Kadın Fitnesinin Hevâ İle Süslenmesine Karşı Uyarı!
Ebu Muâz el-Çubukâbâdî
Bismillah.
Batıl kimden gelirse gelsin reddolunması ve hak kimden gelirse gelsin kabul edilmesi ümidiyle yazıyorum:
Bazı kimseler “İyiliği emretme ve kötülükten yasaklama
vazifesi erkeklere farz olduğu gibi kadınlara farzdır. Kadının iyiliği emredip
kötülüğü yasaklayabilmesi için de bilgi sahibi olması gerekir” gerekçesiyle
kadınların öğretim ve öğrenim faaliyetlerine aktif olarak katılabileceklerini
genel ifadelerle belirtiyorlar. Lakin buradan hareketle;
1- Kadınların kendi aralarında ders yapmak için
toplanabilecekleri
2- Erkek hocaların kadınların huzuruna çıkıp ders
verebilecekleri,
3- Hatta gerekirse kadınların erkeklerin huzuruna çıkarak
ders verebileceklerini iddia etmektedirler.
Bu gibi iddialar şüphesiz
fitnenin ta kendisidir. Zira sünnete aykırıdır. Şeytanın kendilerine hevayı süslediği bazı kimseler "fitne" olduğu iddiasıyla Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'den sabit olan sünnetlere karşı çıkmakta, laf köşeletme sanatıyla sözlerini de süslemektedirler. Lakin bu tavırları, Rasule muhalefeti "fitne" olarak tanımlayan (Nur 63) Kur'an'a aykırıdır!
Konuyla ilgili ayrıntılar için Haya Sigortası adlı çalışmama
havale ederek ve tüm fitnelerden Allah’a sığınarak şöyle cevap veririz:
Bir münker görüldüğü zaman iyiliği emretmek ve kötülüğü
yasaklamak konusunda erkekler gibi bunu gören kadınların da sorumlu olacağı
doğrudur. Lakin çoğunlukla münkere eliyle ve diliyle mani olmaya gücü yetmeyen
kimselere kalp ile karşı çıkma düşmektedir. Bu konuda kadının erkekten daha
zayıf olduğu bilinen bir durumdur. İnşaallah bu risalede açıklayacağım üzere;
1- Kadın zaruret ve ihtiyaç gibi haller dışında evden
çıkmamakla emrolunmuştur. Bu sebeple kadın genellikle evi dışındaki münkerlerle
sorumlu olmaz. Çarşılarda görevli kadın bir muhtesip tayin edildiğine dair rivayetler
ise isnad bakımından sabit olmamıştır.
2- İleride
zikredileceği gibi kadının mesuliyet alanı istisnai durumlar haricinde evi ve
çocukları hakkındadır.
3- Kitap ve sünnet nasları ile sahabenin uygulamasında;
kadının bazı ibadetlerin edası için belli şartlarda evinden çıkmasına müsaade
edilmiş, yine bu ibadet alanlarında birbirlerine mahrem olmayan kadınlarla
erkeklerin arası ayrılmıştır.
4- Kadınların dinî bir ders için kendi aralarında
toplanmaları bir “ibadet”tir ve böyle bir ibadetin meşru olabilmesi için nastan
delili olması gerekir. Böyle bir uygulama selefte mevcut değildir. Bazı
nasların genel ifadelerini delil getirmek bu konuda hüccet olmaz. Zira nasların
iddia edilen şekilde bir delaleti olsaydı mutlaka selef bizi bu hayırda
geçerdi. O halde selefin üzerinde bulunmadıkları bid’atlerden uzak durmak
gerekir.
5- Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, herkesin
damarında şeytanın dolaştığını haber vermiş, kendisi için şeytanının boyun
eğdirildiğini bildirmiş olmasına rağmen, mescidde kocalarının arka saflarında
bulunan kadınlara hitap etmiştir. Erkek sahabelerinden birinin de kadınların
yanına girerek sohbet tertip ettiği varid olmamıştır. Bilakis bunun aksine rivayetler
gelmiştir.
6- Kadınların erkeklerin huzuruna çıkarak hitap etmesi ise
daha da çirkin bir iştir. Bu konuda Aişe radıyallahu anha’nın isminin
karıştırılması ise habis bir iftiradır. Aişe radıyallahu anha müminlerin annesi
olarak her ne kadar erkeklerin arasına karışmasa da, cemel olayında önderlik
etmeye kalkınca, Ebu Bekre radıyallahu anh: “Başlarına bir kadın tayin
edilen kavim iflah olmaz” hadisini öne sürerek buna karşı çıkmış, Aişe
radıyallahu anha ise “Hav’eb’in köpeklerinin havlamalarını işitince” nebevî
ihtarı hatırlayarak kalan ömründe pişmanlık göz yaşları dökmüştür.
Müslümanlara nasihat şudur ki, kitap ve sünnet naslarını
rehber edinip, bunlara aykırı olan görüşler kimden gelirse gelsin reddetmeleri,
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den gelenlere teslim olup hevayı terk
etmeleridir. Sema’dakinin yardımı ancak naslara ittiba edenlere muyesser olur.
Yeryüzündekilerin çoğunluğu ise zanna uyar ve batılı destekleyerek saptırırlar:
“Eğer yeryüzündeki insanlaların çoğuna uyarsan, seni
Allah'ın yolundan saptırırlar; zira onlar, zandan başka bir şeye uymuyorlar ve
dolayısıyle sadece saçmalıyorlar” (En’am 116)
Kadınlara Evlerinde Oturmalarının Emredilmiş Olduğu ve Nafile Hac İçin Dahi Evden Çıkamayacakları
Ümmetin önceki ve sonraki âlimleri ve muhakkikleri, Allah Teâla’nın; “Vakarınızla evlerinizde oturun. Önceki
Cahiliye açılıp saçılması gibi açılmayın.” (Ahzab 33) ayetinden, Müslüman
kadının evinde oturup zaruret haricinde dışarı çıkmamaları gerektiği ve onların
yabancı erkeklerle ihtilatının haram olduğu hükmünü çıkarmışlardır.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in beyanı da bu
konuda nettir:
1- Umm Seleme radıyallahu anha’dan: Nebî sallallahu aleyhi
ve sellem eşlerine şöyle buyurdu: “Sadece bu hac için çıkabildiniz. Sonra
size evlerde hasırlar üzerinde oturmak düşer.” Sahih. Taberani
(23/313) Taberani Evsat (6/198) Ebu Ya'la (12/312) Busayri İthaf (2652) İbni
Hacer Metalibu Aliye (1590) Mecmau’z-Zevaid (3/490) Elbani Sahihu’t-Tergib
(1168) Şuayb el-Arnaut da sahih demiştir. Elbani Sahiha (2401)
2- Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem hanımlarıyla hac yaptığı zaman şöyle buyurdu: “Sadece bu hac için çıkabildiniz. Sonra
hasırların üzerinden ayrılmamanız gerekir.”Sahih. Ahmed (2/446)
Bezzar (1077, 1078) Beyhaki (5/228) Tayalisi (1647, 2312) İbn Sad (8/55) Tahavi
Muşkilu’l-Asar (5603) Taberani (24/33) Ebu Ya’la (13/80) Huseyn Selim Esed:
“Sahih”, Şuayb el-Arnaut “hasen” demiştir.
3- Ebu Vakıd el-Leysî radıyallahu anh’den: “Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem haccında hanımlarına şöyle dedi: “Bu hacdan sonra size
hasırların üzeri var.” Sahih. Ahmed (5/218) Ebu Davud (1722) Ebu
Ya’la (3/32) Taberani (3/252) Beyhaki (5/228) el-Elbani ve Fethu’l-Bari’de
(4/88) İbn Hacer sahih demişlerdir.
4- İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan: Nebî sallallahu aleyhi
ve sellem hanımlarıyla beraber hac yaptığı zaman şöyle buyurdu: “Sadece bu hac için çıkabildiniz. Sonra
size hasırlar üzerinde olmak gerekir” Sahih ligayrihi. İbn Hibban (9/20
no:3706) Taberani Evsat (7926) Ebu Ya'la’ya nispetle: İbni Hacer
Metalibu Aliye (1591) Busayri İthaf (2653)
5- Aynı hadisi Ahmed (6/324) ve İbn Sad (8/207-208) Zeyneb bt. Cahş radıyallahu anhadan
rivayet etmişlerdir.
6- Yine aynı hadisi Ahmed (6/324) ve İbn Sad
(8/207-208) Sevde bt. Zem’a
radıyallahu anhadan rivayet etmişlerdir.
7- Yine aynısını Ahmed (6/68) Aişe radıyallahu anha’dan
rivayet etmiştir.
Sevde radıyallahu anha’ya; “Kız kardeşlerinin yaptığı gibi hac ve umre
yapsan olmaz mı?” denilince dedi ki; “Ben hac ve umre yaptım. Bunun üzerine
Allah bana vakarla evde oturmamı emretti.”
Ravi der ki; “Allah’a yemin olsun, o cenazesi çıkarılana kadar evinden
çıkmadı.” Sahih mevkuf. İbni Sa’d (8/55, 208) Salebi el-Keşfu ve’l-Beyan
(8/34)
Tavafta Kadın Erkek Karışmasının Yasaklanması
Azatlı bir cariyesi, Aişe radıyallahu anha’nın yanına girmiş ve demiştir
ki; “Ey müminlerin annesi! Beyt’i yedi
defa tavaf ettim ve Rükn’ü iki ya da üç kez selamladım.” Aişe radıyallahu anha
ona dedi ki; “Allah sana karşılık vermesin! Allah sana karşılık vermesin!
Erkeklerin arasına mı girdin!? Tekbir getirip geçemez miydin?” Hasen mevkuf. İmam Şafii
Müsned (s.127) el-Ümm (2/172) Beyhaki (5/81) Fakihi Ahbaru Mekke (1/122)
Hafız İbni Hacer der ki; “el-Fakihî – Zaide’den, - o da İbrahim
en-Nehaî’den naklediyor; “Ömer radıyallahu anh, erkeklerin kadınlarla beraber
tavaf etmesini yasakladı ve bir adamı onlarla beraber görünce onu kamçısıyla
dövdü.” Sahih mevkuf. Fakihi Ahbaru Mekke (1/252) Fethu’l-Bari (3/480)
İbni Cürayc, Atâ’dan naklediyor; “İbni Hişam kadınları erkeklerle beraber
tavaf etmekten men edince dedi ki;“Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in
kadınları erkeklerle beraber tavaf ettiği halde onları bundan nasıl
alıkoyarsın?” dedi ki; “Bunu hicap emrinden önce mi, yoksa sonra mı
yapıyorlardı?”“Ben onlara ancak hicap emrinden sonra yetiştim.”“Peki erkeklerle
kadınlar nasıl karışıyorlardı?” “Karışmıyorlardı. Aişe radıyallahu anha
erkekler arasına karışmadan, ayrı şekilde tavaf ediyordu.” Sahih maktu. Buhari (1539)
Abdurrazzak (5/66) Beyhaki (5/78)
Bu haber gösteriyor ki, İslam’ın ilk yıllarında erkekler ile kadınlar
karışıp, izdiham içinde tavaf etmiyorlardı.
Kadınların Namaz İçin Evden Çıkmalarının Hayır Olmadığı
Kadınların (akşam, yatsı ve sabah namazları gibi) karanlıkta
çıkabilecekleri gece namazları için mescide çıkmayı istemeleri halinde
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem erkeklere izin vermelerini tembihlemiş,
lakin evlerinde kılmalarının daha hayırlı olduğuna uyarmıştır:
İbn Ömer
radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Hanımlarınız
gece mescidde (cemaatle) namaza çıkmak için izin istediklerinde onlara mani
olmayın.” Sahih. Buhari (865) Muslim (422)
Diğer
rivayette: “Kadınların mescide çıkmalarına engel olmayın. Evlerinde
kılmaları ise onlar için daha hayırlıdır.” Sahih. Ebu Davud
(567) İbn Huzeyme (1684) Ahmed (2/76, 77)
Umm Seleme
radıyallahu anha’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Kadınların
en hayırlı mescidleri evlerinin ortasıdır.” Hasen ligayrihi.
Ahmed (6/301) Taberani (23/no 709) Ebu Ya’la (7025)
Ümmü Humeyd
es-Saidiye radıyallahu anha, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip
dedi ki; “Ey Allah’ın Rasulü! Ben seninle beraber namaz kılmak istiyorum.”
Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Benimle namaz kılmak istediğini
biliyorum. Lakin evinin ortasında kıldığın namaz, evinin avlusunda kıldığı
namazdan hayırlıdır. Evinin avlusunda kıldığın namaz da, mahalle mescidinde
kıldığın namazdan hayırlıdır. Mahalle mescidinde kıldığın namaz ise, senin için
benim şu mescidimde kıldığın namazdan hayırlıdır.” Hasen. Ahmed
(6/371) İbn Huzeyme (1689) İbn Hibban (5/595) İbni Ebi Şeybe (2/157) Ru’yani
(2/233) Taberani (25/148) İbn Abdilberr et-Temhid (23/398)
Aişe
radıyallahu anha’dan: “Şayet Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem kadınlarda
benim gördüğüm şeyleri görseydi, tıpkı israiloğullarının kadınlarının
mescidlerden yasaklandıkları gibi, onları mescidlere çıkmaktan yasaklardı.”
Ravi Amre dedi ki: “İsrailoğullarının kadınları mescidlerden yasaklandılar mı?”
Aişe radıyallahu anha: “Evet” dedi. Sahih. Buhari (869) Muslim
(445)
İbn Ömer radıyallahu anhuma Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in “Allah'ın
kadın kullarını Allah'ın mescidlerinden men etmeyiniz” şeklindeki sözünü
naklettiği zaman kardeşlerinden biri “Evet, Allah'a yemin ederim, biz onları
Allah'ın camilerinden men edeceğiz” diye karşılık verdi. Bunun üzerine İbn Ömer
bu karşılığı veren kardeşine kızarak kendisini dövdü ve dedi ki: “Ben
"Nebi sallallahu aleyhi ve sellem 'Kadınları camiye gitmekten men
etmeyiniz” dedi" diyorum. Sen ise buna karşılık 'Evet onları men
edeceğiz' diyerek ısrar ediyorsun'.
İbn Ömer radıyallahu anhuma'nın kardeşi bu hadise insanların bozulmuş
olduğunu kesinlikle bildiğinden muhalefet etmişti. İbn Ömer radıyallahu
anhuma'nın ona karşı duyduğu kızgınlık ise, onun özür beyan etmeksizin doğrudan
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hadîsine muhalefet etmesinden ileri
geliyor.
Ebû Ömer
Şeybânî’den, o şöyle demiştir: “İbn Mes’ûd t kadınların Cuma günü mescide çıktıklarını görünce dedi ki:
‘Evlerinize dönmeniz sizin için daha hayırlıdır.’” Taberânî, (9/294);
Beyhakî, Şu‘ab (3/186)
İbn Mes’ûd t, kadınların evlerinde vakarla
oturmalarını teşvik ederek dedi ki: “Şüphesiz kadın avrettir. Kadın dışarı
çıkmada sakınca görmezse, şeytan bakışları ona çevirtir ve denilir ki: ‘Sen bir
kimseden hoşlanmasan ona uğramazsın.’ Kadın dış elbisesini giyince ona denilir
ki: ‘Nereye gidiyorsun?’ O da: ‘Hasta ziyaret etmeye veya cenazeye katılmaya ya
da mescitte namaz kılmaya’ der. Hâlbuki kadın, evinde yaptığı ibadet gibisiyle
Rabbine ibadet edemez.” Hasen. Taberânî, (9/294)
Görüldüğü gibi Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem,
kadınlara evlerinde namaz kılmalarının, mescide çıkmaktan daha hayırlı olduğunu
tembihlemiş, Aişe radıyallahu anha kadınların çıkardıkları işleri görünce
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bunları görseydi yasaklayacağına
dikkat çekmiş, İbn Mesud radıyallahu anh Cuma için mescide çıkan kadınlara
evlerine dönmelerini tembihlemiştir.
Kadının Zaruret Dışında Dışarı Çıkmaması ve Çıkmak Zorunda Kalırsa Yolun Kenarından Gitmesi
Abdullah b. Mes’ud Radıyallahu anh’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem buyurdu ki;“Kadın avrettir. Dışarı çıktığı zaman şeytan, bakışları
ona çevirtir. Kadının Rabbine en yakın olduğu yer, evinin ortasıdır.” Sahih. İbn Huzeyme (3/93) İbn Hibban (12/412, 413) Bezzar (5/489, 492)
Taberani (9/295, 10/108) Deylemi (6713) Abdulhak el-İşbili Ahkâm (2/46) Hatib
Tarih (8/451) Darekutni İlel (5/314) “hasen, sahih” kaydıyla Tirmizi (1173)
İbni Ömer radıyallahu anhuma'dan; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu "Kadınların iki bayram namazı olan ramazan ve kurban
bayramı namazları haricinde zaruret olmadıkça – yani hizmetçisi yoksa - sokağa
çıkmaktan nasipleri yoktur. Onların kenarlar hariç yollardan da nasibleri
yoktur." Hasen ligayrihi. Taberani (13/172) İbni Adiy
(3/454) et-Temhid (23/399, 403) el-İstizkar (2/470)
Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Yolun ortası kadınlar için
değildir." Hasen. Bkz.:
Elbani Sahiha (856) Sahihu’l-Cami (5425) Feyzu’l-Kadir (7658) Bu hadisi Ebu
Hureyre radıyallahu anh’den: Busayri İthaf (5539) İbni Hibban (12/415) İbni
Adiy (4/5) Beyhaki Şuab (7823) İbn Ebi Asım ed-Diyat (202) Muhlis Fevaid (9/5)
Metalibu’l-Aliye (2788)
Aynı Hadisi Ebu Amr b.
Hamas radıyallahu anh’den: Dulabi Kuna (240) Beyhaki Şuab (7821)
Beyhaki Adab (2/422) Taberani Evsat (3/235) Ebu Nuaym Marife (20/341) Ebu Tahir
Makdisi Etrafu’l-Garaib ve’l-Efrad (4915) Deylemi (5255)
Aynı hadisi Ali
b. Ebi Talib radıyallahu anh’den: Taberani Evsat (4/226)
Kadınların Mescidde veya Yollarda Erkeklerden Ayrı Durmaları Gerektiği
Ebu Hureyre
radıyallahu anh’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Erkeklerin
en hayırlı safları ön sıralar, en şerli safları ise arka sıralardır. Kadınların
en hayırlı safları arkalar, en şerli safları da ön sıralardır.” Sahih.
Muslim (440) Ahmed (3/387) İbn Ebi Şeybe (1/333) Ebu Davud (678) Nesai (820)
İbn Mace (1000-1001) Tayalisi (2408) Darimi (1/325) İbn Huzeyme (3/96) Taberani
(8/165) İbn Carud el-Munteka (317) Ebu Ya’la (1102)
Rasûlüllâh r, kadınların erkeklerle ihtilat
etmemesi için mescidinde kadınlara özel bir kapı tahsis etmiştir. Ebû Dâvud, Sunen’inde:
‘Kadınların Mescitlerde Erkeklerden
Ayrı Tutulması’ diye bir başlık koymuş ve İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan şu
rivayeti kaydetmiştir: “Rasûlüllâh sallallahu aleyhi ve sellem: ‘Şu kapıyı
kadınlara ayırsak’ buyurdu.” Nâfî’ der ki: ‘İbn Ömer t ölünceye kadar bir daha o kapıdan
girmedi.’ Sahih. Ebû Dâvud,
(462) Sahîhu Câmi‘i’s-Sagîr, (5134).
“Ömer radıyallahu anh erkeklerin mescide kadınlara
ayrılmış kapılardan girmesini yasaklardı.” Sahih mevkuf. Ebu Davud
(464) Buhari Tarihu’l-Kebir (1/60) İbni Hazm el-Muhalla (3/131, 4/199) Elbani
Semeru’l-Mustetab’da (s.485) sahih dedi.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zamanında erkek sahabeler, mescidin
ön saflarında, kadınlar ise örtünmüş oldukları halde arka saflarda namaz
kılıyorlardı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bayram günlerinde
erkeklere vaaz ettikten sonra, hutbeyi işitemeyecek uzaklıkta bulunan kadınlara
doğru yaklaşarak vaaz ediyordu.
Abdurrahman bin Âbis dedi ki; “İbni Abbas radıyallahu anhuma’ya; “Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber bayram gününe katıldın mı?” diye
sorulunca; “Evet. Küçük yaşta olmasaydım katılamazdım. Kesir b. Samit’in evi
civarından bayrak getirilir, namaz kılındıktan sonra hutbe verirdi. Sonra Bilal
radıyallahu anh ile kadınların bulunduğu yere doğru gider, onlara vaaz eder,
sadaka vermelerini emrederdi.” Sahih.
Buhari (934)
Hafız İbni Hacer der ki; “Sonra kadınlara doğru giderdi” sözü, kadınların
erkeklerden ayrı bir yerde olduğunu gösterir. “Yanında Bilal olurdu” sözü,
kadınlara vaazın bir edebi olması veya şahitlik gibi ihtiyaçlar sebebiyle
erkeklerden birinin hazır olması hikmetine binaendir. Zira Bilal radıyallahu
anh, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in hizmetçisi ve zekât toplama
görevlisi idi. İbni Abbas radıyallahu anhuma ise, kendisinin de belirttiği
gibi, küçük olması sebebiyle orada bulunmuştur.” Fethu’l-Bari (2/466)
Hind
bintu’l-Hâris z’dan: “Umm Seleme z dedi ki: ‘Rasûlüllâh r namazı bitirip selâm verince,
kadınlar derhal kalkarlar, Rasûlüllâh r ise kalkmadan önce bir müddet beklerdi.’ Zuhrî dedi ki:
‘Bunun sebebi, kadınların erkekler ile karşılaşmamaları içindir. Allahu
a’lem.’ Sahih. Buhârî, (870).
Diğer
rivayetin metni şu şekildedir: ‘Rasûlüllâh r namazı kılıp selam verince, kadınlar derhal evlerine dönmek
üzere kalkarlardı.’ Sahih.
Buhârî, (850).
‘Â’işe z diyor ki: ‘Kadınlar Rasûlüllâh r ile beraber namaz kılmak için
sabah namazına koku sürünmeden ve yüzlerini de örterek katılırlar ve namazı
kıldıktan sonra kimsenin onları tanıyamayacağı karanlıkta evlerine dönerlerdi.’ Sahih. Buhârî, (578); Muslim, (5/143)
Ebû Useyd
el-Ensârî t‘den: “Rasûlüllâh r kadınlarla erkeklerin karışık bir
halde yürüdüklerini görünce buyurdu ki: ‘Kadınlar geri tarafa geçsin!
Kadınların yol ortasından yürümeye hakları yoktur. Onlar kenarlardan
yürümelidirler.’ Bunun üzerine kadınlar kenardaki duvarlara o kadar yakın
yürürlerdi ki bazılarının elbisesi duvara takılırdı.” Hasen. Ebû
Dâvud, (5272) Sahîhu Câmi‘is-Sagîr, (942).
Ali b. Ebi Talib radıyallahu anh, kadınlar ile erkeklerin karışmasına karşı
çıkarak dedi ki;“Hiç utanmıyor musunuz? Hiç kıskanmıyor musunuz? Duyduğuma göre
kadınlarınız çarşılara çıkıyor ve kalabalığın arasına giriyormuş!” Rüsteh’in
rivayetinde: “Kıskanmayanda hayır yoktur” ifadesi de vardır. Hasen. Ahmed (1/133)
Begavi
Şerhu’s-Sunne (9/270) Ahmed Şakir isnadının sahih olduğunu söylemiştir. Musned
(2/254-255)
Kadının Mesuliyeti Kocasının Evi ve Çocukları Hakkındadır
İbni Ömer radıyallahu
anhuma'dan: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Hepiniz
çobansınız ve hepiniz sürüsünden mes'üldür. İnsanlara hükmeden emîr bir
çobandır; o sürüsünden mes'üldür. Kişi ailesi fertlerine çobandır. O da
onlardan mes'üldür. Kadın kocasının evine ve çocuklarına çobandır; o da
onlardan mes'üldür. Köle, sahibinin malına çobandır; o da ondan mes'üldür.
Dikkat!.. İmdi hepiniz çobansınız; ve hepiniz sürüsünden mes'üldür.” Sahih.
Buhari (893) Muslim (1829)
Enes radıyallahu
anh'den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem, kadınlara buyurdu ki; “Sizin
evlerinizdeki mihnetiniz Mücahidlerin Allah yolundaki ameline ulaştırır.” Hasen.
Ebu Ya'la (6/140, 141) Beyhaki Şuab (8742-3) İbn Şahin et-Tergib (452) Ali
el-Harbi el-Fevaid (75) Bezzar (2/182) Taberani Evsat (3/163) İbn Adiy el-Kamil
(3/143)
Aynı manada benzer bir hadisi Esma bt. Yezid radıyallahu
anha’dan: Beyhaki Şuab (6/420) İbn Asakir (7/363) Ebu Nuaym Marifetu’s-Sahabe
(6881) İbn Bişran Emali (11) Ebu Abdillah el-Asbahani Meclis Fi Ruyetillah (11)
Taberani (3/93) Tarihu Vasıt (s.83) Bezzar (2/181) İbn Ebi’d-Dunya el-Iyal
(528) Mudaratu’n-Nas (173)
Kadının Yüce Vazifeleri
Allah Azze ve Celle kadını ve erkeği, akıl, hissiyat ve beden olarak farklı
özelliklerde yaratmıştır. Bunun için vazifeleri de farklıdır. Kadının en önemli
vazifeleri; eş olma ve annelik vazifeleridir.
1- Eş olma vazifesi; Allah Azze ve Celle buyuruyor ki; “Sizi bir tek
candan (Âdem'den) yaratan, ondan da yanında huzur bulsun diye eşini (Havva'yı)
yaratan O'dur.”(A’raf 189)
“Kaynaşmanız için size kendi
(cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O'nun
(varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için
ibretler vardır.”(Rum 21)
“Allah size kendi nefislerinizden
eşler yarattı, eşlerinizden de sizin için oğullar ve torunlar yarattı ve sizi
temiz gıdalarla rızıklandırdı.”(Nahl 72)
2- Annelik vazifesi; bu, kadın için en kutsal, en şerefli ve en önemli
vazifedir. Bu yüzden Allah, annenin hakkını, babanın hakkından üstün tutmuştur.
Analık vazifesi insan hayatının dört merhalesini kapsar; hamilelik, doğum, süt
emzirme ve terbiye etme (yetiştirme)
Allah Azze ve Celle buyuruyor ki; “Biz insana, ana-babasına iyilik
etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu.
Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer.”(Ahkaf 15)
“Biz insana, ana-babasına iyi
davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak
taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için) önce
bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak
banadır.”(Lukman 14)
“Emzirmeyi tamamlatmak isteyen
(baba) için, anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler.”(Bakara 233)
Husayn b. Mihsan radıyallahu anh, halasından rivayet ediyor; “Halam dedi
ki; “Bir ihtiyacım için Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gitmiştim.
Buyurdu ki;“Ey şuradaki! Sen evli misin?”“Evet” dedim.“Kocana nasıl
davranıyorsun?” buyurdu.“Ona hizmette kusur etmiyorum” dedim. Bunun üzerine
buyurdu ki;“Onun yanındaki yerini gözet. Zira o senin ya cennetin yada
cehennemindir.” Sahih. Ahmed (4/341, 6/419) İbn Ebi Şeybe
(3/557) Nesai Sünenu’l-Kubra (5/311) Beyhaki (7/291) Hakim (2/206) Ebu Nuaym
Marife (7424) Humeydi (355) Taberani (25/183) İbn Sad (8/459) Elbani es-Sahiha
(2612)
Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur: “Allah'ın insanlardan bir kısmını
diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için
erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar
(kocalarına gönülden) itaatkârdır. Allah'ın kendilerini korumasına karşılık
gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar.” (Nisa 34)
İbni Abbas radıyallahu anhuma ve başkaları dedi ki; “Bu ayetteki gönülden
itaat eden kadınlar; kocalarına itaat edenlerdir.” Taberi (8/294) İbni
Kesir Tefsiri (2/293)
İbni Teymiye, bu ayet hakkında der ki; “Saliha kadın, kocasına gönülden
itaate devam eden kadındır.” Mecmuu’l-Fetava (32/275)
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e;
“Hangi kadın hayırlıdır?” diye soruldu. Buyurdu ki; “Kendisine bakıldığında
sevinç veren, emredildiğinde itaat eden, nefsinde ve malında hoşlanılmayan bir
şeyle muhalefet etmeyen kadındır.” Sahih. Ahmed (2/251, 432,
438) Nesai (6/68) Hakim (2/175) Beyhaki (7/82) Taberi (5/60) Deylermi (2912)
Hakîm et-Tirmizi (2/150) Elbani Sahihu Suneni’n-Nesai (3231)
Kadınların Dışarı Çıktıkları Zaman Tesettür İle Emredilmeleri İle Kapalı Alanlarda Perde Arkasına Geçmelerinin Emredilmesi Farklıdır!
Aişe radıyallahu anha’dan; "Sevde radıyallahu anha örtünme emri nazil olduktan
sonra bir ihtiyaç için dışarı çıktı. Sevde cüsse bakımından irice bir kadındı.
Onu tanıyanlar hemen farkına varırlardı…" hadisi böylece zikrettikten
sonra Ömer radıyallahu anh'ın onu ancak cüssesinden dolayı tanıdığından
bahseder Yani peygamber hanımlarının bizzat perde arkasına geçmeleri emri
kastedilmiştir. O da "Onlardan bir şey istediğinizde perde arkasından
isteyin.." (Ahzab 53) ayetidir. Bu ayet, Buhari ve diğerlerinin
rivayet ettiği gibi, Ömer radıyallahu anh'ın sözüne uygun olarak nazil
olmuştur;
Enes radıyallahu anh'den;
"Ömer radıyallahu anh şöyle dedi; "Rasulullah'a; Ey Allah'ın Rasulü,
senin yanına iyi ve kötü kimseler de giriyor. Müminlerin annelerine perde
arkasına gizlenmelerini emretsen" dedim. Bunun üzerine hicab ayeti nazil
oldu." Sahih. Buhari (8/428)
Ahzab suresi 53. Ayetinin nüzulü
hakkında zikrettiğimiz ve sözün uzamaması için zikretmediğimiz rivayetler,
kadınlara tesettürün emredilmesinden sonra bu ayetin indiğini ve kapalı
alanlarda kadınların perde arkasına geçmelerinin emredildiğini göstermektedir.
Kadınların Yanına Girmekten Sakındırılması
Utbe b. Amir radıyallahu anh’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem
buyurdu ki;"Sizleri kadınların yanına girmekten sakındırırım."
Ensar’dan biri dedi ki; "Ya Rasulullah! Kocanın akrabalarına ne
dersin?" Buyurdu ki; "Kocanın akrabaları ölüm (gibi kaçınılması
gereken bir durum) dur." Sahih.
Buhari (4934) Müslim (2172)
İbni Abbas radıyallahu anhuma’dan; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem
buyurdu ki; “Bir erkek, bir kadın ile yanlarında mahremleri olan bir kimse
bulunmadan yalnız kalmasın.” Bir adam: “Ey Allah’ın rasulü! Eşim hacca
çıktı. Ben ise filan savaşa yazıldım” dedi. Bunun üzerine Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: “Git ve hanımınla beraber hac yap” buyurdu.” Sahih.
Buhari (5233) Müslim (1341)
Bu hadisten, kadının yanında mahremi bulunduğu zaman erkeklerin, kadınların
yanına girebileceği bir anlam çıkarılamaz. Hadis yolculuk gibi zorunlu çıkışlar
hakkında varid olmuştur ve lafzın umumiliği, evlerinde kocaları bulunmadığı
zaman, ayrı odalarda olsalar dahi kadınların evine girmemeyi de kapsar. Zira
birbirine namahrem olan kadın ile erkek aynı ev içerisinde olurlarsa, ayrı
odalarda veya perde arkasında olsalar dahi şeytanın vesveselerine muhatap
olurlar. Kötülük işlemeseler dahi ithama uğrarlar.
Bütün tecrübelerden bilinmektedir ki, bu hadislerde sakındırılan kadın
erkek ihtilatı, o toplumu fitneye düşürür. Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem ise “kadınlardan daha zararlı bir fitne bırakmadım” buyurarak erkekleri,
uzak durmaları için uyarmıştır.
Kadınlar Tesettürlü Olsalar Dahi Erkek Onların Yanına Giremez
Sahih bir rivayette Enes radıyallahu anh şöyle anlatmıştır: Ömer
radıyallahu anh bir gün evine gelince hanımının yanında çarşaflı bir kadın
gördü ve onu hür zannerek hemen dışarı çıktı. Tekrar geldiğinde kadın yine
oradaydı. Kadın gidene kadar Ömer radıyallahu anh bunu tekrarladı. Eve girince;
“Bizimle inatlaşan bu kadın kimdi?” diye sordu. Hanımı; “Ondan sana ne, falan
cariyedir.” Dedi. Dışarı çıkınca insanlara dedi ki; “Cariyeler efendilerine
benzemeye çalışmasın! Onlar çarşaf giyip yüzlerini örterek evli hür kadınlara
benzemesinler!” Sahih mevkuf. Ehadisu İsmail b. Cafer ez-Zuraki
(101) İbn Habib el-Gaye ve’n-Nihaye (s.228) muhtasar olarak: Begavi
Şerhu’s-Sunne (2/438) Ahmed Ahkamun Nisa (103)
Bu rivayetten anlaşılacağı üzere, Ömer radıyallahu anh bahsi geçen
cariyeyi, çarşaflı olmasından dolayı hür zannetmiş, derhal dışarı çıkmıştır.
Şayet kadın çarşaflı ve yüzü örtülü diye onun yanında bulunmayı caiz görseydi
tekrar tekrar dışarı çıkmazdı. Ayrıca yukarıda da bir kısmı zikredilen pek çok
rivayette açıkça belirtildiği gibi, erkek raviler, hanım sahabelerden
naklettikleri rivayetlerde “perde arkasından dedi ki…” şeklinde ifadeler
kullanmışlardır.
Kadın erkek karışık salonlarda konferans vs. gibi ortamlar Rahman’ın değil
şeytanın sevdiği ortamlardır. Allah bizleri selamete ulaştırsın.
Allah Azze ve
Celle şöyle buyurmuştur: “Mümin hanımlara söyle gözlerini sakınsınlar,
namuslarını korusunlar” (Nur 30)
İbn Kesir rahimehullah şöyle der: “Allahın kendilerine haram kıldığı
kocalarının dışındakilere karşı bakışlardan sakınsınlar demektir. Tefsiru Kur’ani’l-Azim (3/284)
Bu ayet her durumda kadının erkeklere bakmasını mutlak olarak
yasaklamaktadır.
“Peygamberin eşlerinden bir şey istediğiniz
zaman, örtü arkasından isteyin; bu hem sizin kalpleriniz ve hem de onların
kalpleri için daha temizdir.” (Ahzab
53)
Kaide: Hüküm, varlığına veya yokluğuna göre ilettin etrafında döner. İbn Teymiyye rahimehullah şöyle demiştir: “Şehvet söz konusu olmasa dahi
bakış fitne kaynağıdır. Fitneye sebep olan her şeyde asıl onun caiz olmamasıdır.”
Mecmuu Kutubi ve Resaili İbn Teymiyye (15/415)
Yine şöyle demiştir: Kim bakışını tekrar ve devam ettirirse ve “Ben
şehvetle bakmıyorum” derse yalan söylemiştir. Zira bakıştan dolayı mutlaka
kalbinde lezzet oluşur. Ama aniden bakışa gelince, gözünü hemen çevirdiği
takdirde affolunur.
Cerir b. Abdillah radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’e aniden bakışı sordum, bana gözümü hemen çevirmemi emretti. Sahih.
Muslim (4018)
Ali b. Ebi Talib radıyallahu anh’den: “Nebi sallallahu aleyhi ve sellem
ona şöyle buyurdu: “Ey Ali!... Bakışına bakış ekleyerek devam ettirme. Zira
ilki lehine olsa da, ikincisi lehine değildir.” Hasen. Ahmed (1/159) Hakim
(6/407) bu hadisin Müslim’in şartına göre sahih olduğunu söylemiş, Elbani,
Sahihu’t-Tergib’de (2/189) hasen demiştir.
Bu hadislerde karşı cinse bakma yasağı erkekleri de, kadınları da
kapsamaktadır ve bakışın şehvetli ya da şehvetsiz olması arasında fark yoktur.
İshak b. Hânî en-Nisaburî dedi ki: “Ebu Abdillah Ahmed b. Hanbel’e
Nebhan’ın Ümmü Seleme’den rivayet ettiği hadisi zikrettim ve bu hadise göre
erkeğin kadınlara bakması yasak olduğu gibi, kadınların erkeklere bakması
yasaklanmıyor mu?” dedim. Ahmed b. Hanbel: “Evet” dedi. El-Mesailu İbn
Hani (2/149)
İmam Ahmed’in ikrar ettiği hadis şudur: Ümmü Seleme radıyallahu
anha der ki; "Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin yanındaydım.
Yanında Meymune radıyallahu anha da vardı. İbni Ümmü Mektum radıyallahu anh
çıkageldi. Bu hicab ayetinden sonra idi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem;
"Haydi, ikinizde perde arkasına geçin" buyurdu. Dedik ki;
"Ya Rasulullah! o âmâ değil mi? Bizi ne görür ne tanır?" Buyurdu ki,
"Siz de mi körsünüz? Onu görmüyor musunuz?" Hasen.
Ahmed (6/396) Ebu Davud (4112) Tirmizi (2778) İbni Hibban (12/387-389) İbni
Sa'd (8/178) Beyhaki (7/91) Taberi (6/138) Hatib (3/16) Nesai Kübra (5/393)
İshak b. Rahuye (1/85) Ebu Ya’la (12/353) Taberani Kebir (23/302) Bu hadisin
zayıf olduğunu iddia eden muasırlara “Haya Sigortası” adlı çalışmamda ayrıntılı
cevap verdim.
Kadınlara Karşı Nefisler Temize Çekilemez
“Ben nefsimi temize çıkaramam; zira nefis
Rabbımın acıdıkları dışında, dâima kötülüğü emredicidir. Şüphesiz Rabbim çok
bağışlayıcıdır; çok merhametlidir” (Yusuf 53)
“Cabir b. Abdullah
radıyallahu anhuma’dan; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Kocaları
yanında bulunmayan
kadınların evlerine girmeyin. Şüphesiz şeytan her birinizin damarlarında kanın
dolaştığı gibi dolaşır”
Dediler ki; “Senin de mi ey Allah’ın Rasulü?” Buyurdu ki; “Evet benim de. Lakin Allah bana yardım
etti de, (şeytanım) Müslüman oldu.” Sahih ligayrihi. Ahmed
(3/309, 397) Darimi (2782) Tirmizi (1172) Ebu Davud (2777) Tahavi
Müşkilu’l-Asar (1/103) Taberani Evsat (9/14) İbnu’l-Arabi Mucem (1827) bkz.:
Buhari (6/158) Müslim (s.1711) Tirmizi (1171) Nesai (3898) Ahmed (1/18, 26)
Hakim (1/114) Ebu Nuaym Hilye (8/305) Beyhaki
Şuab (5454) Zeylai Nasbur Raye (4/249)
Ömer b. el-Hattab radıyallahu anh dedi ki; “Dikkat edin! Kişi, kendisine
mahrem olmayan kadınla konuşmasın! Kayın biraderi ise kadının ölümden sakınır
gibi sakınması gereken birisidir.”
Sahih mevkuf.
Abdurrazzak (7/137) İbn Ebi Şeybe (4/48) Ebu Ubeyd Emsal (s.18) el-Cuz’u Fihi
Nushati İbrahim b. Sad (72)
Tesettürlü olsa da bir kadına bakmak Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in dahi şehvetine sebep olabilmiştir:
Ebu Kebşe radıyallahu anh’den; “Biz Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’in yanında iken bir kadın geçti. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem
kalkıp evine gitti ve biraz sonra gusletmiş halde geri geldi. Biz; “Bir şey mi
oldu ey Allah’ın rasulü!” diye sorduk. Buyurdu ki; “Buradan bir kadın
geçmişti. Nefsime düşen şehveti helal yoldan giderdim. Böyle bir şey olursa siz
de böyle yapın.”
Sahih.
Ahmed (4/231) Buhari Tarihu’l-Kebir (6/139) Taberani (22/338) Taberani Evsat
(3/311) Müsnedi Şamiyyin (2047) Hakîm et-Tirmizi Nevadiru’l-Usul (2/151) Ebu
Nuaym Hilye (2/20) Mecmauz Zevaid (4/292) Heysemi; “Ahmed’in ricali
güvenilirdir” dedi. Elbani Sahiha (235)
Ebu Abdurrahman es-Sulemi radıyallahu anh’den;
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e bir kadın uğramıştı. O kadın hoşuna
gidince, hanımı Sevde’nin yanına gitti ve ihtiyacını giderdi. Sonra buyurdu ki;
“Herhangi biri başka bir kadından hoşlanırsa kendi eşine gitsin. Aynısını
onda da bulacaktır.” Hatib el-Fasl li’l-Vasl (2/915)
- İbn Mesud radıyallahu anh’den merfuan: Buhari Tarihul
Kebir (5/69) Beyhaki Şuab (4/367) Darimi (2215) Darekutni İlel (5/196-8) İbn
Ebi Hatim İlel (1/394) Hatib el-Fasl li’l-Vasli’l-Mudrec (2/917)
- Enes radıyallahu anh’den: Taberani Musnedi Şamiyyin (4/7)
- Abdullah b. Habib’den: İbni Ebi Şeybe (4/4)
- Salim b. Ebi’l-Ca’d’den mürsel: İbn Ebi Şeybe (4/5)
- Ebu’z-Zübeyr’den mürsel olarak: Nesai Kubra (5/351)
Sahabe Hanımlar Kendi Aralarında Dinî Sohbet İçin Toplanmazlardı
Sahabe hanımlarının
kadın bir hocanın ders yapması için bir araya toplandıklarına dair bir haber
varid olmamıştır. Bilakis kadınlar zaruret ve ihtiyaç hali dışında dışarı
çıkmaktan sakındırılmışlar, dinî bir bilgiye ihtiyaç olduğunda ise ya
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e sormaya veya müminlerin annelerine,
onları evinde ziyaret etmek suretiyle müracaat etmişlerdir. Bununla birlikte
kadınların toplanıp biraraya gelmeleri hakkında rivayet yollarının birbirini
kuvvetlendirdiği şu hadisler varid olmuştur:
Ebu Hureyre
radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kadınların cemaatinin misali; ateşe konup
çıkarılan, sonra dövülüp etrafa ateş parçaları sıçratan demirin misali gibidir”
Hasen ligayrihi. Deylemi (6453) Musnedu’l-Firdevs (s.231)
Aişe radıyallahu
anha’dan: “Dedim ki: “Ey Allah’ın rasulü! Muhakkak ki kadınlar bir kimse öldüğü
zaman toplanıyorlar.” Şöyle buyurdu: “Kadınların bir araya gelmelerinde
hayır yoktur. Zira onlar bir araya geldikleri zaman dedikodu yaparlar.” Hasen
ligayrihi. Es-Sehmî, Tarihu Curcan (s.365)
Kadınlar, Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in ve raşid halifelerin hutbelerine mescidlerde
iştirak etmişler, mescidlerdeki yerleri ise erkeklerden ayrı olmuştur. Yine
bayram namazı hutbelerine cilbablarını giyinerek katılmaları bütün kadınlara emredilmiştir.
Müminlerin Anneleri Perde Arkasından Hadis Rivayet Etmişlerdir
Nesâî, Ebû Abdillah Salim Sebelân'dan rivayet
ediyor: Âişe radiyallahu anhâ, ona Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in
nasıl abdest aldığını gösterdi ki, onda şöyle geçmektedir: "Başını tam
arkasına kadar bir kere mesh etti. Sonra elini (önce) kulaklarına, sonra da
yanaklarına değdirdi." Salim der ki: "Ben Âişe'ye mukâteb (anlaşmalı
köle) olarak geldim. Karşımda oturur, benimle konuşurdu (benden gizlenmezdi).
Bir gün kendisine şöyle dedim: "Bana bereketle dua et!" "Ne oldu
ki?" diye sorunca, "Beni Allah azat etti!" dedim. Şöyle dedi:
"Allah bunu senin hakkında mübarek kılsın!" Sonra perdeyi indirdi, o
günden sonra onu bir daha göremedim.” Sahih. Nesâî (1/73) Elbani, Sahihu Suneni’n-Nesai (97)
Bu rivayette görüldüğü gibi, Salim’in
hürlüğüne kavuşması üzerine Aişe radıyallahu anha, perde arkasına geçmiştir. Bu
perdeyi kadının ferdî tesettürü olarak yorumlamak mümkün değildir. Zira Salim,
bir daha Aişe radıyallahu anhayı hiç göremediğini açıkça söylemiştir. Bu konuda
sahabe hanımların perde arkasından hadis aktardıklarına dair birçok tasrihler
vardır.
İbn Mulakkin, Bedru’l-Munir’de şöyle der: “Aişe radıyallahu anha ve
müminlerin diğer anneleri perde arkasından rivayet ederler, onlardan işitenler
böylece rivayette bulunurlardı.” Bu husus, kaynak belirtmeye bile gerek
kalmayacak kadar bilinen bir durumdur.” Bedru’l-Munir 9/675, İbn Hacer,
Telhisu’l-Habir (4/495).
Kadınlardan Yabancı Erkeklerle Konuşmamak Üzere Biat Alınmıştır
Ümmü Atiye Radıyallahu anha'dan; "Ben de Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve sellem)’e biat edenler arasındaydım. Musibet üzerine çığlık atmamak, ancak
mahremimiz olan erkeklerle konuşmak, mahremimiz olmayanlarla konuşmamak üzere
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bizden söz aldı.." Hasen.
Ahmed (5/85 no:19868) Taberani (25/168)
Hatib (5/98)
Ümmü Afif en-Nehdiyye Radıyallahu anha da şöyle demiştir: “Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve sellem) kadınlardan biat alırken biat ettik. Onlardan
mahrem olmayan erkeklerle konuşmamak üzere söz alındı ve bize cenaze namazında
ölülerimize Fatiha okumamız emrolundu.” Ebu Nuaym Marifetus-Sahabe (no:
7362) İbn Abdilberr el-İstiab (2/132) Taberani (18/343) el-İsabe (4/108)
Usdü’l-Gabe (3/452, 3/470)
Sad b. Mesud radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu: “Sizleri kadınlarla konuşmaktan sakındırırım. Zira bir erkek
bir kadınla yanlarında mahrem bulunmaksızın halvet ettiklerinde mutlaka (erkek
kadına) tamah eder.” Hasen ligayrihi. Hakîm
et-Tirmizi Esraru’l-Hac, İbn Hacer el-İsabe (3/82)
Katade radıyallahu anh Mümtehine suresi 12. Ayetinin tefsirinde dedi ki:
“Bize anlatıldı ki o gün Nebi sallallahu aleyhi ve sellem kadınlardan ölü
üzerine feryat etmemek ve mahrem olmayan erkeklerle konuşmamak üzere biat
aldı.” Sahih mürsel. Durru’l-Mensur (9/494) Taberi
(23/342) Abdurrazzak (3/560) sahih isnad ile rivayet etmiştir ancak rivayet
mürseldir. İbn Kesir Tefsir (8/100) Fethu’l-Bari (8/640)
el-Hasen rahimehullah dedi ki ki: “Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem)
kadınlardan biat alırken mahrem olmayan erkeklerle konuşmamayı şart koştu” Sahih
mürsel. İbn Sa’d (8/10) bunu İbn Ebi Hatim Tefsirinde (12/305) mürsel
olarak sahih isnadla rivayet etmiştir. Bkz.: Elbani ed-Daife (6058) İbn Kesir
(8/101)
Bu, Said b. el-Müseyyeb, Muhammed b. Saib el-Kelbî, ve Zeyd b. Eslem’den de
rivayet edilmiştir
Said b. el-Museyyeb, Muhammed b. Saib el-Kelbî ve Zeyd b. Eslem, Mumtahine
suresi 12. Ayeti hakkında şöyle dediler: “Bu ölüye ağıt yakmaktan, beddua
etmekten, elbise yırtmaktan, saç tıraş etmekten, saç yolmaktan, yüzü
tırmalamaktan, kadının mahrem olmayan erkeklerle konuşmasından, namahrem
erkeklerle halvet etmekten ve yanında mahremi bulunmadan yolculuğa çıkmaktan
yasaklamadır.” Begavi Tefsir (8/101) Kurtubi (18/72) İbn Adil el-Lubab (15/247)
Salebi el-Keşfu ve’l-Beyan (9/298)
Bu rivayetler birbirini desteklemekte, kadınlardan mahrem olmayan
erkeklerle konuşmamak üzere biat alındığı konusunda ilim ifade etmektedir.
Subhaneke'llahumme ve bihamdike ve eşhedu en la ilahe illa ente vahdeke la şerike leke ve estagfiruke ve etubu ileyk.