayette bulunmuştur:
Hişam bunu Katade yoluyla şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Muhakkak ki cariye hayız olduğu
zaman yüzünden ve bileklerine kadar elinden başkasının görünmesi uygun olmaz.”
Bunu Ebu Davud, Merasil’de (437); Muhammed b. Beşşar – İbn
Davud – Hişam – Katade yoluyla rivayet etmiştir ve mahfuz olan tariki budur.
Katade’ye kadar isnadı sahih olsa dahi, Katade’nin
mürselleri çok zayıftır. Çünkü mu’dal türündendir.
Hafız Zehebî, el-Mukiza’da (s.40) şöyle der: “Mürsellerin en
zayıfları el-Hasen (el-Basri)’nin mürselleridir. Bundan daha zayıfı Zührî,
Katade ve Humeyd et-Tavil gibi tabiinin küçüklerinin mürselleridir.
Muhakkiklerin geneli bu kimselerin mürsellerini mu’dal rivayetlerden
saymışlardır. Zira bunların rivayetlerinin geneli; tabiinin büyüklerinden
birisinin, sahabeden rivayeti yoluyla gelmiştir. Böyle bir mürselde isnaddan
iki ravi düşmektedir. Mu’dal rivayetin zayıflığı ise, munkatı’dan daha
şiddetlidir.” Hadis usulünden bilindiği gibi, şahit olarak getirilecek zayıf
rivayetin zayıflığı şiddetli olmamalıdır. Mu’dal rivayet ise şiddetli zayıf
türündendir.
3. İllet: Velid b. Muslim mudellis olup, an’ane ile rivayet
etmiştir.
4. İllet: Kadate müdellis olup, an’ane ile rivayet etmiştir.
5. illet: Bu hadiste diğer bir illet daha vardır ki, o da
ızdırapdır. Said b. Buşeyr bunu Umm Seleme radıyallahu anha’dan da rivayet
etmiştir. İbn Adiy der ki: “Katade’den bunu rivayet eden Said b. Buşeyr’den
başkasını bilmiyorum. Bir seferinde Aişe radıyallahu anha rivayeti yerine;
Halid b. Dureyk – Ummu Seleme radıyallahu anha yoluyla rivayet etmiştir.”
Hadisin Birinci Şahidi:
Hadisin Esma bt. Umeys radıyallahu anha’dan şahidi şu
şekildedir: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Aişe bt. Ebi Bekr
radıyallahu anhuma’nın yanına girdi. Yanında kızkardeşi Esma bt. Ebi Bekr
radıyallahu anhuma vardı. Onun üzerinde yenleri geniş bir Şam elbisesi vardı.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ona bakınca hemen kalktı ve çıktı. Aişe
radıyallahu anha: “Neden kalktın?” diye sordu. Buyurdu ki: “Şeklini görmedin
mi? Müslüman bir kadın şu ve şurasından başkasını gösteremez.” Ellerinin
üzerini ellerinin dışıyla kapattı, sadece parmakları göründü. Sonra ellerini
şakaklarına koydu ve sadece yüzü göründü.”
Bunu Taberani, el-Evsat’ta (8394) Beyhaki (7/86); Muhammed
b. Rumh yoluyla rivayet ettiler. Taberani el-Kebir’de (24/142-143); Amr b.
Halid el-Harrani – İbn Lehia – Iyaz b. Abdillah – İbrahim b. Ubeyd b. Rifaa
el-Ensari – Babası – Esma radıyallahu anha yoluyla rivayet etmiştir.
Beyhaki: “İsnadı zayıf” demiştir.
1. illeti: İsnadında İbn Lehia vardır. O, kitapları
yandıktan sonra hafıza karışıklığına uğramıştır.
2. İlleti: İbn Lehia, yine tedlis ile nitelenmiş bir ravi
olup bunu tedlis sigası olan an’ane ile rivayet etmiştir.
3. İlleti: Iyaz b. Abdillah da zayıf bir ravidir. Buhari
onun hakkında: “Münkeru’l-hadis” demiştir. es-Sacî: “İbn Vehb ondan şüpheli
hadisler rivayet etmiştir” dedi. İbn Main: “Zayıftır” dedi. Ebu Hâtim:
“Kuvvetli değildir” dedi.
4. İlleti: Bu metinde de münkerlik vardır. Çünkü buluğa
ermiş kadının görünebilecek yerleri, Katade’nin mürsel rivayetinde kadından
görünen kısım ile metinde ızdırap halindedir.
Sonuç: Bu rivayet isnad olarak zayıf, metin olarak münkerdir.
Münker hadis ise çok zayıf türünden olup şahit getirmeye elverişli değildir.
İkinci Şahidin Durumu
Aişe radıyallahu anha dedi ki: “Yanıma annemden kardeşim
olan Abdullah b. Tufeyl’in kızı Muzeyne girdi. Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem gelince yüz çevirdi. Dedim ki: “Ey Allah’ın rasulü! O benim yeğenim olan
bir cariyedir.” Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kadın
hayız olduğu zaman yüzünden başkasını ve şundan fazlasını göstermesi helal
olmaz.” Böyle derken kollarını yumdu, iki avucu arasında bir avuçluk yer
açıkta bıraktı.”
İbn Cerir et-Taberi (18/93); İbn Cureyc – Aişe radıyallahu
anha yoluyla rivayet etmiştir.
1. İlleti: Bu isnad mu’daldir. İbn Curayc ile Aişe radıyallahu
anha arasında iki ravi düşmüştür.
2. İlleti: Metninde ise görüldüğü gibi şiddetli bir
münkerlik vardır. Özellikle kollarını göstermesi ve cariyeler ile bunu
sınırlaması bunu göstermektedir.
Sonuç: Rivayetin bu tariki de şiddetli zayıf bir yoldur.
Şahit getirmeye elverişli değildir.
İbn Abbas Radıyallahu anhuma’dan Mevkuf Şahid:
Merfu rivayetler için mevkuf rivayetlerin şahit olmayacağı bilinen bir husustur. İbn Abbas'ın tefsirinin merfu hadis hükmünde olduğu da burada gerekçe gösterilemez. zira sahabe tefsirinin merfu hadis hükmünde olması, ancak sahabe arasında ihtilaf bulunmaması şartıyla kabul edilir. Bu meselede ise sahabelerden farklı tefsirler gelmiştir.
İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan Nur suresi 31. ayetin tefsiri hakkında (görünen kısmın eller ve yüz olduğuna dair) gelen bütün rivayetlerde zayıflık vardır ve İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan daha sahih olarak gelene aykırıdır. İsnadında geçen zayıf ravilerin durumu şu şekildedir:
İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan Nur suresi 31. ayetin tefsiri hakkında (görünen kısmın eller ve yüz olduğuna dair) gelen bütün rivayetlerde zayıflık vardır ve İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan daha sahih olarak gelene aykırıdır. İsnadında geçen zayıf ravilerin durumu şu şekildedir:
1. Müslim b. Keysan el-Mellai çok zayıftır. El-Fellas onun metruk olduğunu
söylemiştir. Ahmed: Hadisi yazılmaz dedi. İbn Main: güvenilir değildir dedi.
İbn Hacer, Ebu Zur’a, Tirmizi, İbnu’l-Medini, Buhari, Ebu Davud, Darekutni ve
başkaları onun zayıf bir ravi olduğunu belirtmişlerdir. (Bkz.: Mizzi
Tehzibu’l-Kemal (7/633) Mizanu’l-İtidal (4/106)
2. Muhammed b. Humeyd er-Razi; İmam Taberi’nin şeyhi olup zayıftır.
3. Nehşel; çok zayıf bir ravidir.
4. Dahhak b. Muzahim; İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan işitmemiştir.
5. İbn Curayc; İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan işitmemiştir.
6. İbn Ebi Hatim’in Tefsir’inde (8/2574) gelen rivayete gelince;
el-A’meş’in Said’den rivayeti ile gelmiştir. El-A’meş ise Said’den dört
hadisten başka bir şey almamıştır. Bunu Cerh ve Ta’dil imamı İbnu’l-Medini
söylemiştir. Nitekim el-A’lâî Camiu’t-Tahsil’de (s.189) şöyle der: “İbnu’l-Medini
dedi ki: el-A’meş, Said b. Cubeyr’den sadece dört hadis işitmiştir…” bu dört
hadisi zikretmiş ve bu tefsir bunlar arasında yoktur. Bu ifadeler, Ebu
Zür’a’nın et-Tahsil’de (s.136) bizzat zikrettikleridir.” Bu rivayet Ebu
Abdillah Müslim b. Keysan el-Mellai el-A’ver’in rivayeti olarak meşhurdur.
7. Ayrıca Süleyman el-A’meş tedlis yapar. İşte bu rivayet de Müslim b.
Keysan’dan yaptığı bir rivayet olup tedlis için onun adını zikretmemiş ve
tedlis sigası olan an’ane ile rivayet etmiştir. A’meş’in Said’den dört hadisten
başka bir şey işitmediği sabit olduğuna göre ve ilim ehlince bu tefsir Müslim
b. Keysan’ın Said’den rivayeti olarak bilindiğinden dolayı, el-A’meş’in tedlis
yaparak Muslim b. Keysan’ı isnaddan düşürdüğü anlaşılmıştır. Müslim b. Keysan ise
yukarıda geçtiği gibi çok zayıf bir ravidir.
8. Beyhaki’nin rivayetine gelince, iki ravisinin zayıflığı söz konusudur. Ravilerinden
Ahmed b. Abdilcebbar el-Utaridi hakkında Zehebi; onu birden çok kimse zayıf
saydı demiştir. Bkz.: Mizan (1/112) Takribu’t-Tehzib (1/19) diğer bir ravisi
Abdullah b. Hurmuz el-Mekki hakkında İbn Main “zayıf” demiştir. Ebu Hatim:
kuvvetli değildir der. İbnu’l-Medini ve Nesai de zayıf olduğunu söylemişlerdir.
Hafız ibn Hacer de et-Takrib’de zayıf demiştir. (1/450) Mizanu’l-İtidal (2/503)
9. İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan gelen sahih rivayet, ellerin ve yüzün
gösterilmesinin yasaklandığını ifade etmektedir:
عن بن عباس: {وَلاَ
يُبْدِينَ زَينَتَهُنَّ}،قال: الكف ورقعة الوجه
İbn Ebi Şeybe Musannef’inde (4/283) ve İbn Ebi Hatim Tefsir’inde (8/2574)
Ziyad b. Er-Rabi – Salih b. Ed-Dehhan – Cabir b. Yezid – İbn Abbas radıyallahu
anhuma isnadıyla rivayet ediyorlar: “İbn Abbas; “ziynetlerini göstermesinler” kavli hakkında: "(zinet) el ve yüzün bir parçasıdır” dedi.
Bunun ravileri güvenilir olup isnadı sahihtir. Bu durumda İbn Abbas
radıyallahu anhuma’dan gelen, ellerin ve yüzün istisna edilen kısım olduğuna
dair tefsirin hicab emrinin
nüzulünden önceki durum hakkında olması muhtemeldir. Hicab emri gelince de Ahzab
suresinden ayetlerin tefsirinde olduğu gibi, bütün vücudun örtülmesi
gerektiğini belirtmiştir. Nitekim İbn Teymiyye (Fetava 22/109) gibi birçok
muhakkik buna dikkat çekmişlerdir. Yahut "kendiliğinden görünen kısım" hakkında İbn Abbas radıyallahu anhuma'nın söylediği; yüzün bir parçası, kadının sadece gözlerini açıkta bırakmasından dolayı görünen kısmıdır. Bunu destekleyen husus; bizzat İbn Abbas radıyallahu anhuma'nın Ahzab 59. ayeti hakkındaki tefsiridir:
Taberi (20/324) ve İbn Ebi Hatim (10/3153); Ali – Ebu Salih (Leys’in katibi) – Muaviye (b. Salih) – Ali (b. Ebi Talha) – İbn Abbas radıyallahu anhuma isnadıyla rivayet ediyor: Abdullah b. Abbas radıyallahu anhuma diyor ki: "Allah, müminlerin kadınlarına, bir ihtiyaçları için evlerinden çıktıklarında, başlarının üzerinden örtecekleri örtüleriyle yüzlerini örtmelerini ve sadece bir gözlerini açmalarını emretmektedir."
İsnadı hasendir. Ali b. Ebi Talha’nın İbn Abbas’tan işitmemiş olması sebebiyle isnadına itiraz edilmiştir. Lakin onun Mucahid ve ikrime yoluyla İbn Abbas’tan rivayette bulunduğu sabit olmuştur. Bu ikisi ise güvenilir ravilerdir. Senedindeki kopukluk illeti böylece zail olmuştur.
İsnadında Leys’in kâtibi Abdullah b. Salih vardır. İmam Buhari onun Muaviye b. Salih – Ali b. Ebi Talha – İbn Abbas yoluyla rivayet edilen sahifesine itimad etmiştir. Abdulmelik b. Şuayb, İbn Main ve bir cemaat onun güvenilir olduğunu belirtmişlerdir. İbn Hacer onun hakkında: “saduk (dürüst), çok hata eder. Yazıyla rivayetinde sağlamdır. Kendisinde gaflet vardı” demiştir. Bu rivayet ise ezberinden değil, yazıyla rivayettir. Eğer başka güvenilir ravilerin rivayeti ona muhalif olmazsa, sahife ile rivayeti makbuldür.
10. İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan gelen rivayetler, kadının yabancı erkeklere
değil, ayette zikredilen mahremlerine karşı ellerini ve yüzünü açabileceğine delalet etmektedir:
İbn Cerir et-Taberi (17/259); Ali – Abdullah – Muaviye – Ali b. Ebi Talha –
İbn Abbas radıyallahu anhuma isnadıyla rivayet ediyor:
عن ابن عباس
قوله: {وَلاَ يُبْدِينَ زَينَتَهُنَّ إِلاَّ مَا ظَهَرَ مِنْهَا}، قال: والزينة
الظاهرة: الوجه، وكحل العين، وخضاب الكف، والخاتم. فهذه تظهر في بيتها، لمن دخل من
الناس عليها"
İbn Abbas dedi ki: “Ayette geçen görünen ziynet; yüz, göz sürmesi, eldeki
kına ve yüzüktür. Bunları evinde, yanına gelen insanlara gösterir.”
Şimdi İbn Abbas radıyallahu anhuma’nın bahsettiği bu insanlar kimlerdir? Yabancı erkekler olamaz, zira onların kadınların yanına girmesi yasaklanmıştır. Nitekim Nebi sallallahu aleyhi ve sellem; “Sizleri kadınların yanına girmekten sakındırırım” buyurmuştur. Yine hicab ayetinde “Onlardan bir şey isteyeceğiniz zaman perde arkasından isteyin” buyrulmuştur. Şu halde İbn Abbas’ın kastettiği kimseler, kadının yanına girebilen kocası dışındaki mahremleridir.
Şimdi İbn Abbas radıyallahu anhuma’nın bahsettiği bu insanlar kimlerdir? Yabancı erkekler olamaz, zira onların kadınların yanına girmesi yasaklanmıştır. Nitekim Nebi sallallahu aleyhi ve sellem; “Sizleri kadınların yanına girmekten sakındırırım” buyurmuştur. Yine hicab ayetinde “Onlardan bir şey isteyeceğiniz zaman perde arkasından isteyin” buyrulmuştur. Şu halde İbn Abbas’ın kastettiği kimseler, kadının yanına girebilen kocası dışındaki mahremleridir.
Ayrıca İbn Ebi Hatim (8/2576) İbn Abdilberr et-Temhid (16/230) Beyhaki
(7/94) Taberi (9/307); Muaviye b. Ebi Salih – Ali b. Ebi Talha – İbn Abbas
radıyallahu anhuma yoluyla, şu lafızla rivayet ettiler:
{وَلاَ يُبْدِينَ زَينَتَهُنَّ}، قال:" لا تُبْدِي خَلاخِلَهَا, وَمِعْضَدَاتِهَا, وَنَحْرَهَا, وَشَعْرَهَا إِلا لِزَوْجِهَا"
“İbn Abbas radıyallahu anhuma “zinetlerini göstermesinler” ayeti hakkında;
kadın halhalını, (pazuya bağlanan) kolluğunu, boynunu ve saçlarını kocasından başkasına
gösteremez” dedi.”
Aynı isnad ile diğer rivayet lafzı şöyle:
والزينة التي
تبديها لهؤلاء الناس قرطاها وقلادتها وسوارها، فأما خلخالها وخصرها وجيدها وشعرها،
فإنها لا تبدي ذلك إلا لزوجها"
“Bu insanlara (ayette zikredilen kimselere) gösterebileceği ziynetleri küpeleri, gerdanlığı,
bilezikleridir. Halhalı, beli, boynu ve saçlarını ise sadece kocasına
gösterebilir.” İsnadı hasendir. İsnadı hakkında yukarıda açıklama geçmişti.
Sonuç:
Görüldüğü gibi kadının ellerini ve yüzünü
açabileceğine dair hadisin rivayet yolları şiddetli zayıftır, sahih veya hasen
derecesine çıkması mümkün değildir.
Elbani
rahimehullah’ın Hicab risalesinde ileri sürdüğü diğer şüpheler ve cevabı özetle şu
şekilde
1- Fadl
b. Abbas radıyallahu anhuma ilgili rivayette Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e fetva sormaya gelen
kadının güzelliğinden bahsedilmesi, onun yüzünün açık olduğuna delalet etmez.
Kadının yüzünün açık olduğu zikredilmemiştir. Kadının güzellikle vasıflanmış
olması sadece yüzünden olmaz. Rivayetin diğer metninde Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem illet olarak kadının güzelliğini değil, her ikisinin genç
olması sebebiyle fitneye düşebileceklerini belirtmiştir. (Ahmed (1/75) Bezzar
(2/164) Ziyaul Makdisi el-Muhtare (2/240) Bu da kadının yüzünün örtülü olduğunu
gösterir. Kadınların yüzlerini örtmelerinin vacip olduğunu gösteren net
delillerden sonra ihtimallerle hükme gidilemez. Bu müteşabihle delil getirmek olur.
2- Sehl b. Sa'd radıyallahu anh’ın rivayet ettiği,
kendisini Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e hibe etmek isteyen kadına
Rasulullah’ın bakmasını delil getirmek üç açıdan müteşabihe tutunmaktır: a- hicab emrinden önce vuku bulmuş olabilir. b-
rivayette kadının yüzünün açık olduğu geçmemektedir. c- nikah talebiyle kadına bakmak ruhsat verilen hususlardandır
3- Subey’a
bt. Haris rivayetinde kadının yüzünün açık olduğu geçmemektedir. Gözlerinin sürmeli
ve ellerinin kınalı olduğu zikrediliyor.
4- Cabir b.
Abdillah radıyallahu anhuma’dan siyah yanaklı kadın vasfıyla gelen rivayette,
Müslimin rivayetinde hata vardır. “Kadınların arasında” diye geçen ifadenin
doğrusu: “Kadınların düşüklerinden siyah yanaklı bir kadın” şeklindedir. (Nesai
(3/186) Ahmed (3/318) Beyhaki (3/296, 300) Darimi (1/377)
Nitekim İbn Ebi
Şeybe’nin rivayetinde “Kadınların seçkinlerinden olmayan..” lafzıyla gelmiştir.
Bu ifade kadının cariyelerden olduğunu ifade etmektedir. Cariyeler ise
yüzlerini örtmezler. Yine evlenme ümidi kalmamış yaşlı bir kadın olabilir.
Onlara da yüzlerini örtmek farz değildir. Yahut bu hadisenin hicab emrinden
önce vaki olması da muhtemeldir. Bu da müteşabihle delil getirmek olur.
5- İbn
Abbas radıyallahu anhuma’nın bayram namazı ile ilgili rivayetinde kadınların
yüzüklerini Bilal radıyallahu anh’ın serdiği yaygıya atmalarında onların
ellerini görmüş olabileceği de sadece bir ihtimal zikridir. Bu hadiste yüzün
açık olduğuna dair bir şey yoktur. Yine ellerinin açık olduğuna dair de bir
açıklama yoktur. İbn Abbas’ın o sırada yaşının küçük olduğunun zikredilmesi de
diğer bir husustur.
6- Kadınlara bakmaktan yasaklayan hadisleri yüzü açmanın caiz olmasına delil
getirmeye gelince, bu bakışlar hakkındaki yasak mutlaktır. Cariyelere ve zımmilerin
kadınlarına yahut örtünme emrini terk edenlere bakmayı da yasakladığı gibi,
bakma yasağı sadece yüzlerine bakmaktan yasaklamak değildir. Onların endamına
bakmak da yasaktır.
7- Aişe
radıyallahu anha’dan sabah namazına kadınların çıkması rivayetinde onların
tanınmasına karanlığın mani olmasının zikredilmesini, yüzlerinin açık olduğuna
delil getirilmiştir. Rivayette geçen mutelleffiat bimurutihinne ifadesi,
yüzlerinin örtülü olduğu anlamına gelmektedir. Karanlıktan tanınmamalarının
zikredilmesi ise, erkek mi, kadın mı olduklarının bilinmeyecek şekilde olduğu
veya kadınların dahi birbirlerini tanıyamayacakları kadar karanlık olduğu
anlamına gelir.
Ebû Muâz el-Çubukâbâdî