1- Gayri menkuller zekata tabi mallardan değildir. Bu yüzden bu konuda asıl, ticari amaçlı olanları dışında gayri menkullerden zekat verilmemesidir.
2- Gayri menkulleri kişi konut, depo veya bir şekilde şahsi
kullanımı için edinmişse alimlerin ittifakıyla bunlardan zekat gerekmez.
3- Ziraat arazilerinde zekat yoktur. Ancak bu arazilerin
mahsullerinden zekat gerekir.
Fakat kişi ticaret gayesiyle arsa veya tarla almış olup
satana kadar bu arazide ziraat yaparsa mahsulünden öşür verir ve arazinin
değeri üzerinden zekat verir. Çünkü bunda iki hak vardır, biri sebebiyle diğer
hak düşmez.
Zekeriya el-Ensari rahimehullah şöyle demiştir: “Ticaret
için edinilen arazide ziraat yapılırsa her biri kendi hükmündedir. Ziraat
mahsulünden zekat (öşür) ve ticari araziden zekat gerekir.”[1]
4- Kişinin yatırım, kiralama veya gelirinden faydalanma
amacıyla edindiği gayri menkulun değeri üzerinden zekât yoktur. Ancak kiradan
elde ettiği gelirin üzerinden bir sene geçmesi ile bu gelirin zekâtını verir.
Kiraya verilen ev, eşyalı daire, otel, depo ve binalar için
alimlerin geneline göre (değeri üzerinden) zekat gerekmez.
5- Bir kimsenin ticaret niyetiyle edindiği gayri menkul
konusunda alimlerin geneli zekat gerektiğini söylemişlerdir.
Ticaret niyeti ile kastedilen, ondan kar elde etmek için bu
mülkü edinmeyi amaçlamaktır.[2]
Gayri menkulü mücerret olarak
satmak istemek ise onun ticaret malı olduğu anlamına gelmez. Çünkü mal satmak,
metadan kurtulmak, bazen istememek, mali sıkıntı çekmek veya benzeri birçok
sebeple olabilir. Ticaret ise: ondan kazanç ve kâr elde etme niyetiyle satmaktır.
Şeyh İbn Useymin, bir adamın
satın aldığı ve üzerine inşa etmek istediği bir arazisi varsa ve daha sonra bu
niyetini değiştirip ondan vazgeçtiği için satmaya niyet ederse veya bir kişinin
arazisi varsa ve ihtiyacı varsa, ihtiyaçlarını karşılamak için bunlardan birini
satmaya niyet ettiğini söyleyen kimse hakkında şöyle demiştir:
"Ne bunda ne de ondan
öncekinde zekat ödemek zorunda değildir, çünkü burada ticaret için satmaya
niyet etmemiştir. Fakat ilk meselede ondan vazgeçtiği için satmaya niyet ediyor.
İkinci meselede ise onun değerine olan ihtiyacından dolayı satmaya niyet
etmiştir. Ticaret malı sahibi ise böyle değildir. O kâr için bekler,
başlangıçta onu edinme niyeti sadece ticaret içindir"[3]
6- Eğer gayri menkulü
edindiği sırada ticaret kastı kesin değilse veya belli bir niyeti yoksa bunda
zekat gerekmez. El-Karafi de böyle söylemiştir.[4]
Şeyh İbn Useymin'e şöyle soruldu:
“Kişinin bir arazisi var ve bu konuda farklı niyetleri var. Onu satıp satmamek,
inşa edip etmemek, kiralamak veya içinde yerleşmek konusunda kararsız. Bu mülkü
edinmesi üzerinden bir sene geçmesiyle zekatını vermesi gerekir mi?” İbn
Useymin şöyle cevap verdi:
"Bu arazide, niyetini
ticaret olarak kesinleştirmediği sürece aslen zekat gerekmez. Çünkü kendisi
tereddüt etmektedir. Bu tereddütü yüzde bir oranında olsa bile ona zekat
gerekmez.”[5]
7- Gayri menkul hem ticaret için
ve hem yerleşmek için edinilmiş de bundan sonra ticaret yapmaya niyet edilmişse
bunda zekatın gerekip gerekmediği konusunda ihtilaf edilmiştir. İhtiyatlı olanı
zekat gerektiği görüşüdür.
8- Ticaret niyetiyle edinilen
gayri menkul hakkında sonradan kişi niyetini değiştirip ondan faydalanmaya veya
kiralamaya niyet ederse bunda zekat yoktur. Çünkü niyetin şartı, onu
edinmesinden itibaren üzerinden bir senenin geçmesidir. Bir sene dolmadan niyeti
değişirse zekat sakıt olur. Nevevi bu konuda ittifak zikretmiştir.[6]
9- Gayri menkulü hem ticaret
hem de ekip biçmek için edinirse, aslolan mülk edinme gayesidir. Eğer kullanmak
amacıyla aldığı yerden kar ederse bunda zekat yoktur. Eğer ticaret amacaıyla
edindiği yerden onu satıncaya kadar faydalanırsa o araziyi satıncaya kadar her
sene zekat gerekir.
Aynı şekilde satmadan önce
belli bir müddet faydalanma niyetiyle arazi edinmişse ona zekat gerekir. Çünkü
ondan faydalanmış olması, o arazinin ticaret amaçlı edinilmiş olmasını ortadan
kaldırmaz.
10- Eğer ticaret amacıyla
edinilen gayri menkul konut inşaat aşamasında kalmaya devam ediyorsa, satışa
sunulmuş olsa veya inşaat tamamlanıncaya kadar satılmayacak olsa bile, mevcut değeri
üzerinden zekatı ödenmesi gerekir.
11- Sahibinin yüksek fiyat
beklediği mülk, yıllarca kalsa bile her yıl değerine göre zekât ödenmesi
gerekir. Uzak bir gelecekte ondan
kar elde etmek amacıyla bir mülk satın almak, onun üzerindeki zekatını düşürmez.
Bu, rağbet zamanını ve
değerinin artmasını bekleyerek şehirden uzak yerde alınan dükkanları da kapsar.
Geleceğe dair bu satma niyetinden dolayı zekatı gereklidir. Âlimler bunu
"pusudaki tüccar" diye isimlendirir. Bu konudaki görüşlerin en sahihi,
âlimlerin çoğunluğunun zekâtın kendisine her yıl farz olduğu şeklindeki görüşüdür.
12- Kişinin malını muhafaza
etmek (yatırım) maksadıyla satın aldığı gayri menkulde, zekat yoktur. Ancak bu
işte zekattan kaçmayı kastederse o başka!
13- Kişi ticari bir gayri
menkul alır da teslim almadan önce üzerinden bir sene geçerse onun zekatını
vermesi gerekir. Çünkü mülk sözleşme yapılır yapılmaz alıcıya ait olur ve onu
teslim almaya muktedirdir.
Şeyh İbn Useymin'e soruldu: “Kişi
ticaret amacıyla belli bir para karşılığında bir arazi satın alıyor. Bu adam henüz
arazinin tapusunu teslim almadı. Ona zekat gerekir mi?” İbn Useymin dedi ki:
“Evet, tapusunu almamış olsa
bile bu arazide zekât vermek zorundadır. Satış gerçekleşmiş ve bağlayıcılık
sabit olmuştur. Ticaret malının zekatını vermelidir. Nisaba ulaşan bir
miktardaysa değerinin kırkta birini zekat olarak verir.”[7]
14- İpotekli gayrimenkul:
Ticaretle uğraşmak için edinilmişse zekât gerekir.
Şeyh İbn Baz dedi ki: “Eğer ticaret
için edinilmiş gayri menkul ipotekli ise, zekatını vermek zorundasınız. Eğer
ticaret için olmayıp, yerleşme veya kiralama gibi amaçlarla edinilmiş olup hakkını
ödeyene kadar ipotekli ise, zekat gerekmez.”[8]
15- Ticari gayri menkülün
sahipleri ortak iseler her biri, eğer nisap miktarına ulaşmışsa kendi payına
düşen kısmın zekatını verir. Alimlerin cumhurunun görüşü budur. Şeyh Bekr Ebu
Zeyd de bu şekilde fetva vermiştir.[9]
Şafii mezhebinde her ferdin
payının nisap miktarına ulaşması değil, toplam malın nisap miktarına ulaşması
esas alınmaktadır. Buna göre ortaklardan birinin payı nisap miktarına ulaşmasa
bile toplam malın nisap miktarına ulaşması halinde zekat verir. Şeyh İbn
Useymin de bu görüşe meyletmiştir.
16- Fakirler gibi genel halka
iyilik için vakfedilmiş gayri menkullerde zekat yoktur.
17- Satış değeri olduğu
sürece zekat açısından gayri menkulün revaç görmesi veya görmemesi fark etmez. Bu,
alimlerin çoğunluğunun görüşüdür, çünkü ticaret mallarında, kazandırıp kazandırmadığına
itibar edilmez.[10]
18- Gayrimenkul hisse paylarında,
ticaret mallarının zekatı ödenir. Çünkü bu emlak şirketleri ticaret yapmak
amacıyla arazi satın alıyorlar. Hissedar,
hisseyi edinmesinden bir sene geçince bu şirketteki hisselerinin zekatını kırkta
bir olarak ödemelidir.
19- Hacizli gayri menkuller
ve sorunlu hisselerde zekat yoktur. Tesisler, okullar vb. gibi haciz konulan
araziler gibi, sahiplerinin tasarrufta bulunmaktan alıkonulduğu gayri
menkullerde zekat yoktur. Ancak sahibinin onda tasarruf imkanı olursa, bu
imkanın oluşmasının üzerinden bir sene geçmesiyle zekatını vermek gerekir.[11]
Sorunlu gayrimenkul hisselerinin
yanı sıra şirket yönetiminden kaynaklanan dolandırıcılık sebebiyle devlet
düzenlemelerindeki engeller veya o mülk üzerinde bulunan haklar gibi, mal
sahibinin elden çıkaramayacağı gayrimenkul hissesi üzerinde zekat yoktur.
20- Gayri menkul, edinilmesinin üzerinden bir sene geçmesiyle, o andaki piyasada değeri üzerinden zekâtı verilir. Satın almış olduğu sıradaki değerinden azalmış veya artmış olması fark etmez.
[1]
Esne’l-Metalib (1/385)
[2]
Bkz.: Merdavi el-İnsaf (3/154)
[3]
Fethu Zi’l-Celal (6/173)
[4]
Bkz.; ez-Zahira (3/18)
[5]
İbn Useymin Mecmuu Fetava (18/232)
[6]
Bkz.: el-Mecmu 6/49)
[7]
Mecmuu Fetava ve Resailu’l-Useymin (18/234)
[8]
Fetava Nurun Ale’d-Derb (15/43)
[9]
Fetava Camia Fi Zekati’l-Akar (s.12)
[10]
Bkz.; Fetava’l-Lecneti’d-Daime (8/102)
[11]
Bkz.;el-Mesailu’l-Mustedice Fi’z-Zekat (s.87)