Şakîk el-Belhî rahimehullah dedi ki:
ثَلَاثَةُ أَشْيَاءَ لَيْسَ بُدٌّ لِلْعَبْدِ مِنَ الْقِيَامِ بِهِنَّ فَمَنْ عَمِلَ بِهِنَّ أَدْخَلَهُ اللهُ الْجَنَّةَ وَعَاشَ فِي الدُّنْيَا بِالْرُوحِ وَالرَّحْمَةِ وَمَنْ تَرَكَ وَاحِدَةً مِنْهُنَّ فَلَيْسَ لَهُ بُدٌّ مِنْ أَنْ يَتْرُكَ الْاثْنَتَيْنِ وَإِنْ أَخَذَ بِوَاحِدَةٍ مِنْهُنَّ فَلَيْسَ لَهُ بُدٌّ مِنْ أَنْ يَأْخُذُ بِهِنَّ لِأَنَّهُنَّ مُتَشَابِهَاتٌ وَلَوْ شِئْتَ قُلْتَ الثَّلَاثَةُ فِي الْوَاحِدَةِ وَلَكِنَّ الثَّلَاثَ أَوْضَحُ وَأَبَيْنُ فَمَنْ تَرَكَهُنَّ وَضَيَّعَهُنَّ دَخَلَ النَّارَ وَمَنْ تَرَكَ وَاحِدَةً مِنْهُنَّ تَرَكَ الِاثْنَيْنِ فَتَفَقَّهُوا وَأَبْصِرُوا فَإِذَا أَبْصَرْتُمْ فَأَبْصِرُوا , أَوَّلُهُنَّ أَنْ تُوَحِّدَ اللهَ تَعَالَى بِقَلْبِكَ وَلِسَانِكَ وَعَمَلِكَ فَإِذَا وَحَّدْتَهُ بِقَلْبِكَ أَنْ لَا إِلَهَ غَيْرُهُ , وَلَا نَافِعَ وَلَا ضَارَّ غَيْرُهُ فَإِنَّهُ لَا بُدَّ لَكَ مِنْ أَنْ تَنْطِقَ بِهِ فَيَرْتَفِعُ إِلَى السَّمَاءِ وَلَيْسَ لَكَ بُدٌّ مِنْ أَنْ تَجْعَلَ عَمَلَكَ كُلَّهُ لِلَّهِ لَا لِغَيْرِهِ وَلَا تَبْلُغَ عَمَلَكَ مِنْ كُلِّ حُرٍّ وَحُرٌّ وَاحِدٌ لِغَيْرِهِ , إلَّا طَمَعًا فِيهِ أَوْ حَيَاءً أَوْ خَوْفًا مِنْهُ فَإِذَا خِفْتَهُ وَطَمَعْتَ فِي غَيْرِهِ وَهُوَ مَالِكُ الْأَشْيَاءِ وَرَازِقُهَا فَقَدِ اتَّخَذْتَ إِلَهًا غَيْرَهُ وَأَجْلَلْتَهُ وَعَظَّمْتَهُ لِأَنَّكَ اسْتَحْيَيْتَ مِنْهُ وِخِفْتَهُ وَطَمَعْتَ فِيهِ فَأَذْهَبَ ذَلِكَ عَنْكَ مَا فِي قَلْبِكَ مِنْ تَوْحِيدِ اللهِ وَسُلْطَانِهِ وَعَظَمَتِهِ فَاعْرِفْ ذَلِكَ فَإِذَا صِرْتَ مُخْلِصًا بِهَذَا الْقَوْلِ عَامِلًا لَهُ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ فَلْيَكُنْ هُوَ أَوْثَقَ عِنْدَكَ مِنَ الدِّينَارِ وَالدِّرْهَمِ وَالْعَمِّ وَالْخَالِ وَالْأَبِّ وَالْأُمِّ وَمَنْ عَلَى ظَهْرِ الْأَرْضِ فَإِنَّكَ إِنْ تَكُنْ عَلَى غَيْرِ ذَلِكَ يُنْتَقَضُ عَلَيْكَ ضَمِيرُكَ وَتَوْحِيدُكَ وَمَعْرَفَتُكَ إِيَّاهُ فَهَاتَانِ خَصْلَتَانِ لَيْسَ لَكَ مِنْهُمَا بُدٌّ وَيَتْبَعُ بَعْضُهَا بَعْضًا , وَالثَّالِثَةُ إِذَا كُنْتَ بِهَذِهِ الْحَالِ فَأَقَمْتَ هَذَيْنِ الْأَمْرَيْنِ التَّوْحِيدِ وَالْإِخْلَاصِ وَالتَّوَكُّلِ عَلَيْهِ فَارْضَ عَنْهُ وَلَا تَسْخَطُ فِي شَيْءٍ يُحْزِنُكَ مِنْ خَوْفٍ أَوْ جُوعٍ أَوْ طَمَعٍ أَوْ رَخَاءٍ أَوْ شِدَّةٍ، وَإِيَّاكَ وَالسُّخْطَ وَلْيَكُنْ قَلْبُكَ مَعَهُ لَا تَزُلْ عَنْهُ طَرَفَةَ عَيْنٍ فَإِنَّكَ إِنْ أَدْخَلْتَ قَلْبَكَ السَّخَطَ عَلَيْهِ فَإِنَّكَ مُتَهَاوِنٌ بِهِ فَيَنْتَقِضُ عَلَيْكَ تَوْحِيدُكَ فَعَلَيْكَ بِالْأَوَّلِ التَّوْحِيدِ وَالْإِخْلَاصِ فَاعْرِفْ ذَلِكَ وَافْهَمْ. هَذِهِ الثَّلَاثُ خِصَالٌ تَعَزَّزْ بِهِنَّ وَإِيَّاكَ أَنْ تُضَيِّعَهُنَّ فَتُقْذَفُ فِي النَّارِ وَلَا تَرَى فِي الدُّنْيَا قُرَّةَ عَيْنٍ
“Kul şu üç şeyi mutlaka yapmak zorundadır: Allah bunları yapanı Cennetine koyar ve bu kişi dünyada rahat ve rahmet içinde yaşar. Bunlardan birini terk eden ise, mutlaka diğer ikisini de terk eder. Kişi bunlardan birini yapınca, mutlaka diğer ikisini de yapmalıdır. Çünkü bunlar birbirine benzer. Hatta bunlar bir şey içinde üç şeydir de diyebilirsin. Ancak ayrı ayrı üç şey olarak sayılması açıklanması için daha iyidir. Bunları terk edip ihmal eden cehenneme girer. Bunlardan birini de terk eden, diğer ikisini de terk eder. İyice belleyin ve dikkat edin.
Bunlardan ilki, Allah'ı kalbinle, dilinle ve amelinle
birlemendir. Allah'ı kalbinle birleyip Ondan başka ilah, fayda veren ve zarar
veren olmadığına inanırsan, muhakkak onu dilinle söylemelisin ki, bu söz semaya
yükselsin.
Mutlaka amelini de başkası için değil, sadece Allah için
yapmandır. Bütün amellerini kendi rızanla sadece onun rızasını umarak, ondan
haya ederek veya korkarak yapmandır.
Eğer Allah'tan korkar ama herşeyin maliki ve rızık vereni o
olduğu halde başkasına umut bağlarsan; başkasını ilah edinmiş, saygı duymuş ve
yüceltmiş olursun. Çünkü Allah'tan başkasından korkmuş ve umut bağlamış
olursun. Böyle yapman da kalbindeki tevhidi, Allah'ın azametini ve kudretini
yok eder. Bunu iyice bil.
Eğer Allah'tan başka ilah olmadığını kabul edip söyledikten
sonra bunda muhlis olursan, bu ihlasın dinar ve dirheme, amca ve dayıya, babaya
ve anaya ve yeryüzündeki her şeye karşı olan ihlasından daha sağlam olsun. Eğer
böyle olmazsan, vicdanın, tevhidin ve Allah'a karşı olan marifetinle ters
düşmüş olursun.
Bu iki şey sende mutlaka olmalıdır ve bunlar hep peşpeşe
gelir.
Üçüncüsü ise, eğer bu durumdaysan; Allah'ı birlemiş, ona
karşı samimiyetle ona güvenmişsen, Ondan razı ol ve üzülmene sebep, korku,
açlık, tamah, rahatlık ve zorluk gibi şeylerde Ona kızma. Öfkeden sakın. Kalbin
devamlı Ona bağlı olsun ve bir an bile bundan gafil olma.