Bu
mesele ile ilgili olarak daha önce Sahih İlmihal adlı çalışmamda namazlardan
sonra sesli olarak tekbir getirmenin Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem'in zamanında terk edilmiş bir uygulama olduğunu açıklamıştım. Bu
açıklamada da İbn Abbas radıyallahu anhuma'nın sözünün bizzat kendisini delil
getirmiştim. Zira İbn Abbas radıyallahu anhuma sanki çocukluk zamanındaki
bir uygulamayı anlatır gibi bir ifadeyle "Namazın bittiğini sesli zikirden
anlar idik" şeklinde geçmiş zaman kalıbında bir ifade kullanmaktadır.
Halbuki İbn Abbas radıyallahu anhuma buluga ermesinden sonra da Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber namaz kılmış olmasına rağmen, daha
eskiden şahit olduğu bir vakıayı anlatmaktadır. Bu meselede Şeyh
el-Elbani rahimehullah'ın da fetvalarında bu konuyla ilgili açıklama gördüm,
aşağıda tercemesini aktarıyorum:
Bu mesele ile ilgili olarak daha önce Sahih İlmihal adlı çalışmamda namazlardan sonra sesli olarak tekbir getirmenin Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in zamanında terk edilmiş bir uygulama olduğunu açıklamıştım. Bu açıklamada da İbn Abbas radıyallahu anhuma'nın sözünün bizzat kendisini delil getirmiştim. Zira İbn Abbas radıyallahu anhuma sanki çocukluk zamanındaki bir uygulamayı anlatır gibi bir ifadeyle "Namazın bittiğini sesli zikirden anlar idik" şeklinde geçmiş zaman kalıbında bir ifade kullanmaktadır. Halbuki İbn Abbas radıyallahu anhuma buluga ermesinden sonra da Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber namaz kılmış olmasına rağmen, daha eskiden şahit olduğu bir vakıayı anlatmaktadır. Bu meselede Şeyh el-Elbani rahimehullah'ın da fetvalarında bu konuyla ilgili açıklama gördüm, aşağıda tercemesini aktarıyorum:
Soru: Buhârî’de İbn Abbas radıyallahu anhuma’nın şöyle dediği geçmektedir: “Biz Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in namazı bitirdiğini tekbirden anlardık” Bunun anlamı nedir? Bunun anlamı, beş vakit namazın arkasından zikirleri sesli olarak yapmanın mubah olduğu mudur? (Fetava’l-İmarat 18)
Cevap: Bizim bu hadis
hakkındaki görüşümüz, İmam Şafii rahimehullah’ın el-Umm kitabında söylediği
gibi; Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in namazların arkasındaki bu zikirleri
sesli yapmasının sebebi ashabına namazın arkasında söylenecek meşru zikirleri
öğretmektir.
Allame el-Aynî, Umdetu’l-Kârî
Şerhu Sahihi’l-Buharî” kitabında bu hadisin bizzat kendisinin namazın arkasında
tekbiri sesli yapmanın devam etmediğine açık bir işaret olduğunu söylemiştir. Çünkü İbn Abbas
radıyallahu anhuma şöyle diyor: “Biz, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem
zamanında böyle anlardık…”
Burada bu amelin devam
etmediğine işaret vardır. Bu husus, Kitap ve sünnette bütün zikirlerde sesi
kısmanın teşvik edilmesi hakkındaki genel hareket noktasına uygundur.
Bundan dolayı İmam
Malik’in Muvatta’da, Ebu Davud’un Sünen’inde ve diğer eserlerde sahih isnad ile
gelen Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh hadisinde Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem mescidde bazı sesler işitmiş ve perdeyi açarak şöyle buyurmuştur:
أَلَا إِنَّ كُلَّكُمْ مُنَاجٍ رَبَّهُ، فَلَا يَرْفَعْ
بَعْضُكُمْ عَلَى بَعْضٍ فِي الْقِرَاءَةِ
“Dikkat edin! Hepiniz
de rabbine yalvarmaktasınız. Kıraatte sesinizi birbiriniz üzerine çıkarmayın.”
Begavî ve başkaları: “Mu’minlere eziyet vermeyin” ziyadesiyle rivayet
etmişlerdir.[1]
Buharî ve Muslim, Sahih’lerinde,
Ebû Mûsâ el-Eşarî radıyallahu anh’den şöyle rivayet etmişlerdir: “Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte yolculukta kafileler halinde idik.
Yokuş çıkarken seslerimizi tekbir ile yükseltirdik. Vadiden inerken de
seslerimizi tesbih ile yükseltirdik. Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
يَا أَيُّهَا النَّاسُ ارْبَعُوا عَلَى أَنْفُسِكُمْ،
فَإِنَّكُمْ لاَ تَدْعُونَ أَصَمَّ وَلاَ غَائِبًا، إِنَّهُ مَعَكُمْ إِنَّهُ سَمِيعٌ
قَرِيبٌ
“Ey insanlar! Kendi
nefislerinize acıyın! Zira sizler sağıra veya gâib/uzakta olana
seslenmiyorsunuz! Şüphesiz O sizinledir ve muhakkak ki O işitendir, yakındır.”[2]
Bu sahrada bile
böyleyken ya mescidde nasıl olur?!!
Soru: Namaz bittikten sonra zikirde sesi yükseltmenin hükmü nedir? (Fetava’l-Medine 12)
Cevap: Buharî ve
Muslim’in Sahih’lerinde İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan şöyle dediği
gelmiştir: “Bizler Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanında namazın
bittiğini zikirde sesin yükseltilmesinden anlardık.”
Lakin bazı âlimler İbn
Abbas radıyallahu anhuma’nın “anlardık” sözünü dikkatle değerlendirerek “kunnâ”
lafzının, bu amelin devam etmediğine işaret ettiğini söylemişlerdir.
İmam Şafii, el-Umm’de
şöyle demiştir: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem zikirde sesi ta’lîm/öğretmek
için yükseltmiştir. Bu uygulama öğretim için olduğuna göre, doğal olarak buna
devam edilmemiştir. Bu bana Şeyhulislam İbn Teymiyye’nin söylediği şu sözü
hatırlattı: İmamın, namazda kıraati sessiz yapılması sünnet olanları öğretmek
için sesini yükseltmesi caizdir.
Nitekim Buhari ve
Muslim, Ebu Katade el-Ensarî radıyallahu anh’den şöyle rivayet etmişlerdir: Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem bazen öğle ve ikindi namazlarında kıraati
işittirirdi.”[3]
Ömer b. el-Hattab radıyallahu
anh bu sünneti, İmam Şafii’nin işaret ettiği şekilde almıştır. Nitekim Ömer radıyallahu
anh’den sahih isnad ile sabit olmuştur ki, O, öğretmek için istiftah (namaza
başlangıç) duasını sesli okurdu.
İmam Şafii, İbn Teymiyye
ve başkalarının bu hadisi ta’lim/öğretme amaçlı olmasına yorumlamalarında ihmal
ettikleri husus: dinde zikrin gizli olmasının sabit oluşudur. Bu ifade bir
hadiste de gelmiştir ancak isnadı zayıftır. Fakat anlamı doğrudur. Birçok
hadislerde sesi yükseltmemeye teşvik gelmiştir. Buharî ve Muslim, Ebû Mûsâ
el-Eşarî radıyallahu anh’den rivayet ediyor: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem
ile birlikte yolculukta kafileler halinde idik. Yokuş çıkarken seslerimizi
tekbir ile yükseltirdik. Vadiden inerken de seslerimizi tesbih ile
yükseltirdik. Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
يَا أَيُّهَا النَّاسُ ارْبَعُوا عَلَى أَنْفُسِكُمْ،
فَإِنَّكُمْ لاَ تَدْعُونَ أَصَمَّ وَلاَ غَائِبًا، إِنَّهُ مَعَكُمْ إِنَّهُ سَمِيعٌ
قَرِيبٌ
“Ey insanlar! Kendi
nefislerinize acıyın! Zira sizler sağıra veya gâib/uzakta olana
seslenmiyorsunuz! Şüphesiz O sizinledir ve muhakkak ki O işitendir, yakındır.”[4]
Bu sahrada, kimsenin
birbirini rahatsız etmeyecekleri ortamda böyle olmuştu! Peki ya mescidde sesler
yükseltildiğinde Kur’ân okuyanların ve namaz kılanların vb. rahatsız olmaları
halinde nasıl olur?
Bu illet sebebiyle
açık bir yasak da gelmiştir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuştur:
أَلَا إِنَّ كُلَّكُمْ مُنَاجٍ رَبَّهُ، فَلَا يَرْفَعْ
بَعْضُكُمْ عَلَى بَعْضٍ فِي الْقِرَاءَةِ
“Dikkat edin! Hepiniz
de rabbine yalvarmaktasınız. Kıraatte sesinizi birbiriniz üzerine çıkarmayın.”
Begavî ve başkaları kuvvetli bir isnad ile: “Mu’minlere eziyet vermeyin”
ziyadesiyle rivayet etmişlerdir.[5]