Diğer devletler gibi T.C. devleti de Paganizm dininin kurduğu Dünya Sağlık Örgütüne ve İblisin dinine biat ederek Korona yalanını bahane etmekte ve sözde tedbir gerekçesiyle insanları, kendileri gibi kâfir olmaya zorlamaktadır. Önce cami ve cemaatleri yasaklatan iblis, sonra namazı Allah’ın emrettiği şekilden çıkararak kendisine ibadet şekline sokmuş, mesafeli ve maskeli namazı şart koşmuş, böylece namazların geçersiz olmasına hatta İblise ibadet edilen şirkî bir ritüel haline getirtmiştir.
İblisin komutası
altındaki tagutlar şimdi de halklarına maske takarak İblise itaat etmelerini ve
böylece müşrik olmalarını zorunlu hale getirmişlerdir. Bizler müslümanlar
olarak “Hastalığın bulaşması yoktur” buyuran Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’i
tasdik ediyor ve buna aykırı olarak dayatılan “Koronaya inanma” küfrünün
dayatılmasını reddediyoruz.
Küfür ve
şirkte tagutlara itaat eden kâfir olur! Ceza da verseler, hapse de atsalar, işten
de atsalar, marketlere, toplu taşıma araçlarına da almasalar, idam da etseler maske
takmamak, İblise ve askerlerine küfürde itaat etmemek gerekir!
Cabir b.
Abdillah radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Ka’b b.
Ucra radıyallahu anh’e dedi ki:
أَعَاذَكَ
اللَّهُ يَا كَعْبُ بْنَ عُجْرَةَ مِنْ إِمَارَةِ السُّفَهَاءِ قَالَ وَمَا
إِمَارَةُ السُّفَهَاءِ؟ قَالَ أُمَرَاءُ يَكُونُونَ بَعْدِي لَا يَهْدُونَ
بِهَدْيِي وَلَا يَسْتَنُّونَ بِسُنَّتِي فَمَنْ صَدَّقَهُمْ بِكَذِبِهِمْ
وَأَعَانَهُمْ عَلَى ظُلْمِهِمْ فَأُولَئِكَ لَيْسُوا مِنِّي وَلَسْتُ مِنْهُمْ
وَلَا يَرِدُونَ عَلَى حَوْضِي وَمَنْ لَمْ
يُصَدِّقْهُمْ بِكَذِبِهِمْ وَلَمْ يُعِنْهُمْ عَلَى ظُلْمِهِمْ فَأُولَئِكَ
مِنِّي وَأَنَا مِنْهُمْ وَسَيَرِدُونَ عَلَى حَوْضِي، يَا كَعْبُ بْنَ عُجْرَةَ
لَا يَدْخُلُ الْجَنَّةَ لَحْمٌ نَبَتَ مِنْ سُحْتٍ أَبَدًا النَّارُ أَوْلَى بِهِ يَا كَعْبُ بْنَ عُجْرَةَ
النَّاسُ غَادِيَانِ فَمُبْتَاعٌ نَفْسَهُ فَمُعْتِقُهَا أَوْ بَائِعُهَا
فَمُوبِقُهَا
“Ey
Ka’b b. Ucra! Ben seni sefihlerin idareciliğinden Allah’a sığındırırım.” Ka’b
radiyallahu anh:
“Sefihlerin
idareciliği nedir?” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Benden
sonra gelecek bazı idarecilerdir. Benim hidayetime uymazlar ve sünnetlerime
tabi olmazlar. Onların yalanlarını tasdik eden ve zulümlerinde onlara yardım
eden benden değildir, ben de ondan değilim. O havzıma gelemez. Kim
onların yalanlarını tasdiklemez ve onlara zulümlerinde yardım etmezse onlar
bendendir, ben de onlardanım. Onlar havzıma geleceklerdir. Ey Ka’b b. Ucra!
Haramdan beslenmiş bir beden cennete asla gitmeyecektir, cehennem ona daha
layıktır. Ey Ka’b b. Ucra! İnsanlar sabah çıktıklarında canını ya kendilerini
azat edecek olana ya da cezalandıracak olana satarlar.”[1]
Huzeyfe
radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
إِنَّهَا
سَتَكُونُ أُمَرَاءُ يَكْذِبُونَ وَيَظْلِمُونَ، فَمَنْ صَدَّقَهُمْ بِكَذِبِهِمْ،
وَأَعَانَهُمْ عَلَى ظُلْمِهِمْ، فَلَيْسَ مِنَّي، وَلَسْتُ مِنْهُ وَلَا يَرِدُ
عَلَيَّ الْحَوْضَ، وَمَنْ لَمْ يُصَدِّقْهُمْ بِكَذِبِهِمْ، وَلَمْ يُعِنْهُمْ
عَلَى ظُلْمِهِمْ فَهُوَ مِنِّي، وَأَنَا مِنْهُ، وَسَيَرِدُ عَلَيَّ الْحَوْضَ
“Şüphesiz
ileride yalan söyleyen ve zulmeden yöneticiler olacaktır. Onların yalanlarını
tasdik eden ve zulümlerine yardım eden bizden değildir, ben de ondan değilim. O
havza gelemeyecektir. Onların yalanlarını tasdiklemeyen ve zulümlerine yardım
etmeyen ise bendendir, ben de ondanım. O havza gelecektir.”[2]
Ka’b b. Ucra radiyallahu anh’den: Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
إِنَّهَا
سَتَكُونُ عَلَيْكُمْ أُمَرَاءُ مِنْ بَعْدِي يُعْطُونَ بِالْحِكْمَةِ عَلَى مَنَابِرَ،
فَإِذَا نَزَلُوا اخْتَلَسْتَ مِنْهُمْ، وَقُلُوبُهُمْ أَنْتَنُ مِنَ الْجِيَفِ، فَمَنْ
صَدَّقَهُمْ بِكَذِبِهِمْ وَأَعَانَهُمْ عَلَى ظُلْمِهِمْ فَلَيْسَ مِنِّي وَلَسْتُ
مِنْهُ وَلَا يَرِدُ عَلَى الْحَوْضِ وَمَنْ لَمْ يُصَدِّقْهُمْ بِكَذِبِهِمْ وَلَمْ
يُعِنْهُمْ عَلَى ظُلْمِهِمْ فَهُوَ مِنِّي وَأَنَا مِنْهُ وَسَيَرِدُ عَلَى الْحَوْضِ
“Muhakkak ki benden sonra üzerinde bazı yöneticiler
olacak, minberler üzerinde iken onlara hikmet verilecek, minberden indikleri
zaman onlardan hikmet alınacak. Kalpleri leşten daha kokuşmuş olacak. Kim
onların yalanlarını tasdiklerse ve zulümlerinde onlara yardım ederse benden
değildir, ben de ondan değilim. O havza gelemez. Kim onların yalanlarını
tasdiklemez ve zulümlerinde yardım etmezse o bendendir, ben de ondanım. O havza
gelecektir.”[3]
Ali
radiyallahu anh’den: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
الْأَئِمَّةُ
مِنْ قُرَيْشٍ أَبْرَارُهَا أُمَرَاءُ أَبْرَارِهَا وَفُجَّارُهَا أُمَرَاءُ فُجَّارِهَا وَلِكُلٍّ حَقٌّ فَآتُوا كُلَّ ذِيِ حَقٍّ حَقَّهُ، وَإِنْ أَمَّرْتُ عَلَيْكُمْ عَبْدًا
حَبَشِيًّا مُجَدَّعًا فَاسْمَعُوا لَهُ وَأَطِيعُوا مَا لَمْ يُخَيَّرْ أَحَدُكُمْ
بَيْنَ إِسْلَامِهِ وَضَرْبِ عُنُقِهِ، فَإِنْ خُيِّرَ بَيْنَ إِسْلَامِهِ وَضَرْبِ
عُنُقِهِ، فَلْيُقَدِّمٍ عُنُقَهُ فَإِنَّهُ لَا دُنْيَا لَهُ وَلَا آخِرَةَ بَعْدَ
إِسْلَامِهِ
“İmamlar
Kureyş’tendir. İyileri, iyilerinin imamıdır. Günahkârları günahkârlarının
imamıdır. Her birinin hakkı vardır. Her hak sahibine hakkını verin. Başınıza
kolu kesik bir Habeş’li bir köle dahi emir olsa, sizden birinizi İslâm’ı ile
boynunun vurulması arasında tercihte bırakmadığı sürece onu dinleyip itaat
edin. Eğer İslam’ı ile boynunun vurulması arasında
tercihte bırakırsa boynunu uzatsın. Zira İslam’ı gittikten sonra onun için ne
dünyası kalır ne âhireti.”[4]
Suveyd b. Gafele rahimehullah’tan: “Ömer radiyallahu
anh bana dedi ki:
يَا
أَبَا أُمَيَّةَ إِنِّي لاَ أَدْرِي لَعَلِّي لاَ أَلْقَاك بَعْدَ عَامِي هَذَا فَاسْمَعْ
وَأَطِعْ وَإِنْ أُمِّرَ عَلَيْك عَبْدٌ حَبَشِيٌّ مُجْدَعٌ إِنْ ضَرَبَك فَاصْبِرْ
وَإِنْ حَرَمَك فَاصْبِرْ وَإِنْ أَرَادَ أَمْرًا يَنْتَقِصُ دِينَك فَقُلْ سَمْعٌ
وَطَاعَةٌ دَمِي دُونَ دِينِي فَلاَ تُفَارِقَ الْجَمَاعَةَ
“Ey Ebâ Umeyye! Ben şu yılımdan sonra belki de seninle
karşılaşmam. Başına toy bir habeşli köle dahi yönetici olsa dinle ve itaat et.
Seni darb etse de sabret. Seni mahrum etse de sabret. Eğer dinini eksiltmeyi kastederse de ki:
“Dinlemek ve itaat dinim hakkında değil, canım hakkındadır.” Sakın cemaatten ayrılma.”[5]
İbn Ömer
radıyallahu anhuma’dan: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
السَّمْعُ
وَالطَّاعَةُ حَقٌّ مَا لَمْ يُؤْمَرْ بِالْمَعْصِيَةِ، فَإِذَا أُمِرَ
بِمَعْصِيَةٍ، فَلاَ سَمْعَ وَلاَ طَاعَةَ
“Müslüman
kişinin günah ile emredilmediği sürece itaat etmesi bir haktır. Günah ile
emredildiğinde ise dinlemek de yoktur, itaat de.”[6]
Abdullah
b. Mes’ûd radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
سَيَلِي
أُمُورَكُمْ بَعْدِي، رِجَالٌ يُطْفِئُونَ السُّنَّةَ، وَيَعْمَلُونَ
بِالْبِدْعَةِ، وَيُؤَخِّرُونَ الصَّلَاةَ عَنْ مَوَاقِيتِهَا فَقُلْتُ: يَا
رَسُولَ اللَّهِ إِنْ أَدْرَكْتُهُمْ، كَيْفَ أَفْعَلُ؟ قَالَ: تَسْأَلُنِي يَا
ابْنَ أُمِّ عَبْدٍ كَيْفَ تَفْعَلُ؟ لَا طَاعَةَ، لِمَنْ عَصَى اللَّهَ
“Benden
sonra işlerinizi sünneti öldüren ve bid’atle amel eden kimseler üstlenecektir.
Namazları da vakitlerinden erteleyecekler." Ben:
“Ey
Allah’ın rasulü! Onlara yetişirsem nasıl yapayım?” dedim. Buyurdu ki:
“Nasıl
yapacağını bana mı soruyorsun ey Ummi Abd’in oğlu! Allah’a isyan edene itaat
yoktur”[7]
Muaz b. Cebel radıyallahu anh’den: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
أَلَا إِنَّ الْكِتَابَ وَالسُّلْطَانَ سَيَفْتَرِقَانِ
فَلَا تُفَارِقُوا الْكِتَابَ أَلَا إِنَّهُ سَيَكُونُ أُمَرَاءُ يَقْضُونَ
لَكُمْ، فَإِنْ أَطَعْتُمُوهُمْ أَضَلُّوكُمْ وَإِنْ عَصَيْتُمُوهُمْ قَتَلُوكُمْ
قَالَ: يَا رَسُولَ اللَّهِ فَكَيْفَ نَصْنَعُ؟ قَالَ: كَمَا صَنَعَ أَصْحَابُ
عِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ نُشِرُوا بِالْمَنَاشِيرِ وَحُمِلُوا عَلَى الْخَشَبِ
مَوْتٌ فِي طَاعَةٍ خَيْرٌ مِنْ حَيَاةٍ فِي مَعْصِيَةِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ
“Dikkat
edin! Kur’ân ile yönetim birbirinden ayrılacaktır. Sizler Kur’ân nerede olursa
o tarafta yer alın. Üzerinize bazı idareciler gelecek, onlara itaat ederseniz
sizi saptırırlar. Karşı çıkarsanız sizi öldürürler.” Dediler ki:
“Ey Allah’ın rasulü! O zamana ulaşırsak ne yapalım?”
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İsa’nın (aleyhi's-selâm) ashabının yaptığını
yapın. Onlar testere ile biçildiler, darağaçlarına çekildiler. Allah’a itaat
üzere ölmek, isyan üzere yaşamaktan iyidir.”[8]
Ubade b. Samit radiyallahu anh’den: “Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem yöneticilerden bahsetti ve şöyle buyurdu:
يَكُونُ عَلَيْكُمْ أُمَرَاءُ إِنْ
أَطَعْتُمُوهُمْ أَدْخَلُوكُمُ النَّارَ وَإِنْ عَصَيْتُمُوهُمْ قَتَلُوكُمْ
فَقَالَ رَجُلٌ مِنْهُمْ يَا رَسُولَ اللَّهِ سَمِّهُمْ لَنَا لَعَلَّنَا نَحْثُوا
فِي وُجُوهِهِمُ التُّرَابَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ لَعَلَّهُمْ يَحْثُونَ فِي وَجْهِكَ وَيَفْقَئُونَ عَيْنَكَ
“Üzerinize bazı idareciler gelecek. Şayet onlara
itaat ederseniz sizi ateşe sokacaklar. İsyan ederseniz sizi öldürecekler.”
Orada bulunan bir adam dedi ki:
“Ey Allah’ın rasulü! Onların isimlerini bize bildir
ki, onların yüzlerine toprak saçalım.” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu:
“Belki de onlar senin yüzüne toprak saçacak ve
gözünü oyacaklar!”[9]
[1] Muslim'in şartına göre sahih. El-Hattabi
el-Uzlet (224) Bezzar (Keşfu’l-Estar 1609) İbn Hibban (5/11, 10/372) Hâkim
(1/152, 3/546, 4/141, 469) Ahmed (3/321, 399) Taberani (19/142, 145, 146, 156,
161) Haris b. Ebi Usame Musned (618) Ma’mer b. Raşid Cami (1330) Begavi
Şerhu’s-Sunne (2029) Begavi Mu’cem (2833) Abd b. Humeyd (1138) Tahavi Şerhu Muşkili’l-Asar
(1345) el-Esbehani et-Tergib (2106) Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (8/247)
[2] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih. Ahmed
(5/384) Taberani (3/167) Bezzar (7/253, 255) İbn Ebi Asım es-Sunne (759)
[3] Muslim'in şartına göre sahih. Taberânî
(19/160)
* Habbab b. Eret radiyallahu anh’den: Hakim
(1/151)
[4] Hasen. Hâkim (4/85) Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare
(2/73) İbn Ebî Şeybe (7/737) Taberânî Evsat (4/26) İbnu’l-A’rabi Mu’cem (2320)
Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (7/242) el-Hallal es-Sunne (63) el-Muhrevaniyyat
(100) Ebu Amr ed-Dani Sunenu’l-Varide Fi’l-Fiten (203) Rafii et-Tedvin (2/422)
[5] Muslim'in şartına göre sahih. İbn Ebi Şeybe, el-Musannef (7/737)
[6] Sahih. Buhârî (2955) Muslim (1839)
[7] Buhari’nin şartına göre sahih. Ebu Muhammed el-Fakihi
Fevaid (131) İbn Mâce (2865) Ahmed (1/400) Taberani (10/173) Beyhaki (3/124)
İbn Asakir Tarih (63/240)
[8] Sahih ligayrihi. Taberani (20/90) Taberani
Mucemu’s-Sagir (749) Ebu Nuaym Hilye (5/165) Şeceri Emali (2830) İbn Hacer
Metalibu’l-Aliye (4416) Ravileri güvenilirdir. Ancak Yezid b. Mersed, Muaz
radıyallahu anh’den işitmemiştir. Hadisin şahitleri vardır:
* Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: İbn Ebi
Şeybe (7/461)
* Ebu Berze radıyallahu anh’den: Ebu Ya’la
(13/436)
[9] Sahih. Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare (8/345) İbn
Ebi Şeybe (7/461)