Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

7 Ağustos 2020 Cuma

İblisin Maske Takma Küfrüne Zorlaması Karşısında Dinde Sebat Etmek Gerekir


Diğer devletler gibi T.C. devleti de Paganizm dininin kurduğu Dünya Sağlık Örgütüne ve İblisin dinine biat ederek Korona yalanını bahane etmekte ve sözde tedbir gerekçesiyle insanları, kendileri gibi kâfir olmaya zorlamaktadır. Önce cami ve cemaatleri yasaklatan iblis, sonra namazı Allah’ın emrettiği şekilden çıkararak kendisine ibadet şekline sokmuş, mesafeli ve maskeli namazı şart koşmuş, böylece namazların geçersiz olmasına hatta İblise ibadet edilen şirkî bir ritüel haline getirtmiştir. 

İblisin komutası altındaki tagutlar şimdi de halklarına maske takarak İblise itaat etmelerini ve böylece müşrik olmalarını zorunlu hale getirmişlerdir. Bizler müslümanlar olarak “Hastalığın bulaşması yoktur” buyuran Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’i tasdik ediyor ve buna aykırı olarak dayatılan “Koronaya inanma” küfrünün dayatılmasını reddediyoruz.

Küfür ve şirkte tagutlara itaat eden kâfir olur! Ceza da verseler, hapse de atsalar, işten de atsalar, marketlere, toplu taşıma araçlarına da almasalar, idam da etseler maske takmamak, İblise ve askerlerine küfürde itaat etmemek gerekir!

Cabir b. Abdillah radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Ka’b b. Ucra radıyallahu anh’e dedi ki:

أَعَاذَكَ اللَّهُ يَا كَعْبُ بْنَ عُجْرَةَ مِنْ إِمَارَةِ السُّفَهَاءِ قَالَ وَمَا إِمَارَةُ السُّفَهَاءِ؟ قَالَ أُمَرَاءُ يَكُونُونَ بَعْدِي لَا يَهْدُونَ بِهَدْيِي وَلَا يَسْتَنُّونَ بِسُنَّتِي فَمَنْ صَدَّقَهُمْ بِكَذِبِهِمْ وَأَعَانَهُمْ عَلَى ظُلْمِهِمْ فَأُولَئِكَ لَيْسُوا مِنِّي وَلَسْتُ مِنْهُمْ وَلَا يَرِدُونَ عَلَى حَوْضِي وَمَنْ لَمْ يُصَدِّقْهُمْ بِكَذِبِهِمْ وَلَمْ يُعِنْهُمْ عَلَى ظُلْمِهِمْ فَأُولَئِكَ مِنِّي وَأَنَا مِنْهُمْ وَسَيَرِدُونَ عَلَى حَوْضِي، يَا كَعْبُ بْنَ عُجْرَةَ لَا يَدْخُلُ الْجَنَّةَ لَحْمٌ نَبَتَ مِنْ سُحْتٍ أَبَدًا النَّارُ أَوْلَى بِهِ يَا كَعْبُ بْنَ عُجْرَةَ النَّاسُ غَادِيَانِ فَمُبْتَاعٌ نَفْسَهُ فَمُعْتِقُهَا أَوْ بَائِعُهَا فَمُوبِقُهَا

Ey Ka’b b. Ucra! Ben seni sefihlerin idareciliğinden Allah’a sığındırırım.” Ka’b radiyallahu anh:

“Sefihlerin idareciliği nedir?” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:

Benden sonra gelecek bazı idarecilerdir. Benim hidayetime uymazlar ve sünnetlerime tabi olmazlar. Onların yalanlarını tasdik eden ve zulümlerinde onlara yardım eden benden değildir, ben de ondan değilim. O havzıma gelemez. Kim onların yalanlarını tasdiklemez ve onlara zulümlerinde yardım etmezse onlar bendendir, ben de onlardanım. Onlar havzıma geleceklerdir. Ey Ka’b b. Ucra! Haramdan beslenmiş bir beden cennete asla gitmeyecektir, cehennem ona daha layıktır. Ey Ka’b b. Ucra! İnsanlar sabah çıktıklarında canını ya kendilerini azat edecek olana ya da cezalandıracak olana satarlar.”[1]

Huzeyfe radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

إِنَّهَا سَتَكُونُ أُمَرَاءُ يَكْذِبُونَ وَيَظْلِمُونَ، فَمَنْ صَدَّقَهُمْ بِكَذِبِهِمْ، وَأَعَانَهُمْ عَلَى ظُلْمِهِمْ، فَلَيْسَ مِنَّي، وَلَسْتُ مِنْهُ وَلَا يَرِدُ عَلَيَّ الْحَوْضَ، وَمَنْ لَمْ يُصَدِّقْهُمْ بِكَذِبِهِمْ، وَلَمْ يُعِنْهُمْ عَلَى ظُلْمِهِمْ فَهُوَ مِنِّي، وَأَنَا مِنْهُ، وَسَيَرِدُ عَلَيَّ الْحَوْضَ

Şüphesiz ileride yalan söyleyen ve zulmeden yöneticiler olacaktır. Onların yalanlarını tasdik eden ve zulümlerine yardım eden bizden değildir, ben de ondan değilim. O havza gelemeyecektir. Onların yalanlarını tasdiklemeyen ve zulümlerine yardım etmeyen ise bendendir, ben de ondanım. O havza gelecektir.”[2]

Ka’b b. Ucra radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

إِنَّهَا سَتَكُونُ عَلَيْكُمْ أُمَرَاءُ مِنْ بَعْدِي يُعْطُونَ بِالْحِكْمَةِ عَلَى مَنَابِرَ، فَإِذَا نَزَلُوا اخْتَلَسْتَ مِنْهُمْ، وَقُلُوبُهُمْ أَنْتَنُ مِنَ الْجِيَفِ، فَمَنْ صَدَّقَهُمْ بِكَذِبِهِمْ وَأَعَانَهُمْ عَلَى ظُلْمِهِمْ فَلَيْسَ مِنِّي وَلَسْتُ مِنْهُ وَلَا يَرِدُ عَلَى الْحَوْضِ وَمَنْ لَمْ يُصَدِّقْهُمْ بِكَذِبِهِمْ وَلَمْ يُعِنْهُمْ عَلَى ظُلْمِهِمْ فَهُوَ مِنِّي وَأَنَا مِنْهُ وَسَيَرِدُ عَلَى الْحَوْضِ

Muhakkak ki benden sonra üzerinde bazı yöneticiler olacak, minberler üzerinde iken onlara hikmet verilecek, minberden indikleri zaman onlardan hikmet alınacak. Kalpleri leşten daha kokuşmuş olacak. Kim onların yalanlarını tasdiklerse ve zulümlerinde onlara yardım ederse benden değildir, ben de ondan değilim. O havza gelemez. Kim onların yalanlarını tasdiklemez ve zulümlerinde yardım etmezse o bendendir, ben de ondanım. O havza gelecektir.”[3]

Ali radiyallahu anh’den: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

الْأَئِمَّةُ مِنْ قُرَيْشٍ أَبْرَارُهَا أُمَرَاءُ أَبْرَارِهَا وَفُجَّارُهَا أُمَرَاءُ فُجَّارِهَا وَلِكُلٍّ حَقٌّ فَآتُوا كُلَّ ذِيِ حَقٍّ حَقَّهُ، وَإِنْ أَمَّرْتُ عَلَيْكُمْ عَبْدًا حَبَشِيًّا مُجَدَّعًا فَاسْمَعُوا لَهُ وَأَطِيعُوا مَا لَمْ يُخَيَّرْ أَحَدُكُمْ بَيْنَ إِسْلَامِهِ وَضَرْبِ عُنُقِهِ، فَإِنْ خُيِّرَ بَيْنَ إِسْلَامِهِ وَضَرْبِ عُنُقِهِ، فَلْيُقَدِّمٍ عُنُقَهُ فَإِنَّهُ لَا دُنْيَا لَهُ وَلَا آخِرَةَ بَعْدَ إِسْلَامِهِ

İmamlar Kureyş’tendir. İyileri, iyilerinin imamıdır. Günahkârları günahkârlarının imamıdır. Her birinin hakkı vardır. Her hak sahibine hakkını verin. Başınıza kolu kesik bir Habeş’li bir köle dahi emir olsa, sizden birinizi İslâm’ı ile boynunun vurulması arasında tercihte bırakmadığı sürece onu dinleyip itaat edin. Eğer İslam’ı ile boynunun vurulması arasında tercihte bırakırsa boynunu uzatsın. Zira İslam’ı gittikten sonra onun için ne dünyası kalır ne âhireti.”[4]

Suveyd b. Gafele rahimehullah’tan: “Ömer radiyallahu anh bana dedi ki:

يَا أَبَا أُمَيَّةَ إِنِّي لاَ أَدْرِي لَعَلِّي لاَ أَلْقَاك بَعْدَ عَامِي هَذَا فَاسْمَعْ وَأَطِعْ وَإِنْ أُمِّرَ عَلَيْك عَبْدٌ حَبَشِيٌّ مُجْدَعٌ إِنْ ضَرَبَك فَاصْبِرْ وَإِنْ حَرَمَك فَاصْبِرْ وَإِنْ أَرَادَ أَمْرًا يَنْتَقِصُ دِينَك فَقُلْ سَمْعٌ وَطَاعَةٌ دَمِي دُونَ دِينِي فَلاَ تُفَارِقَ الْجَمَاعَةَ

“Ey Ebâ Umeyye! Ben şu yılımdan sonra belki de seninle karşılaşmam. Başına toy bir habeşli köle dahi yönetici olsa dinle ve itaat et. Seni darb etse de sabret. Seni mahrum etse de sabret. Eğer dinini eksiltmeyi kastederse de ki:

“Dinlemek ve itaat dinim hakkında değil, canım hakkındadır.” Sakın cemaatten ayrılma.[5]

İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

السَّمْعُ وَالطَّاعَةُ حَقٌّ مَا لَمْ يُؤْمَرْ بِالْمَعْصِيَةِ، فَإِذَا أُمِرَ بِمَعْصِيَةٍ، فَلاَ سَمْعَ وَلاَ طَاعَةَ

Müslüman kişinin günah ile emredilmediği sürece itaat etmesi bir haktır. Günah ile emredildiğinde ise dinlemek de yoktur, itaat de.”[6]

Abdullah b. Mes’ûd radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

سَيَلِي أُمُورَكُمْ بَعْدِي، رِجَالٌ يُطْفِئُونَ السُّنَّةَ، وَيَعْمَلُونَ بِالْبِدْعَةِ، وَيُؤَخِّرُونَ الصَّلَاةَ عَنْ مَوَاقِيتِهَا فَقُلْتُ: يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنْ أَدْرَكْتُهُمْ، كَيْفَ أَفْعَلُ؟ قَالَ: تَسْأَلُنِي يَا ابْنَ أُمِّ عَبْدٍ كَيْفَ تَفْعَلُ؟ لَا طَاعَةَ، لِمَنْ عَصَى اللَّهَ

Benden sonra işlerinizi sünneti öldüren ve bid’atle amel eden kimseler üstlenecektir. Namazları da vakitlerinden erteleyecekler." Ben:

“Ey Allah’ın rasulü! Onlara yetişirsem nasıl yapayım?” dedim. Buyurdu ki:

Nasıl yapacağını bana mı soruyorsun ey Ummi Abd’in oğlu! Allah’a isyan edene itaat yoktur[7]

Muaz b. Cebel radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

أَلَا إِنَّ الْكِتَابَ وَالسُّلْطَانَ سَيَفْتَرِقَانِ فَلَا تُفَارِقُوا الْكِتَابَ أَلَا إِنَّهُ سَيَكُونُ أُمَرَاءُ يَقْضُونَ لَكُمْ، فَإِنْ أَطَعْتُمُوهُمْ أَضَلُّوكُمْ وَإِنْ عَصَيْتُمُوهُمْ قَتَلُوكُمْ قَالَ: يَا رَسُولَ اللَّهِ فَكَيْفَ نَصْنَعُ؟ قَالَ: كَمَا صَنَعَ أَصْحَابُ عِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ نُشِرُوا بِالْمَنَاشِيرِ وَحُمِلُوا عَلَى الْخَشَبِ مَوْتٌ فِي طَاعَةٍ خَيْرٌ مِنْ حَيَاةٍ فِي مَعْصِيَةِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ

 Dikkat edin! Kur’ân ile yönetim birbirinden ayrılacaktır. Sizler Kur’ân nerede olursa o tarafta yer alın. Üzerinize bazı idareciler gelecek, onlara itaat ederseniz sizi saptırırlar. Karşı çıkarsanız sizi öldürürler.” Dediler ki:

“Ey Allah’ın rasulü! O zamana ulaşırsak ne yapalım?” Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

İsa’nın (aleyhi's-selâm) ashabının yaptığını yapın. Onlar testere ile biçildiler, darağaçlarına çekildiler. Allah’a itaat üzere ölmek, isyan üzere yaşamaktan iyidir.”[8]

Ubade b. Samit radiyallahu anh’den: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yöneticilerden bahsetti ve şöyle buyurdu:

 يَكُونُ عَلَيْكُمْ أُمَرَاءُ إِنْ أَطَعْتُمُوهُمْ أَدْخَلُوكُمُ النَّارَ وَإِنْ عَصَيْتُمُوهُمْ قَتَلُوكُمْ فَقَالَ رَجُلٌ مِنْهُمْ يَا رَسُولَ اللَّهِ سَمِّهُمْ لَنَا لَعَلَّنَا نَحْثُوا فِي وُجُوهِهِمُ التُّرَابَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَعَلَّهُمْ يَحْثُونَ فِي وَجْهِكَ وَيَفْقَئُونَ عَيْنَكَ

Üzerinize bazı idareciler gelecek. Şayet onlara itaat ederseniz sizi ateşe sokacaklar. İsyan ederseniz sizi öldürecekler.” Orada bulunan bir adam dedi ki:

“Ey Allah’ın rasulü! Onların isimlerini bize bildir ki, onların yüzlerine toprak saçalım.” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Belki de onlar senin yüzüne toprak saçacak ve gözünü oyacaklar!”[9]



[1] Muslim'in şartına göre sahih. El-Hattabi el-Uzlet (224) Bezzar (Keşfu’l-Estar 1609) İbn Hibban (5/11, 10/372) Hâkim (1/152, 3/546, 4/141, 469) Ahmed (3/321, 399) Taberani (19/142, 145, 146, 156, 161) Haris b. Ebi Usame Musned (618) Ma’mer b. Raşid Cami (1330) Begavi Şerhu’s-Sunne (2029) Begavi Mu’cem (2833) Abd b. Humeyd (1138) Tahavi Şerhu Muşkili’l-Asar (1345) el-Esbehani et-Tergib (2106) Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (8/247)

[2] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih. Ahmed (5/384) Taberani (3/167) Bezzar (7/253, 255) İbn Ebi Asım es-Sunne (759)

[3] Muslim'in şartına göre sahih. Taberânî (19/160)

* Habbab b. Eret radiyallahu anh’den: Hakim (1/151)

[4] Hasen. Hâkim (4/85) Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare (2/73) İbn Ebî Şeybe (7/737) Taberânî Evsat (4/26) İbnu’l-A’rabi Mu’cem (2320) Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (7/242) el-Hallal es-Sunne (63) el-Muhrevaniyyat (100) Ebu Amr ed-Dani Sunenu’l-Varide Fi’l-Fiten (203) Rafii et-Tedvin (2/422)

[5] Muslim'in şartına göre sahih. İbn Ebi Şeybe, el-Musannef (7/737)

[6] Sahih. Buhârî (2955) Muslim (1839)

[7] Buhari’nin şartına göre sahih. Ebu Muhammed el-Fakihi Fevaid (131) İbn Mâce (2865) Ahmed (1/400) Taberani (10/173) Beyhaki (3/124) İbn Asakir Tarih (63/240)

[8] Sahih ligayrihi. Taberani (20/90) Taberani Mucemu’s-Sagir (749) Ebu Nuaym Hilye (5/165) Şeceri Emali (2830) İbn Hacer Metalibu’l-Aliye (4416) Ravileri güvenilirdir. Ancak Yezid b. Mersed, Muaz radıyallahu anh’den işitmemiştir. Hadisin şahitleri vardır:

* Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: İbn Ebi Şeybe (7/461)

* Ebu Berze radıyallahu anh’den: Ebu Ya’la (13/436)

[9] Sahih. Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare (8/345) İbn Ebi Şeybe (7/461)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)