Allame Necmuddin el-Gazzi, benzeşme hakkındaki en kapsamlı
eser olan Husnu’t-Tenebbuh Lima Verade Fi’t-Teşebbuh adlı eserinde (c.10 s.6
vd.) şöyle demiştir:
Günahkârlara benzemek, bazen günah olan şeyi bizzat
işleyerek olur. Burada bahis bunun hakkında değildir. Bazen onlara benzemek
görünüşte ve fiilin zahirinde olur. Bu da ona katılır ve bu kişi o haramı veya
mekruhu işlemiş olur. Bunda hiçbir tereddüt yoktur.
Nitekim Kur’ân kıraatinin kendisi taat olmasına rağmen, Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem Kur’ân’ı fısk ehlinin makamlarıyla okumaktan
yasaklamış böylece haram veya mekruh olmuştur. Alimler, içkicilerin şiarı
olduğu için müzik aletlerini dinlemenin haram olduğunu söylemişlerdir.
Alimler dediler ki: “Şayet şeker ezmesi veya su, şarap
sunulması gibi sunulursa bu haram olur. Kahve de aslen mubah olmasına rağmen bu
şekilde sunulursa haram olur. (kadeh tokuşturma gibi) Kahve ismi, şarabın
isimlerinden biri olmasına rağmen kahve mubahtır. İsminden dolayı helallikten
haramlığa dönmez. Nitekim şarap da mubah olan şeylerle isimlendirilse, bu isim
sebebiyle haramlıktan mubahlığa dönmez.
İffetli bir kimse muhanneslerin (çift cinsiyetlilerin)
kıyafetlerini giyerse ve iffetli bir kadın fahişelerin kıyafetlerini giyerse bu
haramdır.
Çarşıya sarhoşlar gibi sallanarak ve nara atarak giren
onlara benzemiş olduğundan onlardan sayılır.
İnsanların kendisini uyuşturucu kullanmış zannedeceği
şekilde ilaçlar kullanan kimse haşaşilere ve keyif ehline benzemiş olur.
Aşkı izhar etmekle ve aşk ehlinin sözlerini konuşmakla
övünen veya onların fiilerini yapan yahut “şöyle şöyle yaptık” diye kendilerini
anlatan fasıkların toplandığı mecliste bulunan, yalan söylüyor olsa dahi
onların, kendilerinden daha fazla bu işleri yaptığını zannettiren kimse haram
işlemiş olur.
Bilakis insanın bundan uzak durması ve ithama uğrayabileceği
şaibeli ortamlardan sakınması gerekir. Böyle bir günaha müptela olursa da
gizleyebildiği kadar gizlemelidir.
Hakim sahih kaydıyla ve Beyhakî İbn Ömer radiyallahu anhuma’dan
rivayet ediyorlar: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, el-Eslemî’nin (zinanın
cezası olarak) recmedilmesinden sonra şöyle buyurdu:
“Allah’ın yasakladığı şu pisliklerden uzak durun. Kim
bunlardan bir şeye düşerse Allah Teâlâ’nın örtmesiyle onu gizlesin ve Allah’a
tevbe etsin. Zira kim bize işlediği şeyi açıkça ortaya koyarsa ona Allah’ın
kitabını uygularız.”[1]
Ebu Talib el-Mekkî’nin zikrettiği rivayette geçtiği gibi: “Kim
bir kavmin görünüşünde olursa onlardandır.”[2]
Allah ona rahmet etsin, Ebu Talib el-Mekkî şöyle demiştir: “Muhakkak
ki selef (ümmetin evvelkileri olan sahabe, tabiin ve tebau’t-tabiin) insanların
sonradan ortaya çıkardıkları ince elbiseleri çirkin görüyor ve: “İnce elbise
fasıkların elbisesidir, kimin elbisesi ince olursa dini de zayıf olur” derlerdi.”[3]
Peki ya insanların bugün çıkardıkları, selefin hatrından
bile geçmeyen muhanneslerin (çift cinsiyetlilerin) görüntü ve şekilleri
hakkında zannın nedir? Bazı rivayetlerde şöyle gelmiştir: “Korkakların
fiillerinden ve cehennem ehlinin görünüş şekillerinden sakının.”
[1] Hâkim
(8158) Beyhakî (8/330) el-Iraki Tahricu’l-İhya’da (2/813) isnadının hasen
olduğunu söylemiştir.
[2] Ebu
Talib el-Mekkî Kutu’l-Kulub’da (1/428) Ali radiyallahu anh’ın sözü olarak
zikretmiştir.
[3] Kutu’l-Kulub
(1/289)