Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

12 Ağustos 2013 Pazartesi

Seferî Kimsenin Bayram Namazı Kılması Meselesi


Sahih İlmihal adlı çalışmamda seferî kimsenin bayram namazı kılmasının meşru olmadığına dair İbn Teymiyye’den nakilde bulunmuştum. Yaygın uygulamaya muhalif olduğundan bu konuda söylenenler bazı kardeşlerde soru işaretlerine sebep olmuş ve bu konuda daha ayrıntılı açıklama talep edilmiştir. Esasında bu konuda İbn Teymiyye rahimehullah yalnız değildir ve gerek ondan önceki alimler ve gerekse muasır ilim ehli de bu konuyu pekiştirici açıklamalar getirmişlerdir.

İbn Kudame el-Mugnî’de (3/254) şöyle demiştir: “Bedevîlerin Cuma namazına katılmaları gerekmez. Çünkü mukim değildirler. Bayram namazı bu konuda daha önceliklidir.”

El-Merdavî, el-İnsâf’ta (2/400) şöyle demiştir: “Mukimlik ve sayı şartlarına gelince, doğru olanı bunların şart olmasıdır."

Şeyh Ömer b. Salim Bazemul Bugyetu’l-Mutatavvi’de (s.125) şöyle demiştir: “Seferde bayram namazı meşru değildir. Çünkü Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in birçok yolculukları olmasına ve birlikler göndermiş olmasına rağmen seferde bayram namazı kıldığı veya bunu kılmalarını emrettiği nakledilmemiştir. Bu aynı zamanda Ebû Hanife, Malik ve iki rivayetten kuvvetlisine göre Ahmed’in görüşüdür. Şafiî ve diğer rivayette Ahmed şöyle demişlerdir: “Mukimlik Cuma namazında şart olup, bayram namazında şart değildir.” Zahirîler: “Ne Cuma namazında ne de bayram namazında mukimlik şart koşulmaz” dediler. İbn Teymiyye rahimehullah ise: “Şüphesiz ki doğru olanı birinci görüştür.” (Mecmuu’l-Fetava 24/177-186) Derim ki (yani Bazemul): “Yolcu eğer kendi beldesinden başkasında bulunursa onlarla beraber bayram namazını kılmalıdır. Zira erkekler ve kadınlarla bütün müslümanlar arada fark olmaksızın Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber bayram namazına katılıyorlardı. Allah en iyi bilendir.” (Bkz.: Mecmuu’l-Fetava 24/182-183)

Abdulaziz b. Abdillah b. Baz rahimehullah şöyle demiştir: “Bayram namazı ancak şehirlerde ve karyelerde (köylerde) kılınır. Bâdiyelerde (birkaç evden oluşan yaylalarda) ve yolculukta kılınması meşru değildir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den gelen sünnet de bu şekildedir. Ne O’nun (sallallahu aleyhi ve sellem), ne de ashabınn (Radıyallahu anhum) yolculukta ve badiyelerde bayram namazı kıldıkları hıfzedilmemiştir. Nitekim Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem veda haccında arafe günü Cuma namazı kılmamıştır. O gün Cuma günü idi. Yine Mina’da da kurban bayramı namazı kılmamıştır. Hayrın ve mutluluğun tamamı Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e ve ashabı radıyallahu anhum’a uymaktadır. Başarıya ulaştıracak olan Allah’tır.” (Fetavâ İbn Baz 13/9)

Şeyh Yahya el-Hacûrî de Ziyau’s-Salikin’de (s.110-111) şöyle demiştir: “Şüphe yok ki Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’den veda haccında Mina’da ve başka bir yolcuğulunda bayram namazı kıldığı nakledilmemiştir. En hayırlı yol, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in yoludur. Yolcunun bayram namazı kılması ne vacip, ne de müstehaptır. Ama kılacak olursa bunun yasaklığına veya batıl olduğuna da delil yoktur. Nitekim ilim ehlinden bir cemaat seferde bayram namazı kılmanın caiz olduğuna fetva vermişlerdir. Bize göre tercih edileni kılmamaktır. Bu konuda yasak olmadığı için kılana da karşı çıkmayız.”

Derim ki: Şeyh Yahya’nın: “bu konuda yasak yoktur” sözü su götürür. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem: “Her kim emrimiz olmayan bir amelde bulunursa reddolunur” buyurmuştur. Buradaki umumilik yasak olmaya yeter. Yine Allah Azze ve Celle: “Yoksa onların, Allah'ın izin vermediği şeyi kendileri için dinde meşru kılan ortakları mı var?” (Şura 21) buyurmuştur. Bu nasların tehdidine girmemek için “ibadette asıl olan hurmettir” kaidesi gereği, delil olmadığı sürece ibadet olan ve dinle alakalı fiillerden uzak durmak gerekir. Allah en iyi bilendir.

Şeyh İbn Useymin rahimehullah dabayram namazı kılabilmek için mukim olmak gerektiği şartına dönüş yapmıştır. Zira Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bayram namazlarını sadece Medine’de kılmıştır. Fetih gazvesi yılında Mekke’ye yolculuk yapmış, Şevval ayının başlarına kadar orada kalmıştır. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in orada bayram namazı kıldığı nakledilmemiştir. Yine Veda haccında Mina’da kurban bayramına tesaduf etmiş, bayram namazı kılmamıştır. Çünkü yolcu idi. Yine yolcu olduğu için Arafe günü Cuma namazı da kılmamıştır. Şeyh İbn Useymin rahimehullah şöyle demiştir: “Yine Cuma için sayı şartı koşan vardır. Daha önce açıkladığımız gibi Cuma namazı için sayı hususunda tercih edileni; üç kişidir. Bu da buna göredir. Eğer köyde sadece bir müslüman varsa bayram namazı kılmaz. Ya da iki kişilerse yine bayram namazı kılmazlar.” (Şerhu’l-Mumti (5/169-170)

Şeyh İbn Useymin’in üç kişiyi şart koşmasını kabul etmemiz gerekmez. Zira iki kişinin cemaat olabileceğine dair sünnet varid olmuştur:

Mâlik b. el-Huveyris t’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Rasûlüllâh r’in yanına arkadaşımla birlikte gittik. Yanından ayrılmak isteyince bize şöyle dedi: ‘Namaz vakti girdi mi ezan okuyun, sonra kamet getirin, sonra ikinizden yaşça büyük olanınız imam olsun.’ Buhari (658) Muslim, (674).

Ubey b. Ka’b radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Kişinin, yanında biriyle beraber kıldığı namaz, tek başına kılmasından iyidir. İki kişiyle beraber kıldığı namaz, iki kişi kıldıkları namazdan iyidir. Daha fazla cemaat ise Allah’a daha sevimlidir.” Hasen. Ahmed (5/140) Ebu Davud (554) Nesai (843)

Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: “Bir adam Mescide geldi. O sırada Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ve sahabeleri öğleyi kılmışlardı. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem o adama: “Ey falan! Namazdan neden geri kaldın” diye sordu. Adam da sebep olarak bir şey söyledi. Adam namaza kalkınca Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şununla beraber namaz kılarak sadaka verecek kimse yok mu?” buyurdu. Bunun üzerine birisi kalkıp onunla beraber namaz kıldı.” Sahih. Ahmed (3/85)

Ebû Muâz el-Çubukâbâdî

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)