Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

21 Ekim 2023 Cumartesi

Bu Zaman Davet ve Cihad Zamanı Değil, Kur’ân ve Sünneti Kendi Hayatına Geçirme Zamanıdır!

Ebu’l-Aliye rahimehullah’tan: “Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh’ın yanında oturan bir cemaatin yakınlarında iki kişi arasında bir tartışma oldu ve ikisi de birbirlerine söylendiler. Abdullah b. Mes’ud radiyallahu anh’ın meclisindekilerden biri dedi ki:

“Kalkıp şu ikisine iyiliği emredip kötülükten yasaklamayayım mı?” Yanındaki bir başkası da: “Sen kendi nefsine bak. Zira Allah şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Siz kendinize bakın! Siz doğru yolda olduğunuz takdirde o sapanlar size zarar vermez.” (Maide 105)” İbn Mes’ud radiyallahu anh bunları işitince şöyle dedi:

“Bırak! Bu ayetin tevili henüz gelmemiştir. Kur’ân indirildiği yere indirildi ve bir kısım ayetlerin tevili Kur’ân inmeden önce geçti. Bir kısmının tevili Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında gelmiş, bir kısmı O’ndan yıllar sonra gelmiştir. Bir kısmının tevili de bu günden sonra, bir kısmının tevili ise kıyamet günü zamanındadır. Bir kısmının tevili hesap, cennet ve cehennem zamanıdır. Kalpleriniz ve istekleriniz bir olup, fırkalara ayrılmadıkça ve birbirinize acılar tattırmadığınız sürece iyiliği emredip kötülükten nehyedin. Kalpleriniz ve istekleriniz ayrı olduğu, fırkalara ayrılıp birbirinize acılar tattırdığınız zaman herkes kendi nefsinden sorumludur. İşte o zaman bu ayetin tevili de gelmiş olur.”[1]

Cubeyr b. Nufeyr rahimehullah dedi ki: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabının bulunduğu bir halkada idim. Ben cemaatin en küçüğü idim. İyiliği emretme ve kötülüğü yasaklama konusunu konuştular. Ben dedim ki:

“Allah Teâlâ kitabında: “Ey iman edenler! Siz kendinize bakın! Siz doğru yolda olduğunuz takdirde o sapanlar size zarar vermez.” (Maide 105) buyurmuyor mu?” Bana söz birliği ile dediler ki:

“Kur’ân’dan bilmediğin ve te’vilini anlamadığın bir ayet çıkarıyorsun.” Hiç konuşmamış olmayı temenni ettim. Sonra konuşmalarına döndüler. Kalkacakları zaman dediler ki:

“Sen genç yaşta bir delikanlısın. Ne olduğunu bilmediğin bir ayet çıkardın. Belki de sen o zamana yetişirsin. Boyun eğilen bir tamahkârlık, tabi olunan bir hevâ ve her görüş sahibinin kendi görüşünü beğendiğini gördüğün zaman sen kendine bak, sen hidayet üzere olursan sapıtanların sana bir zararı olmaz.“[2]

Abdullah b. Amr radiyallahu anhuma dedi ki: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle buyurdu:

قَالَ لِي رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَيْفَ أَنْتَ يَا عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَمْرٍو إِذَا بَقِيتَ فِي حُثَالَةِ النَّاسِ؟ قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَا حُثَالَةُ النَّاسِ؟ قَالَ إِذَا مُرِجَتْ عُهُودُهُمْ وَأَمَانَاتُهُمْ وَاخْتَلَفَتْ أَعْنَاقُهُمْ فَكَانُوا هَكَذَا وَشَبَّكَ بَيْنَ أَصَابِعِهِ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَمَا تَأْمُرُنِي عِنْدَ ذَلِكَ؟ قَالَ عَلَيْكَ مَا تَعْرِفُ وَدَعْ مَا تُنْكِرُ وَعَلَيْكَ خَاصَتَهُمْ وَدَعْ عَوَامَّهُمْ

Ey Abdullah b. Amr! İnsanların döküntüleri kaldığında nasıl olursun?” Ben: “Ey Allah’ın rasulü! İnsanların döküntüleri nedir?” dedim. Şöyle buyurdu:

Sözlerine ve emanetlerine riayet etmeyip boyunlarının ihtilaf ettikleri ve (parmaklarını birbirine geçirerek) şöyle oldukları zamandır.” Ben dedim ki: “Ey Allah’ın rasulü! O zaman bana neyi tavsiye edersin?” Buyurdu ki:

Marufa (dinen meşru olana) sarılman ve münkeri (dinin çirkin gördüğü şeyi) terk etmen ve kendi özel işlerinle ilgilenip halkın genelini terk etmen gerekir.”[3]

Ebu Hureyre radiyallahu anh dedi ki: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

كَيْفَ أَنْتَ يَا عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَمْرٍو إِذَا كُنْتَ فِي حُثَالَةٍ مِنَ النَّاسِ؟ قَالَ وَذَاكَ مَا هُوَ يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ قَالَ ذَلِكَ إِذَا مَرَجَتْ أَمَانَاتُهُمْ وعُهُودُهُمْ فَصَارُوا هَكَذَا وَشَبَّكَ بَيْنَ أَصَابِعِهِ قَالَ فَكَيْفَ أَصْنَعُ يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ قَالَ تَعْمَلُ بِمَا تَعْرِفُ وَتَدَعُ مَا تُنْكِرُ وَتَعْمَلُ بِخَاصَّةِ نَفْسِكَ وَتَدَعُ عَوَامَّ النَّاسِ

Ey Abdullah b. Amr! İnsanların döküntüleri arasında olduğunda ne yaparsın?” Dedi ki: “O nedir ey Allah’ın rasulü!” Buyurdu ki:

Emanetlerini ve ahitlerini gözetmedikleri zaman şu hale gelirler. (Bu sırada parmaklarını birbirine geçirdi.)” Abdullah radiyallahu anh dedi ki: “Nasıl davranayım ey Allah’ın rasulü!” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Maruf olanı yapar, münker olanı terk edersin. Kendi işlerinle meşgul olur, insanların genelinin işini terk edersin.”[4]

Ebu Umeyye eş-Şa’bânî rahimehullah’tan:

أَتَيْتُ أَبَا ثَعْلَبَةَ الخُشَنِيَّ فَقُلْتُ لَهُ كَيْفَ تَصْنَعُ بِهَذِهِ الآيَةِ؟ قَالَ أَيَّةُ آيَةٍ؟ قُلْتُ قَوْلُهُ تَعَالَى {يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا عَلَيْكُمْ أَنْفُسَكُمْ لَا يَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ إِذَا اهْتَدَيْتُمْ} قَالَ أَمَا وَاللَّهِ لَقَدْ سَأَلْتَ عَنْهَا خَبِيرًا سَأَلْتُ عَنْهَا رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ بَلْ ائْتَمِرُوا بِالمَعْرُوفِ وَتَنَاهَوْا عَنِ المُنْكَرِ حَتَّى إِذَا رَأَيْتَ شُحًّا مُطَاعًا وَهَوًى مُتَّبَعًا وَدُنْيَا مُؤْثَرَةً وَإِعْجَابَ كُلِّ ذِي رَأْيٍ بِرَأْيِهِ فَعَلَيْكَ بِخَاصَّةِ نَفْسِكَ وَدَعِ العَوَامَّ فَإِنَّ مِنْ وَرَائِكُمْ أَيَّامًا الصَّبْرُ فِيهِنَّ مِثْلُ القَبْضِ عَلَى الجَمْرِ لِلْعَامِلِ فِيهِنَّ مِثْلُ أَجْرِ خَمْسِينَ رَجُلًا يَعْمَلُونَ مِثْلَ عَمَلِكُمْ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ المُبَارَكِ وَزَادَنِي غَيْرُ عُتْبَةَ قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَجْرُ خَمْسِينَ رَجُلًا مِنَّا أَوْ مِنْهُمْ قَالَ بَلْ أَجْرُ خَمْسِينَ رَجُلًا مِنْكُمْ

“Ebu Sa’lebe el-Huşenî radıyallahu anh’ın yanına gidip: “Şu ayetle nasıl amel ediyorsun?” dedim. O: “Hangi ayet?” dedi. Ben dedim ki:

“Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Siz kendinize bakın! Siz doğru yolda olduğunuz takdirde o sapanlar size zarar vermez.” (Maide 105) Dedi ki:

“Vallahi bu soruyu bu ayetten haberdar olan birine sordun. Bunu Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e sorduğumda şöyle buyurdu:

Siz iyiliği emredip kötülükten yasaklayın. Ancak cimriliğe boyun eğildiğini, hevâya tabi olunduğunu, dünyanın ahirete tercih edildiğini ve her görüş sahibinin kendi görüşünü beğendiğini gördüğün zaman kendi nefsine bak ve toplumun sorumluluğunu üzerinden at. Şüphesiz arkanızda sabır gerektirecek günler vardır. O gün sabreden kişi ellerinde kor tutmuş gibi olacaktır. O zaman salih amel işleyenlerin ecri, sizin gibi amel işleyen elli kişinin ecri kadardır.” Denildi ki:

“Ey Allah’ın rasulü! Bizden elli kişinin ecri mi, yoksa onlardan elli kişi mi?” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:

Bilakis sizden elli kişinin ecri.”[5]

Utbe b. Gazvan radiyallahu anhden: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

إِنَّ وَرَاءَكُمْ أَيَّامَ الصَّبْرِ الْمُتَمَسِّكُ فِيهِنَّ يَوْمَئِذٍ بِمِثْلِ مَا أَنْتُمْ عَلَيْهِ لَهُ كَأَجْرِ خَمْسِينَ مِنْكُمْ قَالُوا يَا نَبِيَّ اللَّهِ أَوَمِنْهُمْ؟ قَالَ لَا بَلْ مِنْكُمْ قَالُوا يَا نَبِيَّ اللَّهِ أَوَمِنْهُمْ؟ قَالَ لَا بَلْ مِنْكُمْ ثَلَاثَ مَرَّاتٍ أَوْ أَرْبَعًا

Muhakkak ki sizin arkanızda sabır günleri vardır. O günlerde sizin üzerinde bulunduğunuz şeye tutunana sizden elli kişinin ecri gibi ecir vardır.” Dediler ki:

“Ey Allah’ın nebîsi! Kendilerinden elli kişi mi?” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

Hayır, bilakis sizden elli kişi” buyurdu. Dediler ki:

“Ey Allah’ın nebisi! Kendilerinden elli kişi mi?” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

Hayır, bilakis sizden elli kişi” buyurdu. Bunu üç veya dört defa tekrar etti.”[6]

Aynısını Abdullah b. Mes’ud radiyallahu anh rivayet etmiştir.[7]

Enes radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:

أَنْتُمُ الْيَوْمَ عَلَى بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ أَنْتُمُ الْآنَ عَلَى بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ لَمْ تَظْهَرْ فِيكُمُ السَّكْرَتَانِ سَكْرَةُ الْجَهْلِ وَسَكْرَةُ الْعَيْشِ الْعَامِلُونَ يَوْمَئِذٍ بِالْكِتَابِ سِرًّا وَعَلَانِيَةً فَالتَّابِعُونَ الْأَوَّلُونَ مِنَ الْمُهَاجِرِينَ وَالْأَنْصَارِ لَهُمْ أَجْرُ الْمُحْسِنِينَ قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ مِنَّا أَوْ مِنْهُمْ؟ قَالَ بَلْ مِنْكُمْ

Sizler bugün rabbinizin açık delili üzeresiniz. İyiliği emreder ve münkerden yasaklarsınız. Allah yolunda cihad edersiniz. Sizler aranızda iki sarhoşluk ortaya çıkıncaya kadar şuan rabbinizin açık delili üzeresiniz: Cehalet sarhoşluğu ve yaşama sevgisi sarhoşluğu! O gün gizlide ve açıkta kitap ve sünnet ile amel edenlere ve ilk muhacirlerle ensara tabi olanlara muhsinlerin (iyi amellerde bulunanların) ecri vardır.” Dediler ki:

“Ey Allah’ın rasulü! Bizden mi onlardan mı?” Buyurdu ki:

Bilakis sizden” Ebu’ş-Şeyh’in rivayetinde lafzı şu şekildedir:

وَسَتُحَوَّلُونَ عَنْ ذَلِكَ فَلَا تَأْمُرُونَ بِمَعْرُوفٍ وَلَا تَنْهَوْنَ عَنْ مُنْكَرٍ وَلَا تُجَاهِدُونَ فِي اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ الْقَائِمُونَ يَوْمَئِذٍ بِالْكِتَابِ وَالسُّنَّةِ لَهُ أَجْرُ خَمْسِينَ صِدِّيقًا قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ مِنَّا أَوْ مِنْهُمْ؟ قَالَ بَلْ مِنْكُمْ

“…Sonra durumunuz değişir, iyiliği emretmez, münkeri yasaklamaz ve Allah Azze ve Celle’nin yolunda cihad etmezsiniz. O gün Kitap ve sünneti ikame edenlere elli sıddıkın ecri vardır.” Dediler ki:

“Ey Allah’ın rasulü! Bizden mi, onlardan mı elli sıddık?” Buyurdu ki:

Bilakis sizden.”[8]

Eslem el-Basrî rahimehullah, el-Hasen rahimehullah’ın kardeşi Said rahimehullah’tan merfu olarka şöyle rivayet etti: - Sufyan’a: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’den mi rivayet etti?” diye sordum, “Evet” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:

إِنَّكُمُ الْيَوْمَ عَلَى بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُجَاهِدُونَ فِي اللَّهِ وَلَمْ تَظْهَرْ فِيكُمُ السَّكْرَتَانِ سَكْرَةُ الْجَهْلِ وَسَكْرَةُ حُبِّ الْعَيْشِ وَسَتُحَوَّلُونَ عَنْ ذَلِكَ فَلَا تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَلَا تَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَلَا تُجَاهِدُونَ فِي اللَّهِ وَتَظْهَرُ فِيكُمُ السَّكْرَتَانِ فَالْمُتَمَسِّكُ يَوْمَئِذٍ بِالْكِتَابِ وَالسُّنَّةِ لَهُ أَجْرُ خَمْسِينَ قِيلَ مِنْهُمْ؟ قَالَ لَا بَلْ مِنْكُمْ

Muhakkak ki sizler bugün rabbinizin açık delili üzeresiniz. İyiliği emreder ve münkerden yasaklarsınız. Allah yolunda cihad edersiniz. Sizin aranızda iki sarhoşluk: Cehalet sarhoşluğu ve yaşama sevgisi sarhoşluğu ortaya çıkmamıştır. Sonra durumunuz değişir, iyiliği emretmez, münkeri yasaklamaz ve Allah Azze ve Celle’nin yolunda cihad etmezsiniz. Aranızda iki sarhoşluk ortaya çıkar. O gün kitap ve sünnete tutunanlara elli kişinin ecri vardır.” Dediler ki:

“Ey Allah’ın rasulü! Kendilerinden elli kişinin mi?” Buyurdu ki:

Bilakis sizden.”[9]

Mu’âz b. Cebel radıyallahu anh’den: Rasûlüllâh sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

إِنَّكُمْ عَلَى بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ مَا لَمْ تَظْهَرْ فِيكُمْ سَكْرَتَانِ سَكْرَةُ الْجَهْلِ وَسَكْرَةُ حُبِّ الْعَيْشِ وَأَنْتُمْ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَإِذَا ظَهَرَ فِيكُمْ حُبُّ الدُّنْيَا فَلَا تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَلَا تَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَلَا تُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ الْقَائِلُونَ يَوْمَئِذٍ بِالْكِتَابِ وَالسُّنَّةِ كَالسَّابِقِينَ الْأَوَّلِينَ مِنَ الْمُهَاجِرِينَ وَالْأَنْصَارِ

“Şüphesiz sizler aranızda iki sarhoşluk ortaya çıkmadığı sürece Rabbinizin açık delili üzere olacaksınız; Cehalet sarhoşluğu ve yaşama sevgisi sarhoşluğu! Sizler iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklarsınız. Allah yolunda da cihad edersiniz. Aranızda dünya sevgisi ortaya çıkarsa iyiliği emredip kötülükten yasaklamazsınız ve Allah yolunda cihad etmezsiniz. İşte o gün Kitap ve Sünnet ile konuşanlar, Ensâr ve Muhacirlerden öne geçenler gibidirler!”[10]

es-Salt b. Tarif rahimehullah Medain’li bir şeyh’ten Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet etti:

أَنْتُمُ الْيَوْمَ عَلَى بَيِّنَةٍ مِنْ أَمْرِكُمْ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ لَمْ تَظْهَرْ فِيكُمُ السَّكْرَتَانِ سَكْرَةُ الْعَيْشِ وَسَكْرَةُ الْجَهْلِ وَسَتُحَوَّلُونَ إِلَى غَيْرِ ذَلِكَ يَفْشُو فِيكُمْ حُبُّ الدُّنْيَا فَإِذَا كُنْتُمْ كَذَلِكَ لَمْ تَأْمُرُوا بِالْمَعْرُوفِ وَلَمْ تَنْهَوْا عَنِ الْمُنْكَرِ وَلَمْ تُجَاهِدُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ أَلَا إِنَّ الْقَائِمِينَ يَوْمَئِذٍ بِالْكِتَابِ فِي السِّرِّ وَالْعَلَانِيَةِ كَالسَّابِقِينَ الْأَوَّلِينَ مِنَ الْمُهَاجِرِينَ وَالْأَنْصَارِ

Bugün sizler açık bir delil üzeresiniz. İyiliği emreder ve kötülükten yasaklarsınız. Allah yolunda da cihad edersiniz. Aranızda iki sarhoşluk ortaya çıkmamıştır: Yasama sevgisi sarhoşluğu ve cehalet sarhoşluğu. İşter tersine dönecek ve aranızda dünya sevgisi yayılacaktır. Böyle olduğunuz zaman iyiliği emretmez ve kötülükten yasaklamazsınız, Allah yolunda da cihad etmezsiniz. Ancak o gün gizlide ve açıkta kitap ve sünneti ikâme edenler (hayatlarına geçirenler) Muhacirler ve Ensar’dan ilk öne geçenler gibidirler.”[11]

Aişe radiyallahu anha’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

غَشِيَتْكُمُ السَّكْرَتَانِ سَكْرَةُ حُبِّ الْعَيْشِ وَحُبِّ الْجَهْلِ فَعِنْدَ ذَلِكَ لَا تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَلَا تَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَالْقَائِمُونَ بِالْكِتَابِ وَبِالْسُنَّةِ كالْسَابِقِينَ الْأَوَّلِينَ مِنَ الْمُهَاجِرِينَ وَالْأَنْصَارِ

Sizi iki sarhoşluk kuşatır: Yaşama sevgisi sarhoşluğu ve cehalet sarhoşluğu. O zaman iyiliği emretmez ve kötülükten yasaklamazsınız. Kitap ve sünneti ikâme edenler Muhacir ve Ensar’dan ilk öne geçenler gibi olurlar.”[12]

Urve b. ez-Zubeyr rahimehullah’tan mürsel olarak:

غَشِيَتْكُمُ السَّكْرَتَانِ سَكْرَةُ الْجَهْلِ وَسَكْرَةُ حُبِّ الْعَيْشِ فَعِنْدَ ذَلِكَ لَا تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَلَا تَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ

 “Sizi iki sarhoşluk kuşatır: Cehalet sarhoşluğu ve yaşama sevgisi sarhoşluğu. İşte o zaman iyiliği emretmez ve kötülükten yasaklamazsınız.”[13]

Abdullah b. Amr b. el As radıyallahu anhuma’dan: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:

طُوبَى لِلْغُرَبَاءِ قُلْنَا وَمَا الْغُرَبَاءُ؟ قَالَ قَوْمٌ صَالِحُونَ قَلِيلٌ فِي نَاسِ سَوْءٍ كَثِيرٍ مَنْ يَعْصِيهِمْ أَكْثَرُ مِمَّنْ يُطِيعُهُمْ

"Gariplere müjdeler olsun." Denildi ki:

“Garipler kimlerdir?” Şöyle buyurdu:

"Kötü insanlar içindeki Salih insanlardır. Onlara isyan edenler, itaat edenlerden fazladır.”[14]

Abdullah b. Mes’ud radiyallahu anh dedi ki: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

إِنَّ الْإِسْلَامَ بَدَأَ غَرِيبًا وَسَيَعُودُ كَمَا بَدَأَ غَرِيبًا فَطُوبَى لِلْغُرَبَاءِ قِيلَ وَمَنْ هُمْ يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ قَالَ الَّذِينَ يُصْلِحُونَ إِذَا فَسَدَ النَّاسُ

Muhakkak ki İslam garip başlamıştır, tekrar başladığı gibi garip haline dönecektir. Gariplere müjdeler olsun.” Denildi ki:

“Onlar kimlerdir ey Allah’ın rasulü!” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

İnsanlar bozulduğu zaman düzeltip ıslah edenlerdir.”[15]

Ebu Hureyre radiyallahu anh dedi ki: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

إِنَّ الْإِسْلَامَ بَدَأَ غَرِيبًا وَسَيَعُودُ كَمَا بَدَأَ فَطُوبَى لِلْغُرَبَاءِ قِيلَ يا رسول الله! وما الْغُرَبَاءُ؟ قَالَ النُّزَّاعُ مِنَ الْقَبَائِلِ

Muhakkak ki İslam garip başlamıştır, tekrar başladığı gibi garip haline dönecektir. Gariplere müjdeler olsun.” Denildi ki:

“Ey Allah’ın rasulü! Garipler nedir” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Kabilelerinden ayrılanlardır.”[16]



[1] Sahih. Taberî Tefsir (9/46) İbn Ebî Hâtim (6922) Nuaym b. Hammad Fiten (38) Beyhaki Şuabu’l-İman (7552)

[2] Hasen. Taberî Tefsir (9/46)

[3] Muslim'in şartına göre sahih. Hennad b. es-Serî Zühd (1238) Ma’mer b. Raşid Cami (1359) Hâkim (2/173, 4/315, 481) Ahmed (2/162, 212, 221) Ebû Dâvûd (4342) Nesâî Sunenu'l-Kubrâ (10033) İbn Mâce (3957) İbn Ebî Şeybe (7/447) Taberânî Evsat (2/316, 4/313) Ebû Ya'lâ (9/444) Haris b. Ebi Usame Musned (772) Ebu’l-Hasen el-Esvari Emali (109) Mukbil b. Hadi Delailu’n-Nubuvve (s.456)

[4] Muslim'in şartına göre sahih. Taberânî Evsat (3/156, 8/334) İbn Hibbân (13/281, 15/125) Tahavi Şerhu Muşkili’l-Asar (1182-83) Dulabî Kuna (1296)

[5] Hasen. Tirmizî (3058) İbn Mâce (4014) Taberî (9/48) İbn Ebî Hâtim (6915) Taberânî (22/220) Hâkim (4/332) İbn Hibbân (2/108) Taberî Tefsir (9/48)

[6] Sahih. Taberânî Mu'cemu'l-Evsat (3121) Taberânî Mu'cemu'l-Kebîr (17/117) Taberani Musnedu’ş-Şamiyyin (17) el-Elbani es-Sahiha (494) Taberani Musnedu’ş-Şamiyyin (17)

[7] Sahih. Taberânî Mu'cemu'l-Kebîr (10/182) Bezzar (5/178) el-Elbani es-Sahiha (494)

[8] Sahih. İbn Ebi'd-Dunyâ ez-Zuhd (533) Ebu’ş-Şeyh el-Emsal (233) Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (8/49)

[9] Sahih ligayrihi. İbn Vaddah el-Bid’a (190) İbn Ebi'd-Dunyâ el-Emru bi’l-Ma’ruf (30)

[10] Hasen. Bezzâr (7/80) İbn Vaddah el-Bid’a (220) el-Esbehani et-Tergib (290) Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (8/49) Mizzî Tehzîbu’l-Kemâl (3/221)

[11] Sahih ligayrihi. İbn Ebi'd-Dunyâ el-Emru bi’l-Ma’ruf (94) Hakîm et-Tirmizî Nevadiru’l-Usul (1016) Abdulgani el-Makdisi el-Emru Bi’l-Ma’ruf (85) Salt b. Tarif hakkında Darekutni: “Sakıncasız” demiştir. Diğer ravileri güvenilirdir. Eğer Medain’li şeyh sahabe ise isnadı hasendir.

[12] Sahih ligayrihi. Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (8/48) Deylemi (4293) isnadında İbrahim b. Şuayb el-Havlani meçhuldür.

[13] Sahih ligayrihi. İbn Ebi'd-Dunyâ el-Ukubat (79) İbn Ebi'd-Dunyâ el-Emru bi’l-Ma’ruf (33) Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (8/48) isnadında Yusuf b. Şuayb meçhuldür.

[14] Sahih ligayrihi. Taberânî Mu'cemu'l-Evsat (8986) Taberânî Mu'cemu'l-Kebîr (13/363, 17/16) Ahmed (2/177, 222) İbn Mubarek Zühd (s.267) İbnu’l-Mubarek Musned (23) İbn Vaddah el-Bid’a (168) Fesevi Marife (2/297) Acurri el-Guraba (6) Hatib el-Muttefak el-Mufterak (354) Deylemi (3937)  Iraki el-Muğni (108) el-Elbani es-Sahiha (1619)

[15] Muslim'in şartına göre sahih. el-Acurri el-Guraba (s.15) Ebu Amr ed-Dânî Sunenu’l-Varide Fi’l-Fiten (228) el-Elbani es-Sahiha (1273)

[16] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih. Herevi Zemmu’l-Kelam (1470) Muslim muhtasar olarak (145)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)