Eşarîler’in Ehl-i Sünnete Uyduğu ve Muhalefet
Ettikleri Konular
Uyum Gösterdikleri
Konular:
1- Sahabe: Eşariler,
sahabe hususunda Ehl-i Sünet’e muhalefet etmezler. Onlara göre de sahabenin en
üstünleri; Ebu Bekr, sonra Ömer, sonra Osman, sonra Ali radiyallahu anhum
ecmaindir. Sahabe arasında geçenler hakkında sükût ederler, onlardan razı
olurlar ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ehl-i beytine dostluk
ederler.
2- İmamet: İmam
(halife) tayin etmek zorunludur, meşru konularda ona itaat edilir, onunla
beraber cihad ediler ve ona karşı ayaklanmak kötülenir.
3- Ahiret Günü
Meseleleri: Sırat, mizan, havz, cennet ve cehennemin son bulmayacak olan iki
mahlûk oluşları gibi konularda Ehl-i sünnete uyum gösterirler.
4- Allah Teâlâ’nın
bazı sıfatlarını ispat etmek hususunda Ehl-i Sünnete uyum gösterirler.
5- Allah’ın kelamı
hususunda, onun mahlûk olmadığında genel olarak uyum gösterirler. Sonra bunun
nefsî kelam olduğunu (işitilen bir kelam olmadığını) söyleyerek bu meseledeki Ehl-i Sünnet’e muvafakatlerini
bozan konulara girerler.
6- Kulların fiillerinin
Allah Teâlâ’nın yaratması ile olduğu ve bunda kulun kesbinin söz konusu olduğu
hususunda Ehl-i sünnete uyum gösterirler. Ancak kesbi tarif ederken
Cebriyye'liğe düşerler.
7- Mü’minlerin
kıyamet gününde Allah Teâlâ’yı göreceklerini kabul etmekle Ehl-i Sünnet’e uyum
gösterirler. Ancak cihet/yönü nefyetmeleriyle kendileriyle çelişkiye
düşmektedirler. Zira bu sözleri, Allah Teâlâ’nın görülmesini imkânsız
kılmaktadır!
Eşarilerin Ehl-i
Sünnete Muhalefet Ettikleri Hususlar:
1- Tevhid: Eşariler
tevhidi yalnızca rububiyetle sınırlamışlar, mahlûkatın yaratılmasının ve
rasullerin gönderilmesinin gayesinin rububiyet tevhidi olduğunu iddia etmişler,
ulûhiyet tevhidini inkâr etmişlerdir. Hâlbuki rasuller uluhiyyet tevhidiyle
gönderilmişlerdir!
Bunun anlamı, Ehl-i
Sünnetin rububiyet tevhidini önemsememeleri demek değildir. Lakin onlar Allah’ın
başladığı yerden ve rasulü sallallahu aleyhi ve sellem’in başladığı yerden
başlarlar. Zira rububiyet tevhidi fıtrîdir. Çok nadir istisnalar dışında
rububiyetin inkârı söz konusu değildir. Allah’ın rububiyetini kabulüne dair
gelen ayetlerin geneli, ibadet ve taat tevhidini bağlayıcı kılmak üzere
gelmiştir.
2- Eşariler, Allah Teâlâ’nın varlığını ispat
etmekte arazların ve cisimlerin sonradan olması deliline dayanmışlardır. Bu ise
istidlalde bid’atçilerin batıl bir yoludur. Nitekim selef, imamlar ve akıl
sahiplerinin cumhuru, felsefecilerle kelamcılar tarafından bu konuda
eleştirilmiştir.
3- Sıfatlar: Eşariler
Allah Azze ve Celle için yalnızca yedi sıfatı kabul ederler, diğer sıfatları
ise te’vil ederler. Bu yaptıklarının Allah’ın kelamını tahrif ve manaları iptal
etmek olduğundan, Allah hakkında ilimsizce söz söylemek olduğundan gafildirler!
Bu durum, Allah Teâlâ’ya teslim olmaya aykırıdır. Zira Allah, kendisine layık
olan sıfatları bildirmiş, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem O’na layık
olan sıfatları zikretmiştir. Onun bildirdikleri teşbih ve tecsim gerektirecek
değildir! Bu mesele ancak kelamcılar tarafından, hicri 3. Asırdan sonra ortaya
atılmıştır. Sahabe ve tabiinden olan bu ümmetin selefi, şu kelamcıların idrak
etmiş oldukları anlayış ve yorumları idrak etmekten aciz miydiler?
4- İman: Eşariler
imanın yalnızca kalple tasdikten ibaret olduğunu iddia ederler.
5- Kader: Kulun
kesbinin (kazancının) fiil olduğunu, onun irade ve ihtiyar (tercih)inin olmadığını, güç
yetirmenin kulun kesbine etki etmediğini iddia ederler. Bu, Cehmiyye’nin
görüşüdür.
6- Akıl ve Nakil:
Eşarilerin Ehl-i sünnete aykırı esaslarından birisi de Allah’ın sıfatları,
kader ve gayb meselelerinde akıl, cedel ve kelama girmeleridir. Gayb ve itikat
meselelerinde hatta Allah Teâlâ’nın sıfatları hususunda aklı, “kavatiul akl:
aklî kesinlikler” diyerek, naklin (kitap ve sünnetin) önüne geçirmektedirler.
7- İlk Farz: Eşariler
derler ki; mükellef kula düşen farzların ilki; düşünmek (nazar)dır. Ehl-i
sünnetin dediği gibi; ilk farzın iki şehadet kelimesini söylemek veya tevhid olduğunu
söylemezler.
8- Haberi Vahid:
Eşariler haberi vahidi itikad konusunda delil görmezler.
9- Husun ve Kubuh:
Güzel bulma ve çirkin görme konusunda akılcıdırlar.
Yine Eşarilerin Ehl-i
sünnete muhalefet ettikleri daha başka konular da vardır. Onlar itikat
meselelerine bakışta kelamcıların ve felsefecilerin esaslarından etkilenmişler,
akidelerinde hak ile batıl karışık hale gelmiştir. Ehl-i sünnet ile Mu’tezile
ve felsefecilerin akidelerini birbirine karıştırmışlardır. Bu yüzden onların Kitap
ve sünnetin lafızları yerine felsefeci ve kelamcıların hak ve batıla muhtemel
terimlerini kullandıklarını görürsünüz.
Muhammed b.
Abdussittir el-Feydiminî el-Mısri’nin konuyla ilgili bir makalesinden istifade
ederek özetleyen:
Ebu Muaz el-Çubukâbâdî