Korona plandemisi döneminde cemaatle
namazları yasaklayan, namazı kıldıklarında ise mesafeli ve maskeli namaz kılmak
suretiyle Allah’ın dininde şirk koşan devlet yöneticileri, diyanet imamları veya cemaatlerin imamları, tevbelerini izhar etmedikleri sürece arkalarında namaz kılmak caiz de değildir,
sahih de değildir. Çünkü yaptıkları şey hiç tereddütsüz, te'vil ve mazeretin söz konusu olmadığı, âlim ve avamın bilmek zorunda olduğu üzere açıkça dinden çıkış idi.
Şöyle rivayet edilmiştir: Amr b. Avf oğulları, Ömer b.
el-Hattab radıyallahu anh’ın halifeliği zamanında Kuba mescidinde Mucemmi b.
Cariye’nin (veya b. Harise) mescidlerinde namaz kıldırması için izin istediler.
Ömer radıyallahu anh:
“Hayır! Onun gözü aydın olmasın! O Dırar mescidinin imamı
değil miydi?” dedi. Bunun üzerine Mucemmi radıyallahu anh dedi ki:
“Ey mü’minlerin emiri! Hakkımda acele etme! Vallahi ben
orada namaz kıldırdığımda onların içlerinde neyi gizlediklerini bilmiyordum.
Şayet bilseydim asla orada namaz kıldırmazdım. Ben Kur’ân okuyan genç bir delikanlıydım.
Onlar ise cahiliyelerini yaşayan ihtiyarlar idiler. Kur’ân’dan bir şey okuyamıyorlardı.
Ben de yaptığım şeydeki kötülüğü bilmeden namaz kıldırdım. İçlerinde ne
gizlediklerini bilmiyordum.” Bunun üzerine Ömer radıyallahu anh onun mazeretini
kabul etti, onu doğruladı ve Kuba mescidinde ona namaz kıldırmasını söyledi.”[1]
[1] Sa’lebi el-Keşfu ve’l-Beyan (14/51) İbn Sa’d Tabakat (4/372) Begavi Tefsir (4/95) Kurtubi Tefsir (8/255) Suheyli Ravdu’l-Unf (7/368)