Önceki fakihlerin kitabında bu mesele zikredilmektedir. Kadının yabancı erkeklerin önünde süslenerek ve açılarak çıkması teberrücdendir.
Peki hanımı bu şekide hareket eden erkek nasıl
davranmalıdır? Kadının bu şekilde hareketi, cezalandırılmayı mubah kılan nüşuzdan
mıdır? Kadının nafaka hakkını iskat eden bir durum mudur, yoksa bazılarının
dedikleri gibi sadece nasihat edip ıslahı için dua etmekle mi yetinilir?
Bu meseleyi açıklamadan önce kadınla evli kalmaya veya
ondan ayrılmaya dair İbrahim aleyhi's-selâm’ın oğlu İsmail aleyhi's-selâm’a: “Kapının
eşiğini değiştir” sözünü yani hanımını boşamasını söylemesini hatırlamak
gerekir.
Hanefi’lerin kitaplarında bu meseleye benzer örnekler
varid olmuştur.
El-Muhitu’l-Burhani’de şöyle denilir:
ولو كشفت وجهها لغير محرم فقد قيل: هذه
جناية، وقد قيل: هذه ليست بجناية، والتكلم ورفع الصوت مع غير المحرم جناية بلا
خلاف
“Şayet kadın mahremi olmayanların yanında yüzünü açarsa bunun
bir suç olduğu söylenmiştir. Suç olmadığı da söylenmiştir. Ama mahremi olmayan
erkeklerin yanında konuşması veya sesini yükseltmesinin suç olduğunda ihtilaf
edilmemiştir.”
Burada “suç” ifadesi, cezalandırılmasını mubah kılan iş
demektir.
Ed-Durru’l-Muhtar’da bu suçlar zikredilirken şöyle geçer:
شتمته ولو بنحو يا حمار، أو ادعت عليه،
أو مزقت ثيابه، أو كلمته ليسمعها أجنبي، أو كشفت وجهها لغير محرم
“Kadın kocasına “Ey Eşek” veya buna benzer sözlerle
hakaret etmesi, elbisesini yırtması veya yabancı birinin işiteceği şekilde
konuşması yahut mahremi olmayanların yanında yüzünü açması...”
Teberrüc (açılıp saçılmak) ise sadece yüzü açmaktan daha
şiddetlidir. Peki bu görüş re’y ehli olan Hanefi’lerin tek kaldıkları bir görüş
müdür?
Cevap: Muhakkak ki bütün mezheplerin fakihleri bu
ayrıntılarda ittifak halindedirler.
El-Mevsuatu’l-Fıkhiyyeti’l-Kuveytiyye’de şöyle geçer:
يسقط حق الزوجة في القسم بإسقاطها ويسقط
بالنشوز كما تسقط به النفقة.. وذلك باتفاق الفقهاء، ومن النشوز أن تخرج بغير إذنه
أو تمنعه من التمتع بها
“Taksimatta kadının hakkı, nüşuz halinde nafaka gibi
hakların düşmesi gibi sakıt olur… Bu konuda fakihler ittifak etmişlerdir. Kadının,
kocasından izinsiz çıkması veya kocasını kendisinden faydalanmaktan engellemesi
nüşuzdandır.”
Burada birden fazla kadınla evli olan erkeğin eşleri arasında
adaletli taksim yapmasından bahsedilmektedir. Eğer kadınlardan biri nüşuz
yaparsa taksim hakkı düşer. Üzerinde ittifak edilen nüşuz türlerinden biri de;
kadının kocasından izinsiz dışarı çıkmasıdır! Peki ya kadının açılması yani
teberrüc yapması durumunda kocasının izni olup olmamasının ne farkı vardır?
Kadın kocasından izinsiz olarak çıktığında tesettürlü olarak ve sılayı rahim
gibi hayırlı bir iş için dahi çıksa, izinsiz çıkışı bir nüşuzdur! Lakin açık
bir halde çıkması tam bir suçtur!
Mukatil, “Teberrüc yapmasınlar” ayetini
açıklarken; “İffetli olmaları ve evden çıkmamaları emredilmektedir” demiştir.
Zira teberrüc ancak evden çokça çıkmasıyla olur. Teberrüce düşmemesi için evden
çokça çıkması yasaklanmıştır. Buradan da anlaşılır ki, teberrüc (açılıp
saçılmak), sadece evden çıkmaktan şiddetlidir.
İbn Teymiyye Fetava’l-Kubra’da (3/153) şöyle demiştir:
وإذا خرجت من بيت زوجها بغير إذنه كانت
ناشزة عاصية لله ورسوله مستحقة العقوبة
“Kadın, kocasından izinsiz olarak evden çıkarsa Allah’a ve
rasulüne isyan eden bir naşize olur, cezalandırılmayı hak eder.”
Bu manaya aykırı bir söz söyleyen bir fakih
bilinmemektedir!
Nüşuz yapan kadının nafaka hakkının kalmayacağı hükmü
âlimlerin genelinin görüşüdür.
Ama bazı fakihlerin sözlerinde geçen “cezalandırma”
ifadesi ile kastedilen, yaralayıcı olmayacak şekilde dövmek suretiyle ta’zir
cezasıdır.
Şafiî fakihleri şöyle demişlerdir:
ما يتعلق بحق الرجل له عقوبته به، وما
يتعلق بحق الله عز وجل وحده فهذا ليس له أن يعزِّر به
“Kocanın hakkı ile ilgili konularda cezalandırma yetkisi
kocaya aittir. Yalnız Allah Azze ve Celle’ye ait olan haklarla ilgili
cezalandırma yetkisi ise kocaya ait değildir.”
Kadının açılarak çıkması kocasının haklarıyla da
ilgilidir. Çünkü bu onun kıskançlığını kışkırtır ve insanlar arasında
ayıplanmasına sebep olur.
Kadını açılmaktan engellemesi, kocanın kavvam olması
kapsamındadır. Yine burada Allah Azze ve Celle’nin hakkının gözetilmesi de söz
konusudur. Açılıp saçılan kadının yüklendiği günah ne kadar büyüktür! Ona bakan
herkesin günahını da yüklenmektedir!
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “İlk cahiliyye teberrücüyle
teberrüc yapmasınlar (açılarak çıkmasınlar)” (Ahzab 33)
Hadiste de, “Allah’ın en çok buğzettiği insanlar şu
üçüdür” buyrulmuş, bunlar arasında: “İslam’da cahiliyye âdeti uygulayan
kimse” sayılmıştır. (Buhârî 6488) Teberrüc yapan yani açılıp saçılan ve
süslü halde dışarı çıkan kadın da böylece bu kapsamda olmaktadır.
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Ey Nebî! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış örtülerini
üzerlerinden salmalarını söyle. Onların bilinmesi ve incitilmemesi için en
uygun olan budur. Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir.” (Ahzab 59)
Her erkek müslüman hanımlarına bu emri
ulaştırmakla emrolunmuştur. Nitekim Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem
bizim için en güzel örnektir.
Sonuçlar
1- Kadının izinsiz çıkması gibi, yalnızca kocasının
haklarıyla ilgili olarak işlediği suçlarda cezalandırma yetkisi kocasına aittir
ve suçun büyüklüğüne göre nafakasından kesmek, yaralayıcı olmayacak şekilde
dövmek gibi cezaların takdiri kocaya aittir.
2- Kadının yüzü açık bir şekilde dışarı çıkması veya
kâfire kadınlar gibi daha fazla açılarak çıkması yahut dışarı çıkmasa dahi
internet, sosyal medya, cep telefonu gibi güncel vasıtaları kullanarak
görüntüsünü yahut sesini yabancı erkeklere ulaştırması, hem kocasının hakkına,
hem de Allah Azze ve Celle’nin hakkına tecavüzdür. Bu konuda kocası kendi
hakkının ihlalinden dolayı kadının nafakasından eksiltmek, yaralayıcı olmamak
şartıyla hafifçe döverek cezalandırmak hakkına sahiptir. Allah Azze ve Celle’nin
hakkıyla ilgili suçlardan dolayı cezalandırmak ise kocanın üzerine düşmez.
3- Kadının müzik dinlemesi, harama bakması, dizi
seyretmesi, zekâtını vermemesi ve bunun gibi kendisiyle rabbi arasında kalan
günahlarından dolayı kocasının onu cezalandırma hakkı yoktur. Tevbe için nasihat
ve ıslahı için dua etmek bu konuda söz konusudur.
4- Kadının genel olarak kötü ahlâklı olması, ağzı bozuk, her
konuda kötümser, kanaatsiz olması gibi durumlarda İbrahim aleyhi's-selâm’ın
oğluna nasihatinde olduğu gibi, boşanıp ayrılmayı tercih etmesi de erkeğin bir
hakkıdır.
5- Aynı şekilde, kocası fasık olan kadınlar da, kocalarından
ancak kendi haklarına karşı bir suç işledikleri zaman şikâyetçi olabilirler.
Kocasının Allah ile kendisi arasında kalan günahı sebebiyle ona ancak nasihat
ve ıslahı için dua etmekle yetinir. Fasık birini sevmesi meşru olmadığı için,
sevmediği kocasından boşanmak için kadıya müracaat edebilir, mehrinden vazgeçmek
gibi bir meblağ ödemeyi kabul ederek Hul’ (fesih) yoluyla ayrılık talep
edebilir. Hatta kocası sâlih bile olsa, sevmiyorsa, aralarında devam eden bir
anlaşmazlık varsa, bu şekilde hul (nikah feshi) talep etmeye hakkı vardır.
Burada konu özet bir şekilde ele alınmıştır. Meseleyle
ilgili ayrıntılı deliller için Sahih Hadis Kulliyatı’nda nikah ile ilgili
bablara bakılabilir.