Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

23 Ekim 2012 Salı

İbrahim Canan''ın Hadise Yaptığı Bâtıl Bir Tercüme Üzerine

Geçtiğimiz yıllarda trafik kazasında ölen Prof. Dr. İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte tercüme ve şerhinde birçok hadisin tercümesinde hatalar yapmış, şerhlerde ise Said Nursi denilen sapık kelamcının sözlerinden birçok alıntılar yaparak temiz hadisleri kirletmiş, asrın saptırıcı önderlerinden Fethullah Gülen’in kuyruğuna yapışmıştır.

 
İbrahim Canan’ın isim ve sıfatlarla ilgili birçok hadisi tahrif ettiği bilinen bir meseledir. “Nefsim kudret elinde olan Allah” cümlesi gibi sapıkça tercümeleri bunun örneğidir. Burada örnek vereceğim mesele, diğer bir akide konusu hakkında, konuyu tamamen ters yüz eden, büyük bir hataya dayalı tercümedir.
 Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi’nin “Kelime-i Şehadet ve Onun Dil ile İkrarının Hükmü” başlığı altında ikinci sırada (no: 38) zikredilen hadisin İbrahim Canan tarafından yapılan tercümesi şu şekildedir:
2. (38)- Ubeydullah İbnu Adiy İbnu'l-Hıyâr (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) ashabıyla otururken bir adam gelerek gizlice bir şeyler fısıldadı. Ne gibi bir sır tevdi etmişti bilmiyorduk. Nihayet Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) onu açıkladı. Meğerse o zat, münafıklardan birini öldürmek için izin istiyormuş. Adama: "Peki o Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın elçisi bulunduğuna şehadet etmiyor mu?" diye sordu. Adam:  "Hayır o şehâdeti ikrâr etmiyor" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): "Namaz kılıyor mu?" diye sordu. Adam: "Hayır namaz da kılmıyor" deyince, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): "Allah'ın öldürmekten beni men ettiği kimseler işte böyleleri" buyurdu"
Muvatta, Kasru's-Salât: 84, (1, 171); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/260.
Bu yanlış tercümeden sonra şu hatalı şerhi aktarmıştır:
AÇIKLAMA: “Şârihlerin açıkladığına göre, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) bu kimse hakkında söylenenleri öldürülmesi için yeterli bulmamıştır. "Muhammed arkadaşlarını öldürüyor" dedirtmemek ve böylece "İnsanların kalbinde İslâm'a karşı hâsıl olabilecek nefrete meydan vermemek için" böylesi münafık zanlılarını öldürmekten Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) yasaklamıştır. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) "Bu münafıktır müsade et öldürelim" şeklinde gelen mükerrer teklifleri hep aynı şekilde cevaplıyacaktır: "Hayır, ben "Muhammed arkadaşlarını öldürtüyor" dedirtmem."
Görüldüğü gibi hadis Mürcieleri bile hayrette bırakacak kadar saçmaca tercüme edilmiş, şerhi de bu yanlış mana üzerine bina edilmiştir. Ayrıca hiçbir hadis şarihi, Canan gibi bir şerh yapmamıştır. "Şarihlerin açıkladığına göre" sözüne aldanmayın.
Yani Canan’ın tercümesine göre Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in kendilerini öldürmekten yasaklandığı kimseler; kelime-i şehadeti ikrar etmeyen ve namaz kılmayanlarmış! Şehadeti ikrar eden ve namaz kılanlarla ise savaşılamayacağına göre, geride kendileriyle savaşılacak kimse kalmıyor! Subhanallah! Böyle bir anlayış kitap ve sünnetin sarih ve mütevatir naslarına ve müslümanların icmaına aykırıdır!
Hadisin arapça metnini ve doğru tercümesini veriyorum:
عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَدِيِّ بْنِ الْخِيَارِ أَنَّهُ قَالَ: بَيْنَمَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ جَالِسٌ بَيْنَ ظَهْرَانَيِ النَّاسِ إِذْ جَاءَهُ رَجُلٌ فَسَارَّهُ. فَلَمْ يُدْرَ مَا سَارَّهُ بِهِ، حَتَّى جَهَرَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ. فَإِذَا هُوَ يَسْتَأْذِنُهُ فِي قَتْلِ رَجُلٍ مِنَ الْمُنَافِقِينَ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، حِينَ جَهَرَ: «أَلَيْسَ يَشْهَدُ أَنَّ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ، وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ»، فَقَالَ الرَّجُلُ: بَلَى. وَلَا شَهَادَةَ لَهُ، فَقَالَ: «أَلَيْسَ يُصَلِّي؟» قَالَ: بَلَى. وَلَا صَلَاةَ لَهُ، فَقَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «أُولَئِكَ الَّذِينَ نَهَانِي اللَّهُ عَنْهُمْ»
“Ubeydullah b. Adiy b. el-Hıyar radıyallahu anh’den: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem insanlar arasında otururken, bir adam geldi ve onunla gizlice konuştu. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem açıkça söyleyene kadar ne konuştuklarını bilemedik. Anladık ki o adam, münafıklardan birini öldürmek için izin istemiş. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem sesli olarak söylediğinde şöyle dedi: “O, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)in Allah’ın rasulü olduğuna şahitlik etmiyor mu?” Adam: “Evet, ama onun şehadeti geçersizdir” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Namaz kılmıyor mu?” diye sordu. Adam: “Evet, ama onun namazı geçersizdir” dedi. Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İşte Allah’ın bana öldürmeyi yasakladığı kimseler böyleleridir” buyurdu.”
Görüldüğü gibi, İbrahim Canan, “Eleyse…” şeklinde olumsuz kipte gelen soruya “Belâ” cevabını “Hayır” şeklinde tercüme etmiştir. Halbuki, böyle bir soruya “bela” cevabı, “Evet” anlamına gelmektedir. Bu, Arap dilinde bilinen bir husustur.
Hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, o adamın şikayette bulunduğu münafık şahıs hakkında: “Evet ama onun şehadeti, namazı geçersizdir” demesine karşı çıkmamıştır. Yalnızca, şehadeti ikrar eden ve namaz kılan kimsenin öldürülmesine karşı çıkmıştır. Zira kalbi münafık olan kimsenin şehadetinin ve namazının geçersiz olduğu doğrudur. Lakin şehadeti ikrar ettiği ve namaz kıldığı sürece ve bariz bir küfürde vuku bulmadığı sürece, nifak hasletleri tespit edilse dahi, zahirlerine göre onlara müslüman muamelesi devam eder. Şehadetlerinin ve namazlarının geçersizliği hakkındaki asıl hükmü verecek olan ise Allah Azze ve Celle’dir.
Fakat İbrahim Canan’ın yanlış tercümesi, üstüne üstlük bu yanlış mana üzerine bina ettiği şerh, açıklamamızdan anlaşılacağı üzere son derece tehlikeli, habis bir anlayıştır.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)