Ebu Umame radiyallahu anh’den: “Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
لَتُنْقَضَنَّ عُرَى الْإِسْلَامِ
عُرْوَةً عُرْوَةً فَكُلَّمَا انْتَقَضَتْ عُرْوَةٌ تَشَبَّثَ النَّاسُ بِالَّتِي
تَلِيهَا وَأَوَّلُهُنَّ نَقْضًا الْحُكْمُ وَآخِرُهُنَّ الصَّلَاةُ
“İslam’ın kulpları birer birer eksilecek, her bir kulp
eksildiğinde insanlar sonrakine teşebbüs edecektir. İlk eksilecek şey (Allah’ın
indirdikleriyle) hüküm, sonuncusu da namaz olacaktır.”
Sahih. Ahmed
(5/251) Abdullah b. Ahmed es-Sunne (764) İbn Hibbân (15/111) Hâkim (4/104)
Taberânî (8/98) Mervezi es-Salat (407) Hallâl es-Sunne (1330) İbn Batta
el-İbane (1/170) Ebu Nuaym Maride (3872) Beyhakî Şuab (4894, 7118) İbn Asakir
Tarih (36/266) Deylemi (5363) el-Elbani Sahihu’l-Cami (5075) Mukbil b. Hadi
Camiu’s-Sahih (892, 2394, 3072, 3225)
İslam akidesi gayet net ve açıktır. Dinimiz kelam ve felsefe
ehlinin tartışmaları ile değil Kur’an ve sünnet naslarıyla tespit edilir.
Sünnet ehline itiraz eden kelamcı re’y ehli Haricilerle aramızda Allah’ın kitabı ve yukarıda zikrettiğim hadis gibi yüzlerce hadis vardır.
Hariciler tekfirin dinin aslı olduğunu, her müslümanın, islam iddia etseler
dahi kafirleri muayyen olarak bilmek ve tekfir etmek zorunda olduğunu iddia
ediyorlar. Nitekim kelamcılar, kelamlarını dinin aslı sayarlar ve onu bilmeyeni
dinden yüz çevirmiş kabul ederler.
Şimdi yukarıdaki hadisi tefekkür edelim ve sünnet ehlinin
yolu ile kelamcı Haricilerin yolu net olarak ayırt edilsin:
İslam’ın kulplarının birer birer eksileceği ve ilk eksilecek şeyin hüküm yani Allah’ın indirdiğiyle hükmetmenin eksileceği bildirilmiştir. Nitekim nübüvvet hilafetinin 30 sene süreceği bildirilmiş ve Muaviye radıyallahu anh ile birlikte ısırıcı sultanlık başlamıştır.
Nübüvvet hilafetinden sonra mutlaka Allah’ın indirdğinden başkasıyla hüküm başlamıştır. Lakin ne naslarda bu sebeple yöneticinin kafir olacağı ve onu tekfir etmeyenin de kafir olacağı bildirilmiştir ne de o dönemlerde yaşayan sünnet ehli böyle bir şey iddia etmiştir!
Ancak Hariciler mesela Abdullah b. ez-Zubeyr radıyallahu anhuma’yı
Allah’ın indirdiği ile hükmetmiyor diye tekfir etmişler, selefimizin imamları
da onlara reddiyler vermişler, Maide 44’ün bu konuda öne sürülmesinin müteşabih olduğunu, bu ayeti öne
sürerek müslümanları tekfir edenlerin Hariciler olduklarını açıklamışlardır.
Sonra Yezid b. Muaviye başa geçmiş, bazı işlerinden dolayı onu tekfir edenler olmuş, bazıları tekfir etmese de zalim ve fasık olduğunu açıklamışlar, Ali b. Ebi Talib radıyallahu anh’ın oğlu Muhammed İbnu’l-Hanefiyye rahimehullah ise Yezid hakkında söylenen olumsuz sözlerin gerçeği yansıtmadığını söylemiştir.
Nitekim sonraki dönemde gelen alimler bu tartışmada
Yezid’in fasık oluşunun sabit olmakla beraber tekfir edilmesinin nassa aykırı
olduğunu açıklamışlardır. Çünkü Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem
Kustantiniyye’ye sefer yapacak ilk ordunun komutanı ve askerlerinin bağışlanmış
olduğunu bildirmişti. Kustantiniyye’ye ilk seferi yapan da Muaviye radıyallahu
anh zamanında, Yezid’in de içinde bulunduğu bir ordu olmuştur.
Şimdi muayyen tekfirin İslam’ın aslı olduğunu iddia eden Haricilere soralım:
Yezid’in hükmü nedir? Allah’ın indirdiğinden başkasıyla
hükmetmemiş midir? Şayet Allah’ın indirdiğinden başkasıyla hükmetmesi sebebiyle
kafir olduysa onu tekfir etmeyen milyarlarca müslümanın hükmü nedir?
Hadiste geçen: “Sonuncusu da namaz olacaktır” ifadesinde de
haricilerden saflarımız baştan sona ayrılmıştır elhamdülillah! Çünkü cemaatle
namazı ve safları ikame etmeyi yasaklayanların küfrü, bevah bir küfürdür ve
bevah küfürden dolayı yöneticileri tekfir etmek Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’in hadisinde gelmiştir:
Avf b. Mâlik radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu:
خِيَارُ
أَئِمَّتِكُمُ الَّذِينَ تُحِبُّونَهُمْ وَيُحِبُّونَكُمْ وَيُصَلُّونَ عَلَيْكُمْ
وَتُصَلُّونَ عَلَيْهِمْ وَشِرَارُ أَئِمَّتِكُمُ الَّذِينَ تُبْغِضُونَهُمْ
وَيُبْغِضُونَكُمْ وَتَلْعَنُونَهُمْ وَيَلْعَنُونَكُمْ قِيلَ يَا رَسُولَ اللهِ
أَفَلَا نُنَابِذُهُمْ بِالسَّيْفِ؟ فَقَالَ لَا مَا أَقَامُوا فِيكُمُ الصَّلَاةَ
وَإِذَا رَأَيْتُمْ مِنْ وُلَاتِكُمْ شَيْئًا تَكْرَهُونَهُ فَاكْرَهُوا عَمَلَهُ
وَلَا تَنْزِعُوا يَدًا مِنْ طَاعَةٍ
“Yöneticilerinizin hayırlıları sizin
kendilerini sevdiğiniz ve sizi seven, onlara dua ettiğiniz ve size dua eden
yöneticilerdir. Yöneticileriniz şerlileri ise kendilerine buğz ettiğiniz ve
size buğz eden, kendilerine lanet ettiğiniz ve size lanet eden yöneticilerdir.”
Denildi ki: “Ey Allah’ın rasulü! Onlara kılıçla karşı çıkmayalım mı?”
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Aranızda namazı ikame ettikleri sürece hayır!
Yöneticilerinizde hoşlanmadığınız bir şey gördüğünüzde, amelini çirkin görün
fakat itaatten büsbütün el çekmeyin.” Sahih.
Muslim (1855)
Bu hadiste de yöneticilerin şerlilerinden bahsedilmiştir. Yani Allah’ın indirdiğiyle hükmediyor olsalardı onlara şerli yönetici denilmezdi. Allah’ın indirdiğinden başkasıyla hükmettikleri için de tekfir edilmemişler, bilakis onlara itaatten büsbütün el çekmemek emredilmiştir. Ancak namazı ikame ortadan kalkınca, mesela korona hurafesi sebebiyle cemaatle namazı ve safların ikamesini yasaklamalarıyla küfrü bevaha girmişlerdir!
Ubâde b. es-Sâmit radıyallahu anh’den:
دَعَانَا النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
فَبَايَعْنَاهُ فِيمَا أَخَذَ
عَلَيْنَا أَنْ بَايَعَنَا عَلَى السَّمْعِ وَالطَّاعَةِ فِي مَنْشَطِنَا
وَمَكْرَهِنَا وَعُسْرِنَا وَيُسْرِنَا وَأَثَرَةً عَلَيْنَا وَأَنْ لاَ نُنَازِعَ
الأَمْرَ أَهْلَهُ إِلَّا أَنْ تَرَوْا كُفْرًا بَوَاحًا عِنْدَكُمْ مِنَ اللَّهِ
فِيهِ بُرْهَانٌ
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bizi çağırdı ve O’na
biat ettik. Bizden biat için aldığı sözler arasında; dinçlik ve isteksizlik
zamanlarımızda, zorlukta ve kolaylıkta ve bizim aleyhimizde kayırmacılık
yapıldığında dahi dinleyip itaat etmemiz, yöneticilerle çekişmememiz de vardı.
Ancak katınızda Allah’tan bir burhan bulunan apaçık bir küfür görmeniz hali
bundan hariçtir.” Sahih. Buhârî (7055, 7056, 7200,
18) Muslim (1709)
İşte böyle!
Bizim akidemiz açık ve nettir, kelam ve felsefeye dayanmaz!
Tekfirden uzak duruşumuz da, tekfir edişimiz de Allah’tan ve rasulünden naslar
iledir!
Peki yöneticileri Allah'ın indirdiğinden başkasıyla hükmettikleri gerekçesiyle tekfir eden Hariciler ne yaptılar? Bu konuda Mürcie ile ittifak eden Ebu Hanzala, Murat Gezenler ve benzerleri küfür konusunda tağuta itaat edip saflar arasında mesafe koyarak, iblise itaat edip maske takarak namaz kıldılar ve İslam'dan okun yaydan çıktığı gibi çıktılar! Tıpkı Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in Hariciler hakkında haber verdiği gibi!