Şeyh Muhammed ed-Duveyş, büyük şirkin çeşitlerinden bahsederken şöyle demiştir: “Bunlardan biri de itaat şirkidir. Bu Allah Teâlâ’ya isyan olan konuda, Allah’tan başkasına itaat etmektir. Bu gerçekten çok tehlikeli bir kapıdır. Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın dinine aykırı kanunlar koyanlar ve bu kanunları uygulamaya koyanlar olur, sonra Allah’ın dışında bu kanunları koyup uygulayanlara tabi olanlar gelir ve onlara uyarlar. Halbuki onların dini değiştirdiklerini bilmektedirler. Şeyhulislam İbn Teymiyye rahimehullah bunu büyük şirk olarak isimlendirmiştir. Adiy b. Hâtim radiyallahu anh Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına girdiğinde O, Allah Teâlâ’nın: “Alimlerini ve rahiplerini Allah’ın dışında rabler edindiler” (Tevbe 31) ayetini okuyordu. Bunun üzerine hristiyanların alimlerini tanıyan Adiy radiyallahu anh dedi ki: “Ey Allah’ın rasulü! Onlar, bunlara ibadet etmiyorlardı.” Yani alimlere ve rahiplere ibadet etmiyorlar, onlara secde ve rüku etmiyorlardı dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ise şöyle buyurdu: “Onlar haram helal saydıklarında helal saymıyorlar mıydı? Yine onlar helali haram saydıklarında haram saymıyorlar mıydı?” O da “Evet” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İşte onların ibadeti budur” buyurdu. Bu hadis hasendir. Bundan dolayı Şeyhulislam İbn Teymiyye rahimehullah diyor ki: “Onlara tabi olanlar iki çeşittir: Bir çeşidi; onların Allah’ın dinini değiştirdiklerini bilmelerine rağmen onlara tabi olanlardır. Bunlar aynı onlar gibidirler. İkinci çeşidi: Allah’ın dininin hak olduğunu bilirler, lakin onlara tabi olurlar. Bunlar günah işlemektedirler. Yani onlar Allah’ın dinine masiyet olarak muhalefet etmektedirler. Böyleleri fasık ve isyankarlardır. Kafir değildirler. Ama Allah’ın dinini değiştiren alimler ve rahiplerin kendilerinin büyük şirke düştüklerinde hiçbir tereddüt yoktur. İşte bu itaat şirkidir.” (Durusu’ş-Şeyh Muhammed ed-Duveyş)
Şeyh Duveyş’in işaret
ettiği, İbn Teymiyye rahimehullah’ın sözleri şu şekildedir: “Allah’ın haram
kıldığını helal sayma ve Allah’ın helal kıldığını haram sayma konusunda alimlerini
ve rahiplerini rabler edinenler iki şekilde olurlar:
Birincisi: Onların
Allah’ın dinini değiştirdiklerini bilirler ve bu değiştirme hususunda onlara
tabi olurlar. Rasullerin dinine muhalefet ettiklerini bilmelerine rağmen önderlerine
uyarak Allah’ın haram kıldığı şeyin helal olduğuna ve Allah’ın helal kıldığı
şeyin haram olduğuna itikad ederler. Bu
küfürdür. Nitekim bu kimse Allah’a ve rasulüne ortak koşmuştur. O önderlere
namaz kılıp secde etmeseler de, dine aykırı olduğunu bildikleri hususta dine
aykırı olarak başkasına ittiba etmişlerdir. Allah’ın ve rasulünün söylediği
dışında bu önderlerin söylediklerine itikad ettikleri için müşrik olmuşlardır.
İkincisi: Haramın
haram, helalin helal olduğuna itikad ve iman ettikleri halde, Allah’a isyan
olan hususta o önderlere itaat edenlerdir. Tıpkı günah işleyen ve yaptığı şeyin
günah olduğuna itikad eden herhangi bir müslümanın yaptığı şey gibi. Bunlar
diğer günahkarlarla aynı hükümdedir.” (İbn Teymiyye Mecmuu’l-Fetava 7/70)
Günümüzde Allah ve
rasulünün haram kılan bir nassı olmadığını bildikleri halde sigarayı, midyeyi,
at etini haram sayan azgın fetvalara itikad edenler büyük şirk işlemektedirler!
Allah ve rasulü
cemaatle namazı, namazda safları birleştirmeyi emrettiği ve namazda ağzı
örtmeyi yasakladığı halde cemaatle namazı, safları birleştirmeyi yasaklayanlar
ve onlara itaat edenler, namazda maske takmayı emredenler ve onlara itaat edenler
büyük şirk işlemektedirler!
Allah insanlar ve
hayvanlar arasında bulaşıcı hastalık yaratmadığı halde ve Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den mütevatir gelen hadislerde “Hastalık bulaşması diye bir
şey yoktur” buyurmuş olmasına rağmen, Allah’a iftira ederek ve rasulünü
yalanlayarak hastalığın bulaştığını söyleyenler ve firavunun günümüzdeki
halefleri olan bu kafir yöneticilere bu konuda itaat ederek maske takanlar
büyük şirk işlemektedirler!
Hastalığın
bulaşmadığına inandığı halde zalim ve kafir idarecilerin maddi ve manevi
dayatmaları sebebiyle – hayatî bir zaruret içeren baskı olmaksızın – dünyevi
bir menfaat için maske takanlar günah işlemektedirler.
Dolayısıyla zorunlu bir durum veya ihtiyaç olmaksızın maske takan kimseler ya müşrik yahut fasık kimselerdir.