Avf
bin Malik el Eşcai radıyallahu anhden, Allah Rasulu sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
تَفْتَرِقُ أُمَّتِي
عَلَى بِضْعٍ وَسَبْعِينَ فِرْقَةً أَعْظَمُهُمْ فِتْنَةً عَلَى أُمَّتِي قَوْمٌ يَقِيسُونَ
الآُمُورَ بِآرَائِهِمْ فَيُحِلُّونَ الْحَرَامَ وَيُحَرِّمُونَ الْحَلاَلَ
‘’Ümmetim
yetmiş küsur fırkaya ayrılır, onların fitne bakımından en büyükleri; meseleleri
kendi şahsi görüşleriyle kıyas eden, Allah’ın helal kıldığını haram kılan ve
haram kıldığını helal kılan bir kavimdir.’’[1]
Hadisin Sıhhatinin İspatı:
Ebu
Zur’a dedi ki: “Nuaym’ın bu rivayetini Yahya b. Main’e sordum. Karşı çıktı ve:
“Bunu kim getirdi? O karıştırmıştır” dedi. İbn Abdilber dedi ki: “İlim ehline
göre bu hadis sahih değildir. Bununla Nuaym b. Hammad’a yüklenmişlerdir.” Ahmed
ve Yahya b. Main: “Bu hadisin aslı yoktur” dediler. İbn Adiy aşırı giderek “Nuaym b. Hammad re’y
ehline karşı çok sert olduğu için bunu uydurmakla itham edildi” dedi.
Allah İbn Adiy’e rahmet etsin. Nuaym b. Hammad
saduktur, lakin Takrib’de de belirtildiği gibi çok hata eder. Nuaym’ın hata
ettiği söylense bile uydurmakla itham edilemez. Nuaym bundan uzaktır. Bu hadisi
rivayet ettikten sonra Beyhaki: “Nuaym bu rivayette tek kaldı” demiştir. Fakat durum böyle değildir. Bilakis bir
topluluk buna mutabaat etmiştir:
Hatib Tarih’inde (13/308) Ali b. Ahmed
er-Razzaz[2]
– Ahmed b. Süleyman en-Neccad[3]
– Hilal b. el-A’la[4] –
Abdullah b. Cafer (er-Rakkî)[5]
– İsa b. Yunus yoluyla rivayet etmiştir. bu isnad hasendir.
Hatib der ki: “Bu rivayette Nuaym’a Abdullah b.
Cafer er-Rakki ve Suveyd b. Said el-Hadesani muvafakat etmiştir. Amr b. İsa b.
Yunus’dan da geldiği söylenmiştir. Hepsi de İsa’dan rivayet etmişlerdir.”
Hadisin başka mutabileri de vardır. Suveyd b.
Said’den mutabisini: İbn Adiy el-Kamil’de (3/429) Hatib Tarih’inde (13/308)
rivayet etmişlerdir.
Abdulvehhab b. ed-Dahhak el-Faradi’den
mutabisini: Hatib Tarih’inde (13/309-310) ve Ebu Said en-Nakkaş
Fevaidu’l-Irakiyyin’de (30) rivayet etmiştir.
İbn Adiy dördüncü ve beşinci mutabilerinin
en-Nadr b. Tahir ve el-Hakem b. el-Mubarek yoluyla geldiğini söylemiştir. İbn
Adiy “el-Hakem b. el-Mubarek hakkında sakınca yoktur” dendiğini zikretmiştir.
Altıncı mutabisi: İbn Adiy el-Kamil’de (1/185)
ve Hatib Tarih’inde (13/310) İsa b. Ahmed es-Sadefi – Ebu Ubeydullah ibn Ahi
İbn Vehb (ismi Ahmed b. Abdirrahman b. Vehb’dir) yoluyla rivayet etmişlerdir.
Ahmed b. Abdirrahman b. Vehb saduktur, ömrünün sonlarında hafızası karışmıştır.[6]
Ahmed b. İsa es-Sadefi; İbn Adiy’in şeyhi olup hali bilinmemektedir. Diğer
ravileri sahihin ricalidir.
Hadisin yedinci mutabisi: Hatib Tarih’inde
(13/309) Amr b. İsa – babası İsa b. Yunus yoluyla rivayet etmiştir. isnadında
Muhammed b. Abdilaziz b. Cafer el-Berzai vardır. Hatib onun hakkında: “Ondan
hadis yazdım fakat onda şüphe vardır” dedi. Amr b. İsa ve ondan sonraki raviler
tanınmamaktadır.
Hadisin sekizinci mutabisi: Hatib Tarih’inde (13/310) Muhammed b. Selam el-Menbeci – İsa b. Yunus yoluyla rivayet etmiştir. Hatib bunu şeyhi Yusuf b. Rabah el-Basri’den rivayet etmiştir. Zehebi: “Onda bir sakınca bilmiyorum” demiştir.[7] Hatib Tarih’inde (13/311) “Muhammed b. Selam huccet değildir” demiştir.[8] Diğer ravileri güvenilirdir.
Rivayet
yollarının toplamı ile hadis sahihtir.
Şeyhulislam İbn Teymiyye bu hadisin sahih olmadığını söyleyenlere Fetava’l-Kubra’da (6/143-144) şöyle demiştir:
“Bu hadis
Nuaym b. Hammad el-Mervezi’den meşhurdur. O güvenilir bir imamdır. Ancak İbn
Main’den “Bu hadis batıldır, aslı yoktur, bunu karıştırmıştır” dediği rivayet
edilmiştir. Bu İbn Main’den başkasından da rivayet edilmiştir. Bazı insanlar
İsa b. Yunus’tan rivayet eden diğer topluluğun ise bunu Nuaym’dan çaldıklarını
söylemiştir. Bunu söyleyen insanların bir delili yoktur. İsa b. Yunus’tan
rivayet edenlerden biri olan Suveyd b. Said’i imam Ahmed överdi. Yine babası da
onu övmüştür. Müslim ve başkaları ondan rivayette bulunmuştur. İbn Main hadisin
tek yoldan geldiği gerekçesiyle karşı çıkmıştı. Sonra başkasından rivayetin bir
aslı bulunmuştur…” Sonra İbn Teymiyye hadisin rivayet yollarından bir kaçını
zikrederek isnadının ceyyid olduğunu söyler.
[1]
Sahihtir. Ebu Zur’a ed-Dımeşki Tarih (1/622) Hakim (3/457, 4/430) Bezzar
(7/186)Taberani (18/50) İbn Ebi Asım es-Sunne
(68) el-Lalkai (149) Ebu Said en-Nakkaş Fevaidu’l-Irakiyyin (s.46) Hatib
(13/307) İbn Abdilberr Cami (2/891) İbn Batta el-İbane (272) Beyhaki Medhal
(207)İbn Asakir (62/151) Herevi Zemmu’l-Kelam (261) Mecmau’z-Zevaid (1/179) İbn
Hazm Muhalla (1/62) heysemi dedi ki: “Taberani ve Bezzar Sahihin ricali ile
rivayet ettiler.” Hakim: “Buhari ve Müslim’in şartlarına göre sahih”
demiştir.
[2]
Ali b. Ahmed er-Razzaz saduktur. Bkz.: Zehebi Mizan (4/33) İbn Hacer Lisan
(4/196)
[3]
Ahmed b. Süleyman en-Neccad da saduktur. Bkz.: Zehebi Mizan (1/101) “Fıkıhta ve
rivayette önder idi… derim ki: o saduktur” demiştir. Lisanu’l-Mizan (1/180)
Hatib Tarihinde (4/188) onun hakkında: “Saduk ve arif idi” demiştir
[4]
Hilal b. el-A’la er-Rakkî de saduktur. Bkz.: Ebu Hatim er-Razi saduk demiştir:
el-Cerh ve’t-Ta’dil (c.9 no:318) Hafız İbn Hacer de et-Takrib’de saduk olduğunu
söylemiştir.
[5]
Ebu Abdirrahman Abdullah b. Cafer b. Gaylan er-Rakkî el-Kuraşi güvenilirdir.
Lakin ömrünün sonlarında ihtilata uğramıştır. Et-Takrib’de belirtildiği gibi
ağır bir karıştırması olmamıştır. İbn Hibban es-Sikât’ta (8/351-352) şöyle
demiştir: “Bazen muhalefet etse de onun ağır bir karıştırması olmamıştır.” Onun
hafıza karışıklığına uğraması vefatından iki sene önce olmuş, Hilal b. A’la
er-Rakki de buna işaret etmiştir. bkz.: Tehzibu’l-Kemal (14/378)
[6]
Bkz.: Zehebi Mizan (1/113)
[7]
Bkz.: Siyeru A’lami’n-Nubela (16/464)
[8]
İbn Makula el-İkmal’de (7/322) es-Sem’ani el-Ensab’da (11/476) cerh ve tadilde
bulunmadan zikretmişlerdir.