Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

25 Kasım 2024 Pazartesi

Kişinin Hanımının Açılması Cezayı Gerektiren Nüşuz mudur?

 Önceki fakihlerin kitabında bu mesele zikredilmektedir. Kadının yabancı erkeklerin önünde süslenerek ve açılarak çıkması teberrücdendir.

Peki hanımı bu şekide hareket eden erkek nasıl davranmalıdır? Kadının bu şekilde hareketi, cezalandırılmayı mubah kılan nüşuzdan mıdır? Kadının nafaka hakkını iskat eden bir durum mudur, yoksa bazılarının dedikleri gibi sadece nasihat edip ıslahı için dua etmekle mi yetinilir?

Bu meseleyi açıklamadan önce kadınla evli kalmaya veya ondan ayrılmaya dair İbrahim aleyhi's-selâm’ın oğlu İsmail aleyhi's-selâm’a: “Kapının eşiğini değiştir” sözünü yani hanımını boşamasını söylemesini hatırlamak gerekir.

Hanefi’lerin kitaplarında bu meseleye benzer örnekler varid olmuştur.

El-Muhitu’l-Burhani’de şöyle denilir:

ولو كشفت وجهها لغير محرم فقد قيل: هذه جناية، وقد قيل: هذه ليست بجناية، والتكلم ورفع الصوت مع غير المحرم جناية بلا خلاف

“Şayet kadın mahremi olmayanların yanında yüzünü açarsa bunun bir suç olduğu söylenmiştir. Suç olmadığı da söylenmiştir. Ama mahremi olmayan erkeklerin yanında konuşması veya sesini yükseltmesinin suç olduğunda ihtilaf edilmemiştir.”  

Burada “suç” ifadesi, cezalandırılmasını mubah kılan iş demektir.

Ed-Durru’l-Muhtar’da bu suçlar zikredilirken şöyle geçer:

شتمته ولو بنحو يا حمار، أو ادعت عليه، أو مزقت ثيابه، أو كلمته ليسمعها أجنبي، أو كشفت وجهها لغير محرم

“Kadın kocasına “Ey Eşek” veya buna benzer sözlerle hakaret etmesi, elbisesini yırtması veya yabancı birinin işiteceği şekilde konuşması yahut mahremi olmayanların yanında yüzünü açması...”

Teberrüc (açılıp saçılmak) ise sadece yüzü açmaktan daha şiddetlidir. Peki bu görüş re’y ehli olan Hanefi’lerin tek kaldıkları bir görüş müdür?

Cevap: Muhakkak ki bütün mezheplerin fakihleri bu ayrıntılarda ittifak halindedirler.

El-Mevsuatu’l-Fıkhiyyeti’l-Kuveytiyye’de şöyle geçer:

يسقط حق الزوجة في القسم بإسقاطها ويسقط بالنشوز كما تسقط به النفقة.. وذلك باتفاق الفقهاء، ومن النشوز أن تخرج بغير إذنه أو تمنعه من التمتع بها

“Taksimatta kadının hakkı, nüşuz halinde nafaka gibi hakların düşmesi gibi sakıt olur… Bu konuda fakihler ittifak etmişlerdir. Kadının, kocasından izinsiz çıkması veya kocasını kendisinden faydalanmaktan engellemesi nüşuzdandır.”

 

Burada birden fazla kadınla evli olan erkeğin eşleri arasında adaletli taksim yapmasından bahsedilmektedir. Eğer kadınlardan biri nüşuz yaparsa taksim hakkı düşer. Üzerinde ittifak edilen nüşuz türlerinden biri de; kadının kocasından izinsiz dışarı çıkmasıdır! Peki ya kadının açılması yani teberrüc yapması durumunda kocasının izni olup olmamasının ne farkı vardır? Kadın kocasından izinsiz olarak çıktığında tesettürlü olarak ve sılayı rahim gibi hayırlı bir iş için dahi çıksa, izinsiz çıkışı bir nüşuzdur! Lakin açık bir halde çıkması tam bir suçtur!

Mukatil, “Teberrüc yapmasınlar” ayetini açıklarken; “İffetli olmaları ve evden çıkmamaları emredilmektedir” demiştir. Zira teberrüc ancak evden çokça çıkmasıyla olur. Teberrüce düşmemesi için evden çokça çıkması yasaklanmıştır. Buradan da anlaşılır ki, teberrüc (açılıp saçılmak), sadece evden çıkmaktan şiddetlidir.

İbn Teymiyye Fetava’l-Kubra’da (3/153) şöyle demiştir:

وإذا خرجت من بيت زوجها بغير إذنه كانت ناشزة عاصية لله ورسوله مستحقة العقوبة

“Kadın, kocasından izinsiz olarak evden çıkarsa Allah’a ve rasulüne isyan eden bir naşize olur, cezalandırılmayı hak eder.”

Bu manaya aykırı bir söz söyleyen bir fakih bilinmemektedir!

Nüşuz yapan kadının nafaka hakkının kalmayacağı hükmü âlimlerin genelinin görüşüdür.

Ama bazı fakihlerin sözlerinde geçen “cezalandırma” ifadesi ile kastedilen, yaralayıcı olmayacak şekilde dövmek suretiyle ta’zir cezasıdır.

Şafiî fakihleri şöyle demişlerdir:

ما يتعلق بحق الرجل له عقوبته به، وما يتعلق بحق الله عز وجل وحده فهذا ليس له أن يعزِّر به

“Kocanın hakkı ile ilgili konularda cezalandırma yetkisi kocaya aittir. Yalnız Allah Azze ve Celle’ye ait olan haklarla ilgili cezalandırma yetkisi ise kocaya ait değildir.”

Kadının açılarak çıkması kocasının haklarıyla da ilgilidir. Çünkü bu onun kıskançlığını kışkırtır ve insanlar arasında ayıplanmasına sebep olur.

Kadını açılmaktan engellemesi, kocanın kavvam olması kapsamındadır. Yine burada Allah Azze ve Celle’nin hakkının gözetilmesi de söz konusudur. Açılıp saçılan kadının yüklendiği günah ne kadar büyüktür! Ona bakan herkesin günahını da yüklenmektedir!

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “İlk cahiliyye teberrücüyle teberrüc yapmasınlar (açılarak çıkmasınlar)” (Ahzab 33)

Hadiste de, “Allah’ın en çok buğzettiği insanlar şu üçüdür” buyrulmuş, bunlar arasında: “İslam’da cahiliyye âdeti uygulayan kimse” sayılmıştır. (Buhârî 6488) Teberrüc yapan yani açılıp saçılan ve süslü halde dışarı çıkan kadın da böylece bu kapsamda olmaktadır.

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Ey Nebî! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış örtülerini üzerlerinden salmalarını söyle. Onların bilinmesi ve incitilmemesi için en uygun olan budur. Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir.” (Ahzab 59)

Her erkek müslüman hanımlarına bu emri ulaştırmakla emrolunmuştur. Nitekim Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bizim için en güzel örnektir.

Sonuçlar

1- Kadının izinsiz çıkması gibi, yalnızca kocasının haklarıyla ilgili olarak işlediği suçlarda cezalandırma yetkisi kocasına aittir ve suçun büyüklüğüne göre nafakasından kesmek, yaralayıcı olmayacak şekilde dövmek gibi cezaların takdiri kocaya aittir.

2- Kadının yüzü açık bir şekilde dışarı çıkması veya kâfire kadınlar gibi daha fazla açılarak çıkması yahut dışarı çıkmasa dahi internet, sosyal medya, cep telefonu gibi güncel vasıtaları kullanarak görüntüsünü yahut sesini yabancı erkeklere ulaştırması, hem kocasının hakkına, hem de Allah Azze ve Celle’nin hakkına tecavüzdür. Bu konuda kocası kendi hakkının ihlalinden dolayı kadının nafakasından eksiltmek, yaralayıcı olmamak şartıyla hafifçe döverek cezalandırmak hakkına sahiptir. Allah Azze ve Celle’nin hakkıyla ilgili suçlardan dolayı cezalandırmak ise kocanın üzerine düşmez.

3- Kadının müzik dinlemesi, harama bakması, dizi seyretmesi, zekâtını vermemesi ve bunun gibi kendisiyle rabbi arasında kalan günahlarından dolayı kocasının onu cezalandırma hakkı yoktur. Tevbe için nasihat ve ıslahı için dua etmek bu konuda söz konusudur.

4- Kadının genel olarak kötü ahlâklı olması, ağzı bozuk, her konuda kötümser, kanaatsiz olması gibi durumlarda İbrahim aleyhi's-selâm’ın oğluna nasihatinde olduğu gibi, boşanıp ayrılmayı tercih etmesi de erkeğin bir hakkıdır.

5- Aynı şekilde, kocası fasık olan kadınlar da, kocalarından ancak kendi haklarına karşı bir suç işledikleri zaman şikâyetçi olabilirler. Kocasının Allah ile kendisi arasında kalan günahı sebebiyle ona ancak nasihat ve ıslahı için dua etmekle yetinir. Fasık birini sevmesi meşru olmadığı için, sevmediği kocasından boşanmak için kadıya müracaat edebilir, mehrinden vazgeçmek gibi bir meblağ ödemeyi kabul ederek Hul’ (fesih) yoluyla ayrılık talep edebilir. Hatta kocası sâlih bile olsa, sevmiyorsa, aralarında devam eden bir anlaşmazlık varsa, bu şekilde hul (nikah feshi) talep etmeye hakkı vardır.

Burada konu özet bir şekilde ele alınmıştır. Meseleyle ilgili ayrıntılı deliller için Sahih Hadis Kulliyatı’nda nikah ile ilgili bablara bakılabilir.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)