Muhannes (veya muhannis şeklinde de okunur): Konuşması, hareketleri ve davranışları konusunda kadınlara benzeyen kimsedir. Çirkinlik işlesin veya işlemesin bu isim kullanılır. Tehannis: naziklik ve yumuşaklık demektir.[1]
Âlimler dediler ki: “Muhannesler iki kısımdır:
Birincisi: Yaratılışında kadınsılık olup kendisini kadın
gibi davranmaya zorlamayan, süslenmesi ve konuşmasında kadınları taklit
etmeyendir. Bilakis Allah onu bu şekilde yaratmıştır. Bu kimse kınanamaz, günah
veya ceza söz konusu değildir. Bu kimse mazurdur. Bunu kendisi tercih edip
yapmamıştır.
İkincisi: Yaratılışında olmadığı halde kadınlar gibi
görünmeye çalışan, konuşmasında ve süslenmesinde kendisini kadınlara benzetendir.
Sahih hadislere hakkında lanet varid olanlar işte bunlardır.
Mesela İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan gelen rivayette
şöyle demiştir:
لَعَنَ
رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ المُتَشَبِّهِينَ مِنَ الرِّجَالِ
بِالنِّسَاءِ وَالمُتَشَبِّهَاتِ مِنَ النِّسَاءِ بِالرِّجَالِ
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
kadınlara benzemeye çalışan erkeklere ve erkeklere benzemeye çalışan kadınlara
lanet etti.”[2]
İlk kısımdakiler ise lanetlenmiş değillerdir. Şayet öyle
olsalardı, az sonra açıklaması geleceği üzere Nebî sallallahu aleyhi ve sellem
bu kimselerin kadınların yanına girmelerine en başında izin vermezdi.[3]
Muhanneslerin Kadınların Yanına Girmelerinin Hükmü
Bu meselenin hükmüne geçmeden önce Nur Suresi 31. Ayetinde geçen
“Gayri uli’l-irbe” kavramının açıklanması gerekir. Allah Azze ve Celle bu
ayette şöyle buyurmuştur:
وَقُلْ
لِلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ أَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْدِينَ
زِينَتَهُنَّ إِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَى جُيُوبِهِنَّ
وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ أَوْ آبَائِهِنَّ أَوْ آبَاءِ
بُعُولَتِهِنَّ أَوْ أَبْنَائِهِنَّ أَوْ أَبْنَاءِ بُعُولَتِهِنَّ أَوْ إِخْوَانِهِنَّ
أَوْ بَنِي إِخْوَانِهِنَّ أَوْ بَنِي أَخَوَاتِهِنَّ أَوْ نِسَائِهِنَّ أَوْ مَا مَلَكَتْ
أَيْمَانُهُنَّ أَوِ التَّابِعِينَ غَيْرِ أُولِي الْإِرْبَةِ مِنَ الرِّجَالِ أَوِ
الطِّفْلِ الَّذِينَ لَمْ يَظْهَرُوا عَلَى عَوْرَاتِ النِّسَاءِ وَلَا يَضْرِبْنَ
بِأَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْفِينَ مِنْ زِينَتِهِنَّ وَتُوبُوا إِلَى اللَّهِ
جَمِيعًا أَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
“Mümin kadınlara da söyle: “Gözlerini
kıssınlar; namus ve iffetlerini korusunlar. Kendiliğinden görünen kısımları
müstesna olmak üzere, zinetlerini göstermesinler. Başörtülerini, yakalarının
üzerine örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları,
kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız
kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları, ellerinin altında bulunanlar,
erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi gibi tâbi kimseler yahut
henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan
başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın
diye ayaklarını yere vurmasınlar.” Hep birden Allah'a tevbe edin ki ey
mü’minler, kurtuluşa eresiniz.” (Nur 31)
İbn Kesir bu ayetin tefsirinde “Gayri uli’l-irbe”
kavlini açıklarken şöyle demiştir: “Kadınların dengi olmayan, bununla
birlikte akıllan zayıflamış ve kadınlara karşı şehvetleri ve düşünceleri kalmamış
olan hizmetçiler kasdedilmektedir. İbn Abbâs radıyallahu anhuma bunların,
şehveti olmayan burulmuş kimseler olduğunu söyler.”[4]
İbn Kesir’in İbn Abbas radiyallahu anhuma’ya nispet ettiği bu söz, İbn
Abbas radıyallahu anhuma’dan şu şekilde sabit olmuştur:
{أَوِ التَّابِعِينَ غَيْرِ أُولِي الْإِرْبَةِ
مِنَ الرِّجَالِ} فَهَذَا الرَّجُلُ يَتْبَعُ الْقَوْمَ وَهُوَ مُغَفَّلٌ فِي عَقْلِهِ
لَا يَكْتَرِثُ لِلنِّسَاءِ وَلَا يَشْتَهِيهِنَّ
“Aklı kıt olup da topluma uyan, kadınları istemeyen ve onlara karşı
şehveti olmayan kimseler demektir.”[5]
El-Hasen el-Basrî rahimehullah dedi ki:
أَوِ التَّابِعِينَ غَيْرِ أُولِي الْإِرْبَةِ مِنَ
الرِّجَالِ قَالَ هُمْ قَوْمٌ طُبِعُوا عَلَى التَّخْنِيثِ فَكَانَ الرَّجُلُ مِنْهُمْ
يَتْبَعُ الرَّجُلَ يَخْدُمُهُ لِيُطْعِمَهُ وَيُنْفِقَ عَلَيْهِ لَا يَسْتَطِيعُونَ
غَشَيَانَ النِّسَاءِ وَلَا يَشْتَهُونَهُ
“Onlar kadınsılık tabiatinde olan kimselerdir. Onlardan bir
adam bir adama hizmet etmek, yemek yedirmek ve infak etmek için tabi olur,
kadınlarla ilişkiye güç yetiremez ve onlara şehvet de duymazdı.”[6]
Tavus rahimehullah dedi ki:
{غَيْرِ أُولِي الإِرْبَةِ} الأَحْمَقُ لاَ
حَاجَةَ لَهُ فِي النِّسَاءِ
“Gayri uli’l-irbe” (Nur 31) ayetinde kastedilen kadınlara bir
ihtiyacı olmayan ahmak kimse demektir.”[7]
Bu ayetin manası hakkında birbirine yakın bu açıklamalar
varid olmuştur.
İbn Abdilber bu konuda gelen açıklamaları şu sözüyle cem
etmiştir: “Anlayışı olmayan, kadınların işlerine karşı bir arzusu olmayan kimse
demektir.”[8]
Şevkânî ayette kastedilenin bu şekilde yorumlanmasına ve
burada kastedilenin burulmuş kimse olduğuna dair görüşe itiraz etmiş ve şöyle
demiştir: “Bilakis ayette kastedilen zahiridir. Onlar ev halkına tabi olan,
kadınlara ihtiyaç hissetmeyen, hiçbir durumda kadınlara arzu duymayan
kimselerdir. Bu özellikte olan kimseler bu kapsamdadır ve bunun dışındakiler
ayetin kapsamı dışındadır.”[9]
Ez-Zeylaî ayeti müteşabih görmüş ve şöyle demiştir: “Sahih
olanı, ayetin bu kısmının müteşabih olmasıdır. “Gözlerini yumsunlar”
kavli ise muhkemdir. Biz buna tutunuruz.”[10]
Bu açıklamalardan sonra muhanneslerin kadınların yanına
girmelerinin hükmü şu iki hadiste açıklanmaktadır:
Aişe radıyallahu anha’dan:
كَانَ
يَدْخُلُ عَلَى أَزْوَاجِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مُخَنَّثٌ
فَكَانُوا يَعُدُّونَهُ مِنْ غَيْرِ أُولِي الْإِرْبَةِ قَالَ فَدَخَلَ النَّبِيُّ
صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَوْمًا وَهُوَ عِنْدَ بَعْضِ نِسَائِهِ وَهُوَ
يَنْعَتُ امْرَأَةً قَالَ إِذَا أَقْبَلَتْ أَقْبَلَتْ بِأَرْبَعٍ وَإِذَا أَدْبَرَتْ
أَدْبَرَتْ بِثَمَانٍ فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَلَا
أَرَى هَذَا يَعْرِفُ مَا هَاهُنَا لَا يَدْخُلَنَّ عَلَيْكُنَّ قَالَتْ
فَحَجَبُوهُ
“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in
hanımlarının yanına muhannes (kadın tabiatlı bir adam) giriyordu. Onu kadınlara
ihtiyaç duymayanlardan sayıyorlardı. Derken bir gün o adam, hanımlarından
birinin yanında iken Nebî sallallahu aleyhi ve sellem içeri girdi. Adam bir
kadını niteleyerek şöyle diyordu:
“Geldiği zaman dörtle gelir, gittiği zaman
sekizle gider.” Bunun üzerine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Dikkat! Görüyorum ki; bu adam orada ne
olduğunu biliyor! Sakın sizin yanınıza girmesin!” Artık onu (girmekten) men
ettiler.”[11]
Umm Seleme radıyallahu anha’dan:
أَنَّ
النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ عِنْدَهَا وَفِي البَيْتِ
مُخَنَّثٌ فَقَالَ لِعَبْدِ اللَّهِ أَخِي أُمِّ سَلَمَةَ يَا عَبْدَ اللَّهِ إِنْ
فَتَحَ اللَّهُ لَكُمْ غَدًا الطَّائِفَ فَإِنِّي أَدُلُّكَ عَلَى بِنْتِ
غَيْلاَنَ فَإِنَّهَا تُقْبِلُ بِأَرْبَعٍ وَتُدْبِرُ بِثَمَانٍ فَقَالَ
النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لاَ يَدْخُلَنَّ هَؤُلاَءِ
عَلَيْكُنَّ
“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem Umm Seleme
radıyallahu anha’nın yanında idi. Evde bir de muhannes (kadın tabiatlı bir adam)
vardı. O, Umm Seleme radıyallahu anha’nın kardeşi Abdullah’a dedi ki:
“Ey Abdullah! Eğer yarın Allah Taif’in fethini
nasip ederse ben sana Gaylan’ın kızını göstereyim. Zira o gelirken dört,
giderken sekizdir.” Bunun üzerine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Bunlar (muhannesler) siz kadınların
yanlarına girmesinler.”[12]
Bu iki hadisten şunlar anlaşılmaktadır:
1- Eğer muhannes kişinin kadınlara bir ilgisi
yoksa, aklı zayıf ve ebleh ise, onlardan kadınlara yönelik korkulan bir durum
söz konusu değilse bunların, mahremleri olmasalar dahi kadınların yanına girmesinde
sakınca yoktur. Çünkü ayette geçen “Gayri uli’l-irbe” kapsamındadırlar.[13]
En-Nevevî şöyle demiştir: “Bu muhannes kimsenin mü’minlerin
annelerinin yanına girmesi, bu hadisin varid olma sebebini açıklamaktadır.
Çünkü onlar bu muhannesin gayri uli’l-irbeden olduğuna inanıyorlardı ve bu tür
kimselerin onların yanına girmeleri mubahtır. Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem bu muhannes kişiden bu sözleri işitince onun ayette kastedilenlerden
değil de, ulu’l-irbeden olduğunu anladı ve kadınların yanına girmekten
yasakladı.”[14]
Kurtubî dedi ki: “Mü’minlerin anneleri bu muhannes kişinin
kadınların özelliklerinden bir şey bilmeyen bir kimse olduğunu sanıyorlardı ve
ondan sakınmıyorlardı. Bunun sebebi, o kimsenin yaratılış ve tabiatındaki
kadınsılık idi. Onu sadece bu şekilde biliyorlardı. Bu yüzden onu uli’l-irbeden
saymıyorlardı.”[15]
2- Eğer muhannes kişinin ulu’l-irbe yani kadınlara erkekler
gibi arzu duyan biri olduğu bilinirse böyle kimselerin kadınların yanına
girmeleri hiçbir şekilde caiz değildir. Çünkü bu durumda bu kişiler ayette
istisna edilen “gayri uli’l-irbe” kapsamında değil, ulu’l-irbe
kapsamındadırlar.[16]
İbn Abdilber dedi ki: “Görmez misin, Gaylan’ın kızı
kıssasında kadınların durumlarını anlayan muhannes kimseyi Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem kadınların yanına girmekten yasaklamış ve onu
sürgün etmiştir.”[17]
Es-Serahsî dedi ki: “Muhannes hakkında görüşümüz şudur: Eğer
muhannesin çirkin hareketleri varsa diğer erkekler gibidir, hatta
fasıklardandır. Kadınlardan uzak tutulur. Ama yaratılışı icabı azalarında
naziklik, dilinde kibarlık varsa, kadınlara şehvet duymuyorsa, çirkin
hareketleri yoksa bazı şeyhlerimiz böyle kimselerin kadınların yanına girmesine
izin vermişlerdir ve bu konuda muhannes kimsenin, söylediği sözü söyleyinceye
kadar Mü’minlerin annelerinin yanına girmesini delil getirmişlerdir.”[18]
Görüldüğü üzere muhanneslerin kadınların yanına girmelerinin
hükmü duruma göre değişmektedir.
Muhannesin kadınların yanına girmesi hususunda meydana gelen
bu olaydan üç mana anlaşılmaktadır:
1- Bu muhannesin ulu’l-irbeden olmadığı zannedilmiş, sonra
kendisinden erkeklerin kadınlar hakkında söyleyeceği türden bir söz meydana
gelince bu zan ortadan kalkmış, onun ulu’l-irbeden olduğu anlaşılmıştır.
2- Bu muhannes kişi kadınların özelliklerini, güzelliklerini
ve avretlerini erkeklerin yanında anlatmıştır. Nitekim kadınlara da başka bir
kadını kocasına anlatması yasaklanmıştır. Peki ya erkeğin başka bir erkeğe bir
kadını nitelemesi nasıl olur![19]
El-Muhelleb şöyle demiştir: “Bu kişi ancak erkeklerin
kalplerini kadınlara karşı harekete geçiren böyle nitelemelerde bulunduğu için
kadınların yanına girmekten yasaklanmıştır. Onun yasaklanması eşlerin insanlara
nitelenmemesi içindir. Aksi halde hicabın (kadınlarla erkeklerin birbirlerini
görmeyecek şekilde ayrılmalarının) anlamı ortadan kalkar.”[20]
3- Bu muhannes kimsenin kadınların bedenlerinden, birçok
kadınların dahi haberdar olamayacağı şekilde haberdar olduğu ortaya çıkmıştır.[21]
İbn Hacer’in bu konuda çok güzel bir açıklaması vardır.
Şöyle diyor: “Bu hadiseden kadınların güzellikleriyle fitneye düşecek
kimselerden perdelenmesi/örtülmesi gerektiği anlaşılır. Bu hadis, şüpheye mahal
olacak her işten uzaklaşmak konusunda bir asıldır.”[22]
Bazıları: “Bunlar siz kadınların yanına girmesin”
hadisinden dolayı muhanneslerin mutlak olarak kadınların yanına girmesinin
yasaklanması görüşünde olmuşlardır. Burada bütün muhanneslerin kadınlarda
gördüklerini anlatma riskine ve muhanneslerin de kadınlar hakkında erkeklerin
bildiği şeyleri bildiklerine işaret vardır.[23]
Yine bu konuda İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan rivayet
edilen şu hadisi delil getirmişlerdir:
لَعَنَ
النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ المُخَنَّثِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالمُتَرَجِّلاَتِ
مِنَ النِّسَاءِ وَقَالَ أَخْرِجُوهُمْ مِنْ بُيُوتِكُمْ قَالَ فَأَخْرَجَ
النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فُلاَنًا وَأَخْرَجَ عُمَرُ فُلاَنًا
“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem kadınlaşan
erkeklere ve erkekleşen kadınlara lanet etti ve:
“Onları evlerinizden çıkarın” buyurdu.
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem falan adamı çıkardı, Ömer radıyallahu anh de
falan kimseyi çıkardı.”[24]
Dediler ki: “Bu hadis, ilk hükmün yani Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in muhanneslerin kadınların yanına girmelerine dair
izninin nesh olunduğunu gösteriyor.”[25]
Nevevi Nur Suresi 31. Ayetinde geçen “Gayri uli’l-irbe”
kavlini tefsir ettikten sonra dedi ki: “Cinsel organı kesilmiş, hadım edilmiş,
burulmuş, muhannes (kendini kadınlara benzeten) kimseler ve bunamış yaşlı
kimseler diğer erkekler gibidir. Çoğunluğun görüşü budur.”[26]
Malikîler de bu meselede ihtilaf etmişlerdir.[27]
Bu görüşte olanların: “Bunlar siz kadınların
yanına girmesin” hadisini delil getirmelerine şöyle cevap verilir: Burada
kadınların güzelliklerini anlayan ve bundan dolayı haklarında fitneye
düşmesinden korkulan kimselerin kadınların yanına girmesi yasaklanmıştır.[28]
İbn Abbas radıyallahu anhuma hadisindeki “Onları
evlerinizden çıkarın” hadisini delil getirmelerine de şöyle cevap verilir:
Bu hadiste bütün muhannesleri kapsayan hüküm söz
konusu değildir. Onların çıkarılmalarının emredilmesi, Nebî sallallahu aleyhi
ve sellem’in kadınların yanına girmekten yasakladığı muhannesin durumu gibi
olabilir. Böyle bir ihtimal söz konusu olduğu zaman da nesih iddiası sahih
olmaz.[29]
Allah en iyi bilendir.
[1]
Bkz.: İbn Hacer Fethu’l-Bari (9/246) İbn Abdilber et-Temhid (8/290) İbn Manzur
Lisanu’l-Arab (2/145)
[2]
Sahih. Buhârî (5885)
[3]
Bkz.: Nevevi Şerhu Sahihi Muslim (14/336)
[4]
Tefsiru İbn Kesir (3/296)
[5]
Hasen. Taberî Tefsir (17/267) İbn Ebî
Hâtim Tefsir (8/2578) Beyhaki (7/96)
[6]
Sahih. İbn Abdilber et-Temhid (8/290)
Begavi Tefsir (6/35)
[7]
Sahih. Buhârî (3/30) Taberî (17/269)
Abdurrazzak Tefsir (3/57, 58)
[8]
İbn Abdilber et-Temhid (8/291)
[9]
Fethu’l-Kadir (4/36)
[10]
Zeylaî Tebyinu’l-Hakaik (7/47)
[11]
Sahih. Muslim (2181) Ebû Dâvûd (4107)
Ahmed (25700)
[12]
Sahih. Buhârî (5887, 4324) Muslim
(2180) Ebû Dâvûd (4929) İbn Mace (1902, 2614) Ahmed (27023, 27234)
[13]
Bkz.: İbn Abdilber et-Temhid (8/289) İbn Kudame el-Mugni (2/1634)
[14]
Nevevi Şerhu Sahihi Muslim (14/336)
[15]
Kurtubi el-Mufhim (5/515)
[16]
Bkz.: İbn Abdilber et-Temhid (8/289) İbn Kudame el-Mugni (2/1634)
[17]
Et-Temhid (8/290)
[18]
El-Mebsut (10/158)
[19]
Bkz.: Nevevi Şerhu Sahihi Muslim (14/336)
[20]
İbn Hacer Fethu’l-Bari (9/247)
[21]
Nevevi Şerhu Sahihi Muslim (14/336)
[22]
Fethu’l-Bari (9/247)
[23]
Bkz.: Nevevi Şerhu Sahihi Muslim (14/336)
[24]
Sahih. Buhârî (5886, 6834) Ebû Dâvûd
(4930, 4097) Tirmizî (2785) İbn Mace (1904) Ahmed (1982, 2123, 2291)
[25]
Bkz.: İbnu’l-Kattan Ahkamu’n-Nazar (s.227)
[26]
Nevevi Ravdatu’t-Talibin (7/23)
[27]
Bkz.: İbnu’l-Kattan Ahkamu’n-Nazar (s.221)
[28]
Bkz.: İbnu’l-Kattan Ahkamu’n-Nazar (s.224)
[29]
Bkz.: İbnu’l-Kattan Ahkamu’n-Nazar (s.227)