Geçtiğimiz yıllarda trafik kazasında ölen Prof. Dr. İbrahim
Canan, Kütüb-i Sitte tercüme ve şerhinde birçok hadisin tercümesinde hatalar
yapmış, şerhlerde ise Said Nursi denilen sapık kelamcının sözlerinden birçok
alıntılar yaparak temiz hadisleri kirletmiş, asrın saptırıcı önderlerinden Fethullah
Gülen’in kuyruğuna yapışmıştır.
İbrahim Canan’ın isim ve sıfatlarla ilgili birçok hadisi
tahrif ettiği bilinen bir meseledir. “Nefsim kudret elinde olan Allah” cümlesi
gibi sapıkça tercümeleri bunun örneğidir. Burada örnek vereceğim mesele, diğer
bir akide konusu hakkında, konuyu tamamen ters yüz eden, büyük bir hataya
dayalı tercümedir.
Kütüb-i Sitte Tercüme
ve Şerhi’nin “Kelime-i Şehadet ve Onun Dil ile İkrarının Hükmü” başlığı altında
ikinci sırada (no: 38) zikredilen hadisin İbrahim Canan tarafından yapılan
tercümesi şu şekildedir:
2. (38)- Ubeydullah İbnu Adiy İbnu'l-Hıyâr (radıyallahu anh)
anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) ashabıyla otururken bir adam
gelerek gizlice bir şeyler fısıldadı. Ne gibi bir sır tevdi etmişti
bilmiyorduk. Nihayet Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) onu açıkladı.
Meğerse o zat, münafıklardan birini öldürmek için izin istiyormuş. Adama: "Peki
o Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın elçisi bulunduğuna
şehadet etmiyor mu?" diye sordu. Adam: "Hayır o şehâdeti ikrâr etmiyor"
dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): "Namaz kılıyor mu?"
diye sordu. Adam: "Hayır namaz da kılmıyor" deyince, Hz. Peygamber
(aleyhissalâtu vesselâm): "Allah'ın öldürmekten beni men ettiği
kimseler işte böyleleri" buyurdu"
Muvatta, Kasru's-Salât: 84, (1, 171); İbrahim Canan, Kutub-i
Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/260.
Bu yanlış tercümeden sonra şu hatalı şerhi aktarmıştır:
AÇIKLAMA: “Şârihlerin açıkladığına göre, Hz.
Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) bu kimse hakkında söylenenleri öldürülmesi
için yeterli bulmamıştır. "Muhammed arkadaşlarını öldürüyor"
dedirtmemek ve böylece "İnsanların kalbinde İslâm'a karşı hâsıl olabilecek
nefrete meydan vermemek için" böylesi münafık zanlılarını öldürmekten Hz.
Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) yasaklamıştır. Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) "Bu münafıktır müsade et öldürelim" şeklinde
gelen mükerrer teklifleri hep aynı şekilde cevaplıyacaktır: "Hayır,
ben "Muhammed arkadaşlarını öldürtüyor" dedirtmem."
Görüldüğü gibi hadis Mürcieleri bile hayrette bırakacak
kadar saçmaca tercüme edilmiş, şerhi de bu yanlış mana üzerine bina edilmiştir. Ayrıca hiçbir hadis şarihi, Canan gibi bir şerh yapmamıştır. "Şarihlerin açıkladığına göre" sözüne aldanmayın.
Yani Canan’ın tercümesine göre Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in
kendilerini öldürmekten yasaklandığı kimseler; kelime-i şehadeti ikrar etmeyen
ve namaz kılmayanlarmış! Şehadeti ikrar eden ve namaz kılanlarla ise
savaşılamayacağına göre, geride kendileriyle savaşılacak kimse kalmıyor!
Subhanallah! Böyle bir anlayış kitap ve sünnetin sarih ve mütevatir naslarına
ve müslümanların icmaına aykırıdır!
Hadisin arapça metnini ve doğru tercümesini veriyorum:
عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَدِيِّ بْنِ الْخِيَارِ أَنَّهُ
قَالَ: بَيْنَمَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ جَالِسٌ بَيْنَ
ظَهْرَانَيِ النَّاسِ إِذْ جَاءَهُ رَجُلٌ فَسَارَّهُ. فَلَمْ يُدْرَ مَا سَارَّهُ
بِهِ، حَتَّى جَهَرَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ. فَإِذَا هُوَ
يَسْتَأْذِنُهُ فِي قَتْلِ رَجُلٍ مِنَ الْمُنَافِقِينَ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى
اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، حِينَ جَهَرَ: «أَلَيْسَ يَشْهَدُ أَنَّ لَا إِلَهَ إِلَّا
اللَّهُ، وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ»، فَقَالَ الرَّجُلُ: بَلَى. وَلَا شَهَادَةَ
لَهُ، فَقَالَ: «أَلَيْسَ يُصَلِّي؟» قَالَ: بَلَى. وَلَا صَلَاةَ لَهُ، فَقَالَ صَلَّى
اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «أُولَئِكَ الَّذِينَ نَهَانِي اللَّهُ عَنْهُمْ»
“Ubeydullah b. Adiy b. el-Hıyar radıyallahu anh’den: “Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem insanlar arasında otururken, bir adam geldi ve
onunla gizlice konuştu. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem açıkça söyleyene
kadar ne konuştuklarını bilemedik. Anladık ki o adam, münafıklardan birini
öldürmek için izin istemiş. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem sesli olarak
söylediğinde şöyle dedi: “O, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed (sallallahu
aleyhi ve sellem)in Allah’ın rasulü olduğuna şahitlik etmiyor mu?” Adam: “Evet,
ama onun şehadeti geçersizdir” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Namaz
kılmıyor mu?” diye sordu. Adam: “Evet, ama onun namazı geçersizdir” dedi. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İşte Allah’ın bana
öldürmeyi yasakladığı kimseler böyleleridir” buyurdu.”
Görüldüğü gibi, İbrahim Canan, “Eleyse…” şeklinde olumsuz
kipte gelen soruya “Belâ” cevabını “Hayır” şeklinde tercüme etmiştir. Halbuki,
böyle bir soruya “bela” cevabı, “Evet” anlamına gelmektedir. Bu, Arap dilinde
bilinen bir husustur.
Hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, o adamın şikayette
bulunduğu münafık şahıs hakkında: “Evet ama onun şehadeti, namazı geçersizdir”
demesine karşı çıkmamıştır. Yalnızca, şehadeti ikrar eden ve namaz kılan
kimsenin öldürülmesine karşı çıkmıştır. Zira kalbi münafık olan kimsenin
şehadetinin ve namazının geçersiz olduğu doğrudur. Lakin şehadeti ikrar ettiği
ve namaz kıldığı sürece ve bariz bir küfürde vuku bulmadığı sürece, nifak
hasletleri tespit edilse dahi, zahirlerine göre onlara müslüman muamelesi devam
eder. Şehadetlerinin ve namazlarının geçersizliği hakkındaki asıl hükmü verecek
olan ise Allah Azze ve Celle’dir.
Fakat İbrahim Canan’ın yanlış tercümesi, üstüne üstlük bu
yanlış mana üzerine bina ettiği şerh, açıklamamızdan anlaşılacağı üzere son
derece tehlikeli, habis bir anlayıştır.