Şüphesiz hamd yalnız Allah'adır. O'na hamd eder, O'ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerlerinden, amellerimizin kötülüklerinden Allah'a sığınırız. Allah'ın hidayet verdiğini kimse saptıramaz. O'nun saptırdığını da kimse doğru yola iletemez. Şehadet ederim ki, Allah'tan başka ibadete layık hak ilâh yoktur. O, bir ve tektir, O'nun ortağı yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed Allah'ın kulu ve Rasûlüdür.
“Ey iman edenler!
Allah'tan nasıl korkmak gerekirse öyle korkun ve siz ancak Müslümanlar olarak
ölünüz.” (Al-i İmran; 102)
“Ey insanlar! Sizi
tek bir candan yaratan ve ondan da eşini var eden, her ikisinden birçok erkek
ve kadın türeten Rabbinizden korkun. Kendisi adına birbirinizden dileklerde
bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık bağlarını kesmekten de sakının. Şüphesiz
Allah üzerinizde tam bir gözetleyicidir.” (en-Nisâ; 1),
“Ey iman edenler!
Allah'tan korkun ve dosdoğru söz söyleyin. O da amellerinizi lehinize olmak
üzere düzeltsin, günahlarınızı da mağfiret etsin. Kim Allah'a ve Rasûlüne itaat
ederse büyük bir kurtuluşla kurtulmuş olur.” (el-Ahzâb; 70-71)
Bundan sonra, Şüphesiz
sözlerin en güzeli Allah’ın Kelam’ı, yolların en hayırlısı Muhammed Sallallahu
aleyhi ve sellem’in yoludur. İşlerin en kötüsü sonradan çıkarılanlarıdır. Her
sonradan çıkarılan şey bid’attir ve her bid’at sapıklıktır. Her sapıklık da
ateştedir.
Daha önce Şia taifesinin Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in: “Aranızda sarıldığınız takdirde asla sapıtmayacağınız: Allah’ın kitabını ve nebisinin sünnetini bıraktım” hadisinin sıhhati hakkında şüphe uyandırmaya çalışmaları üzerine bu konuda bir yazı yayınlamıştım. Sonra Bünyamin Erul gibi yerli oryantalist ilahiyatçıların da bu hadisin sıhhati hakkında şüpheler attıklarını gördüm. Söz konusu hadisin sıhhatinin çeşitli tariklerden sabit olduğunu ortaya koymak üzere bu risaleyi hazırladım. Muvaffak kılacak olan Allahtır.
1- Ebu Hureyre radıyallahu
anh Hadisi
Darekutni Sunen’inde şu şekilde rivayet etti:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ الشَّافِعِيُّ
نا أَبُو قَبِيصَةَ مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عُمَارَةَ بْنِ
الْقَعْقَاعِ نا دَاوُدُ بْنُ عَمْرٍو نا صَالِحُ بْنُ مُوسَى عَنْ عَبْدِ
الْعَزِيزِ بْنِ رُفَيْعٍ عَنْ أَبِي صَالِحٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ
رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ خَلَّفْتُ فِيكُمْ شَيْئَيْنِ لَنْ
تَضِلُّوا بَعْدَهُمَا كِتَابُ اللَّهِ وَسُنَّتِي وَلَنْ يَفْتَرِقَا حَتَّى
يَرِدَا عَلَيَّ الْحَوْضَ
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Size onlardan sonra sapıtmayacağınız iki
şey bıraktım; Allah’ın kitabı ve sünnetim. Bu ikisi havz akıncaya kadar
ayrılmadan gelecektir.”[1]
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den gelen bu
tarikin bütün yollarında Salih b. Musa b. Abdillah b. Talha tek kalmıştır.
Zehebî Salih b. Musa et-Talhî hakkında
“Hüccet değildir” dedikten sonra şu nakilleri yapmıştır: “İbn Main onun
hakkında: “Hadisi yazılmaz” dedi. Buhârî: “Munkeru’l-Hadis” dedi. Nesâî:
“Metruk” dedi. İbn Adiy dedi ki: “Benim katımda o kasıtlı olarak yalan söyleyen
bir kimse değildir.” El-Cuzecanî dedi ki: “İyi biri olmasına rağmen hadiste
zayıftır.”[2]
Salih b. Musa adaleti bakımından değil,
hafızası bakımından eleştirilmiştir. Nitekim İbn Adiy onun hakkında şöyle
demiştir: “Rivayetlerinin çoğuna başka kimse mutabaat etmemiştir. (Yani birçok
rivayetinde tek kalmıştır) Ya isnadda ya da metinde hata ederek başkalarının
rivayet etmediği şekilde rivayette bulunmuştur. O bana göre kasten yalan
söylememiştir. Lakin karıştırmış ve hata etmiştir. Hata ettiği rivayetlerinin
çoğu dedesinden rivayet ettiği faziletlere dair hadisler olup, kimse kendisine
mutabaat etmemiştir.”[3]
İbn Adiy’in bu tahkikinden şu sonuçlar
anlaşılır: Salih b. Musa yalancı değildir lakin hafızası bakımından da çok
sağlam değildir bu yüzden karıştırıp hata ettiği rivayetler olmuştur. Salih b.
Musa et-Talhi bu hadisi Ebu Hureyre radıyallahu anh’den rivayet etme konusunda
tek kalmış olsa da, metni bakımından tek kalmamış, aşağıda aktaracağım üzere
rivayetin şahitleri gelmiştir. Bu yüzden birçok muhakkik bu hadisi hasen ve
sahih olarak değerlendirmişlerdir:
Suyuti Miftahu’l-Cenne’de (s.12) şahitlerini zikrederek
sahih demiştir. Yine Camiu’s-Sagir’de (3932) sahih demiştir.
el-Elbânî, Menziletu’s-Sunneti Fi’l-İslâm’da (s.18) ve el-Mişkat
tahkikinde (1/140) hasen demiştir. Sahihu’l-Cami’de (2937, 3232) sahih
demiştir.
Camiu’l-Usul muhakkiki el-Arnaut hasen demiştir.
Hadis rivayet yollarıyla sahihtir.
2- İbn Abbas radıyallahu
anhuma Hadisi
Mervezi es-Sunne’de şöyle rivayet etti:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ
بْنُ يَحْيَى ثنا ابْنُ أَبِي أُوَيْسٍ حَدَّثَنِي أَبِي عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ
أَبِي عَبْدِ اللَّهِ الْبَصْرِيِّ وَعَنْ ثَوْرِ بْنِ يَزِيدَ الدَّيْلِيِّ عَنْ
عِكْرِمَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ أَيُّهَا النَّاسُ اسْمَعُوا قَوْلِي فَإِنِّي لَا أَدْرِي لَعَلِّي لَا
أَلْقَاكُمْ بَعْدَ يَوْمِي هَذَا فِي هَذَا الْمَوْقِفِ أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّ دِمَاءَكُمْ
وَأَمْوَالَكُمْ حَرَامٌ عَلَيْكُمْ إِلَى يَوْمِ تَلْقَوْنَ رَبَّكُمْ كَحُرْمَةِ
يَوْمِكُمْ هَذَا فِي بَلَدِكُمْ هَذَا وَإِنَّكُمْ سَتَلْقَوْنَ رَبَّكُمْ
فَيَسْأَلُكُمْ عَنْ أَعْمَالِكُمْ وَقَدِ بَلَّغْتُ فَذَكَرَ كَلَامًا كَثِيرًا
وَقَالَ فِي آخِرِهِ فَاعْقِلُوا أَيُّهَا النَّاسُ قَوْلِي فَإِنِّي قَدْ
بَلَّغْتُ وَقَدْ تَرَكْتُ فِيكُمْ أَيُّهَا النَّاسُ مَا إِنِ اعْتَصَمْتُمْ بِهِ
فَلَنْ تَضِلُّوا أَبَدًا كِتَابَ اللَّهِ وَسُنَّةَ نَبِيِّهِ أَيُّهَا النَّاسُ
اسْمَعُوا مِنِّي مَا أَقُولُ لَكُمُ اعْقِلُوا تَعِيشُوَا وَلَا تَرْجِعُوا
بَعْدِي كُفَّارًا يَضْرِبُ بَعضُكُمْ رِقَابَ بَعْضٍ بِالسُّيُوفِ اللَّهُمْ هَلْ
بَلَّغْتُ اللَّهُمْ هَلْ بَلَّغْتُ اللَّهُمْ هَلْ بَلَّغْتُ؟
İbn Abbas radiyallahu anhuma’dan: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
“Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyin! Bilmiyorum, belki de bu günümde, bu
konumumdan sonra sizinle karşılamayabilirim. Ey insanlar! Muhakkak ki
rabbinizle karşılaşmanıza kadar kanlarınız ve mallarınız şu gününüzde şu
beldenizin haram olduğu gibi birbirinize haramdır. Muhakkak ki sizler
rabbinizle karşılaşacaksınız ve amelleriniz hakkında sorgulanacaksınız. Ben
tebliğ ettim.” Böylece birçok şey zikretti, sonunda şöyle buyurdu:
“Sözümü iyi anlayın ey insanlar! Muhakkak ki ben tebliğ ettim. Ey
insanlar! Aranızda sarıldığınız takdirde asla sapıtmayacağınız; Allah’ın
kitabını ve nebisinin sünnetini bıraktım. Ey insanlar! Benden dinleyin, size
söylediklerimi akledin, yaşayın. Benden sonra birbirlerinin boyunlarını kılıçla
vuran kâfirlere dönmeyin. Allah’ım! Tebliğ ettim mi? Allah’ım! Tebliğ ettim mi?
Allah’ım! Tebliğ ettim mi?”[4]
Bu isnadda İsmail b. Ebi Uveys ve babası Ebu Uveys
eleştirilmiştir.
İsmail b.
Abdillah b. Abdillah b. Ebi Uveys’e gelince: Buhari ve Muslim onunla hüccet getirmişlerdir.
Ahmed b.
Hanbel, Osman b. Said ed-Darimi ve Yahya b. Main: “Onda sakınca yoktur”
dediler.
Ebu Hatim:
Mahallus-Sıdk, onda biraz gaflet vardır dedi.
Nesai onun
zayıf olduğunu söylemiştir.
Yahya b.
Main’den de onu eleştirdiğine dair rivayet vardır.
Et-Takrib’de
İsmail b. Ebi Uveys hakkında şöyle denilir: “Saduktur. Ezberinden yaptığı
rivayetlerde hata eder.”
El-Kâşif’te
ise şöyle denilir: “Ebu Hatim: gafleti vardır, kendisi saduktur dedi. Nesai
zayıf dedi”
Ebu Uveys’e
gelince: Et-Takrib’de
şöyle denilir: “Saduktur, yanılır.”
El-Kâşif’te
şöyle denilir: “İbn Main ve başkaları dediler ki: Salihtir. (Yani rivayeti
şahid getirmeye elverişlidir) Aradığın gibi kuvvetli değildir.”
Zehebi, Hâkim’in el-Mustedrek kitabına telhisinde şöyle
demiştir: “Muslim Ebu Uveys Abdullah ile delil getirmiştir.”
Yine Zehebi “Rivayetlerinin reddedilmesi gerekmediği halde
haklarında konuşulan raviler”e dair Marifetu’r-Ruvvat kitabında (s.195 no:392)
Ebu Uveys hakkında şöyle demiştir: “Saduktur. Hakkında zararsız bir eleştiri
vardır. Nesai ve başkaları: “Kuvvetli değil” dedi. Darekutni: “Hafızasında bir
şey var” dedi.”
Derim ki: Bu
durumda olan bir ravinin rivayeti hasen sayılmaya elverişlidir. Zira bu
tabirler adalet yönüyle kusursuz olmakla beraber, zabtları itibarıyla sika
ravilere nispetle hatası daha fazla olan raviler hakkında kullanılan
ibarelerdir.
Zabt yönündeki
zayıflığın telafisi ise diğer sahabelerden gelen mevsul rivayetlerin ve Mürsel
tariklerin şahitliği ile sabit olmuştur. Neticede hadis sahih derecesine
çıkmıştır.
Hâkim bu hadis hakkında sahih derken Zehebi de onaylamıştır.
İbn Hazm el-İhkam’da (6/243) bu hadis hakkında sahih
demiştir.
El-Elbani Sahihu’t-Tergib’de (no:40) sahih demiştir.
3- Enes Radıyallahu anh
Hadisi
Ebu’ş-Şeyh el-İsbehani Tabakatu’l-Muhaddisine
Bi Esbehan kitabında şöyle rivayet etmiştir:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ سَعِيدٍ قال ثنا عَبْدُ الْوَاحِدِ قال ثنا هِشَامٌ عَنْ
يَزِيدَ الرَّقَاشِيِّ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَقَدْ تَرَكْتُ فِيكُمْ مَا إِنَّ أَخَذْتُمْ بِهِ لَنْ
تَضِلُّوا كِتَابَ اللَّهِ وَسُنَّةَ نَبِيِّهِ
Enes b. Malik radıyallahu anh’den: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Aranızda, tutunduğunuz takdirde asla
sapmayacağınız; Allah’ın kitabını ve nebîsinin sünnetini bıraktım.”[5]
İsnadında eleştirilen yalnızca Yezid b. Eban er-Rakaşî
vardır. Yezid er-Rakaşî meşhur zahid ve âbiddir. Ancak ibadetle çokça meşgul
olmasından dolayı bazı rivayetlerin ezberinde hata etmiş, bu yüzden
eleştirilmiştir. Çoğunluk onun hafızasındaki zayıflık sebebiyle zayıf
görmüşlerdir.
Yahya b. Main, Yezid er-Rakaşî hakkında: “Zayıf” demiştir.
Ebu Ubeyd el-Acurrî dedi ki: “Ebu Davud’a Yezid er-Rakaşi’yi
sordum. Dedi ki: “Salih bir kimsedir. Yahya b. Main’e onun hakkında sorulduğu
zaman: “Dürüst bir adam” dediğini işittim.”[6]
Bu rivayet Yahya b. Main’in ve onu zayıf gören diğer
munekkid imamların Yezid’i adaleti bakımından değil yalnız hafızası bakımından
cerh ettiğini göstermektedir.
Amr b. Ali el-Fellas dedi ki: “Yahya b. Said Yezid
er-Rakaşi’den rivayet etmezdi. Abdurrahman b. Mehdî ise ondan rivayet ederdi.”
Yine başka yerde dedi ki: “Abdurrahman’ın er-Rebi b. Subayh
yoluyla ondan rivayet ettiğini işittim. O (Yezid er-Rakaşi) salih bir adamdı.
Nitekim insanlar ondan rivayette bulunmuşlardır. Hadiste kuvvetli değildi.”[7]
Es-Sacî şöyle demiştir: “Yezid er-Rakaşi yanılır ve iyi
ezberlemezdi. Dürüst ve salih bir kimse olmasından dolayı hadisi kabul edilir.”[8]
İbn Adiy dedi ki: “Yezid er-Rakaşi’nin Enes radıyallahu
anh’den ve başkalarından salih rivayetleri vardır. Kendisinden Basra’lı,
Kufe’li ve başka bölgelerden sikalar rivayette bulunmuşsa onda bir sakınca
olmadığını umarım.”[9]
Derim ki: Bu rivayeti de Yezid er-Rakaşi’den sika bir ravi
olan Hişam b. Hassan el-Basri rivayet etmiştir. Ebu Nuaym’ın rivayetinde ise
saduk bir ravi olan ama Yezid’den rivayetleri mahfuz görülmeyen Hişam b. Selman
el-Mucaşiî el-Basrî rivayet etmiştir.[10]
Bu durumda bu rivayetin isnadı hasen derecesinde olmaktadır. Nitekim Tirmizî,
Yezid er-Rakaşi’ye mutabaat olduğunda hadisini hasen görmüştür.
4- Ebu Said el-Hudrî
radıyallahu anh Hadisi
Hatib el-Bağdadî el-Fakih ve’l-Mutefakkih’te
şöyle rivayet etti:
أنا أَبُو طَالِبٍ مُحَمَّدُ بْنُ
عَلِيِّ بْنِ إِبْرَاهِيمَ الْبَيْضَاوِيُّ أنا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَبَّاسِ
الْخَزَّازُ نا أَبُو بَكْرِ بْنُ الْمُجَدَّدِ نا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ
حَدَّثَنِي شُعَيْبٌ هُوَ ابْنُ إِبْرَاهِيمَ التَّمِيمِيُّ نا سَيْفٌ يَعْنِي
ابْنَ عُمَرَ - عَنْ أَبَانَ بْنِ إِسْحَاقَ الْأَسَدِيِّ عَنِ الصَّبَّاحِ بْنِ
مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِي حَازِمٍ عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ قَالَ خَرَجَ
رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَلَيْنَا فِي مَرَضِهِ
الَّذِي تُوُفِّيَ فِيهِ وَنَحْنُ فِي صَلَاةِ الْغَدَاةِ فَذَهَبَ أَبُو بَكْرٍ
لِيَتَأَخَّرَ فَأَشَارَ إِلَيْهِ مَكَانَكَ وَصَلَّى مَعَ النَّاسِ فَلَمَّا
انْصَرَفَ حَمِدَ اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ ثُمَّ قَالَ يَا أَيُّهَا النَّاسُ
إِنِّي قَدْ تَرَكْتُ فِيكُمُ الثَّقَلَيْنِ كِتَابَ اللَّهِ وَسُنَّتِي
فَاسْتَنْطِقُوا الْقُرْآنَ بِسُنَّتِي وَلَا تُعْسِفُوهُ فَإِنَّهُ لَنْ تَعْمَى
أَبْصَارُكُمْ وَلَنْ تَزُلْ أَقْدَامُكُمْ وَلَنْ تُقْصَرَ أَيْدِيكُمْ مَا
أَخَذْتُمْ بِهِمَا
Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, vefat ettiği hastalığında yanımıza
çıkageldi. Biz sabah namazında idik ve Ebu Bekr radıyallahu anh geri çekilmek
istedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ona yerinde kalmasını işaret
etti ve insanlarla beraber namazı kıldı. Namaz bitince hamd-u sena ederek şöyle
buyurdu:
“Ey insanlar! Muhakkak ki ben aranızda iki
ağırlık bıraktım. Allah’ın kitabı ve sünnetim. Kur’an’ı sünnetim ile
konuşturun, Gelişigüzel davranmayın. Zira bu ikisine tutunduğunuz sürece
gözleriniz kör olmaz, ayaklarınız kaymaz ve elleriniz geri kalmaz.”[11]
İsnadında Seyf b. Ömer ittifakla zayıftır.
Yine ravilerinden es-Sabbah b. Muhammed
yanılgıları olan bir ravidir.
Faide: Ebu Bekr el-Bikâî (vefatı 885 hicri) Ebu Nuaym’ın bu hadisi zayıf
isnadla rivayet ettiğini zikretmiş ve ardından şöyle demiştir:
“Ebu Nuaym bu hadisi, “Allah’ın Kitabı ve
ailemi bıraktım” hadisinde aile ile kastedilenin sünnet olduğuna delil
getirmiştir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünneti Kur’an’ın
beyanıdır. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ailesi ise Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in hallerini, fiillerini, hükümlerini ve
sünnetlerini insanların en iyi bilenleridir. Bu yüzden onlara uyulması ve
onlardan rivayetlerin alınması teşvik edilmiştir.”[12]
5- Amr b. Avf el-Muzenî
Radıyallahu anh Hadisi
İbn Abdilber Camiu Beyani’l-İlm’de şöyle
rivayet etti:
حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ عُثْمَانَ نا
أَحْمَدُ بْنُ دُحَيْمٍ نا مُحَمَّدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الدَّيْبُلِيُّ نا عَلِيُّ
بْنُ زَيْدٍ الْفَرَائِضِيُّ نا الْحُنَيْنِيُّ عَنْ كَثِيرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ
بْنِ عَمْرِو بْنِ عَوْفٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ
صلى الله عليه وسلم تَرَكْتُ فِيكُمْ أَمْرَيْنِ لَنْ تَضِلُّوا مَا تَمَسَّكْتُمْ
بِهِمَا كِتَابَ اللَّهِ وَسُنَّةَ نَبِيِّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
Amr b. Avf el-Muzenî radıyallahu anh’den:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Aranızda sarıldığınız takdirde asla
sapıtmayacağınız iki şey bıraktım: Allah’ın kitabı ve nebîsi sallallahu aleyhi
ve sellem’in sünneti”[13]
Kesir b. Abdillah b. Amr b. Avf zayıftır.[14] Babası
Abdullah meçhuldür. Ondan sadece oğlu Kesir rivayette bulunmuştur. İbn Hibban’dan
başkası onu tevsik etmemiştir. Hadis şahitleriyle hasendir.
6- Ka’b b. Ucra Radıyallahu
anh Hadisi
El-Vâkidî Megazi’de şöyle rivayet etti:
وَحَدّثَنِي سَيْفُ بْنُ سُلَيْمَانَ
عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ عَبْدِ الرّحْمَنِ بن أبى ليلى عَنْ كَعْبِ بْنِ عُجْرَةَ
قَالَ لَمّا كُنّا بِالْأَبْوَاءِ وَقَفَ عَلَيّ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم
… فَخَطَبَ النّاسَ فَقَالَ
أَيّهَا النّاسُ إنّي كَائِنٌ لَكُمْ فَرَطًا وَقَدْ تَرَكْت فِيكُمْ مَا إنْ
أَخَذْتُمْ بِهِ لَمْ تَضِلّوا كِتَابُ اللهِ وَسُنّتُهُ بِأَيْدِيكُمْ!
Ka’b b. Ucra radıyallahu anh’den: “Biz Ebva’da
iken Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanımda durdu..” Bu hadisin
devamında şöyle geçer: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem insanlara hutbe
verip buyurdu ki:
“Ey insanlar! Muhakkak ki ben havzda
sulayıcınız olacağım. Aranızda, kendisine tutunduğunuz takdirde asla
sapıtmayacağınız; Allah’ın kitabını ve nebinisinin sünnetini bıraktım”[15]
Muhammed
b. Ömer el-Vakıdî dışında ravileri sikadır.
7- Ömer b. El-Hattab
radıyallahu anh’den Mevkuf
Eslem b. Sehl el-Vasitî Tarihu Vasıt’ta şöyle rivayet etti:
حدثنا أسلم
قَالَ ثنا مُحَمَّد بن وائل قَالَ ثنا محمد بن جعفر حدثنا أسلم قَالَ ثنا عَبَّادُ بْنُ زِيَادٍ قَالَ
ثنا ابْنُ أَبِي عَدِيٍّ كِلاهُمَا عَنْ شُعْبَةَ عَنْ سَعْدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ
قَالَ حَدَّثَنِي فَقِيهٌ مِنْ أَهْلِ وَاسِطٍ جَدُّهُ ابْنُ مِينَا عَنِ
الْمِسْوَرِ بْنِ مَخْرَمَةَ قَالَ قَالَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ رضي الله عنه
يَا مَعْشَرَ قُرَيْشٍ إِنِّي لا أَخْشَى عَلَيْكُمْ وَلَكِنْ أَخَافُكُمْ عَلَى
النَّاسِ فَإِنِّي قَدْ تَرَكْتُكُمْ عَلَى مِثْلِ مَخْرَفَةِ النَّعَمِ
وَتَرَكْتُ فِيكُمْ أَمْرَيْنِ لَنْ تَضِلُّوا بَعْدَهُمَا كِتَابَ اللَّهِ جَلَّ وَعَزَّ وَسُنَّةَ نَبِيِّهِ
صلى الله عليه وسلم
El-Misver b. Mahrame radıyallahu anh dedi ki: “Ömer b.
El-Hattab radıyallahu anh şöyle dedi:
“Ey Kureyş topluluğu! Muhakkak ki ben sizin hakkınızda
korkmuyorum, sizden dolayı insanlar hakkında korkuyorum. Muhakkak ben geniş bir
yol üzere bıraktım. Sizin aranızda iki şey bırakıyorum ki o ikisinden sonra
sapıklığa düşmezsiniz: Allah Azze ve Celle’nin kitabı ve nebisi sallallahu
aleyhi ve sellem’in sünneti.”[16]
Bu mevkuf rivayeti burada zikretmemin sebebi, Ömer radıyallahu
anh’ın ancak Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işitmiş olduğu sözü
tekrarlayarak O’nun sünnetine uymak adına bu hutbeyi yapmış olmasıdır.
8- Urve b. Ez-Zubeyr
Rahimehullah’tan Mürsel
Beyhakî Delailu’n-Nubuvve’de şöyle rivayet
etti:
أَخْبَرَنَا
أَبُو عَبْدِ اللهِ الْحَافِظُ أَنْبَأَنَا أَبُو جَعْفَرٍ الْبَغْدَادِيُّ حَدَّثَنَا
أَبُو عُلَاثَةَ مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ خَالِدٍ حَدَّثَنَا أَبِي حَدَّثَنَا
ابْنُ لَهِيعَةَ عَنْ أَبِي الْأَسْوَدِ عَنْ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ فَذَكَرَ قِصَّةَ
حَجَّةِ الْوَدَاعِ قَالَ ثُمَّ رَكِبَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
عَلَى الرَّاحِلَةِ وَجَمَعَ النَّاسَ وَقَدْ أَرَاهُمْ مَنَاسِكَهُمْ فَقَالَ يَا
أَيُّهَا النَّاسُ اسْمَعُوا مَا أَقُولُ لَكُمْ فَإِنِّي لَا أَدْرِي لَعَلِّي لَا
أَلْقَاكُمْ بَعْدَ عَامِي هَذَا فِي هَذَا الْمَوْقِفِ ثُمَّ ذَكَرَ خُطْبَتَهُ وَقَالَ
فِي آخِرِهَا اسْمَعُوا أَيُّهَا النَّاسُ قَوْلِي فَإِنِّي قَدْ تَرَكْتُ فِيكُمْ
مَا إِنِ اعْتَصَمْتُمْ بِهِ لَنْ تَضِلُّوا أَبَدًا أَمْرَيْنِ بِيِّنَيْنِ كِتَابَ
اللهِ وَسُنَّةَ نَبِيِّكُمْ
Ebu’l-Esved rahimehullah’tan: “Urve b.
ez-Zubeyr rahimehullah veda haccı kıssasını anlattı, dedi ki: “Sonra Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem bineğine bindi ve insanları topladı. Onlara hac
menasiklerini göstermişti. Buyurdu ki:
“Ey insanlar! Size ne söylüyorsam onu iyi
dinleyin! Zira bilmiyorum, belki de bu yılımdan sonra sizinle burada
karşılaşamam.” Sonra hutbesini zikretti ve sonunda dedi ki:
“Sözümü dinleyin ey insanlar! Muhakkak ben
aranızda, kendisine sarıldığınız takdirde asla sapıtmayacağınız iki açık şey
bırakıyorum: Allah’ın kitabını ve nebinizin sünnetini!”[17]
9- Musa b. Ukbe
Rahimehullah’tan Mürsel
Beyhakî Delailu’n-Nubuvve’de şöyle rivayet
etti:
أَخْبَرَنَا
أَبُو الْحُسَيْنِ بْنُ الْفَضْلِ أَنْبَأَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ عَتَّابٍ حَدَّثَنَا
الْقَاسِمُ الْجَوْهَرِيُّ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي أُوَيْسٍ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ
بْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ عُقْبَةَ عَنْ عَمِّهِ مُوسَى بْنِ عُقْبَةَ فَذَكَرَهُ إِلَّا
أَنَّهُ قَالَ لَنْ تَضِلُّوا بَعْدَهُ أَبَدًا أَمْرًا بَيِّنًا كِتَابَ اللهِ وَسُنَّةَ
نَبِيِّهِ
Musa b. Ukbe rahimehullah aynı manada
rivayetinde Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in veda haccında şöyle buyurduğunu
zikretti:
“Apaçık olan Allah’ın kitabı ve nebisinin
sünnetinden sonra asla sapıtmazsınız.”[18]
10- Ebu’z-Zinad
Rahimehullah’tan Mürsel
Hatib el-Bağdadi, el-Fakih ve’l-Mutefekkih’te
şöyle rivayet etti:
أنا أَبُو الْحَسَنِ مُحَمَّدُ بْنُ
أَحْمَدَ بْنِ زِرْقَوَيْهِ أنا أَبُو أَحْمَدَ حَمْزَةُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ
الْحَارِثِ الدِّهْقَانُ وَأَبُو بَكْرٍ مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ
إِبْرَاهِيمَ الشَّافِعِيُّ قَالَا نا إِسْمَاعِيلُ بْنُ إِسْحَاقَ الْقَاضِي نا
إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبِي أُوَيْسٍ نا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ أَبِي الزِّنَادِ
وَأَنَا أَبُو إِسْحَاقَ إِبْرَاهِيمُ بْنُ عُمَرُ بْنِ أَحْمَدَ الْبَرْمَكِيُّ
أنا أَبُو بَكْرٍ مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ خَلَفِ بْنِ بَخِيتٍ
الدَّقَّاقُ نا عُمَرُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ عِيسَى الْجَوْهَرِيُّ نا أَبُو بَكْرٍ
الْأَثْرَمُ نا عِيسَى بْنُ مِينَاءٍ الْمَدَنِيُّ قَالَ حَدَّثَنِي عَبْدُ الرَّحْمَنِ
بْنُ أَبِي الزِّنَادِ عَنْ أَبِيهِ قَالَ…السُّنَنَ
مِنَ الْإِسْلَامِ بِحَيْثُ جَعَلَهَا اللَّهُ هِيَ مِلَاكُ الدِّينِ وَقِيَامُهُ
الَّذِي بُنِيَ عَلَيْهِ الْإِسْلَامُ وَأَيُّ قَوْلٍ أَجْسَمُ وَأَعْظَمُ خَطَرًا
مِمَّا قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِي حَجَّةِ الْوَدَاعِ حِينَ
خَطَبَ النَّاسَ فَقَالَ وَقَدْ تَرَكْتُ فِيكُمْ أَيُّهَا النَّاسُ مَا إِنِ
اعْتَصَمْتُمْ بِهِ فَلَنْ تَضِلُّوا أَبَدًا أَمْرًا بَيْنَنَا كِتَابَ اللَّهِ
وَسُنَّةَ نَبِيِّهِ فَقَرَنَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَيْنَهُمَا…
Abdurrahman b. Ebi’z-Zinad rahimehullah’tan: “Babam
Ebu’z-Zinâd rahimehullah dedi ki:
“Sünnetler İslam’dandır. Zira Allah onu dinin
temeli ve İslam’ın üzerine bina edildiği direği kılmıştır. Hangi söz Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in veda haccında insanlara hitap ederken söylediği
şu sözden daha büyük ve daha önemli olabilir?:
“Aranızda sarıldığınız takdirde asla
sapıtmayacağınız iki açık şey bıraktım ey insanlar: Allah’ın kitabı ve
nebisinin sünneti” Böylece Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ikisinin
arasını birleştirmiştir…”[19]
Hatib bunu iki ayrı isnad ile rivayet
etmiştir. Ebu’z-Zinad rahimehullah’a kadar isnadı sahihtir.
11- İmam Malik Rahimehullah’tan
Muallak
Ebu Mus’ab ez-Zuhrî Muvatta rivayetinde şöyle
demiştir:
حَدَّثَنَا مَالِكٌ أَنَّهُ بَلَغَهُ
أَنَّ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ تَرَكْتُ فِيكُمْ
أَمْرَيْنِ لَنْ تَضِلُّوا مَا تَمَسَّكْتُمْ بِهِمَا كِتَابَ اللهِ
وَسُنَّةَ نَبِيِّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
Malik b. Enes rahimehullah bize tahdis etti,
O’na ulaştığına göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Aranızda, sarıldığınız takdirde asla
sapıtmayacağınız iki şey bıraktım: “Allah’ın kitabı ve nebisi sallallahu aleyhi
ve sellem’in sünneti.”[20]
İbn Abdilber et-Tekassî kitabında şöyle
demiştir: “Bu hadis mahfuzdur ve ilim ehli katında neredeyse isnada ihtiyaç
bırakmayacak şekilde Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’den meşhurdur. Nitekim
et-Temhid kitabında bunu müsned olarak zikrettik.”[21]
El-Elbani Mişkat tahkikinde (no: 186) hasen
demiştir.
12- Abdullah b. Nuceyh
Rahimehullah’tan Mürsel
Taberî Tarih’inde şöyle rivayet etti:
حَدَّثَنَا ابن حميد قال حَدَّثَنَا سلمة
عن ابن إسحاق عن عبد الله بن أبي نجيح قال ثم مضى رسول الله صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ عَلَى حَجِّهِ فَأَرَى النَّاسَ مَنَاسِكَهُمْ وَأَعْلَمَهُمْ سُنَنَ حَجِّهِمْ
وَخَطَبَ النَّاسَ خُطْبَتَهُ الَّتِي بَيَّنَ لِلنَّاسِ فِيهَا مَا بَيَّنَ فَحَمِدَ
اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ ثُمَّ قَالَ:… فَاعْقِلُوا أَيُّهَا النَّاسُ
وَاسْمَعُوا قَوْلِي فَإِنِّي قَدْ بَلَّغْتُ وَتَرَكْتُ فِيكُمْ مَا إِنِ اعْتَصَمْتُمْ
بِهِ فَلَنْ تَضِلُّوا أَبَدًا كِتَابَ اللَّهِ وَسُنَّةَ نَبِيِّهِ…
Abdullah b. Ebi Nuceyh rahimehullah dedi ki: “Sonra
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem haccına devam etti. İnsanlara hac
menasiklerini gösterdi ve haccın sünnetlerini öğretti. Sonra insanlar arasında
bir hutbe verip Allah’a hamdu sena etti. Sonra şöyle buyurdu:…
”Ey insanlar! İyice akledin! Sözümü iyi dinleyin!
Muhakkak ki ben tebliğ ettim ve aranızda onlara sarıldığınız takdirde asla
sapmayacağınız Allah’ın kitabını ve nebisinin sünnetini bıraktım…”[22]
[1]
Hasen ligayrihi. Darekutnî (4/245)
Ebu Bekr eş-Şafii el-Gaylaniyat (2/109) Hâkim (1/172) Beyhakî (10/114) Hatîb,
el-Fakih, (270-271) Ukayli ed-Duafa (2/250) Lalekâ‘î, İ‘tikâd (90) Bezzar
(15/385) İbn Şahin et-Tergib (528) İbn Şahin Şerhu Mezahibi Ehli’s-Sunne (44)
İbn Abdilberr et-Temhid (24/331) İbn Hazm el-İhkam (6/243) Rafii et-Tedvin
(4/178)
[2]
Zehebi Siyeru A’lam (8/180)
[3]
El-Kamil (5/110)
[4]
Hasen, sahih ligayrihi. Mervezi
es-Sunne (56) Hâkim (1/171) Ukayli ed-Duafa (2/250) İbn Ebi Asım, es-Sunne
(1557) İbnu’l-Munzir el-Evsat (9675) Acurri eş-Şeria (1705) Beyhakî (10/114)
Beyhaki Delail (5/449) Beyhaki el-İtikad (206) İbn Hazm el-İhkam (6/243) Hatib
el-Bağdadi el-Muttefak ve’l-Mufterak (808)
[5]
Hasen. Ebû’ş-Şeyh, Tabakât, (4/187
no:1149); Ebu Nuaym Ahbaru İsbehan (1/405 no:311)
[6]
Mizzi Tehzibu’l-Kemal (32/68)
[7]
Mizzi Tehzibu’l-Kemal (32/66) el-Cerh ve’t-Ta’dil (1053)
[8]
İbn Hacer Tehzibu’t-Tehzib (11/311)
[9]
İbn Adiy El-Kamil (9/131)
[10]
Hişam b. Selman hakkında bkz.: el-Cerh ve’t-Ta’dil (9/62) ed-Devri Tarihu Yahya
b. Main (3415, 4361) Muslim el-Kuna (3693) İbn Şahin es-Sikat (1533)
[11]
Zayıf. Hâtib el-Bağdadî, el-Fakih
ve’l-Mutefekkih (1/306, no:272) Kadı Iyaz el-İlma (s.9) Makrizi İmtau’l-Esma
(14/476) İbnu’l-Muzaffer ve İbn Ebi’d-Dunya’ya nispetle; İbn Hacer Heytemi,
es-Savaiku’l-Muhrika (2/367)
[12]
Musaidu’n-Nazar (1/302)
[13]
Hasen ligayrihi. İbn Abdilberr, Cami‘u
Beyâni’l-‘İlm (1389, 1866) İbn Abdilberr et-Temhid (24/331) Şecerî Emalî (753)
[14]
Bkz.: İbn Hacer et-Takrib (5716)
[15]
Hasen ligayrihi. Vakıdî, Megazî
(2/579) Makrizi İmtau’l-Esma (1/279)
[16]
Sahih mevkuf. Eslem b. Sehl Tarihu
Vasit (s.50)
[17]
Hasen ligayrihi. Beyhaki Delail
(5/448) Suyuti el-Hasais (2/61) Suyuti Miftahu’l-Cenne (s.12) Mürseldir.
[18]
Sahih ligayrihi. Beyhaki Delail
(5/448) mürseldir.
[19]
Sahih ligayrihi. Hatib, el-Fakih
ve’l-Mutefekkih (1/457 no: 406) Esbehani, el-Hucce (141)
[20]
Sahih ligayrihi. Ebu Mus’ab ez-Zuhri
Muvattai İmam Malik (1874) el-Muvatta (1395) Ebu’l-Leys es-Semerkandî Tenbihu’l-Gafilin
(899) Beyhakî el-Medhal (144)
[21]
İbn Abdilberr Et-Tekassî (1/506) Bkz.: et-Temhid (24/331)
[22]
Mürsel. Taberî Tarih (3/151) İbn Hişam
Siyret (2/604)