Beyhaki; Ebu’l-Hasen Muhammed b. el-Huseyn el-Alevî – Ebu Bekr
Muhammed b. el-Huseyn b. el-Celil el-Kattân – Ebu’l-Ezher es-Suleytî – Mervan b.
Muhammed (et-Tatarî) – Yahya b. Hamze – el-Vadîn b. Atâ – Mahfuz b. Alkame – (Abdurrahman)
İbn Âiz isnadıyla rivayet ediyor:
دَخَلَ ثَلَاثَةُ نَفَرٍ مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللهِ صَلَّى اللهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الْمَسْجِدَ وَالنَّاسُ فِي صَلَاةِ
الْعَصْرِ قَدْ فَرَغُوا مِنْ صَلَاةِ الظُّهْرِ فَصَلُّوا مَعَ النَّاسِ،
فَلَمَّا فَرَغُوا قَالَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ: كَيْفَ صَنَعْتُمْ؟ قَالَ
أَحَدُهُمْ: جَعَلْتُهَا الظُّهْرَ ثُمَّ صَلَّيْتُ الْعَصْرَ، وَقَالَ الْآخَرُ: جَعَلْتُهَا
الْعَصْرَ ثُمَّ صَلَّيْتُ الظُّهْرَ، وَقَالَ الْآخَرُ: جَعَلْتُهَا لِلْمَسْجِدِ
ثُمَّ صَلَّيْتُ الظُّهْرَ وَالْعَصْرَ. فَلَمْ يَعِبْ بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabından üç
kişi mescide girdiklerinde insanlar öğle namazını bitirmişler, ikindi namazını
kılıyorlardı. Bu sahabeler de insanlarla beraber namazı kıldılar. Namaz bitince
birbirlerine:
“Nasıl yaptınız?” dediler. İçlerinden biri:
“Ben bunu öğle namazı olarak kıldım, sonra ikindiyi kıldım”
dedi. İkincisi:
“Ben bunu ikindi olarak kıldım, sonra öğleyi kıldım” dedi. Üçüncüsü
de:
“Ben bunu tahiyyetu’l-mescid olarak kıldım, sonra öğle ve
ikindiyi kıldım” dedi. Hiçbiri diğerini kınamadı.”[1]
Bunun isnadı ceyyiddir. Bunun şahidi şu şekilde gelmiştir:
El-Cuzecani; Nuaym b. Hammad – Bakiyye (b. el-Velid) – el-Vadîn
b. Atâ – Yezid b. Mersed isnadıyla rivayet ediyor:
دَخَلَ مسجد حمص ثَلاَثَة نفر من أصْحَاب
رَسُول الله صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: شداد بْن أوس وعبادة
بْن الصَّامِت وواثلة بْن الأسقع، والإمام فِي صلاة العصر، وهم يرون أنها الظهر،
فَقَالَ أحدهم: هِيَ العصر، وأصلي الظهر. وَقَالَ الآخر: هذه لِي الظهر، وأصلي
العصر. وَقَالَ الثالث: أصلي الظهر، ثُمَّ العصر، فَلَمْ يعب واحد منهم عَلَى
صاحبيه.
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in üç sahabesi;
Şeddad b. Evs, Ubade b. Samit ve Vasile b. el-Eska’ radiyallahu anhum Humus mescidine
girdiler. İmam ikindi namazı kıldırıyordu. Bu sahabeler ise bunu öğle namazı
zannettiler. İçlerinden biri dedi ki:
“Bunu ikindi namazı olarak kılacağım, sonra öğleyi kılarım.”
İkincisi dedi ki:
“Bu benim için öğle namazı olacak, sonra ikindi namazını
kılacağım.” Üçüncüsü de dedi ki:
“Bunu öğle namazı olarak kılar, sonra ikindiyi kılarım.”
Hiçbiri diğerini kınamadı.”[2]
Faideler:
1- Mukim iken namazın cem edilebileceği. Sahabeden birçok kimseden sahih yollarla mukim iken namazların cem edilebileceğine dair rivayetler gelmiştir. Bunları "Hazarda Namazların Mutlak Cem'i" adlı risalemde tahric ettim. Bu risale, Abdest ve Namaz Ahkamı kitabımın içinde yayınlanmıştır.
2- Mescide, cemaat namaz kılarken giren kimsenin tahiyyetu’l-mescid
namazına niyet ederek cemaate tabi olabileceği
3- Cemaat ile imamın, ister farz olsun, ister nafile olsun, farklı namazlara niyet etmiş
olabilecekleri. Bu husus sahih hadislerle sabit olmuştur. Abdest ve Namaz Ahkamı kitabına bakınız.
4- Öğle namazını kılmamış olan kimsenin, ikindi namazını
kılan cemaate uyup, bundan sonra öğle namazını kılabileceği. Nitekim Beyhaki'nin (3/87) sahih isnadla rivayetine göre Atâ b. Ebi Rabah rahimehullah da bu şekilde fetva vermiştir.
5- Açık bir nassa veya icma'a ters düşmedikçe, farklı içtihatlardan dolayı başkasına karşı çıkılmayacağı.
[1]
Beyhakî (3/87) Beyhakî Muhtasaru’l-Hilafiyyat (2/297) İbn Receb Fethu’l-Bari
(6/65)
[2]
İbn Receb, Fethu’l-Bari (6/65, 66)