Allah Teala şöyle buyurmuştur: "Hayır, Rabbin hakkı için onların arasında çıkan ihtilaflı işlerden seni hakem tayin edip verdiğin hükme gönül hoşluğuyla teslim olup uymadıkça iman etmiş olmazlar" (Nisa 65)
Fahreddin Razi, Mefatihu’l-Gayb adlı tefsirinde (8/137), Nisa suresi
65. Ayeti hakkında şöyle demiştir: “Âyetin zahiri, nassın kıyas ile tahsis
edilemeyeceğine delâlet etmektedir. Çünkü bu, insanın, mutlak olarak Allah'ın
ve Resulünün hükmüne tabî olması ve onların hükmünden başkasına başvurmaması
gerektiğine delâlet eder. Bu âyette zikredilen böyle bir te'kid,
mükellefiyetlerin pek azında zikredilir. Bu da, Kur'ân ve Hadis'in
umumiliğinin, kıyasın hükmüne takdim edilmesini gerektirir. Hak Teâlâ'nın, “Sonra
da verdiğin hükümden yürekleri hiçbir sıkıntı duymadan...” ifadesi de bunu
ihsas ettirmektedir. Çünkü hatıra nassın manasının aksine bir kıyas geldiğinde,
insanın yüreğinde bir darlık (harec) hissedilir. Böylece Allah Teâlâ insanın
imanının, o harece itibar etmemesi ve nassa tam olarak teslim olmasından sonra,
kâmil olacağını beyân buyurmuştur. İşte bu söz insaflı kimselere göre, çok
kuvvetli ve güzel bir sözdür.”
İmam Kastallanî, Mevâhibu’l-Leduniyye’de (2/164) şöyle
demiştir: “Nisa suresi 65. Ayetinin zahiri, kıyas ile nassın tahsis edilmesinin
caiz olmadığına delalet eder. Zira ayet, şerefli sözüne ve hükmüne uymak
gerektiğine delalet eder. Bundan başkasına başvurmak caiz değildir. Nitekim
ayetin devamında: “Sonra da senin verdiğin hükme karşı içlerinde bir sıkıntı
duymadan, tam anlamıyla teslim olmadıkça… iman etmiş olmazlar” (Nisa 65)
buyrulması bu manayı bildirmektedir. Zira kalpte vicdan, nassın delalet ettiği
harecin (darlığın) aksini gerektirir. Zira kıyas hatıra geldiği takdirde nefste
darlık hasıl olur. Böylece Allah Teâlâ beyan etti ki; kişinin imanı, bu
sıkıntıya iltifat etmedikçe ve nassa teslim olmadıkça kamil olmaz.”