Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

11 Ağustos 2017 Cuma

Alimler, Oy Kullanma Meselesinde Çelişkili mi Konuşuyor?

Ebu Yasir künyeli birisi,  Yarpuz Filim Karıştırma merkezi adına Yotube’a; “Ebu Muaz’ın Oy Kullanmak Hakkındaki Çelişkileri” diye bir video hazırlayıp atmış.
Eski yıllarda, Ebu Said Yarpuzi denen zındık mu’tezilî’yi tevhid ehli zannettiğim zamanlarda, oy kullanan herkesi tekfir eden bir zihniyete karşı, oy kullanmaya yüklenen manaların tamamının tutarlı olmadığı, başka ihtimallerin de söz konusu olması sebebiyle oy kullanan herkesin tekfir edilmemesi gerektiğini, haricî fikrine kapılmış kimselere karşı savunurken, oy kullanmayı dinden bir vacip gibi gören anlayışa da karşı çıktım.
Ebu Said, Akp’ye oy kullanılmasını tavsiye ettiği zaman, kendisine: “ABD ve Yahudi lobileri, Chp’den çok, Akp’nin iktidar olmasını istiyor, ben Tayyib’in yerinde olsam, neden İslam düşmanları Chp’yi değil de beni istiyor diye kendime bir sorarım” demiştim ve sahih bir cevap alamamıştım. Yine İzmir’de Taceddin Zozik’e; “Biz ancak zaruret halinde oy kullanmanın caiz olabileceğini tartışırken sen nasıl oy kullanmanın vacip olduğunu söylersin?” dediğimde, bunun ağzından kaçtığını söylemiş, fakat bundan sonra da oy kullanmanın vacipliğini savunmaya devam ederek münafıklık yapmıştır.
O zamanlarda da, şimdi de, oy kullanmanın kişinin niyeti ve şartların durumuna göre şirk ile haramlık arasında gidip geldiğini savunuyorum. Yazılarım ve sohbetlerim buna şahittir. Hatta yeri geldiğinde “Oy kullanmak caiz olsaydı, Chp’ye oy vermek daha layık olurdu, zira Chp’nin zararı müslümanlara yönelik iken, Akp’nin zararları İslam’ın kendisine yöneliktir” şeklinde, ahmakların idrak edemediği bazı cümlelerle meselenin ciddiyetine dikkat çekmiştim.
Yine bazı durumlarda bir münkere mani olmanın oy kullanmaktan başka bir yolu olmadığında, yeri geldiğinde oy kullanmanın vacip bile olabileceğini söylemişim, bunu hala söylüyorum. Ses kaydından kesilip alınan kısımda Fransa'daki peçe yasağını kaldıracak kafir partiye oy vermenin zaruret olduğunu söylemişim, doğrudur, çünkü Fransa'da hükmedecek olan parti, yine kafirlere hükmedecektir, bu durumda zaruretlerden olan tesettürün önündeki bir engel kalkacaktır. Fransa'da yaşamak mecbur olmadıkça caiz değil, o ayrı mevzu, mecbur kalan Müslümanlar için söyledim bunu. Peki bunu Müslüman bir ülkede küfrün hükümleriyle hükmedecek olan ve kendilerini İslam'a nispet eden Akp'liler ile nasıl kıyas edersiniz? Bir kimse, Akp'lileri ve Türkiye'deki halkı tekfir etmedikçe onlara oy kullanmayı caiz göremez!  Aksi halde bir Müslümanın (mesela Tayyib'in) Allah'ın indirdiğinden başkasıyla hükmetmek esasına dayalı bir parlementoya, batıl bir sistemin kurallarına uymak üzere girmesine hangi Müslüman razı olabilir? Buna nasıl onay verebilir? Bu yüzden Türkiye'deki sistemde oy kullanmayı caiz görmek Haricîlikten bir şubedir!  
Anlayıştan mı mahrumsunuz, sözü anlamıyor musunuz! Gayet açık bir Türkçe konuştuğum halde ne söylediğimi, vakıanın ne olduğunu anlamıyorlar! Çünkü maksatları münafıkça açık aramak!
Ey anlayıştan nasipsiz! Münker Akp ile mi değişiyor ki Akp’ye oy atmak vacip olsun? Demokrasi pisliğinin ne demek olduğunu hiç idrak etmiyor musun? Ebu Said ve Taceddin Zozik gibi münafıkların taassubunu yapacağına, ne demek istediğimi anlamaya çalışsaydın belki Allah sana hidayet verirdi. Fakat sen hala sapıklık pisliğinde bocalayıp, bulunduğun durumdan zevk almaya devam ediyorsun!
Ben şahsen o dönemlerde de oy kullanmadım, fakat oy kullanmanın tamamen sakıncasız olduğunu, Akp’ye oy vermenin vacip olduğunu söyleyene karşı çıktığım gibi, yersiz yükleme yorumlarla muayyen şahısları sırf oy kullanma sebebiyle tekfir edenlere de reddiye verdim. Ehli Sünnet daima iki sapıklığın ortasındadır, bu sebeple her iki sapıklığın mensupları da hak ehline düşmanlık ederler.
Videoyu hazırlayan anlayış yoksunu, “Sende mi o zamanlar sapıktın o halde?” diye soruyor, evet öyleydim, Allah hidayet etti hamd olsun. Çünkü Deyyusiyye Mu’tezile’lerine, Ebu Emre, Ebu Said, Taceddin Zozik, Ebu Enes, Ebu Erva, Ubeyd Sırtlan, Bilgin Yalçın, Mesut Körpe, Soner Bilgisiz gibi ahlak fukarası kimselere, tevhid ehlidir diye hüsnüzan etmekle çok büyük bir hata içindeydim. Türkiye’de hakkı söyleyen hiç kimse de yoktu ki öğüt alayım. Bunların sözleri ise hakka benziyor, fakat fiilleri hak ehlinin fiillerine benzemiyordu. Yalan, dalavere, düzen kurma, iki yüzlülük, takiyye vs. her türlü ameli problemleri, güya tevhid adına görmezden gelmek gerektiğini zannediyordum. Selefin bid’atçiler ve fasıklara karşı vela ve bera esasını ne kadar çok önemsediklerine dair nasları okudukça, düşündükçe nasıl bir mikrop yuvası içinde olduğum, akreplere ve yılanlara göz yumdukça nasıl birer birer ısırıldığım ortaya çıktı. İnegölde büyük imtihanlar yaşasam da, Allah’a hamd olsun, tevhidi ve selefi daveti iğrenç emellerine alet eden Ebu Saitçi bir mikrop yuvasını Allah, benim vesilemle dağıttı. Yüzlerini göremediğim maske sahiplerinin maskeleri birer birer düştü. Hamd ve minnet Allah’adır.
Videoda, Ebu Said’i, Taceddini tekfir ettiğim vurgulanmış(!) Evet, bu habislere zındık diyorum. Onların nifaklarının büyük nifak olduğunu bağıra bağıra tekrar söylüyorum. Çünkü onlar kalplerindeki küfür akidelerini dilleriyle söylemişler, icma ile haram olanları helal saymışlar, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hadisleri ve ashabı ile alay etmişler, dinde vacip olmayanı din edinmişler, birçok bid’atler uydurmuşlar, bid’at ehlinden teberri etme vacibini inkar etmişler, daha nice küfürleri izhar etmişler ve bu sapıklıklarına davet etmektedirler.
Lakin zındık demek; itikadında küfür olduğu halde, kendisini İslam’a nispet eden nifak önderleri hakkında kullanılır. Böyle kimselere İslam devleti olsa, Kadı, tevbe etmeye çağırır, tevbe etmezlerse öldürülürler. Fakat günümüzde bu uygulamayı yapacak bir devlet yoktur. Bu sebeple fertler olarak bizler böyle kimselerin kanlarını, canlarını, mallarını helal saymayız, mürtet demeyiz. Fakat bu münafıklara karşı ümmeti uyarmak, ilim ehlinin üzerine vacip olduğu için bu görevi ifa ediyorum.
Oy verme meselesini anlayışı kıt bu zavallılara biraz daha açık yazayım, umulur ki Allah anlayış nasip eder:
Altın kaideler şerhinde işlediğim gibi, oy kullanmak zaruret halinde caiz olabilir, hatta bazen vacip dahi olabilir. Bu teorik kısmı. Mesela yüzme bilmeyen bir insan, denize gemiyle açılır, gemide yangın çıkar ve yanmaya başlar, bu durumda kalan kimsenin boğularak ölmeyi mi yoksa, yanarak ölmeyi mi tercih etmesi gibi sadece iki seçeneğin olduğu durumlarda iki şerden hafif olanını tercih etmek gibi durumlar söz konusu olabilir.
Oy kullanma konusunu buna uygulayacak olursak, bir kimse sizi canınıza, malınıza, ailenize yönelik bir tehdit altında tutarak; ya A partisine, ya da B partisine oy vereceksin diye ikrah etse, oy kullanmak caiz, hatta vacip olur. Bunda şart olan, kişinin kalbinin demokrasi pisliğini ve oy kullanma fiilini çirkinlik olarak görmesidir.
Ey videocu ahmak, zaruret halinde domuz eti yemek zorunda kalanın bu fiiline vaciptir veya caizdir demek, sana göre; her hâlükârda domuz eti yemenin vacip veya caiz olduğu demek mi oluyor?!!
Şayet Türkiye’deki sistemde, tevhid ehlinden olan birileri, çıkıp parlamentoya girmek için aday olsa ve: “Bize oy verin, yönetime geçelim, küfür düzenini yıkacağız, İslam şeriatini hakim kılacağız, bu yolda da fotoğraf, müzik, pantolon giymek, kravat takmak, karılarla tokalaşmak ve ihtilat etmek gibi hiçbir harama bulaşmayacağız” diye vaad etse, küfür düzenini yıkmanın başka yolu olmadığı takdir edilirse, bu durumda bu kimselere oy vermenin caiz olduğuna, Bin Baz, el-Elbani, İbn Useymin, Muhammed el-Medhalî gibi bazı muasır alimler cevaz vermişlerdir. Görüldüğü gibi bu fetva teoriktir, pratik değildir. Bu yüzden adı geçen bu âlimlerin, günümüzdeki seçimlere katılmaya şiddetle karşı çıkan fetvaları mevcuttur. Bunun anlamı, bu âlimler bir yerde böyle diyor, sonra başka bir yerde başka diyor demek değildir. Farklı şartlar ve durumların değerlendirilmesi yapılmıştır.
Türkiye'deki seçimlerde siz tevhid ehli bir adayın, bahsedilen çerçeveler dâhilinde İslam Şeriatiyle hükmetmeyi vaad ettiğini görüyor musunuz?
Bilakis kendilerine oy kullanmanın vacip olduğunu iddia ettikleri partinin lideri: “Akp ile İslam’ı bir arada zikretmek Akp’ye hakarettir” diyor, bu lider Şeriat talep eden Mısır halkına giderek: “Aman demokrasiden vaz geçmeyin” diyor, “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” diyor, “Her dine karşı eşit mesafedeyiz” diyor, “Kadınların çarşaf giymesi gibi aşırılıklara biz de karşıyız” diyor, tesettürün yasak olduğu ve birçok münkerâtın mevcut olduğu okullara çocukları göndermeyi mecbur kılıyor, göz boyamak için “One Minute” şovu yapıyor, ertesi gün gidip İsrail’li alçaklardan özür diliyor, her gün yalan söylüyor, müzik, kadın erkek karışıklığı, pantolon giymek, sakalı kesmek, hadis inkârı vs. birçok münkeratı caiz sayıyor, Fetocu münafıkları devletin her yerine soktuktan sonra, dünyayı paylaşamayınca, CIA’in Fetö'yü alet ederek sözde darbe girişimlerini, menfaat kapısına çevirip “Demokrasi için şehitlik, gazilik” vs. saçmalıklarla Müslümanların kanlarını birbirine döktürüyor, camileri bu pis oyunlara alet ediyor, neler neler… Sanki Fetö darbeyi becerseydi bunlardan farklı mı olacaktı? Ama o kadar malsınız ki, namazda parmak işareti yapıyor diye salih lider diyorsunuz! Demokrasi meydanları için "Okçu tepesini terk etmeyin" tabirini kullanan geri zekalılara prim veriyorsunuz!
Bu münkerat, Akp diliyle sergilendiğinde halk kitleleri tarafından kabul ile karşılanıyor, fakat bunları Chp’li münafıklar yapsa idi birçok kimse itiraz eder, kabullenmezdi.
Yukarıda bazı teorik şartlarla bazı alimlerin oy kullanmaya cevaz verdiklerini, fakat bu şartlar pratikte asla mevcut olmayacağı için seçimlere katılmaya karşı çıktıklarını zikretmiştim. Benim şahsi kanaatim ise bu sayılan teorik şartların da İslam’ın değişim metodu olamayacağıdır. Bilakis, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bizlere zalim ve münafık yöneticilere karşı sabretmemiz gerektiğini, dünyevi konularda bize haksızlık yaptıklarında sabretmemizi, bundan dolayı ayaklanmamamızı, fakat dinimizle ilgili meşru olmayan uygulamalarda onlara itaat etmememizi emretmiştir.
İslamî değişimin metodu, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetine uymak, uygulatmak, hayatlarının her meselesinde vahye uyan insanların sayısını artırmak, demokrasi gibi küfür sistemlerine hareket alanı bırakmamaktır. Bu kavgayla, devrimle, darbeyle, oy kullanma vb. Allah’ın yasakladığı metodlarla olmaz. Bilakis toplum, hayatlarında Allah’ın indirdiklerini uygularsa, Allah onlara Allah’ın indirdikleriyle hükmeden yöneticiler nasip eder. Sabır ve mücadele tamamen bunun içindir.
Peki ya sizi kandıranlar ne diyor ey videocu! Rum Suresi ilk ayetleri diyor, iki şerden hafif olanı diyor, din düşmanı olan dinsize karşı din düşmanı olmayan dinsizi seçeriz diyor, türlü hikayeler uyduruyor, öyle değil mi?
İki şerden biri Akp, diğeri Chp öyle değil mi?
Din düşmanı olan dinsiz Chp, Din düşmanı olmayan dinsiz Akp öyle mi?
Peki ya oy kullanmayıp, sabretmek gibi hayrın ta kendisi olan bir seçenek dururken, oy kullanmak nasıl bir zaruret oluyor?
Hayırlı olan üçüncü bir seçenek; yani zulme sabır, oy kullanmamak suretiyle Allah'a ve rasulüne isyan etmemek ve kafirlere benzeme gibi fiillere bulaşmamak gibi bir seçenek dururken, iki şerden  - yani Akp ile Chp'den - birini tercih etme mecburiyetinde bırakan unsur nedir?
Allah’ın vaadine güvenmemeniz mi?
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sabır tavsiyesine inanmamanız mı?
Alnınıza "oy kullanacaksın" diye silah mı dayadılar, baskı mı yaptılar?  
Amacınız ne?
Rum Suresinin ilk ayetleriyle gözleriniz boyanarak nasıl kandırılabiliyorsunuz?
Söyler misiniz Akp ile Chp’den hangisi kitap ehli, hangisi kitapsız kafir?
Her ikisi de kendisini İslam’a nispet eden, Müslüman olduklarını söyleyen, buna rağmen her ikisi de demokrasi vaad eden iki nifak fırkası değil mi?
Yoksa siz tekfirci misiniz? Chp’lileri tekfir mi ediyorsunuz?
Gerçi hocanız her ikisine de dinsiz diyor, sonra da takiyye yapıyor ama neyse… Nasıl olsa çevresinde sizin gibi sözden anlamayan aptallar var, bir şey anlamazsınız.
Allah’ı unutmuşsunuz, Allah da sizi bu pisliğin içinde debelenir bir halde bırakmış. Bilmiyorum size de tevbe etmeyi nasip eder mi, etmez mi…
Keşke bön bön bakıp, kıt anlayışla ilim ehline karşı saldıracağına, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ahir zaman yöneticilerine karşı nasıl tavır almak gerektiğine dair nasihatlerine bir kulak verseydin!
Zalim Yöneticiler Karşısında Tevhid Ehli’nin tavırları kitabımı pdf olarak da yayınladım, nebilerin ve salihlerin tavırlarını sahih kaynaklardan naklettim, tenezzül edip de bir bakmaz mısın acaba?
Yoksa Allah’tan ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den gelenler, Ebu Said gibi filozofların sözleri kadar hislerine ve hevâna hitap etmiyor mu?

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)