İbn Huzeyme Sahih’inde (2061) ve ondan naklen İbn Hibban
(8/278), Muhammed b. Ebi Safvan – Abdurrahman b. Mehdi – Sufyan – Ebu Hazım - Sehl
b. Sa’d radıyallahu anh yoluyla rivayet ediyorlar; Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem buyurdu ki;
لَا تَزَالُ أُمَّتِي عَلَى سُنَّتِي مَا
لَمْ تَنْتَظِرْ بِفِطْرِهَا النُّجُومَ قَالَ وَكَانَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ إِذَا كَانَ صَائِمًا أَمَرَ رَجُلًا فَأَوْفَى
عَلَى شَيْءٍ فَإِذَا قَالَ غَابَتِ الشَّمْسُ أَفْطَرَ
“Ümmetim iftar için yıldızları beklemedikçe sünnetim
üzere devam ederler.” Nebî sallallahu aleyhi ve sellem oruçlu olduğu zaman
bir adama bir şeyin üzerine çıkmasını söyler, güneşin battığını söylediği zaman
iftar ederdi.”
İbn Huzeyme bu rivayetin ardından şöyle demiştir; “İbn Ebi
Safvan bize böyle rivayet etmiştir. Korkarım ki son cümle Sehl b. Sad
radıyallahu anh’den değildir. Belki bu söz es-Sevri veya Ebu Hazım’a ait olup
hadise idrac edilmiştir.”
Hâkim de (1/599) bunu Muhammed b. Ebi Safvan es-Sekafi –
Abdurrahman b. Mehdi – Sufyan – Ebu Hazım – Sehl b. Sa’d radıyallahu anh
yoluyla rivayet etmiştir. Onun lafzı şu şekildedir;
لا تزال أمتي على سنتي ما لم تنتظر
بفطرها النجوم وكان النبي صلى الله عليه وسلم إذا كان صائما أمر رجلا فأوفى على نشز
فإذا قال قد غابت الشمس أفطر
“Ümmetim iftar etmek için yıldızları beklemedikleri
sürece sünnetim üzere devam ederler.” Nebî sallallahu aleyhi ve sellem
oruçlu olduğu zaman bir adama yüksek bir yere çıkmasını söyler, güneşin
battığını söylediğinde iftar ederdi.”
Hakim dedi ki; “Bu hadis şeyhaynın şartı üzeredir, o ikisi
(Buhârî ve Muslim) bu siyak ile rivayet etmediler. Bu isnad ile es-Sevri ancak;
“İnsanlar iftarda acele ettikleri sürece hayırda olurlar” lafzıyla
rivayet etti.”
Hakim’in “Şeyhayn’ın şartı üzere sahih” demesi hatadır.
Muhammed b. Ebi Safvan sika olsa da Buhârî ve Muslim ondan rivayette
bulunmamışlardır.”
İbn Huzeyme’nin idrac şüphesi yerinde gözüküyor. Çünkü
1- Muhammed b. Hasen eş-Şeybani Muvatta’da (2/184) İmam
Malik – Ebu Hazım b. Dinar – Sehl b. Sa’d radıyallahu anh yoluyla Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
لَا يَزَالُ النَّاسُ بِخَيْرٍ مَا عَجَّلُوا
الْفِطْرَ
“İnsanlar iftarda acele ettikleri sürece hayırda olurlar”
lafzıyla rivayet etti. Ziyade açıklamayı zikretmedi.
2- Buhârî Sahih’te (1957) Abdullah b. Yusuf – Malik – Ebu
Hazım – Sehl b. Sa’d radıyallahu anh yoluyla aynısını rivayet etti, ziyade
açıklamayı zikretmedi.
3- Muslim Sahih’te (1098) Yahya b. Yahya – Abdulaziz b. Ebi
Hazım – babası – Sehl b. Sa’d radıyallahu anh yoluyla aynısını rivayet etti,
ziyade açıklamayı zikretmedi.
4- Muslim Sahih’te (1098) Kuteybe b. Said – Yakub – Ebu
Hazım – Sehl b. Sa’d radıyallahu anh yoluyla
5- yine Muslim (1098)
Zuheyr b. Harb – Abdurrahman b. Mehdi – Sufyan – Ebu Hazım – Sehl b.
Sa’d radıyallahu anh yoluyla aynısını rivayet etti, ziyade açıklamayı
zikretmedi.
6- Ahmed b. Hanbel (Musned 5/336); Abdurrahman b. Mehdi ve
İshak b. Yusuf el-Ezrak – Sufyan (es-Sevrî) – Ebu Hazım – Sehl b. Sa’d yoluyla
aynı lafızla rivayet etti, ziyade açıklamayı zikretmedi.
7- İbn Huzeyme (2059) Yakub b. İbrahim ed-Devraki – İbn Ebi Hazım
– babası – Sehlh b. Sa’d radıyallahu anh yoluyla ziyade açıklama olmadan
rivayet etti
8- İbn Huzeyme (2059) ve Tirmizî (699); Muhammed b. Beşşar –
Abdurrahman (b. Mehdi) – Sufyan – Ebu Hazım – Sehl b. Sa’d radıyallahu anh
yoluyla ziyade açıklama olmadan rivayet etti
9- İbn Huzeyme (2059) Cafer b. Muhammed – Veki – Sufyan –
Ebu Hazım – Sehl b. Sa’d radıyallahu anh yoluyla ziyade açıklama olmadan
rivayet etti.
10- İbn Hibban (8/273) Muhammed b. Said b. Sinan et-Tai –
Ahmed b. Ebi Bekr – Malik – Ebu Hazım – Sehl b. Sa’d radıyallahu anh yoluyla,
ziyade açıklama olmadan rivayet etti.
11- İbn Hibban (8/275) Muhammed b. el-Hasen b. el-Halil –
Hişam b. Ammar – Ebu Hazım – Sehl b. Sa’d radıyallahu anh yoluyla ziyade
açıklama olmadan rivayet etti
Bu şekilde listeyi uzatmak ve onlarca tarik zikretmek mümkündür.
Bu kadarını yeterli görüp sözü uzatmamak için burada kesiyorum.
Neticede “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem oruçlu olduğu
zaman bir adama bir şeyin üzerine çıkmasını söylerdi,,,” şeklindeki cümle
Sehl b. Sa’d radıyallahu anh’ın sözü olmayıp O’nun sözüne idrac edilmiştir.
Sehl radıyallahu anh’den rivayette bu ziyadeyi sadece
Muhammed b. Ebi Safvan es-Sekafi zikretmiştir. Bu idrac edilen açıklama ancak
metruk bir ravi olan Muhammed b. Ömer el-Vakidi yoluyla gelen rivayette
geçmektedir;
Heysemi Mecmau’z-Zevaid’de (3/155) Taberânî’nin
Mu'cemu'l-Kebîr’de Ebu’d-Derda radıyallahu anh’den şu lafızla rivayet ettiğini
zikretti;
كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه
وسلم إِذَا كَانَ صَائِمًا أَمَرَ رَجُلًا يَقُومُ عَلَى نَشَزٍ مِنَ الْأَرْضِ
فَإِذَا قَالَ قَدْ وَجَبَتِ الشَّمْسُ أَفْطِرْ
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem oruçlu olduğu zaman
bir adama yüksek bir yerde durmasını söyler, bu adam güneşin battığını
söylediği zaman iftar ederdi.”
Heysemi dedi ki; “İsnadında el-Vakidi vardır, o zayıftır.”
Bu rivayet Taberani’nin Mu’cemu’l-Kebir kitabının günümüze
ulaşmayan kısımlarında yer almış bir rivayettir. Hafız İbn Kesir Camiu’l-Mesanid
kitabında (11872-73) Taberani’nin isnadını şu şekilde zikreder; “el-Vakidi –
Ebu Bekr b. Ebi Şeybe – Abdullah b. Muslim – Cubeyr b. Nufeyr – Ebu’d-Derda radıyallahu
anh’den, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;
لا تزال أمتى على سنتى ما تنظروا بفطرهم
طلوع النجم أن رسول الله صلى الله عليه وسلم كان إذا كان صائمًا أمر رجلاً
فقام على نشر من الأرض فإذا قال قد رحب السماء أفطر
“Ümmetim iftar etmek için yıldızın doğuşunu beklemediği
sürece sünnetim üzere olmaya devam eder.” Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem oruçlu olduğu zaman bir adama yüksek bir yere durmasını söyler, bu adam “Güneş kayboldu” dediği zaman iftar ederdi.”
Bu rivayet gösteriyor ki, aslında Muhammed b. Ebi Safvan,
el-Vakidi’den aldığı rivayetin metnini Sehl b. Sa’d radıyallahu anh’den gelen
rivayetin metnine derc etmiştir. Zira hadisin merfu kısmındaki lafızda da sika
imamların Sehl b. Sa’d radıyallahu anh’den rivayetleri; “İnsanlar iftarda
acele ettikleri sürece hayırda olurlar” şeklinde iken, İbn Ebi Safvan ise; “Ümmetim
iftar etmek için yıldızın doğuşunu beklemediği sürece sünnetim üzere olmaya
devam eder” şeklinde rivayet etmiştir. Bu lafız ise Vakidi’nin Ebu’d-Derda radıyallahu
anh’den rivayet ettiği hadisin lafzıdır. Dolayısıyla devamında gelen açıklama
da Vakidi’nin rivayetinde gelen açıklamadır.
İbn Kesirin naklinde “kad rahabe’s-sema/sema genişledi”
lafzı, muhtemelen istinsah hatasıdır. Doğrusu Heysemi’nin naklettiği gibi “Kad
vecebetu’ş-şems/güneş kayboldu” şeklinde olan lafızdır.
Sonuç olarak, güneşin battığından emin olmak için yüksek bir yere çıkmak gerekmez, bu konudaki rivayetin aslı, metruk bir ravi olan el-Vakidi'nin Ebud-Derda radıyallahu anh'den münker rivayetidir ve bu rivayet Sehl b. Sa'd hadisine idraç edilmiştir.
Nitekim Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ve ashabından akşam namazının vakti yahut iftar için güneşin battığından emin olmak üzere bu tür bir zorlama yapmadıkları sabit olmuştur.
Bir kimse ufku göremediği için yüksek bir yere çıkmak
isterse buna da örnek vardır. İbn Abbas radıyallahu anhuma görme duyusunu
kaybetmişti ve kölesi Ebu Cemre'yi evinin damına çıkarır, güneşi gözlettirir,
onun haberine göre hareket ederdi.