Bundan
sonra: ‘Bu, Allâme Fakih İbn ‘Useymîn -Allah hidayet edilmişler arasında
derecesini yükseltsin ona magfiret edip rahmet etsin- ‘Dua’dan sonra elleri
yüze sürme meselesi hakkında fetva ve açıklamalarından birinin derlemesidir:
İbn
‘Useymîn, el-Mumtı‘ (Tatavvu Namazı Babında [c. 4 sy. 39 Daru İbn
Cevzi])
[Bu
delil: ‘Umer t’nun Nebî r’in dua ettiğinde ellerini kaldırdığı takdirde
onları yüzüne sürmeden geri çekmediği hadisidir. Fakat bu hadis zayıftır ve
hadisin şahitleri de zayıftır. Bundan dolayı Şeyhulislâm İbn Teymiyye bu görüşü
reddetmiş ve şöyle demiştir:
Durum
şudur ki dua eden kişi ellerini yüzüne sürmez. Çünkü elleri yüze mesh etmek bir
ibadettir ve (bunu yapmak için de) sahih bir delile ihtiyaç vardır. O zaman
Allah katında insan için de bu ibadetle amel etmesi için bir hüccet olmuş olur.
Fakat hadis zayıftır ve bununla bir hüccet sabit olmaz.
Fakat
İbn Hacer, Bulûgu’l-Merâm’da şöyle demiştir:
‘Şahit
olan hadislerin toplamı hadisin hasen olmasını gerektirir.’
Her
kim bu hadisi hasenlerse böylece (duadan sonra elleri yüze sürme) ameli onun
indinde sünnet olmuş olur. Her kim de hadisi hasenlemezse ki o zaman geriye
zayıf olarak kalır; böylece (duadan sonra elleri yüze sürme) ameli onun indinde
bid‘at olmuş olur. Böylece bu mesele hakkında üç görüş gündeme gelmiştir:
Birinci
görüş: Duadan sonra elleri yüze sürme sünnettir.
İkinci
görüş: Duadan sonra elleri yüze sürme bid‘attır.
Üçüncü
görüş: Duadan sonra elleri yüze sürme ne sünnettir ve ne de bid‘attır. Yani o
mübahtır. Eğer yapılırsa onu bidatçi saymayız ve eğer terk edilirse onun
amelini eksik görmeyiz.
(Doğruya)
en yakın görüş ise; duadan sonra elleri yüze sürmenin sünnet olmadığıdır. Çünkü
bu konuda gelen hadisler zayıftır. Zayıf hadis ile de sünneti ispat etmemiz mümkün
değildir. Ve bu da Şeyhulislâm İbn Teymiyye ?’nun görüşüdür. Çünkü bu konuda Rasûlüllah r’in dua ederken ellerini kaldırdığı ve sonra da
yüzüne sürmediğine dair sabit olan Sahihayn ve diğer kaynaklarda bir çok
hadis vardır. Böyle bir sünnet çokça meydana gelir ve nakledilmesi için bolca
sebep vardır. Sahihayn ve diğer muteber eserlerde bu şekilde olduğu
bilinmediğine göre bu durum, bunun bir aslının olmadığını göstermektedir.
Buna
göre en faziletli olanı ellerin yüze sürülmemesidir. Lakin bu konuda gelen
hadisleri hasen kabul edenlere itimad ederek ellerini yüzüne sürenlere karşı
çıkmayız. Zira bu insanların ihtilaf ettikleri bir konudur.”
Kısacası:
Faziletli olan (duadan sonra elleri yüze) sürmemektir. Fakat bu konuda gelen
hadislerin hasenlenmesine dayanarak (duadan sonra elleri yüze) süren kimsenin
yaptığını inkar etmeyiz. Çünkü bu insanların kendisinde ihtilaf ettiği bir
durumdur.]
Tercüme:
Mehmed Şahin
Tashih:
Ebu Muaz
Ebu Muaz'ın notu: Bu yazıyı aktarmadaki amacım Şeyh İbn Useymin'den tercüme edilen hadis usulüne giriş kitabında onun duadan sonra elleri yüze sürme hakkındaki hadisi "hasen li gayrihi" türüne örnek vermiş olmasıdır. bu yazıda açıkça görülüyor ki İbn Useymin bu hadise hasen denilmesini kabul etmemektedir. Burada şu uyarının yapılması zaruridir: İlim ehline düşen, kendisine sorulan soruda insanlara ihtilafı naklederek muallakta bırakmak değil, onlara ilmi nakletmek olmalıdır. İhtilaf ancak ilmin bulunmadığı yerde olur. - İbn Useymin rahimehullah bu ihtilafı ilmi bir eserde zikretmektedir ki bundan dolayı kınanmaz. Zira bu eserlerde ilim ehlinin farklı görüşleri değerlendirilir. İbn Useymin ancak bu meselede kendisine sahih ilmin ulaşmadığı kimsenin mazur görülmesini kastetmiş olmalıdır - Duadan sonra elleri yüze sürme meselesinde sabit bir delil yoktur. Hadis usulünün gereği olarak bu rivayete hasen diyen hata etmiştir. Bu sebeple insanlara doğrusunu aktardıktan sonra yanılanların hasen demesine tabi olabilecekleri şeklinde yol göstermek ve insanların ihtilafından memnun kalmak caiz değildir. Bilakis ihtilaftan kaçınmak farzdır. Bu da ilmin farz oluşunun bir gereğidir. İlim, duadan sonra elleri yüze sürmenin bid'at olduğunu göstermektedir. Haram olmayan hiçbir bid'at yoktur.
Ebu Muaz'ın notu: Bu yazıyı aktarmadaki amacım Şeyh İbn Useymin'den tercüme edilen hadis usulüne giriş kitabında onun duadan sonra elleri yüze sürme hakkındaki hadisi "hasen li gayrihi" türüne örnek vermiş olmasıdır. bu yazıda açıkça görülüyor ki İbn Useymin bu hadise hasen denilmesini kabul etmemektedir. Burada şu uyarının yapılması zaruridir: İlim ehline düşen, kendisine sorulan soruda insanlara ihtilafı naklederek muallakta bırakmak değil, onlara ilmi nakletmek olmalıdır. İhtilaf ancak ilmin bulunmadığı yerde olur. - İbn Useymin rahimehullah bu ihtilafı ilmi bir eserde zikretmektedir ki bundan dolayı kınanmaz. Zira bu eserlerde ilim ehlinin farklı görüşleri değerlendirilir. İbn Useymin ancak bu meselede kendisine sahih ilmin ulaşmadığı kimsenin mazur görülmesini kastetmiş olmalıdır - Duadan sonra elleri yüze sürme meselesinde sabit bir delil yoktur. Hadis usulünün gereği olarak bu rivayete hasen diyen hata etmiştir. Bu sebeple insanlara doğrusunu aktardıktan sonra yanılanların hasen demesine tabi olabilecekleri şeklinde yol göstermek ve insanların ihtilafından memnun kalmak caiz değildir. Bilakis ihtilaftan kaçınmak farzdır. Bu da ilmin farz oluşunun bir gereğidir. İlim, duadan sonra elleri yüze sürmenin bid'at olduğunu göstermektedir. Haram olmayan hiçbir bid'at yoktur.